ŞİKE OPERASYONU MU YOKSA...

Gazeteci Cengiz Çandar, futbolda şike soruşturmasının seyrinin medyada yarattığı soru işaretlerinin kendisini de düşündürdüğünü açıkladı.

08 Temmuz 2011 Cuma 18:28
ŞİKE OPERASYONU MU YOKSA...

 Gazeteci Cengiz Çandar, futbolda şike soruşturmasının seyrinin medyanın çeşitli kademelerindeki yazar ve uzman muhabirlerde yarattığı soru işaretlerinin kendisini de düşündürdüğünü açıkladı. 

Çandar yazısında "Bu 'Şike operasyonu' mu gerçekten? Yoksa, 'Fenerbahçe operasyonu' mu; ya da 'Aziz Yıldırım operasyonu' olmasın" diye yazdı.

Radikal gazetesindeki köşesinde konuyu gündeme taşıyan Çandar, yazısında yazar İsmet Berkan'ın sosyal paylaşım sitesi Twitter'daki "Sike operasyonu beni hiç rahatsız etmiyor, aksine bu operasyon sayesinde sevinmeye de hazırdım ama polisin operasyonunu kamuoyuna satma çabası beni işkillendirdi, bugün yaşananlar daha beter işkillendiriyor beni. Büyük resimde bir şeyler dönüyor, ama ne?" ifadelerini okurlarıyla paylaştı. Berkan'ın sözlerinden yola çıkarak şike soruşturmasını irdeleyen Çandar,  televizyon kanallarında yayımlanan ve ele geçirilmiş silah görüntülerin hiçbirinin bir suçu kanıtlamadığına dikkat çekti. Aziz Yıldırım'ın şahsı üzerinden "suçlu" algısı yaratılarak tipik bir "psikolojik hareket" yürütüldüğünü düşündüğünü yazan Çandar'ın yazısının önemli satırbaşları şöyle:

İDDİALAR BİR BİR ÇÜRÜDÜ"Daha ifadesi bile alınmamış birinin kamuoyu nezdinde infazı sağlanıyor. Üstelik bu, gizli olması gereken hazırlık soruşturması sırasında yapılıyor. Polis, medyaya -daha önce de yazdım- cömert bir servis yapıyor. Medya, hiçbir hukuk ve ahlak filtresinden geçirmeden, eline tutuşturulanı yayımlayarak psikolojik harekâta aracılık yapıyor. Tıpkı 28 Şubatta yaptığı gibi. Tıpkı o dönemde mağdurlarından birinin ben olduğu 'Andıç'ta yapıldığı gibi. Hukuk ayaklar altına alınarak 'adalet'e nasıl ulaşılacaksa, o yol izleniyor. Medya yöneticilerinin bir bölümü hiçbir şeyi sorgulamadan, polise inanma yolunu çoktan ve kendiliğinden seçti bile.

Oysa medya boru-trampet takımıyla üç gün üst üste gürültüyle açıklanan 'bilgiler ve bulgular'ın bir bölümü fos çıktı. Örneğin, Karabükspor'dan Fenerbahçe'ye transfer olan Nijeryalı futbolcu Emenike'nin bavul bavul para aldığı ve Fenerbahçe karşısında maça çıkmadığı, bunun belgelerinin bulunduğu öne sürülmüştü. Açın bakın pazartesi-salı günkü gazetelere. Emenike serbest bırakıldı. Var olduğu iddia edilen görüntüler ise hiç ortaya çıkmadı. Aziz Yıldırım'ın Beşiktaş-Fenerbahçe maçından önce Futbol Federasyonu Başkanı'na telefon edip Cüneyt Cakır'ı maç hakemi olarak istediği ve maçtan önce Cüneyt Çakırla görüştüğü manşetlere çıkmıştı. Ne oldu? Bunun gerçek olmadığı ortaya çıktı. Örnekleri saya saya bitiremeyiz. Bu şekilde yürütülen bir 'operasyon'un, milyonlarca Fenerbahçeliyi,'Temiz Eller Operasyonu' olduğuna ikna edemezsiniz. Fenerbahçeliler, bunun Aziz Yıldırım üzerinden yürütülen bir 'Fenerbahçe Operasyonu' olduğuna kanaat getirmeye başladılar. Bunu kim, niçin, ne amaçla yapıyor? Cevabını bulamadıkları, benim de cevabını araştırdığım soru bu.

LUBE AYAR'IN GÖZÜNDEN ŞİKE SORUŞTURMASI

Çandar, gazeteci Lube Ayar'ın soruşturmanın güvenilirliğine ilişkin kaygılarını Twitter'dan duyurduğunu da köşesine taşıdı. İşte şike soruşturmasının gazeteci Lube Ayar da yarattığı soru işaretleri...

"- Anlamak istemeyenlerle işim yok. Ama algı sorunu olanlara tekrar anlatabilirim. Hadi başlayalım Kayda düşsün: JSg Polis, 2004'ün son WM haftalarında 'dinlemede'ydi! Yani, RizeAkçaabat ve Rize-Beşiktaş maçında olacakları biliyordu. Soru: Ne yaptılar?

- Maçlar oynandı, lig bitti, soruşturma bitti. Bursaspor küme düştü. Şike konuşmaları savcı Selim Berna Altay'a geldi (Hrant Dink cinayeti davasının savaşıydı, cç) Soru: Savcı ne yaptı?

- 2005'te dava başladı. Ben dosyayı aldım. Bazı belgeleri yayımlayan Milliyet, şike belgelerine burun kıvırdı. Soru: Geçti mi bir yıl?

- Milliyet'in spor ödülleri töreninde M. Ali Şahin'e bu belgeleri anlattım, önceki haberlerimi övüp kartını verdi. Soru: Bakan ne yaptı?

- Juventus (İtalya'nın ünlü futbol takımı cç) küme düşürüldü. Ben apar topar Datça'dan çağrıldım, bir kısmını yazdım (Türkiye'deki şike soruşturması cç), bir kısmı veto yedi. Soru: Geçti mi 2 yıl?

- Bakan (M. Ali Şahin) NTV'nin canlı yayınına aktı. Haluk Yürekli istedi, telefonla bağlanacaktım. Ama Bakan istemedi, konuşamadım. Soru: Sizce neden?

- Bakan yayında 'İki yıllık I zamanaşımı süresi doldu, yapacak bir şey yok' dedi. Soru: Bu sürenin nasıl geçtiğini anladınız mı?

-Milliyetten Cemal Ersen'e konuşan Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy, 'Bu belgeler yok' dedi. Soru: Diyecek söz bulabiliyor musunuz?

- Sedat Ergin (o sırada Milliyet Genel Yayın Yönetmeni cç) Fenerbahçe muhalefetinin (Aziz Yüdırım'ın muhalifleri) telefon konuşmalarını içeren bölümü silip attı, 'Yıldırım lehine yazı istemem' dedi. Sorum yok! I Milliyette Sedat Peker'in ünlülerle yaptığı telefon konuşmalarım koyduğum dosyadan Sansal Büyüka'nınkiler yok oldu! Bulamam mı sandınız?

- Habertürk'teyken Fatih Altaylı kimsenin yapamadığını yaptı, Rüştü'nün (o dönemde Fenerbahçe'nin kaptanı, kaleci Rüştü Reçber) dövülmesine ilişkin telefon konuşmalarını Kanal 1 Haber'de yayımladık.

- Ertesi gün spor basınının Sedat Peker'le ilişkisini kanıtlayan ikinci bandı hazırladık. Sabah, Altaylı beni çağırdı ve şöyle dedi...

- 'Bugüne kadar Başbakan, Cumhurbaşkanı, MİT, ordu yazdım, ama böyle bir şey ilk defa başıma geliyor. Bu bandı yayımlamasak olmaz mı?' Altaylı, 'Mehmet Ağar'ından Şenes Erzik'ine, Fatih Terim'inden Tahir Kıran'ma aramayan kalmadı' dedi. Sorum yok!"

- Kocaman'dan Alex'e "Türk futbolu çökmeli, yeniden inşa edilmeli... 1958'den beri bütün lig incelensin... Benim ağınma giden, Fenerbahçe'nin öne çıkarılması" diyen Türk futbolunun ahlak abidesi, Fenerbahçe Teknik Direktörü Aykut Kocaman'ın onur ve emek adına niçin çırpındığını şimdi anlıyor musunuz?

- Türkiye'de futbol oynayanlar arasında bir başka ahlak abidesi olan Fenerbahçe kaptam Alex'in dün basın toplantısı düzenleyip "Biz burada alın terimizi biliyoruz.

Biz hiçbir maçı lekeli kazanmadık. Hak ederek kazandık. Şu an net bir şey yokken bu konular hakkında vereceğim bir cevap yok. Ben gerçekler üzerine cevap veririm. Benim için Fenerbahçe şampiyondur" diyerek niçin isyan ettiğini anladınız mı?

Fenerbahçelilerin niçin olan biteni 'dürüst' amaçlı bir 'şike operasyonu' olarak görmediğini anlayabiliyor musunuz?

Başka sorum yok...






Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

Avatar
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU 2011-07-08 20:01:14

TEMİZ KRAMPONLAR OPERASYONU VE FUTBOL ENDÜSTRİSİNİ PAYLAŞIM SAVAŞI
Futbol; topun tam bir küre biçimini almasından(1841) bu yana başat spor oldu. Yani ‘izlenirliği ve seyir zevki bağlamında’ en baskın spor. Farklı düşünselliklerin, kültürlerin ve sınıfların ortak küresel coşkusu. Evrensel olmasa da barışın ve uzlaşının kısa erimli, kalıcı olmayan göreceli soluğu.
Günümüzde futbol, duyularla algılanan en büyük olgu(İng. Fenomen) haline geldi.
Futbol, egemen güçlerin özdeksel çıkarını besleyen olgu olmanın ötesinde, kitleleri etkilemesi bağlamında egemen ideolojilerin güçlü bir siyasal aygıtına dönüştürüldü.
Kapitalizmin özü olan tüketim kültürünün yeni adresi oldu futbol.
Futbol ideolojilerin bir çeşit yeni katkı maddesi...Dahası partilerin kitleselleşmesinin ve karşıtlarının gücünü kıran örgütlenmedeki yeni onarıcısı. Kapitalizm için futbol, toplumu oluşturduğu sistemle bütünleştirecek olan tüketim kültürüne yeni bir soluk kazandıran aygıt. Böylesi üreten bir aygıt olmanın ötesinde, emek yanlısı karşıtların artmaması için, üretim süreci sonrası çalışanın kendisini eğitecek boş zamanını çalan bir aygıt. Kısacası topluma kendi sorunlarına çözüm getirecek olan boş zamanını bomboş hale getiren, seyir bütünündeki eğlenme aygıtı.
Göreceli olarak ’19. yüzyılın ortalarından sonra’ radikal ideolojilerin ‘İlle de Franko ve Salazar faşizminin etkin aygıtı olan futbol, son yıllarda spor olmaktan çıkıp, ‘çekiciliği çok yüksek’ yeni bir endüstriyel sektöre dönüştü.
Futbol bizde 1877’de oynanır oldu. 1959’da da profesyonel oynanmaya başlandı. 1980 sonrası T.Özal siyasi getirimini güçlendirmek adına, Anadolu’da profesyonel futbol yaygınlaştırıldı. İşin gerçeği; Profesyonelliğin altyapısı oluşturulmaksızın futbolun endüstriyel yeni yüzü abartılarak siyasi ve ekonomik getirim aracı haline dönüştürüldü. 2000’ler sonrası ise futbolumuz, özellikle yerel yönetimler aracılığıyla adeta ‘siyasi ve ekonomik getirisi bütününde’ ideolojiye eklemlenir oldu. Doğrusu; ideolojik amaca ulaşmanın yardımcı öğesi haline getirildi.
Özellikle ülkemde benim için futbol, bir spor oyunundan çıkarak, çıkar oyununa dönüşmüştür.
Peki öncesi ne idi? Futbolumuzun öncesi; kısa bölümceler halinde halkın ortak sevinci ve sözde kapitalistlerimizin endüstriyel yapılanması idi. 1970’ler sonrası futbolumuz organize suç örgütlerinin cirit attığı alanlardan biri oldu.
İşte organize suç örgütlerinin bu alanına 2000’ler sonrası, organize çıkar örgütleri diyebileceğimiz ‘futboldan da geçinmeye başlayanlar’ yavaş-yavaş girmeye başladı.
Birileri futbola egemen olmak için önce Galatasaray'da ıslık bahanesiyle egzersiz yaptılar, ardından FB'ye yöneldiler ve Aziz Yıldırım beyle birlikte 50’ye aşkın kişiyi gözaltına aldılar…
14 Mart 2010 tarihli yazımda ‘sanki bugünler yaşanacağı içime doğmuş gibi’ şunları yazmışım: http://blog.milliyet.com.tr/Galatasaray_Bursa_maci_sampiyonu_belirler/Blog/?BlogNo=233862
“…Bilmem, İtalya’da yaşanan Milan, Juventus benzeri olayların düğmesine basılarak, birileri gündem değiştirerek bazı yapay takımların önünü açar mı? Sorusu da akla gelmiyor değil…”
Sonunda oldu da. Ve adına da “Temiz kramponlar operasyonu” dediler.
Şamil bey, hiç zaman kaybetmeksizin olayı daha farklı taraflara taşıdı:
“Bu olayın peşi bırakılmayacaktır…Ergenekonun finansal ayağı da bulunabilir…”
Şamil o’nu derse Kamil durur mu? O da:
Ergenekon’da olduğu gibi; birileri yanlışların üzerine kendi yanlışları meşrulaştırmak için mi gidiyor?
Amaç Türk futbolunu mu temizlemek, yoksa birileri için Fener’i mi?
FB’yi tesisler bağlamında kurumsallaştıran, varsıllaştıran sayın A.Yıldırım’ı mı bir şekilde uzaklaştırıp takımı birilerine, doğrusu takımı futbolun yeni güçlerine teslim mi amaç?
FB’nin dışarıdaki 5 yöneticisinin; “ Başkan başka,Fenerbahçe başka...Bu olaydan şahıslar ceza alabilir ama 104 yıllık bir çınar olan FB cezalandırılamaz. Şampiyonluğumuza dokunmayın…” söylemi bu bağlamdaki bir teslimiyetin işareti mi?
Olgu üç büyükler üzerinden farklı taraflara yönlendirilebilir endişesi içindeyim.
Bugün yaşanan ve FB başkanı sayın Aziz Yıldırım gözaltsıyla devasa operasyon özelliği kazanan “Temiz Kramponlar Operasyonu”, 2000’ler sonrası, yerel yönetimleri aracılığıyla oluşan yeni organize güç ile, eski organize gücün savaşımı gibi geliyor bana.
İşin içinde, neden salt FB, Sivasspor ve yöneticileri, var? Karabükspor, Eskişehirspor, BJK, İBBS kulüpleri ve sadece topçular var? Hakemler niye yok? Medya ayağı niye yok? Yerel yönetimler tarafı niye yok? Özellikle, salt Ankara’nın futbol coğrafyasını değil, ülkenin futbol coğrafyasını bozan aile ve Ankaragücü yöneticileri, topçuları neden yok?
Futbolumuzun yeni efendileri, yani dinden ve yoksuldan geçinirken futboldan da geçinmek için doların yeşilin İslami’n yeşiliyle harmanlayıp yeşil sahalara inenlerin önleri açılabilir. Çünkü futbol milyar dolarlık endüstri. Yani borsaya endeksli büyük bir ekonomik güç.
Bu ekonomik güçlerin en büyüklerinden biridir FB. Daha önce deplasmanlı ulusal ligden ihraç edilmiş(1937-38 sezonu) FB gibi devasa bir kaynak asla ligden ihraç edilmez. Sadece FB el değiştirir.
Deniyor ki yaptırım gücü, yani ‘Sporda şiddet yasası(13 Nisan 2011’de yürürlüğe girdi)’ yoktu. İyi de Mart 2005’te (Haluk Ulusoy’un TFF Başkanlığı dönemi) TBMM’inde; ‘Sporda, şiddet, şike, rüşvet ve haksız rekabet iddilarını inceleyeyen soruşturma (Ar.Tahkik) komisyonu kurulmadı mı? Kuruldu. Peki bu komisyon raporları doğrultusunda neden hareket geçilmedi? Oy kaybı yaşarım korkusu mu yaşandı? Yasa yoktu diyemezsiniz, çünkü devlet vardı.
Benim kafam karışık. Çünkü; gerek ‘Temiz Kramponlar Operasyonu’, gerekse ‘Deniz Feneri Operasyonu’ zamanlamaları hayli düşündürücü geldi bana.
“Acaba önceden altyapıları oluşturularak; ‘temiz toplum ve futbol adına Başbakan, kendi burokratının ve taraftarı olduğu ve çok sevdiği FB’nin bile üzerine gidebiliyor’ şeklinde beyinlerde yaratılan dürüstlük imajıyla siyasi rant mı sağlanmak isteniyor?” sorusu akla gelmiyor değil.
Eğer ne Şamil’in, ne de Kamil’in dedikleri çıkmaz ve toplumumzda oluşturulan kirli kuleler, İtalyan deprem benzeri depremle tamamen yıkılır ve kısmen takviye güçlerlerle durdurulmaz ise, öncelikle ben bu süreci başlatanların elini öpeceğim, temiz toplumun öncüleri diye.
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
ŞUTLUYORUM
[email protected]
GSM: 0506 609 00 32



--------------------------------------------------------------------------------