Bakın ısrar ediyorum; bir “sır” var! Anadolu Ajansı ısrarla susuyor! Neyi saklıyor? Yoksa…
Soruyorlar:
Sandıkta hile var mı?
Diyorum ki:
Daha oraya gelmedik!
Şimdilik geldiğimiz yer; sandıklar açılır açılmaz Anadolu Ajansı'nın yaptığı algı operasyonu!
Sandık sonuçları ilçe ve il seçim kuruluna gitmeden Anadolu Ajansı yaptığı yayınla seçimi sona erdirdi/bitirdi.
Bakınız:
Algı, afyon sütüdür; kitleleri uyuşturur!
Yanıtını vermedikleri sorumu yineliyorum:
– Seçim günü Anadolu Ajansı ve (polis, jandarma, bekçi, korucu, kaymakam, valisi ile topyekun) İçişleri Bakanlığı derin devlet operasyonu mu gerçekleştirdi?
– Birlikte tüm televizyon ekranlarında manipülasyon/ yönlendirme/ etkileme mi yaptılar? Böylece seçim gecesi muhalefeti ve halkı teslim mi aldılar?
Soru aslında yanıttır!
– Polisin, jandarmanın, bekçinin, korucunun müdahil olduğu seçim demokratik olamaz.
– Kaymakamın, valinin müdahil olduğu seçim hukuki olamaz.
İçişleri Bakanlığı'nın görevi midir seçim sonuçlarını öğrenip “bir yerlere” transfer etmek?
Böyle adil seçim olmaz.
Bu skandaldır. Kanun ortada; bu yasadışıdır…
– İçişleri Bakanlığı Fransa'da sandıklara böyle müdahale etse seçim iptal edilir.
– İçişleri Bakanlığı Almanya'da sandıklara böyle müdahale etse seçim iptal edilir.
Hukuk devleti budur. Öyle ya…
– İçişleri Bakanlığı memurları/görevlileri sandıklara gidip sonuçları nasıl alır?
– İçişleri Bakanlığı sandık sonuçlarını Anadolu Ajansı'na nasıl iletir?
Hele… Hele…
İçişleri Bakanlığı ve Anadolu Ajansı eliyle yapılan bu algı operasyonunun hedefi– amacı belli değil mi?
Ne yazık muhalefet susuyor; birbirini yemekle meşguller!
Hukuksuzluk artık kanıksandı ülkemizde…
ÖN TEKERLEK-ARKA TEKERLEK
Sadece bilgisayarla strateji oyunu oynamadılar…
Konu, İçişleri Bakanlığı'ndan açıldı. Sizlere narkotik suçlarla mücadele konusunda bir mecaz/metafor anlatayım:
Narkotikçi polisler, uyuşturucuyla ilgili mücadeleyi “bisiklet”e benzetir!
Bisikletin ön tekerleği uyuşturucu tacirlerini temsil eder. Arka tekerleği ise onların yöntemlerini ortaya çıkarıp engellemek; onları yargıya teslim etmekle yükümlü güvenlik birimlerini…
Bilirsiniz ki, arka tekerlek hep ön tekerliği takip eder. Ön tekerleğin uyuşturucu yapımı, ulaşımı, satışı için gerçekleştirdiği “buluşu/icadı”, arka tekerlek ona ulaşıncaya kadar sürekli değişir…
Bisikletin yolculuğu böyle sürüp gider…
24 Haziran'da kim “ön tekerlek” idi; ve kim “arka tekerlek”?
24 Haziran'da -kimin planladığını bilmediğim (!)- bir strateji hayata geçirildi:
Daha sandıkların “dumanı tüterken”/ sonuçlar kesinleşmeden Türkiye neyi konuşmaya başladı?
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu valilere talimat gönderdi:
“Şehit cenazelerine CHP'li il başkanları almayın!”
Nereden çıktı bu?
Amaç, seçim gündemini değiştirmek miydi?
Ardından… Bursa/Büyükorhan ilçesindeki şehit cenazesinde CHP çelengi polislerin elinden alınıp parçalanmak istendi.
Bisiklet metaforunu aklınıza getirin:
Ön tekerliğin “buluşu” sürekli değişiyor!
Polisin, jandarmanın, bekçinin, korucunun seçim sonuçlarına nasıl müdahale ettiğini konuşamadan, İçişleri Bakanı'nın gündeme bambaşka konu getirmesi tesadüf mü?
Ah! Asıl meseleyi/ “bisiklet metaforunu” kavrayamayan “arka tekerlek” muhalefet partisi hâlâ Bakan Soylu'ya laf yetiştirmeye çalışıyor!
Ben ise hep şunu düşünürüm:
Bisikleti kim kullanıyor?
Oyun kurucu kim?
Neyse, konuyu dağıtmayayım. Asıl konumuza döneyim…
KAFADA YENİLMEK
Biz gazeteciyiz.
Anadolu Ajansı'nın düne kadar seçimleri nasıl takip ettiğini biliyoruz…
Sonuçları asla sandık başında almadığını biliyoruz…
Dün tek kaynağı ilçe seçim kurulları idi. Sonuçlar ilçe seçim kurullarından muhabirler aracılığıyla alınır; ve önce il bazında, sonra ülke geneli olarak birleştirilirdi. Sistem böyle işlerdi. Saatler sürerdi…
Yani…
24 Haziran'da yaşadığımız gibi Anadolu Ajansı sonuçları, Yüksek Seçim Kurulu sonuçları önünde gidemezdi!
Şimdi ne değişti? Personel sayısında binlerce artış mı oldu? Hayır!
Aksine…
Anadolu Ajansı yıllardır seçim takip eden kimi gazetecilerine o gece izin verdi; çalıştırmadı! Niye?
Amaçları, Anadolu Ajansı'nda o gece yaşananların öğrenilmemesi mi?
AA yönetimi kimi tanıklıklardan mı çekindi? (Kimi okuyucular bu seçim öncesi Yüksek Seçim Kurulu'nda da büyük personel değişimi olduğunu belirtiyor.)
Bakın ısrar ediyorum; bir “sır” var!
Anadolu Ajansı ısrarla susuyor! Neyi saklıyor?
Yoksa…
Mesele, sadece İçişleri Bakanlığı (ya da AKP genel merkezinden) veri almanın çok mu ötesinde?
Anadolu Ajansı elindeki yazlımla abonelerine/tv kanallarına/ bize başka veri sonuçları mı sundu?
Acı ki, muhalefet de susuyor!
Göz göre göre… Anadolu Ajansı algı operasyonu yapmış; İçişleri Bakanlığı sandığa müdahil olmuş; seçim yasası ihlal edilmiş ve kimse kılını kıpırdatmıyor!
Seçimi kafalarında bitirdiler…
Kafada yenildiler…
Bu bile algı operasyonunun ne derece başarılı olduğunu gösteriyor.
Baksanıza…
Sandık sonuçlarına bile itiraz etmiyorlar.
Hâlâ Anadolu Ajansı (AA) verileri tartışılıyor…
Anadolu Ajansı'nın hile yaptığı iddiası dur-durak bilmiyor…
Herkesin kafasında şu soru var:
Anadolu Ajansı'nda kaç gazeteci çalışıyor ki, tüm sandık sonucunu hemen alıp ekrana yansıttı?
AA seçimden önce dedi ki:
“Sandıklar açıldıktan sonra, sonuçlarla ilgili ıslak imzalı tutanağı AA görevlisi alarak merkeze iletecek, AA da sonuçları kurdukları sistem üzerinden abonelerine duyuracak!”
Hangi sandık bu? 24 Haziran seçiminde Türkiye'de 180 bin 556 sandık vardı. Anadolu Ajansı'nın her sandığa bir çalışanını görevlendirmesi olanaksız.
Keza:
49 bin 196 -okul gibi- sandık alanı var. AA'nın her sandık alanına/okula bir çalışanını görevlendirmesi de olanaksız.
O halde…
AA'nın açıklamasını nasıl değerlendirmek gerekiyor?
Akla ilçe seçim kurulu geliyor:
Türkiye'de 957 ilçe seçim kurulu var; AA'nın burada da her birine bir çalışanını görevlendirmesi zor.
Acaba, Anadolu Ajansı sandık sonuçlarını il seçim kurulundan mı aldı? Olamaz. Çünkü, sonuçlar il seçim kuruluna daha gelmeden AA ekrana oyları yağdırdı!
Karışık bir konu vesselam…
Tekrar başa dönüp sormak zorundayız:
AA bu konuda neden ketum?
Diyebilirler ki:
“Sandıklarda; AA çalışanı değil, sözleşme imzaladığımız taşeronlar görev yaptı!”
– Sayıları kaç bu taşeron görevlilerin?
– Hangi şirketin çalışanları bunlar?
– Neye göre seçildiler; hangi partili bunlar?
Sandıklarda görevli arkadaşlarıma sordum; kimse böyle bir AA çalışanı filan görmemiş! Yoksa AKP müşahitleri mi AA çalışanı?
AA yönetimi, sandık sonuçlarına hızlıca nasıl ulaştığını ayrıntılı olarak açıklamak zorunda değil mi?
TEK KAYNAK: AA
Bir değil… Üç değil…
Anadolu Ajansı son sekiz seçimde, sandık sonuçlarını hızlı biçimde abonelerine/ TV'lere duyurarak büyük yük altından başarıyla kalktı!
Fakat üzerinde hep şaibe oldu. Örneğin…
1) Seçimden üç gün önce Meral Akşener, Erdoğan'a seslenerek, “Damadınız Anadolu Ajansı'na; ‘24 Haziran seçim akşamı saat 21.30 itibariyle bizi yüzde 52 olarak ilan edeceksin' dedi mi, demedi mi?” iddiasında bulundu. Berat Albayrak, Akşener'e 1 milyon liralık tazminat davası açtı. (Erdoğan'ın iki damadı var; niye biri üstüne alındı?)
2) Seçimden dört gün önce TV Net'teki programda ekrana, Anadolu Ajansı'nın 24 Haziran seçim sonuçlarının bulunduğu grafikler yansıtıldı. Grafikte sandıkların yüzde 100'ünün açıldığı ve Erdoğan'ın seçimleri yüzde 53 oy oranıyla kazandığı gösterildi. Anadolu Ajansı bunun test amaçlı olduğunu açıkladı…
AA açıklaması doğru olabilir. Ancak…
AA Genel Yayın Yönetmeni ve seçim gecesinden sorumlu Metin Mutanoğlu, TV Net'in kurucu kadrosundan. Kanal 7, Yeni Şafak, El Cezire'de de çalıştı. Hayır, bir şey ima etmeye çalışmıyorum; sadece AA'nın bir sır sakladığını düşünüyorum!
Bakınız:
Yıllarca TV'lerde çalıştım…
Seçim gecelerinde kamera arkasında görev yaptım…
O yıllar sandık sonuçları bu kadar hızlı alınmazdı; sabahlara kadar beklerdik. Şimdi gece yarısına ulaşmadan 1-2 saatte kimin zafer kazandığını öğreniyoruz. Bunu sağlayan ise sadece Anadolu Ajansı. Çünkü… Artık seçim sonuçlarıyla ilgilenen başka ajans bırakmadılar! (Bu da ayrı konu!)
Evet, AA'nın seçim gecesi yaptığı büyük başarı! Ama ajans nedense bu başarıyı pek duyurmak, keyfini çıkarmak istemiyor! Suskun…
Türkiye'nin kaderini belirleyen seçim sonuçlarını başarıyla tüm TV'lere ve itibarıyla milyonlarca insana ulaştıracaksın, ama hep bir tevazu içinde sessiz kalacaksın! Şaşırtıcı…
Neyi saklıyorlar?
KİM KİMDEN ALDI
Seçim gecesi CHP Genel Merkezi'nde bilindik manzara vardı:
“Sandıklara sahip çıkacağız”, “Adil Seçim Platformu kurduk” diyen CHP yönetimi, bir seçim sonucunu daha eline yüzüne bulaştırdı! AA verilerine muhtaç oldu. AA'nın verilere bakıp teslim bayrağı çektiler. CHP'nin hali şaşırtıcı değil…
5 yıl önce Emrehan Halıcı'nın başında olduğu CHP Bilgi ve İletişim Teknolojileri Merkezi oluşturuldu. Güya Türkiye'de oy kullanılacak her sandık için ikişer kişi görevlendirildi. Sonuç? Hep sıfır…
İddiaya göre, CHP seçim sistemi bu kez siber saldırıya uğradı!
Peki…
AKP seçim sonuçlarını nasıl takip etti? Genel merkezinde, Seçim Koordinasyon Merkezi tarafından kurulan Sonuç Alım Sistemi (SAS) üzerinden izledi.
Bu sistem, AKP Genel Merkezi'yle bu partinin sandık müşahitleri arasında doğrudan iletişim sağladı. Sandıklardan gelen her sonuç genel merkezdeki 120 kişi tarafından ekrana aktarıldı.
AKP sistemi tıkır tıkır çalıştı.
CHP sistemi siber saldırıya uğradı!
AA sisteminin ise nasıl çalıştığı sır.
İktidar bu öğrenme hızına neden ihtiyaç duyuyor? Yani, AKP sonuçları ertesi sabah öğrense ne fark eder?
Sorum basit:
Rakipsiz Anadolu Ajansı…
Seçim sonuçlarını hızlıca ekrana neden vermek istiyor?
Ya da şöyle sorayım:
İktidar bu öğrenme hızına neden ihtiyaç duyuyor? Yani, AKP sonuçları ertesi sabah öğrense ne fark eder?
Erken öğrenmenin iktidara faydası bir an önce kutlama yapmak mı?
Anadolu Ajansı'nın algı operasyonunun hedefini-amacını öğrenmek için bir haftadır sorup duruyorum.
Ajansın eski çalışanlarından bilgiler geliyor:
“Hilmi Bengi'nin genel müdürlük (2003-2011) görevinden alınmasına kadarki süreçte AA'nın seçim sonuçlarını nasıl izlediğinden söz etmek istiyorum:
– Yurt genelindeki AA muhabirleri oy verme işlemi biter bitmez 10-15 okuldaki sandıkların tutanaklarını hemen verip, ardından il ve ilçe seçim kurullarına giderdi.
– İl ve ilçe seçim kurullarındaki görevliler belli aralıklarla seçim sonuçlarını medya mensuplarıyla paylaşır. AA da bu sonuçları abonelerine aktarırdı.
– Çok zahmetli ve yorucu olan bu çalışma sonucunda AA, 48 saate yakın bir sürede sandıkların tamamına ait sonuçları vermeyi bitirirdi.
– İşin özeti: Geç olurdu ama şaibeden, manipülasyondan tamamen uzak sonuçlar AA abonelerine aktarılırdı…
“Peki…
Şimdi niye hızlı hareket etmek istiyor AA?
Devam edelim…
“EDİTÖR MASASI”
“Hilmi Bengi'nin yerine Başbakan Erdoğan'ın basın danışmanı Kemal Öztürk'ün getirilmesiyle ajansta seçim çalışmalarında izlenen yöntem değişti. Kemal Öztürk, ‘Editör Masası' adını verdiği bir odayı son derece teknolojik şekilde donatarak faaliyete soktu. Kemal Öztürk tarafından oluşturulan yedi sekiz kişilik bir ekip tarafından seçim sonuçlarının bu odadan verilmesi uygulamasına geçildi.
– Bu uygulamaya paralel olarak AA'nın genel müdürlük ve yurt teşkilatında görevli muhabirleri seçim gecesi sahaya sürülmedi, bilakis uzak tutuldu.
– Söz konusu uygulama, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın danışmanlığını yapmış Şenol Kazancı döneminde de aynen sürdürüldü. Tek bir AA muhabiri bile seçimlerde sonuç vermedi; il ve ilçe seçim kurullarına gitmedi…
– 24 Haziran seçimlerinde de yöntem değişmedi; ‘Editör Masası' adlı odada toplanan bir ekip, yaklaşık 181 bin sandığın sonuçlarını kısa sürede vererek, bir mucizeye imza attı!
– Bir muhabirin en fazla beş sandık sonucu verebileceği düşünülürse 36 bin kişinin AA adına o gece sahada olması gerekirdi. Hadi diyelim AA muhabirlerinin her biri 10 sandık sonucunu alıp, merkezlerine aktardı. Bu durumda da 18 bin AA çalışanının görev yapması gerekirdi.
AA'nın idari personeli ve yurtdışı da dahil 3 bin-3 bin 500 personeli olduğuna göre en az 20 bine yakın kişiyi seçim gecesi çalıştırmasının imkansız olduğu hemen anlaşılır.
Sizin yazınız üzerine AA'dan yapılan açıklamada, profesyonellerle çalışıldığı yurt genelinde muhabir ağı kurularak sandık sonuçlarının aktarıldığı ileri sürüldü. Açıklamayı doğru kabul edersek AA'nın binlerce profesyonele ödeme yapması lazım! Bu ödemenin belgeleri gösterilsin ve konu kapanmış olsun! Aksi durumda sandık sonuçların kaynağının sorgulanması kadar doğal bir şey olamaz….”
İşte…
Benim yaptığım da bu…
HEP LAKIRTI
Ama…
Kendimi şundan ayırmak istiyorum:
CHP başta olmak üzere muhalefet son dönemde sürekli “oy hırsızlığından” bahsediyor.
Herkesi seçim gecesi Yüksek Seçim Kurulu önüne çağırıyor. Vs.
İyi de…
Bu iddia neden hep soyutta kalıyor; bir kez de çıkıp, “işte hırsızlık belgeleri” diye açıklama yapın! Yakalayın artık şu “trafolara girmiş kedileri”!
Sonuca etki yapacak ne buldunuz, açıklayın.Yok. Sandık-oy güvenliği yerine sürekli laf üretiyor muhalefet! Bir tek çalışma yok. Var denilen çalışma ise hep ele yüze bulaştırılıyor.
Seçim günü binlerce insan gönüllülük esasıyla büyük gayretle çalıştı. Ancak…
Tek tek yapılan bu fedakarlıkları parti yönetimleri nedense bir türlü kolektif başarıya dönüştüremiyor. Niye? Kaç seçim geçti; hep aynı beceriksizlik yaşanıyor!
Parti yöneticisi hâlâ diyor ki; “sonuca etki edecek bir yolsuzluk yok!”
Seçime etkili olmasa da siz bulduğunuz kadarıyla açıklayın, öğrenelim! Hep lakırtı…
AKP-MHP tarafından çıkarılan “ittifak yasası” meclis görüşmelerinde, “seçim çalındı” açıklaması yapanlar, 24 Haziran'dan sonra, “sandık çevrelerinin değiştirilmesi”- “sandık birleştirme” ve “mühürsüz pusula” gibi değişikliklerin mükerrer oylara sebep olup olmadığını bile araştırmıyor…
Kuşkusuz AA'nın algı operasyonuyla ilgilenmiyor bile…
Aslında mesele ne biliyor musunuz:
Seçim kampanyasını salt “oy hırsızlığına” -”oy saymaya” indirgeyenlerin seçimden sonra bu konuda tek çalışma yapmamasının nedeni; beceriksizliklerinin ortaya çıkmasını engellemek!
Bu sebeple somut olguların bile üzerine gitmiyorlar!
yuzdeyuzhaber
Dikkat!
Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.
Üye Girişi Üye Ol