SABAH KALKTIK, BAKTIK Kİ...

Erdoğan, "En büyük sıkıntılardan birini de maalesef dilde yaşadık. Bizim son derece zengin bilim yapmaya, üretmeye son derece müsait bir dilimiz varken, bir gece yattık sabah kalktık baktık ki o dil yok. İşte şimdi yabancı dillerle, kelimelerle bilim öğrenen ve öğreten bir ülke derecesine getirildik. Binlerce kelime ve kavram unutturuldu. Sözlüklerden çıkarıldı. Kelime ve kavram üretmeye son derece elverişli olan dil yapısı adeta törpülendi" dedi.

24 Aralık 2014 Çarşamba 16:12
SABAH KALKTIK, BAKTIK Kİ...

 Beyin göçüne değinen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bilim insanı özgür değilse, kendisini emniyete hissetmiyorsa, bilimden ziyade maişetini dert ediniyorsa ilim sahibi olmanın yüksek payesini hissedemiyorsa tarihte hep olduğu gibi kalkar daha uygun şartlara göç eder. Bizi bu iklimi yeniden oluşturmamız gerekir. Bilimi, devletin, siyasetin müdahalesinden yargının müdahalesinden olduğu kadar mahalle baskısından da kurtarıp daha özgür bir zemine kavuşturmak zorundayız" ifadelerini kullandı.

"7,8 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARA BASKI REJİMLERİNDE OLDUĞU GİBİ KORO HALİNDE BİR EZBERİ OKUTMAK"

Türkiye'deki eğitim sistemine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizde eğitim, ilkokuldan başlayarak üniversite son sınıfa kadar bir formatlama süreciydi. 7,8 yaşındaki çocuklara baskı rejimlerinde olduğu gibi koro halinde bir ezberi okutmak özgürlükle ya da özgür zihinler yetiştirmek ile bağdaşabilir mi? Kimin hangi okula gideceğine, devlet karar verebilir mi? Herkesin girdiği bir sınavda bazılarına kat sayı engeli koymayı daha en başta yarışta dezavantajlı duruma getirmeyi adalet , eşitlik, özgürlük ile izah edebilir miyiz? Üniversitedeki gençlerin kıyafetlerini, sakallarını bıyıklarını on yıllar boyunca bu ülkenin gündeminde tutmayı üniversiteleri bununla meşgul etmeyi bilimle izah edebilir miyiz? Düşüncelerinden dolayı bilim insanlarının özgürlerini elinden almayı hatta onları sürgüne göndermeyi ilimle bu toprakların kültürü ile birikimi ile denk düşürebilir miyiz? 1402 sayılı sıkıyönetim kanununa bir ek yaptılar. Önemli bir kısmı üniversite hocası olan 5 bin kamu çalışanın işine son verdiler. Sokağa terk ettiler" açıklamasında bulundu. 

"ÜNİVERSİTELERİMİZDE 1940'LARIN DÜNYASINDA YAŞAYAN O GÜNLERE TAKILIP KALMIŞ AKADEMİSYENLER VAR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şu anda dahi üniversitelerimizde 1940'ların dünyasında yaşayan o günlere takılıp kalmış maalesef üzülerek söylüyorum akademisyenler var. Elbette bir çeşitlilik, bir numune olarak onların da fikirlerine saygı duyacağız. Ama bu zihnin, fikrinin bütün bir eğitim sistemini, bilim atmosferini karartmasına, zehirlenmesine müsaade etmemeliyiz. İlim Müslümanın yitiğidir. Nerde bulursa alır. Gerek YÖK, gerek TÜBİTAK yurt dışına sürekli lisan, lisans üstü öğrencileri gönderiyor" diye konuştu.

"MİLLİ GELİRİN YÜZDE İKİSİNİ ARGE'YE AYIRACAĞIZ"

Milli gelirin yüzde ikisinin ARGE'ye ayırılacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İlim merkezi Semerkant'ı, Buhara'yı, Konya'yı, İstanbul'u bugün bu topraklarda bir kez daha kurabiliriz. Yeter ki buna inanalım. Büyük bir hayal kırıklığımı da sizlerle paylaşmak isterim. 2002 sonunda göreve geldiğimizde bizim en fazla önem verdiğimiz konu eğitim öğretim olmuştur. Bunun yanında üniversite dedik, 75 üniversitemiz vardı. Şimdi 175 üniversitemiz var. Şimdi üniversite olmayan ilimiz yok. Ta Iğdır'daki Hakkari'deki genç mali imkansızlıklar sebebiyle acaba ben üniversite okuyabilecek miyim diye düşünmeyecek. O gidemeyebilir ama biz üniversiteyi onun ayağına götürdük. Biz bilim dedik, araştırmaya, geliştirmeye çok büyük yatırımlar yaptık. Yani 0,50'de olan ARGE çalışmalarına bir hedef koyduk dedik ki bu yüzde iki olacak. Milli gelirin yüzde ikisini ARGE'ye ayıracağız. Hedefi henüz yakalamış değiliz. Bu arada bir şey oldu. O da neydi, şimdi özel sektör de adım atmaya başladı. Araştırmaya geliştirmeye büyük önem veriyor. Daha önce hep hazıra yükleniyordu. Bu çok önemli bir gelişme. TÜBİTAK'ı bu ülkenin bilim politikalarına istikamet çizecek bir merkez olarak güçlendirdik, güçlendiriyoruz" diye konuştu.

"KRİPTOLU TELEFON ÜRETTİK DİYORLAR ELLERİNDEKİ ŞİFRELERLE TELEFONLARI DİNLEYİP SERVİS EDİYORLAR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Niyetimiz tamamen burada özellikle kaliteyi yükseltmek hedefimiz gayemiz bu ülkede bilimin desteklenmesi, teşvik edilmesiydi. Ama ne oldu? Bir gizli yapı sinsice TÜBİTAK'ın içinde büyüdü, adeta bir ur gibi gizlice bünyeyi sardı, bünyeye hakim oldu. Başka gayelere hizmet etmeye başladı. Bilim üretmesini beklediğimiz TÜBİTAK kendi ülkesinin cumhurbaşkanını, başbakanını, genelkurmay başkanını, bakanlarını dinlemek gibi uluslararası istihbarat servislerine hizmet vermek gibi haince bir planın ne yazık ki zemini oldu. Krtiptolu telefon ürettik dediler, diyorlar, bunu devletin üst düzey yöneticilerine veriyorlar. Sonra Ellerindeki şifrelerle telefonları dinleyip bir yerlere servis ediyorlar. Burada sadece ihanet yok. Burada çok ciddi bir ahlaksızlık da var. Ayrıca burada sadece kendi vatanına ihanet değil bilime ihanet, tüm bilim camiasına yönelik ahlaksızlık da var. Kendilerine verilen imkanları bilim için kullanmak yerine, vatana ihanet için kullanan kişi bilim camiasının yüz karasından başka hiç bir şey değildir" ifadelerini kullandı. 

"BİR MUSEVİ VATANDAŞIMIZ ZİYARETE GELMİŞTİ MAALESEF ÖLDÜRDÜLER KENDİSİNİ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bir Musevi vatandaşımız, belediye başkanlığım döneminde beni ziyarete gelmişti. Şu anda rahmetli oldu. Maalesef öldürdüler kendisini. Ve bana dedi ki bizim başarımızın sırrı nedir başkan dedi, nedir dedim: Üç şey dedi. Bir insan yönetimi, iki bilgi yönetimi, üç para yönetimi dedi. Biz bu üç şeyi başardık ve dünyanın en güçlü etnik yapısı haline geldik dedi. Bakın burası gerçekten çok ama çok önemli. Benim için o yönlendirici bir hedefti. İnsanı yönetmek çok önemli, bilgiyi yönetmek çok önemli. Öyle bir bilgi vardır ki siz onu rahatlıkla ranta dönüştürür, paraya dönüştürür sürekli onun neticesini alırsınız. Onun patenti sizdedir. Onun yanında parayı yönetmek çok çok önemli. Eğer parayı başarıyla yönetebiliyorsanız onun da neticesini alırsınız" diye konuştu.

"TÜBİTAK'I DA İLİM CAMİASININ YÜZ KARALARINDAN AKTARMA SÜRECİ OLARAK GÖRÜYORUM"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şu anda ben TÜBİTAK'ı da ilim camiasının bu bilim insanlarının yüz karalarından aktarma süreci olarak görüyorum. Bilgiyi ülkemiz için insanlarımız için önemli bir yönetim amacı olarak kullanma noktasında hedef olarak görüyorum. Oradan elde edilecek hasılanın da çok önemli kaynak olduğunu ifade etmek istiyorum" dedi.

"TÜRKİYE PARALEL YAPIYLA MÜCADELESİNİ KAZANMIŞTIR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye paralel yapıyla mücadelesini kazanmıştır, kazanmaya devam ediyor. Bu önümüzde engeldi, şimdi bu açığa çıktı. Bu engelin aşılmasıyla toplumsal hayatın yanında eğitimin ve bilimin önü daha da açılmıştır açılamaya da devam edecektir" açıklamasında bulundu.

"AMERİKA'YA MÜSLÜMANLAR ULAŞTI DEDİĞİMDE BİRİLERİ KIYAMETİ KOPARDILAR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Daha çok çalışacağız. Amerika'ya Müslümanlar ulaştı dediğimde birileri kıyameti kopardılar. Halbuki eserler ortada. Tabi bu ülkenin gençleri okumak yerine araştırmak yerine kompleks içinde alay ediyor" dedi.

"ÇÜNKÜ BİZDE MAALESEF YALAN SÖYLEYEN BİR TARİH ÖĞRETTİLER"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çünkü bizde maalesef, yalan söyleyen bir tarih öğrettiler. Bunun sıkıntılarını yaşadık, yaşıyoruz. Bize lazım olan batı karşısında kompleks değil, özgüvendir. Taklit etmek takip etmek değil geçmişte olduğu gibi bugünde bu toprakların bereketinin gereğini yapmaktır. Kendisi olamayan bir toplum altını çiziyorum başkası olur. Kendi değerlerine sahip çıkamayan bir toplum sadece esir olur. Takipçi, taklitçi olur" ifadelerini kullandı.

"BİR GECE YATTIK SABAH KALKTIK BAKTIK Kİ O DİL YOK"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "En büyük sıkıntılardan birini de maalesef dilde yaşadık. Bizim son derece zengin bilim yapmaya, üretmeye son derece müsait bir dilimiz varken, bir gece yattık sabah kalktık baktık ki o dil yok. İşte şimdi yabancı dillerle, kelimelerle bilim öğrenen ve öğreten bir ülke derecesine getirildik. Binlerce kelime ve kavram unutturuldu. Sözlüklerden çıkarıldı. Kelime ve kavram üretmeye son derece elverişli olan dil yapısı adeta törpülendi" diye konuştu.

"TÜRKÇENİN MEVCUT KELİME HAZİNESİYLE FELSEFE YAPAMAZSINIZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şu anda Türkçenin mevcut kelime hazinesiyle felsefe yapamazsınız. Ya Osmanlıca, ya da İngilizce, Almanca, Fransızca kelimelere başvuracaksınız. Bu sorunların hepsini aşmak zorundayız. Bu sorunlar devlet eliyle değil, bilim insanları eli ile aşılacak sorunlardır" dedi.

"TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİNE KARŞI ÇIKIYOR ARKADAN DOLAŞIP İPE UN SERİYORLAR"

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, ülkelerin gelişmesinde bilimin önemine değinerek, "Siyaseten belirlediğimiz 2023 hedeflerini tutturabilmemizde bilimsel çalışmalar ve ARGE faaliyetleri en önemli belirleyici faktör olacaktır. Bazı ülkeler var ki bunların 2023 değil, 2050 tasavvuru var. O tasavvurlar sebebiyledir ki Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkıyorlar. Arkadan dolaşıp ipe un seriyorlar. Bu oyunları bozmanın yolu bilimsel çalışmalara azami kaynağı sağlamaktır" diye konuştu.

"İSLAM DÜNYASININ LİDERLİĞİNDE BİLİMİN 500 SENELİK BİR ALTIN ÇAĞI VAR"

TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak, törende yaptığı konuşmada Ortaçağda bilimin, İslamiyet ile birlikle yeniden bir canlandığını vurgulayarak, "Pek çok kişinin bildiğinin aksine bilim ne Rönesans'tan sonra ne de batıda ortaya çıkmıştır. İncelediğimizde, bilimin doğu ile batı arasında zikzak çizdiğini görüyoruz. Ortaçağda bilim, İslamiyet ile birlikle yeniden bir canlanıyor. İslam dünyasının liderliğinde bilimin 500 senelik bir altın çağı var. Bilim hiçbir ırkın, kültürün, coğrafyanın tekelinde değildir. Belli zamanlarda belli bölgelerde öne çıkmış" diye konuştu.
Ümit KOZAN- Hakime TORUN / ANKARA

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 24.12.2014 16:16
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol