Yalnızım yine.
Bir başımayım bu kalabalık caddelerde.
Bağırıyorum içten içe, kimse dönüp bakmıyor şu henüz kir bulaşmamış yüzüme.
Durun diyorum duran yok.
Dinleyin diyorum dinleyen yok.
Gidilmesi gereken yerler var, görülmesi gereken kişiler.
Bitmez tükenmez işler.
Ve ne yazık ki ömrümüzü alıp götürürler de asla bitmezler.
Çiftler, sevgililer, elele ikinci baharındaki yüreği genç dedeler, nineler…
Yalnızım her zaman ki gibi.
Bir başımayım kalabalıklar içinde.
Geziniyorum kendi çilehanemde.
Yoklukların kanı şarap olmuş içiyorum biçare hallerde.
Akıp gitsin istiyorum zaman alabildiğine.
Bir daha dünyaya gelicekmişcesine.
Sanki hiç ölmeyecekmişcesine
Yalnızım ben yine.
Yapayalnızım şu devasa kalabalıklar içinde.
Sessizce dönüyorum kendime.
İçime, yüreğime.
İnceden bir ses yayılıyor göklerde.
Duyamıyorum önce.
Veriyorum kendimi iyice, nedir diye.
Sonra çoğalıyor ve artıyor sesler iyice.
İyiden iyiye.
Allah diyorlar hep birlikte.
Sonra Muhammed.
Düşünüyorum.
Yalnız olmadığımı anlıyorum.
Tüm yalnızlara…
Kendini yalnız hissedenlere…
Yalnızlık sadık bir sevgili gibi kelepçelenmiştir sizin hayatınıza. Ne anahtarı vardır ne de bir kurtuluşu... Ve zamanla yalnız olmanın güzelliklerini keşfedersiniz. Birlikte olup da yalnız olmanın, kendine kalmanın yollarını ararsınız. Benim de yazınıza eklemek istediklerim bunlar efendim. Nice yazılarınız olsun okuyacağımız... İyi günler