KADIGİL: AKP YANDAŞLARI BİLE İSTEMİYOR...

Geçtiğimiz günlerde 7 yıl önce attığı bir tweet nedeniyle gözaltına alınan CHP PM Üyesi Sera Kadıgil, başkanlık referandumu konusunda “Kesinlikle hayır kazanacak” dedi.

04 Şubat 2017 Cumartesi 15:28
KADIGİL: AKP YANDAŞLARI BİLE İSTEMİYOR...

Sera Kadıgil, AKP’nin anayasa değişikliğinin aslında ne demek olduğunu yalın ve akıcı bir dille anlatınca, videolarını milyonlar izleyince, önce, sosyal medya lincine maruz kaldı. Yıllar önceki tweetleri cımbızlanıp, yandaş medyada hedef gösterildi. Gözaltına alındı, tutuklanmanın eşiğinden döndü. Başına gelen şeyin, OHAL’in bir resmi olduğunu düşünüyor. Hakkında soruşturma başlatan savcı da işin aslını kendisinden duymuş.

Cumhuriyet'ten Hilal Kösey'e konuşan Sera Kadıgil, “O tweetlerin 2011 yılına ait olduğunu ve birer seri (flood) içinden seçildiğini anlattım. Yine de tutuklama istedi. Kim bilir üzerinde ne kadar baskı vardır” diyor. Kadıgil ile gözaltına alınmasından, referanduma dek çok şeyi anlattı

GÖZALTINA ALINMANA, SAVCININ TUTUKLAMA İSTEMESİNE NE DİYORSUN?

Benim o tweetleri attğım yıl 2011.  Flood üstelik yani 3-5 cümleden oluşan bir bütün.  Aşağılık insanlar kesip biçiyor, öne çıkarıyorlar. Havuz medyası köpürtüyor ve gözaltına alınıyorum. O an zaten adliyedeyim. Ben 4. kattaydım, 6. katta da soruşturma savcısı vardı. Bir daha karakola sevk edilmeme gerek yok. Yine de beni önce karakola yollayıp sonra geri getirtip öyle ifademi aldı! Üstelik savcı işin gerçeğini ilk defa benim savunmalarımdan öğrendi. Twitter’deki açıklamalarımı bile okumamış. Dedim ki ‘o tweeti koymuşlar önünüze ama onların önü arkası da var.’ Buna rağmen tutuklama isteyince hakikaten şaşırdım. Üzülmedim, sinirlendim. İnan ki, o savcıya da kıyamıyorum aslında. Samimiyim. Adamın üstünde nasıl bir baskı var acaba tahayyül edemiyorum bunu da. Neyse ki sevk edildiğim mahkemenin serbest bırakma kararı çok açık. Hakim açıkça, ‘suç oluşmamıştır’ dedi.

SANA BUNU YAŞATANLARA KARŞI DAVA AÇACAK MISIN?

Bana yapılanlar çok açık bir iftira suçudur. Hedef gösterdiler. Hem de halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiler. CHP’lileri ötekileştirmek, halkın bir kesiminin CHP’lilerden nefret etmesini sağlamak için bunu yaptılar. Hangi hakimin önüne koyarsanız koyun, bunu yapanlar ceza alır. Bunların hepsine dava açarım, kazanırım ama ben ‘hayır’la ilgili işimi gücümü bırakıp, bunlarla uğraşmayacağım. Mesaimden bir saniye bile ayırmam, bu insanlara iltifat olur. Yangından mal kaçırır gibi rejimi değiştiriyorlar ve benim önümde 70 günüm var. 70 günden bir gün bile çalmayacağım.


Küfür edenlerin içinden 146 kişiyi ise isim isim tespit ettik. Ancak, galeyana gelip küfür edenlerin dahi gerçekleri gördükten sonra pişman olabileceklerini düşünüyorum. Böyle bir sabıkayla yaşamalarını istemem. 

EVET KAMPANYASINI NASIL DEĞERLENDİRİYORSUN?

Dikkat edersen, AKP yandaşı insanlar da bu taslağı savunamıyor. Vatan millet sakarya edebiyatıyla pazarlamaya çalışıyorlar. Ucunun nereye varacağına dair en küçük bir fikirleri yok. Çekilen “evet” videolarına bakın. Bu insanların bir kısmının neye evet dedikleri konusunda hiçbir fikri yok. Çıkarları için hareket edenleri Allah ıslah etsin ancak içlerinde cidden vatansever, inandırılmış bir kesim de var. Bizim bu insanları da dışlamadan gerçekleri anlatmamız gerekir. İstikrar diyorlar ya hani, onlara sormak lazım. Ortada 15 yıllık bir siyasi iktidar var. Bundan daha güçlü bir siyasi istikrar olabilir mi? Sen 15 yılda yapamadığını rejimi değiştirip, otoriter bir rejim kurarak mı yapacaksın?  ‘Hızlı gideceğiz’ diye insanları kandırıyorlar. E biz bunca yıldır hızlı gittik de ne oldu? Bir arabamız var diyelim. Güya 300 basar bir hale getiriyoruz arabayı. Ama öbür taraftan gizli gizli frenlerimizi söküyorsunuz! O frenleri sökünce 300’le gitmenin bir masanı yok. Bugün değilse yarın duvara toslayacağız hep birlikte! AKP bugüne kadar ne yapmak istedi de yapamadı. Bir tane örnek göstersinler susayım diyorum, gösterebilen yok. Terörle mücadele için, ekonomik krizi engellemek için ne yapmak istediniz, hangi yasayı çıkarmak istediniz de parlamenter sistem size engel oldu?

CHP PM üyesi, avukat Sera Kadıgil, AKP’nin anayasa değişikliğinin aslında ne demek olduğunu yalın ve akıcı bir dille anlatınca, videolarını milyonlar izleyince, önce, sosyal medya lincine maruz kaldı. Yıllar önceki tweetleri cımbızlanıp, yandaş medyada hedef gösterildi. Gözaltına alındı, tutuklanmanın eşiğinden döndü. Başına gelen şeyin, OHAL’in bir resmi olduğunu düşünüyor. Hakkında soruşturma başlatan savcı da işin aslını kendisinden duymuş. Kadıgil, “O tweetlerin 2011 yılına ait olduğunu ve birer seri (flood) içinden seçildiğini anlattım. Yine de tutuklama istedi. Kim bilir üzerinde ne kadar baskı vardır” diyor. Kadıgil ile gözaltına alınmasından, referanduma dek çok şeyi konuştuk.

GÖZALTINA ALINMANA, SAVCININ TUTUKLAMA İSTEMESİNE NE DİYORSUN?

Benim o tweetleri attğım yıl 2011.  Flood üstelik yani 3-5 cümleden oluşan bir bütün.  Aşağılık insanlar kesip biçiyor, öne çıkarıyorlar. Havuz medyası köpürtüyor ve gözaltına alınıyorum. O an zaten adliyedeyim. Ben 4. kattaydım, 6. katta da soruşturma savcısı vardı. Bir daha karakola sevk edilmeme gerek yok. Yine de beni önce karakola yollayıp sonra geri getirtip öyle ifademi aldı! Üstelik savcı işin gerçeğini ilk defa benim savunmalarımdan öğrendi. Twitter’deki açıklamalarımı bile okumamış. Dedim ki ‘o tweeti koymuşlar önünüze ama onların önü arkası da var.’ Buna rağmen tutuklama isteyince hakikaten şaşırdım. Üzülmedim, sinirlendim. İnan ki, o savcıya da kıyamıyorum aslında. Samimiyim. Adamın üstünde nasıl bir baskı var acaba tahayyül edemiyorum bunu da. Neyse ki sevk edildiğim mahkemenin serbest bırakma kararı çok açık. Hakim açıkça, ‘suç oluşmamıştır’ dedi.

SANA BUNU YAŞATANLARA KARŞI DAVA AÇACAK MISIN?

Bana yapılanlar çok açık bir iftira suçudur. Hedef gösterdiler. Hem de halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiler. CHP’lileri ötekileştirmek, halkın bir kesiminin CHP’lilerden nefret etmesini sağlamak için bunu yaptılar. Hangi hakimin önüne koyarsanız koyun, bunu yapanlar ceza alır. Bunların hepsine dava açarım, kazanırım ama ben ‘hayır’la ilgili işimi gücümü bırakıp, bunlarla uğraşmayacağım. Mesaimden bir saniye bile ayırmam, bu insanlara iltifat olur. Yangından mal kaçırır gibi rejimi değiştiriyorlar ve benim önümde 70 günüm var. 70 günden bir gün bile çalmayacağım.

Küfür edenlerin içinden 146 kişiyi ise isim isim tespit ettik. Ancak, galeyana gelip küfür edenlerin dahi gerçekleri gördükten sonra pişman olabileceklerini düşünüyorum. Böyle bir sabıkayla yaşamalarını istemem. 

EVET KAMPANYASINI NASIL DEĞERLENDİRİYORSUN?

Dikkat edersen, AKP yandaşı insanlar da bu taslağı savunamıyor. Vatan millet sakarya edebiyatıyla pazarlamaya çalışıyorlar. Ucunun nereye varacağına dair en küçük bir fikirleri yok. Çekilen “evet” videolarına bakın. Bu insanların bir kısmının neye evet dedikleri konusunda hiçbir fikri yok. Çıkarları için hareket edenleri Allah ıslah etsin ancak içlerinde cidden vatansever, inandırılmış bir kesim de var. Bizim bu insanları da dışlamadan gerçekleri anlatmamız gerekir. İstikrar diyorlar ya hani, onlara sormak lazım. Ortada 15 yıllık bir siyasi iktidar var. Bundan daha güçlü bir siyasi istikrar olabilir mi? Sen 15 yılda yapamadığını rejimi değiştirip, otoriter bir rejim kurarak mı yapacaksın?  ‘Hızlı gideceğiz’ diye insanları kandırıyorlar. E biz bunca yıldır hızlı gittik de ne oldu? Bir arabamız var diyelim. Güya 300 basar bir hale getiriyoruz arabayı. Ama öbür taraftan gizli gizli frenlerimizi söküyorsunuz! O frenleri sökünce 300’le gitmenin bir masanı yok. Bugün değilse yarın duvara toslayacağız hep birlikte! AKP bugüne kadar ne yapmak istedi de yapamadı. Bir tane örnek göstersinler susayım diyorum, gösterebilen yok. Terörle mücadele için, ekonomik krizi engellemek için ne yapmak istediniz, hangi yasayı çıkarmak istediniz de parlamenter sistem size engel oldu?

HAYIR DİYENLER NASIL BİR KAMPANYA ÖRGÜTLEMELİ?

Bu millet sandıkları kadar öngörüsüz değil. Ben insanların sağduyusuna güveniyorum. Geldiğimiz noktada insanların kutuplaşması sadece AKP’ye hizmet ediyor. Bizim bundan sakınmamız lazım. Evet diyecek herkes vatan haini değil. O kadar şımarıkça bir teklif getirdiler ki, artık kimse sessiz kalamıyor. İnsanlar korku sınırını aştı. Sıradan bir seçim değil bu. Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar olmaya devam etsin mi yoksa ‘bitirelim mi’ oylaması resmen! Türk milletinin buna evet demeyeceğini biliyorlar. Bu açıdan çok da iyi oldu. Herkes, içten, dört elle Mustafa Kemal’e sahip çıkmaya başladı. Biz 5 yıl sonra büyük bir mutlulukla hatırlayacağız bu referandumu. Vatan için içi yanan herkes şu an kendi mahallelerinde komiteler oluşturuyor. Herkes üstüne düşeni yapsın ve içini ferah tutsun. Kesinlikle HAYIR çıkacak! 

SENİ TANIYABİLİR MİYİZ?

Avukatım. Sendikacıyım. Aktivistim. İstanbul Barosu’nda hayvan hakları komisyonunda uzun yıllar görev aldım. Derneklerde ve sendikalarda her ne yapıyorsak, gelip gelip siyasete tosladığımızı gördüm. Oyuncuların hakları, kadın hakları, çocuk hakları, hayvan hakları vs. Siyaset hiçbir şekilde bu konularda bir aksiyon almıyor, mış gibi yapıyor. Sivil toplumu baskılıyor. Bunu gördüm. 2012’de CHP kadın kolları merkez yönetim kurulu üyesiydim. PM üyeliği teklifi gelince seve seve kabul ettim.  2014’ten beri PM üyesiyim. Benim hukuk doktoru olup, bir şey yapabilmemin, ofisimde mutlu mutlu avukatlık yapabilmemin, çalıştığım sendikalar için bir şeyler yapabilmemin ilk şartı, önce içinde bulunduğumuz baskıcı ve çarpık bu sistemi düzeltmekten geçiyor. Siyaseten bu durumu çözemedikçe başka alanlarda keyifle bir şey yapmak mümkün değil. Mesela şu an avukatlık yapamıyoruz ki zaten. Ben Ergenkon davasıyla başladım avukatlığa. Kendimi müthiş bir oyunun ve adaletsizliğin içinde buldum. Hatta sonuna doğru dayanamadım, gittim 5 ay İngiltere’de yaşadım. Baktım, memleketi bırakamıyorum, koşa koşa geri döndüm. 

HUKUK TERCİHİNİN ÖZEL BİR SEBEBİ VAR MIYDI?

Hukukçu olmamda babamın etkisi oldu ilk başta. Babam Engin Çelik Kadıgil, eski savcı. Ben de aslında savcı olmak istiyordum. Toplum için çalışayım, gördüğüm kötülüklerin üstüne halk adına gideyim istiyordum. Ama bizim okuduğumuz dönem çok talihsiz bir dönemdi. FETÖ’cü olmayan, nerdeyse kimse hakim savcı olarak alınmıyordu. Böyle bir ortamda da savcı olacağım diye diretmenin anlamı yoktu. Rahmetli Kemal Sunal da Vefa Lisesi mezunu, ben de. Ortaokuldaydım, bir boza gününde Kemal abiyle muhabbetimiz oldu. O zaman o demişti, oynadığı, tekrar tekrar yayınlanan filmlerden hiç para almadıklarını... Kemal abiler, kanalların milyonlar kazandığı eserden cüzi de olsa bir pay alabilsinler istedim. Telif meselesine yoğunlaştım avukat olunca.

SİLİVRİ’DE AVUKATLIK YAPARKEN, SAVCI ZEKERİYA ÖZ, ERGENEKON’U SORUŞTURUYORDU. ŞU AN KAÇAK. HİÇ AKLINA GELİR MİYDİ BÖYLE BİR ŞEY?

Stajyer avukattım o dönem. Zekeriya Öz’ün DGM’deki odasından suratıma kapıyı vurduğunu bilirim. Dönemin Başbakanı, ekranlara çıkıp ‘ben bu davanın savcısıyım’ diyordu. O zaman FETÖ diye bir şey yoktu onlar için, ‘hoca efendi’ vardı. Biz ilk savunmayı yaptık, 100 sayfa dilekçe verdik. ‘Bu iş cemaatin işidir, yargıda kadrolaşmışlardır,  demokratik toplumun gözünde itibarı olmayan şaibeli karakterleri dosyaya ekleyerek, yurtseverleri TSK’den temizleme operasyonu yapıyorlar’ diye yazılı dilekçelerimiz var! 15 Temmuz işte böyle oldu. ‘Kandırıldık, Allah affetsin...’ deniyor ya, öyle bir dünya yok. Siyaseten bunun hesabını vermeden üstünü kapatamazlar. Zekeriya Öz’ün kaçmasına da hiç şaşırmadım. O tıynette bir adamdan zaten şerefli Türk subayları gibi ‘buyrun beni yargılayın’ demesini hiç beklemiyordum. Ne yaptığını çok iyi biliyordu. Ters düşünce de uçtu gitti. Nasıl uçtuğuna bakmak lazım. Nasıl kaçırdık bu adamı? Ama şunu söylemem lazım, Gülen cemaatinin ne olduğunu hükümet “anladıktan” sonra, ayıklanan hakim ve savcılar içime bir parça su serpti.

yuzdeyuzhaber





Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol