O YALAN İÇİN KİM NE DEMİŞTİ?

Türkiye yakın tarihinin belki de en utanç verici yalanlarından biriydi Kabataş olayı uydurması… Gezi isyanıyla birlikte ortaya atıldı…

27 Şubat 2015 Cuma 14:23
O YALAN İÇİN KİM NE DEMİŞTİ?

 Türkiye yakın tarihinin belki de en utanç verici yalanlarından biriydi Kabataş olayı uydurması… Gezi isyanıyla birlikte  ortaya atıldı… AKP’li belediye başkanının gelininin gezi eylemcisi olduğu iddia edilen bir grubun saldırısına uğradığı başta dönemin başbakanı Erdoğan tarafından defalarca dile getirildi…Star Gazetesi yazarı Elif Çakır’da mağdur olduğunu iddia eden o kişiyle konuşup haberleştirdi. Yalanı ilk çürüten ise Kanal D haberin olayın tüm görüntülerini yayınlaması oldu..Bugün Çakır’ın avukatının itirafları ise artık hala o yalana sığınanların som umutlarını tüketti…

ERDOĞAN DEFALARCA ÇIKIP TEKRAR TEKRAR SÖYLEDİ
Peki Kabataş yalanı uydurulduğunda kimler neler söyledi..Kimler bu yalanın peşine takılıp başta gezi eylemcileri ve muhalefet partileri olmak üzere muhalif kesimlere saldırdı, kimler aklın, vicdanın yanında durmaya çalıştı.. İşte o yalanın hemen ardından kimler, neler söylemişti unutanlar için Taraf muhabiri Miray Tamer’in derlediği ‘hafıza paketi’
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan:  “Son günlerde medyada en müptezel linç girişimi yapılıyor. Son günlerde medya tarihinin en alçakça linç girişimi yapılıyor. Bir kadıncağız, açık söyleyeceğim. Bizim Bahçelievler Belediye Başkanımızın gelini bu. Kabataş’ta linç girişimine maruz kalıyor. Bunu ifade vererek izah ediyor. Yetmedi adli tıp raporuyla, kendisinin ve bebeğin vücudundaki darp izlerini belgeliyor. Haziran’daki linç girişimi yetmezmiş gibi 8 ay sonra medya yeniden linç girişimine başlıyor. Malum gazeteler, televizyonlar, aynı yerden emir ve talimat alarak, genç bir kadın üzerinden linç kampanyası başlatıyor. Sizin insanlığınız öldü mü be? Sizin vicdanınız bu kadar mı karardı? Çocuklarınızın, eşinizin yüzüne nasıl bakabiliyorsunuz be? Sizin çocuklarınızın başına gelseydi böyle mi davranırdınız? Vicdan… Vicdan… Vicdan…Bundan sonra her tecavüze uğrayan kadın, bunları ikna etmek için görüntü kaydıyla mı dolaşacak.. Kocasından şiddet gören kadın, iddiasını ispat etmek için elinde kayıtla mı gelecek? Sokakta kurşunlanarak öldürülmüş kadın, cesedinin yanına görüntü kaydı mı koyacak? Ortada ifade tutunağı, adli tıp raporu, linç edilmiş bir kadın, darp edilmiş bir bebek var. Bunlar çıkmışlar, olayın nasıl olmadığını ispat etmeye çalışıyorlar. Vicdan, vicdan, vicdan… Eğer o kadıncağız başörtülü olmasaydı, bu linç olur muydu? Dün başörtüsüne ‘Füruat’ diyenler, bugün başörtülü bir kadın üzerinden başörtüsü düşmanlığını sürdürüyorlar…
Ayşenur İslam: (Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı ): Hanımefendinin beyanları ortada. Biz de
onları gazetelerden görüyoruz. Kendisi olayın hemen akabinde adli tıp raporu almış durumda.
Darp edildiğine dair. Yeni ve eski savcının açıklamaları yine basında bugün yer alıyor.
Dolayısıyla bizim bunun üzerine yapabileceğimiz çok fazla bir açıklama yok. Bana göre olay
ortada, açık. Ortada derken ne olup bittiği gayet anlaşılır bir şekilde ortada demek istiyorum.
Başbakan’ın başdanışmanı Yalçın Akdoğan: Kabataş konusu başörtülü bir bayana saldırı
oldu iddiası vardı. Şimdi birtakım fotoğraf kesitleri üzerinden yorum yapmak doğru değildir.
Onun öncesi nedir, sonrası nedir? Yani o filmin tamamını görmeden bir fotoğraf karesi
üzerinden yorum yapılamaz. Ortada bir mağdur var, bu mağdurun yaşadıkları var, anlattıkları
var, adli tabiplikten aldığı raporlar var.
İçişleri Bakanı Efkan Alâ: Hiçbir olay, olayın bir kısmıyla izah edilemez. O zaman kişilerin
kendileri de açıklamalarını yaptılar. Devlet elindeki bilgiler de o yöndeydi. O gün neler
yaşandığını bütün Türkiye gördü. Şimdi neyi, kim, niçin araştırıyor? Araştırdığında ne
kadarını bulmuş oluyor da çıkıp bu hükümleri verebiliyor. Bunları kamuoyunun takdirine
bırakıyorum. O olay gerçekleşmiştir, ilgililer ve işin sahibi, o olaya maruz kalan çıkmış bunu
söylemiştir.
Haber7.com yazarı Esra Elönü: Ben sütüne acı karışan Zehra’nın yanındayım!
Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca: Z.D.’ye yapıldığına inandığım şeyler konusunda
yanıltıldıysam başkalarının yanılmasına istemeden alet olduğum için özür dilemem gerekir,
biliyorum, emin olun ikna olursam bunu yaparım. Ama o noktada değilim. Bu ülkede bir
kadının genel eğilimi şiddet gördüğü halde görmedim, tacize uğradığı halde uğramadım
demektir çünkü, tersi değil. Bir kadının ciddi bir şiddete maruz kalmadan polise gidip ifade
vereceğini, savcılık başvurusu yapacağını düşünmüyorum.
Yenişafak Gazetesi yazarı Hilal Kaplan: Olayın medyaya yansıdığı ilk günden itibaren
Z.D.’nin beyanını esas almak şöyle dursun, içlerinde kadın hakları savunucusu olduğunu iddia
eden kişiler de dahil ‘göster bakalım kamera kaydını’ pornografik talimatını vermekten öte
hiçbir şey yapmadı.’
Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi: ”Kabataş İskelesi’nin karşısına geçerken bir grup eylemciyi görüyor. Bunların Gezi eylemcileri olduğunu fark ediyor, hatta çevre ve ağaç eylemi yaptıkları için de en ufak bir rahatsızlık hissetmiyor. Ama ne oluyorsa o sırada oluyor. Grubun içinden birkaç kadın, ‘Tayyip’in…’ diyerek önce sataşmaya daha sonra saldırmaya başlıyorlar. ‘Ne geldiyse bundan geldi’ diyerek başörtüsünü çekiyorlar, genç anneyi tekmeleye başlıyorlar. Bu sırada grubun içinden bazı erkekler de vurmaya başlıyor. Olay yerindeki bir adam müdahale edip, genç anneyi kurtarmaya çalışıyor. Onu da dövüyorlar. Bebek arabasını parçalıyorlar, genç anneyi tekmeliyorlar. Bu arada, ‘Bu sefer devrim yapıyoruz, sen de gideceksin Tayyip de gidecek’ diye bağıranlar, ‘Tayyip’i asacağız’ diye öfke nöbetine tutulanlar var.”
Habertürk yazarı Balçiçek İlter: “Kalabalık bir grup tarafından darp edilen, tacize uğrayan, bebeği ve kendisi için ölümüne korkan, olur da şikayette bulunursa sokakta tekrar başına bir şey gelir mi kabusu gören… Morluklarını da gördüm, ille de meraklıysanız, ama benim tanıklığıma ihtiyaç yok ki, raporu var zaten. Yaşadığı travmaya tanık oldum, konuşmasına, bana bakamayışına, olayı konuşurken bebeğini odada istemeyişine… Ellerini hiç bir yere koyamayışına… Geç gelen ama sonrasında hiç bitmeyen gözyaşlarına…”
Radikal gazetesi genel yayın yönetmeni Eyüp Can: “Başbakan, Kabataş’ta iğrenç bir saldırıya maruz kalan genç anneyi başörtülü olduğu için miting meydanlarında daha bir hararetle savundu… Kemal Kılıçdaroğlu ise başörtüsünden dolayı adeta bu mağdur anneyi ispata çağırdı! Bir kadını sırf başörtülü olduğu için uğradığı tacizden dolayı ispata çağırmak ne demek? Başı açık olsa… Yine de “İspat et” der miydi Kemal Bey? Vicdanı olan herkes, o genç anneye yapılanları açıkça lanetliyor. O annenin yaşadıklarını anlamak için başörtülü olmak gerekmiyor. Azıcık insan, azıcık vicdan…”
Hürriyet yazarı İsmet Berkan (Twitter’dan): Çok ama çok acı bir öykü… Maalesef gerçek. Mobese görüntüleri dahil pek çok şey var. Savunulur tarafı olmayan bir olay… (Siz izlediniz mi, sorusu üzerine) Evet.
Star yazarı Elif Çakır: ”Elimde 25 yaşında bakmaya kıyamayacağınız kadar masum, gencecik bir anne ve altı aylık bebeğinin fotoğrafıyla izliyorum olan biteni. Ve geceleri bir albasması gibi çöküyor üzerime, bağırıyorum bağırıyorum ama kimsecikler duymuyor, sonra sesimin çıkmadığını, çıkamadığını fark ediyorum. Yüreğimdeki o sıkışmışlık hissiyle, çaresizlik hissiyle günlerdir elimdeki o fotoğraf karesini, o annenin ve bebeğinin yaşadıklarını herkesin hepinizin gözünün içine sokup ‘Bu mu masumluğunuz? diyerek avazım çıktığı kadar bağırmak istedim… Ama sustum. Hepimiz sustuk. Ben ve olayı bilen bütün arkadaşlarımız tek kelime etmeden sustuk.”
ELİF ÇAKIR VE O GELİN YARGILANMALI
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: Kabataş iskelesinde 100 kişi başı örtülü bir kadını
dövdüğünü yerde sürüklediğini söyledi. Çıkıp bunu televizyonlara söylüyor; bunu yapan
adamlar zaten insan değil niye yakalamıyorsun? Bir başbakan bu yalanı yüzü kızarmadan
nasıl söyler? Allah’tan korkmuyor mu? Yalancıdan başbakan olmaz
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş: AKP’nin bu tür olaylarda sicilinin temiz
olmadığı artık bilinen bir durum. Ben görüntülerdeki kadınlar ilgili şahsiyeti, kişiliğine
veya durumuyla ilgili çok yorum yapmak istemiyorum. Ama burada AKP’nin ne kadar kirli
oynadığını ne kadar manipülatif yaklaşım içerisinde olduğunu da görmek gerekir. Bir kadın
kimliği üzerinden bunların yapılmış olması da ayrıca çok çirkin olmuştur.
Radikal Gazetesi yazarı İsmail Saymaz: Elif Çakır ve onun haber kaynağı olarak kullandığı
Zehra üzerinde toplum bölündü. Yani Elif Çakır’ın aracılık ettiği röportajda yalancı gelin
Zehra ne demişti: Yaşları 70 ile 100 arasında, başında bandanı bulunan çıplak erkekler
kadıncağızı dövdüğünü, çok özür dilerim üzerine idrarını boşalttığını iddia etmişti ama
görüntüler ortaya çıktı hiçbir şey olmadığı anlaşıldı. Böylece neye hizmet etmiş oldular.
Toplumun ortasına bomba koydular. Şuan benim görüşüm şudur. Öğretmenler değil Elif
Çakır ve yalancı Zehra yargılanmalıdır
Habertürk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı: Kabataş’taki olayın görüntüleri
en sonunda bulundu. Ortada ne deri eldivenli, deri pantolonlu, üzeri çıplak birileri var, ne de
bir dövme, tartaklama. Görüntüler, 10-15 kişilik bir grup ile söz konusu hanımefendinin bir an
yan yana geldiğini gösteriyor. Küfür, hakaret var mı bilmiyoruz ama varsa en fazla o var.
Habertürk Gazetesi yazarı Yavuz Semerci: Bir başörtülü kız kardeşimize aşağılıkça
saldırdılar” diye kürsülerden yalan söylenmesinden çok, ölen gençler için üzüntü
duymayanların, vatan-millet edebiyatına başvurmalarından dolayı utanıyorum. Gerçek ortaya
çıkınca özür dilemesini beceremedikleri için utanıyorum.
Hürriyet Gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök: Bu iğrenç iftira, bu aşağılık provokasyonu
yapanlara, dağıtanlara ne yapılacak? Biz böyle bir şey olsaydı, onların yakasına yapışıp
suratlarına tükürmeye hazırdık’
MİRAY TAMER/TARAF

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 27.02.2015 14:46
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

Avatar
Ayla Akyel 2015-02-27 20:48:29

Bir dakika gelin de ve bebek te darp izi varsa aile araştırılmalıdır .Böyle yalan söyleyen bir aile den herşey beklenir.