Dünyada neyle karşı karşıya olduğunu bilmiyor. Biz şanslı başlamamıza rağmen ne kadar tedbir aldık almadık bu konu tartışılır diyen Demir, “Pandemi hastanesinde çalışıyorum. Sağlık Bakanlığı ile sürekli iletişim içindeyiz. İlk başlarda sadece yurtdışından gelenleri izole ediyoruz ya da temaslı sayıyorduk. Ondan sonra ülke sayısını artırdılar. Umreden gelenler dediler ve 14 gün geçtikten sonra yurtdışı temaslılar kendi etraflarına virüsü bulaştırmaya başladığında sayıların arttığını hep beraber gördük” dedi.

“HATAYI EN BAŞTA YAPTIK”

Hatayı en başta yaptık diyen Demir, “Kendi hastanemde şu an korona virüsüyle ilişkili hasta bakıyorum izole bir odamız var. Sağlık personelinin kendisini koruması açısından. Gözlemlerimi anlatırsam. Yaşlılarımız ve ek hastalığı olan kişilerde daha fazla etkilenme oluyor fakat daha önceden domuz gribi geçirdiğinde de normal grip geçirdiğinde de normal zatürre olduklarında da zaten daha çok etkileniyorlardı. Aslında daha çok şunu görüyorum. Yaşlıya virüsü kim getiriyor asıl meselemiz bu. Biz en başta bu anlayışla yanlış yaptık. Yaşlılara evde kal evde kal dedik ama gençlerin hepsini sokağa saldık. Gençlerde ben gencim bana bir şey olmuyor diye sokağa çıktı” dedi.

“ÖNÜMÜZDEKİ 3 HAFTA OLDUKÇA ÖNEMLİ”

Demir sözlerine, “Yaşlı hastalar geliyor ben evden dışarı çıkmadım nasıl hasta olurum diye soruyor. Gelini, oğlu, bir yakını çıkıyor çalışıyor. İşe gitmek normal tabi ki ama şu Nisan’ın ilk 2-3 haftası çok önemli. Pik noktasına kadar dikkat etmek önemli bu tarihte. Bu haftayı nasıl geçireceğimizi görürsek ve bu piki yavaş yavaş aşağı indirmeyi başarırsak salgını kontrol altına almış olacağız. Bu 2 hafta çok önemli. Bu iki hafta hastalığın gelecekteki seyriyle ilgili ne zaman biteceğine ilişkin bize bilgi vermiş olacak. 2 hafta çok dikkatli olursak bende 2 3 ay içinde hastalığın kontrol altına alınabileceği görüşüne katılırım ancak diğer durumda bu görüşe katılamam” şeklinde devam etti.

“HER VAKADA BELİRTİLER AYNI DEĞİL”

Önümüzdeki 2-3 haftanın oldukça önemli olduğunu söyleyen Demir sözlerine şöyle devam etti:

“Diğer hastalıklarda olduğu gibi her korona vakasında da belirtiler aynı olmuyor. Aynı şikayetler olacak diye bir şey yok. Sadece koku duyusunda bir azalmayla gelen korona vakası var. Sadece yüz felciyle gelen Covid-19 vakası çıkan hastamız oldu. Hiç ateşi olmadan hafif bir öksürük ve baş ağrısıyla gelen ve Covid-19 saptanan hastamız oldu. Bunları korkutmak için söylemiyoruz. Buradaki temel nokta, hastalıkta akciğer tutulumunun oldukça önemli olması. Biz buna bakıyoruz. Biz her korona testi pozitif çıkanı yatırmıyoruz. Böyle olursa gerçekten ihtiyacı olan ağır vakalara yer kalmaz. Gençler, hafif vakalar, evde izole uygulayarak zaten bu hastalığı atlatabiliyor. En önemli kısım akciğerlere tutulması. Akciğer tutulması olursa zatürre yapıyor. O yüzden solunum yetmezliği gelişiyor. Akciğerlerde tutulmayı tomografi ile tanı konulabiliyor. Tipik bulgular veriyor”

“AYNI EVDE OLUNCA VİRÜS BULAŞMAZ”

Evde izolasyonunun nasıl olması gerektiğine değinen Demir, “Evde izolasyonda odası, kişisel eşyaları ayrı olacak. Yeme, içmesi ayrı olacak. Havlusu ayrı olacak. Covid-19 olan hastayla aynı evde yaşayınca siz covid-19 olmazsınız. Ailelerin endişelenmesine gerek yok. Siz ona korunmasız olarak yanaşırsanız öksürüğünden, hapşırığından çıkan salgıya maruz kalırsanız ya da onun hapşırıp öksürdüğü yere temas ederseniz. Siz onu elinize, ağzınıza götürürseniz hasta olursunuz” tavsiyelerinde bulundu.

“HASTA OLAN MASKE TAKSIN”

Maske konusunda değinen Demir sözlerini, “N-95 maskeleri dışarıdaki vatandaşlar için değil, tehlike altındaki sağlık çalışanları içindir. Dışarıdaki vatandaşımız için normal cerrahi maske yeterlidir. Ama şu da var biz hasta olan kişi maske taksın deriz. Şikayetleriniz varsa hapşırıyorsanız, öksürüyorsanız maske takın. Diğerlerinin maske takmasının %100 gerekliliği yok. O cerrahi maskeler yüzünüzde 24 saat kalacak şeyler değildir. Bunlar bir iki saat içinde etkinliğini kaybeder. Maskeden çok el yıkamaya önem verilmelidir” şeklinde sonlandırdı.