HEM REST ÇEKTİ HEM İTİDALE DAVET ETTİ

Başbakan Erdoğan, ''Diyorlar ki Başbakan geriyor, Başbakan sert. Bunların önünde diz çöküp, ne olur bu paçavraları AKM'den indirin mi diyecektik. Buna sert diyorsanız kusura bakmayın bu Tayyip Erdoğan değişmez'' dedi.

11 Haziran 2013 Salı 14:50
HEM REST ÇEKTİ HEM İTİDALE DAVET ETTİ

 Son iki haftadır Türkiye başta İstanbul olmak üzere Ankara ve İzmir değişik şehirlerimizde çok farklı boyutlarda katmanlarda bir kısım gösterilere sahne oldu.

Taksim’in yayalaştırma projesi kapsamında, Gezi Parkı’ndaki birkaç ağacın sökülmesi ve taşınmasında başlayan gösteriler amaç değiştirerek ilk çıktığı andan çok daha farklı bir noktaya ulaştı
Bu süreçte tekrarladığım bir hususu vurgulamakta fayda görüyorum. Ak Parti olarak hadiseleri okumak analiz etmek iyi değerlendirmek konusunda her zaman çok büyük hassasiyet içinde olduk.
Gerek sandık sonuçlarını, anket sonuçlarını doğru  okuyarak bugünlere ulaştık. Şuraya dikkatinizi çekiyorum. Sandıktan çıkan sonuçlar tartışmasız zaferi işaret ettiğinde kendimizi mağrurların yerine değil kaybetmişlerin yerine koyduk. 
 
BİZE OY VERMEYENLERİ DE ANLAMAYA ÇALIŞTIK
2009 mahalli seçimlerinde olduğu gibi sandıktan çıkan sonuçlar zafere işaret etse, netice istediğimiz gibi olmadığında süreci en küçük detayına kadar analiz ettik. Nerede yanlış yaptığımızı tüm boyutlarıyla değerlendirdik. 12 Haziran seçim sonrasında seçim sonuçlarını analiz ettik. Bize oy vermeyen kitleyi de anlamaya çalıştık. Sadece sandık sonuçları değil her toplumsal olaya böyle bir hassasiyetle yaklaştık.
Terör meselesine böyle bir hassasiyetle yaklaştık. Farklı etnik grupların, inanç grupların meselesine böyle bir hassasiyetle yaklaştık. Biliyorduk ki biz şu anda devlet yöneticisi olarak mal güvenliğini can güvenliğini nesil güvenliğini inanç güvenliğini sağlamak durumundayız. Bunlar bizim asli görevlerimizdir.
Cumhuriyet mitinglerini dahi hedefini gayesini bildiğimiz halde acaba göremediğimiz farklı bir boyutu var mı diyerek dikkatli şekilde değerlendirdik. Biz farklı toplum kesimleriyle inatlaşan bir parti olmadık.
 
YÜZDE 100'ÜN İKTİDARI OLDUK
Yüzde 50’nin oyuyla da iktidara gelmiş olsak kendimizi yüzde yüzün iktidarı olarak gördük. Daima kucaklayıcı bir dil kullandık. yola çıkarken etnik, bölgesel, dinsel milliyetçiliği ayaklarımızın altına aldığımızı söyledik. 
 
HAKKARİ'YE HAVAALANI YAPILACAK DENSE KİM İNANIRDI
10 yıl önce Hakkari’ye havaalanı yapılacak dense acaba kim inanırdı? Iğdır’a havaalanı yapılacak dense kim inanırdı? Şırnak’a, Ağrı’ya Muş’a havaalanı yapılacak dense kim inanırdı? Bakın bunların hepsi hayata geçti. Iğdır açılışını yaptım. Hakkari ve Şırnak bitmek üzere. Bunlar bizim bu ülkede bölgemize ve insanımıza yaklaşım tarzımızı gösteriyor.
 
HELALLEŞMEDEN YANA OLDUK
76 milyonu bir ve beraber olarak tanımlayan millet kavramı bizim konuşmalarımızda açıklamalarımızda en fazla zikrettiğimiz kavramdır. Kardeşlik kavramı tüm konuşmalarımızın olduğu kadar faaliyetlerimizin odak kavramıdır. Birlik dayanışma kavramı her zaman üstünde dikkatle durduğumuz kavramlardır. Ötekileştiren ayrıştıran bir çizgiyi hiçbir zaman kabul etmedik. Hep kucaklaşmadan yana bütünleştirmeden yana olduk. Hep helalleşmeden yana olduk. Komşunun komşuya saygı göstermesinden, komşu ülkelerin dayanışmasından medeniyetlerin ittifakına kadar insani değerleri en güçlü şekilde savunan bir hareket olduk.
 
OLAYLARI HER BOYUTUYLA ANALİZ EDİYORUZ
Son iki haftadır devam eden olayları elbette her boyutuyla analiz ediyoruz. İnsanımızı bu gösterilere sevk eden saiklerin neler olduğunu, sokağın ne dediğini, bazı gençlerin neden bu tepkiyi verdiğini tabiki araştırıyoruz.
 
HASSASİYETLERİ BİR KENARA İTMEYECEĞİZ
Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hiç kimseyle hiçbir kesimle onların hassasiyetlerini kulak tıkayarak bir kenara itmedik ve itmeyeceğiz. Meşru taleplere, demokratik hak taleplerine bugüne kadar nasıl dikkatle kulak verdiysek bundan sonra da anlamaya devam edeceğiz.
 
SAPLA SAMANIN KARIŞTIRILMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ
Ancak ben bütün bu olaylara baktığım zaman, bilmiyorum bizim göremediğimiz anlayamadığımız acaba ne istedikleri belli mi? Ne talep ettikleri belli mi? Sizler böyle bir şey anlayabildiniz mi?
Bütün bunları yaparken sapla samanın birbirine karıştırılmasına kusura bakmasınlar izin vermeyeceğiz. Veremeyiz.
 
NE DAYATMA YAPARIZ, NE DAYATMA YAPILMASINA EYVALLAH DERİZ
Farklı zeminlerde farklı hesaplaşmalara girenlere karşı dirayetli bir duruş sergileyeceğiz. 10,5 yıldır farklı tezgahlarla nasıl baş ettiysek onlara karşı nasıl dik durduysak bundan sonra da milletin emanetini aynı hassasiyetle korumaya devam edeceğiz. Biz ne kimseye dayatma yaparız ne de kimsenin dayatmasına eyvallah ederiz. 
 
İTİRAZLAR SİYASİ İSTİSMARIN SONUCU
Son iki hafta içinde meydana gelen olayları homojen tek odaklı tek boyutlu olaylar olarak tabi ki görmüyoruz. Bir kere Taksim yayalaştırma projesi kapsamında, ağaçların taşınmasına itiraz olarak başlayan olaylar, ilk andan itibaren çok farklı bir mecraya akmaya başlamıştır.
Bir itirazın yükselmesi, yanlış bilgilendirmenin algının, siyasi istismarın sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Şunu hatırlatmakta fayda görüyorum. Taksim’de yapılan proje kapsamında bazı ağaçların sökülüp taşınmasından ibaretti. Bu proje İstanbul büyükşehir belediye meclisinde CHP’li üyelerin de onayı neticesinde başlatılmış bir projeydi. Şimdi onlar onaylarını da inkar ederler. Akşam başka sabah başka.
 
KALDIRIM GENİŞLETİLMESİ İÇİN DUVARIN YIKILMASI GEREKİYORDU
Kaldırımın genişletilmesi için Gezi Parkı’nın meydan tarafındaki duvarlarının yıkılması gerekiyordu. Yapılan işlem bundan ibaretti. Bazı siyasetçilerin çark etmeleri maalesef oradaki itirazları büyütmüştür.
 
ÇEVRE KATLİAMINI ORADA OLANLAR İCRA ETTİLER
Bir çevre katliamını orada olanlar bizzat icra etmişlerdir.  Kaldırım taşlarının sökülmesi, çiçek saksılarının paramparça edilerek sökülmesi, ağaçların yakılması, kamu binalarının araçlarının ateşe verilmesi, sivil vatandaşlarımızın araçlarının ateşe verilmesi birer çevre katliamı değil mi? Çevre sadece yeşil bir ağaçtan ibaret midir?
 
OLAYLAR ARKADA 4 CANSIZ BEDEN BIRAKTI
Olayın ilk safhasında ortaya çıkan itirazlar, ilk andan itibaren siyasilerin örgütlerin sürece dahil olmasıyla farklı yerlere doğru dal budak salmıştır. İki haftadır yaşanan olayları çevre hassasiyetiyle açıklamak mümkün değildir. Bugün itibariyle arkasında dört cansız beden bırakmıştır. Üç gencimiz olaylarda hayatını kaybederken, bir komiserimiz şehit edilmiştir.
 
ÇEVREYE SAYGINIZ BÖYLE Mİ
İşte şurada Ankara'da bütün otobüs duraklarının halini görüyorsunuz. Alt geçitlerdeki o canım çevre adına düzenlemiş bütün seramiklerin nasıl kırıldığını görüyoruz. Çevreye saygınız böyle mi? Böyle mi yürüyecek? Bunlara karşı tedbir almayacaksınız. Bildiklerini istediklerini istedikleri gibi yapacaklar. Yollara duvarlara bina duvarlarına çirkin yazılar yazılmak suretiyle, çevre faciası yaşatılmıştır.
 
TENCERE TAVA SESLERİYLE İNSANLAR RAHATSIZ EDİLDİ
Esnafın dükkanları yağmalanmış yakılmış yıkılmıştır. Ciro kaybı yaşatılmıştır. Araç kornolarıyla tencere tava sesleriyle sloganlarla evlerinde insanlar rahatsız edilmiştir. Bu çevre değil mi? Bize ders vermeye kalkanlar hava kirliliğinin de görüntü kirliliğinin de çevreye karşı bir tavır olduğunu bilmeleri gerekir.
 
TÜRKİYE EKONOMİSİ HEDEF ALINDI
Türkiye ekonomisi bu olaylarla tabi ki doğrudan doğruya hedef alınmıştır. Faizlerin yükselmesi, yatırımcıların ürkütülmesi sistemli bir projeyle devreye sokulmuştur. İçerisi ve dışarısının dayanışmasıyla.
Türkiye’nin uluslararası güç ve iktidarı hedef alınmıştır. Uluslararası basın sistematik olarak yanlış bilgilendirilmiş, art niyetli medya kuruluşlarının devreye girmesiyle saldırı yürütülmüştür.
 
MASUM BİR DİRENİŞ DEĞİL
Şiddet sarmalına dönüşen bu olayları masum bir direniş olarak görmek mümkün değildir.
Şu anda Taksim Gezi Parkı’ndaki eylemlerle, diğer gösteriler arasında bir çizgi çekme çabası olduğunu görüyoruz. Bu hataya hiç kimse düşmesin. Taksim Gezi Parkı’ndaki eylemler masum demokratik olarak yansıtılırken, şiddet içeren eylemlerin bu eylemlerle ilgisi olmadığı vurgulanıyor. Durum hiç de öyle değil. kusura bakmasınlar.
 
YÜZDE 95'İ GEZİ PARKI'NIN ADRESİNİ BİLMEZDİ
Türkiye’ye ekonomiye demokrasimize yönelik eylemler burada fitili ateşlenen eylemlerden dolayı bu boyuta ulaşmıştır.
İnanın buraya gelenlerin yüzde 95’i şu olaylardan önce Gezi Parkı nerededir diye sorsanız adresini bilmezlerdi. İnanın böyle.
 
OLAY 15 AĞACIN SÖKÜLMESİ DEĞİL
Buralar benim doğup büyüdüğüm yerler, çok iyi bilirim. Belediye başkanlığımız döneminde hep bunun hayali içindedir. Olay 15 tane ağacın sökülmesi değil. Artık öyle yerler vardır ki ağaçlar ağaç sökme makineleriyle sökülür, taşınmak suretiyle ağaç dikme çalışmaları gibi dikilir. 
Aynı şekilde yeni fidanları çeşitli süs ağaçlarını bu şekilde dikersiniz. Bunlar yapılır. Ama buna mani bir hal varmış gibi bunu göstermek asıl sandıkta çıkamayanların kendilerine alternatif yol arama gayretidir. 
 
GÜÇLERİ YETSE DEV ÇINARLARI YIKARLARDI
İşte gördünüz, çevre hassasiyeti daha farklı eylemlere paravan mahiyeti taşımış, demokratik yönetime karşı illegali maskeleme görevi görmüştür. Bunlar yasal çerçevede mi yapılmıştır?
Beşiktaş’ta Başbakanlık ofisine şiddet kullanarak saldıran kitleler, Gezi Parkı’nın arkasına saklanmış ve Dolmabahçe’de ofisin olduğu o caddede bir tane yaya kaldırımında kilit taşı kalmamıştır. Bu çevre katliamı değil mi? Güçleri yetse inan o dev çınarları yıkarlardı.
 
TÜRK BAYRAĞINI YAKACAK KADAR ALÇALDILAR
Ankara’da yapılan vandallıklar, Taksim Gezi Parkı'ndan güç almıştır. Taksim Gezi Parkı eylemlerini bahane edenler Türk bayrağını yakacak, illegal paçavraları devletin kurumuna asacak kadar, o bölücü posterleri asacak kadar alçalmışlardır.
 
BAŞBAKAN SERT DİYORLAR... NE OLUR BU PAÇAVRALARI İNDİRİN Mİ DİYECEKTİK
Diyorlar ki Başbakan geriyor, Başbakan sert. Ne olacaktı? Biz gelip bunların önünde diz çöküp, ne olur bu paçavraları indirin mi diyeceğiz? Şu terör örgütü mensuplarının posterlerini indirin mi diyeceğiz?
 
POLİSİN BUNA MÜSAADE ETMEMESİ GEREKİRDİ
Burada güvenlik güçlerimizin başta bu işe müsaade etmemesi gerekirdi. Yahu kamu kurumunun içine bunlar nasıl sokulur? Oradan bu tür paçavralar nasıl asılır, astırılır? O örgüt liderlerinin posterleri oralara nasıl astırılır?
 
KUSURA BAKMAYIN BU Tayyip Erdoğan DEĞİŞMEZ
Bunların karşısında biz konuşunca Başbakan sert konuşuyor. Buna sert diyorsanız kusura bakmayın bu Tayyip Erdoğan değişmez.
Şu anda gerek bakanımıza, gerek valimize, il emniyet müdürümüze, bu sabah yaptıkları operasyon sebebiyle teşekkür ediyorum. Atatürk Kültür Merkezi’nden bütün bu paçavralar vesaire hepsi indirildi. Ayrıca anıt. Anıt'taki bütün o paçavraları gördünüz. Gönlüm bugün brifing vermek isterdi. 20 dakikalık görüntü hazırlattım. Bunları sunacağız, o hali bu görüntülerle sunmak isterdim.
 
GEZİ PARKI İŞGAL ALANI DEĞİLDİR
Çünkü böyle bir tabloya eğer bir yürütme olarak biz müsaade edersek, bu yürütme bu görevi veren halkımız başta olmak üzere biz millete karşı sorumluluk içinde oluruz. Bundan sonraki sürece yönelik bu kararlılık Taksim Meydanı’yla alakalı, Gezi Parkı’yla alakalı devam edecektir. Bunu söyledim, biz buraları kusura bakmasınlar Gezi Parkı adı üzerinde, Gezi Parkı’dır işgal alanı değildir.
 
BİRİLERİ TÜRKİYE'Yİ YAVAŞLATMAK İSTİYOR
Taksim Gezi Parkı’ndaki gösteriler Türkiye genelinde, arkasında ölüm bırakan şiddet eylemlerinin meşru görünümlü kılıfından başka bir şey değildir. Gösteriler asıl amacı asıl hedefi çıkarılmak istenen kaosu önlemek için sistemli şekilde kullanılan eylemlerdir.
Şu anda dahi Gezi Parkı’nda çevre için eylem yaptığını düşünen vatandaşlarıma özellikle seslenmek istiyorum. Taksim Gezi Parkı kılıfıyla büyük bir oyun oynanmak isteniyor. Ekonomi üzerinde ağır tahribat yapılmak isteniyor. Ambalajın üstüne ağaç koyarak birileri Türkiye’yi yavaşlatmak istiyor. Taksim eylemcilerin nerede nasıl kullanıldıklarını görmelerini rica ediyorum.
Bu ülkenin Başbakanı olarak sesleniyorum. Bu eylemler, bazı sermaye grupları, faiz lobileri tarafından kullanılmıştır. Taksim’de eylem yapanlar, ekonomiye turizmine kast edenler tarafından açık şekilde kullanılıyorlar.
 
70 BİN AĞAÇ SÖKTÜYSEK 780 BİN FİDAN DİKTİK
Ağaç için eylem yapanlar samimiyseler, gerçekten dürüst davranıyorlarsa, bu ağaçlar söküldü dikildi.
Biz İstanbul’a 180 kilometreden suyu getirdiğimiz zaman, biz tüneller açtık. O tünellerden suyu getirirken ağaçları söktük. O zaman da bazıları yazdılar çizdiler. Diyelim ki 70 bin ağaç söktüysek 780 bin fidan ve ağaç diktik onun yerine. 
Ama İstanbul’u da susuzluktan kurtardık. Şimdi bunu görmeyecek misin? İstanbul susuz, banyolarda küvetler dolduruluyor, su kullanılıyor. Yeni bir sektör oluşmuştu. Bidonla sular alınıyor, banyosunu yapıyor. Böyle bir dönem. Susuz İstanbul’u 2040 yılına kadar kurtaracak adımı attık. Dağları delerek İstanbul’a su getirdik.
Şimdi Allah aşkına soruyorum. Bunlar mı çevreci, Tayyip Erdoğan ve ekibi mi çevreci?
 
BİZ DİKİYORUZ, BUNLAR YIKIYOR
Bununla kalmadık, yine aynı dönemde İstanbulumuz yeşil fukarasıydı. 4,5 yıl içinde sadece fidan değil, İtalya’dan Almanya’dan ağaçlar ithal etmek suretiyle Tem – E-5’i biz ağaçlandırdık. Şu anda o ağaçların dibinde bir aile piknik yapıyor. Kazlıçeşme’de Zeytinburnu’nda bizi görürsünüz. Hep o dönemin ağaçlarıdır. Kim çevreci? Bunlar mı biz mi? Biz dikiyoruz, inşa ediyoruz. Bunlar yakıyor, yıkıyor. Aradaki fark bu.
 
SAMİMİ OLANLARI ORADAN ÇEKİLMEYE DAVET EDİYORUM
Oradaki tüm eylemcilerin büyük fotoğrafı görmelerini oynanan oyunu anlamaları ve samimi olanları özellikle oradan çekilmeye davet ediyorum. Bir başbakanları olarak bekliyorum. 
Sevgili gençler sizlere hitap ediyorum, tüm ülkemdekilere. Özgürlük ve yaşam tarzına müdahale gösterilerinin arkasına sığındığı gerekçeler oldu bu ülkede. Burası çok önemli. Bunlar özgürlük derken, başkalarının özgürlük alanına tecavüz etmişlerdir.
 
ESNAF ÇÖKTÜ, BİRA SATANLAR HARİÇ
İşte bakın şu anda Taksim’de oteller yüzde 80 boşalmıştır. Bu şimdi birilerinin özgürlük alanına tecavüz değil mi? Esnaf ciroları  çökmüştür. Bira satanlar hariç.
Yaşı 25 olan gençlere de sesleniyorum. Ben sizi Allah için seviyorum. Şu anda sizler 20 yaşındasınız. Bakınız İstanbul’a ben Belediye Başkanı olduğum zaman 1994. O günden bugüne 19 yaş. AK Parti iktidarı olarak demek 10 yaşındaydılar. Ama Tayyip Erdoğan olarak alırsanız 19 yıl geçti. Sevgili gençler, Türkiye’yi biz çok zor şartlar altında devraldık.
 
SEÇİLME YAŞINI BİZ İNDİRDİK
30 yaş seçilme yaşıydı, bunu 25’e kim indirdi? Biz indirdik. Ben 18 yaşla ilgili de çalışma yaptırtıyorum. Dünyada 18 yaş uygulamalarını da Avrupa’da nedir, muhalif kesim 18 yaşı duydukça hepsi çoluk çocuğa mı bırakacağız demeye başladılar. 25’te de bunu demişlerdi. Dünyada oluyor da bizde neden olmasın? Burada da hak eden, bu yarışta kazanan onlar da gelir aday olur. 18’e seçme yetkisi veriyorsun, seçilme yetkisini vermiyorsun.
 
TAKSİM'E 4 AYAKLI KOYSAM SEÇTİRİRİM DİYORDU
Yoksa geçmişte birilerinin söylediği gibi o da liderdi. Taksim meydanına dört ayaklı koysam seçtiririm diyordu. Biz bunları da gördük. Bu milletin evladı 18 yaşında da, ona da seçilme hakkını vereceksin.
 
BAŞÖRTÜLÜ DİYE KIZLAR ÜNİVERSİTEYE GİDEMEDİ
Gençlerin şunu özellikle anlamasını istiyorum. Hem birkaç nesil olarak, siyasi nesil olarak zorlu süreçlerden geçtik. Gençlerin bizleri anlamalarını çok isterim. Bu ülkede inançlarından dolayı nice insanımızın hayatı karartıldı. Öyle mi? Sadece baş örtüsü takıyor diye halkının yüzde 99’u Müslüman olan Türkiye’de üniversiteye kızlarımız gidemedi. Yurtdışına gitmek zorunda kaldılar. 
Ben İspanya’da yaptığım konuşmada bunu söyledim diye, partimin hakkında kapatılma davası açıldı. O zaman CHP Genel Başkanı şunu söylüyordu “Hamd olsun ki Ankara’da savcılar var” 
Bunlar mı özgürlükçü? Bunlar mı özgürlükten yana? Bir genç kızın başörtülü olduğu için okuma hakkı yok mu? Okumayacak mı? Bunları yaşayan bir baba olarak ben de çok iyi biliyorum. 
 
BİR YAKINIMIN GELİNİNİ YERLERDE SÜRÜNDÜRDÜLER
Başörtülü kızlarımızı, başörtülerinden tutmak suretiyle onları yerlerde sürükleyenler bunun hesabını nasıl verecekler? Bu olaylarda bile çok önemli bir yakınımın gelinini, Başbakanlık ofisimin yanında, yerlerde süründürdüler, kendisini çocuğunu taciz ettiler. Bu mudur özgürlük, çevrecilik? Bütün bunlara sabır sabır sabır dedik. Ben bütün bunlara karşı halkımın duyarlılığı adına, Kuzey Afrika’dan dönerken iki saatte toplanan İstanbullu bir şey dile getirdi aslında. Asıl özgürlük budur dediler.
 
BAŞÖRTÜLÜ KIZLAR OKULDAN ATILDI
Pazar günü oradaydım. Bizzat helikopterle bütün alanı dolaştım. 25 bin kişilik bir stada Mersin sahip oldu. Bu oyunlardan sonra 4 bin 500 yüksek tahsil kız yurdu olarak yapıldı. Oyunlar esnasında sporcular orada kalacak. Sonra kız yurdu olarak hizmete devam edecek.   
Biz burada AK Partili kızları mı yatıracağız? Ülkemin bütün kızları. Fakülteyi kazanan kızlarımız kimse gelecekler bu yurtlarda kalacaklar. Buralar gençlerimizin kaynaştığı yerler. Biz bu adımları bu yüzden atıyoruz. 
Sakal bırakmanın başörtüsü takmanın ağır mücadele gerektiği dönemler yaşadık. Kızlarımız üniversite kapısından geri çevrildi. Okullarından atıldı. Nice gencimizin hayatında hiç silinmeyecek travmalar oluştu. Eşi başörtülü olduğu için fişlenen, bunalıma giren, intihar eden insanlarımız oldu. Nice gencimiz yurdunu bırakıp uzak diyarlarda eğitimini sürdürmek zorunda kaldı. Siyasi görüşlerimiz horlandı, engellendi, partilerimiz kapatıldı. 
Bunları bize yaşatan sadece devlet değildi, siyaset değildi. Bu ülkenin bazı sanatçılarından, bazı STK’larından, medyasından, biz her daim bu muameleyi gördük.
Hani bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam diyorlar ya. Bu bakış sadece bugünün değil on yılların bize bakışıdır. Halkına bakışıdır. Onlara göre biz siyasetten, sinemadan, resimden şiirden anlamayız. Estetikten mimariden anlamayız. Biz onlara alt tabaka okumamış cahil verilenlere yetinesi gereken, zenci bir güruhuz. Bugün de aynı nazarla bakıyorlar.
 
MAMAK ZİNDANLARININ ŞAHİDİYİZ
Biz yaşam tarzımız ne olacak dediğimizde saygı göstermediler. Biz Mamak zindanlarının şahidiyiz. Mamak zindanlarında yatanları ziyarete gitmek suretiyle kuyrukta bekleyenlerdendim. Biz Metris zindanlarının da şahidiyiz. Diyarbakır zindanlarının şahidiyiz. Biz dayatmayı iliklerimize kadar yaşamış bir nesil ve böyle bir hareketiz.
 
ALKOL DÜZENLEMESİNİ MAĞDURİYETLERİ GİDERMEK İÇİN YAPTIK
Ama biz hiçbir zaman intikam peşinde olmadık. Bize yapılanı başkasına reva görmedik. Tek yaptığımız imtiyazları almak, hak ve özgürlükleri evrensel manada tesis etmek olmuştur. İnanç özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırdıysak bunun normalleşme adına yaptık. Eğer alkol kullanımına düzenleme getirdiysek, bunu birilerini mağdur duruma düşürmek için değil, mağduriyetleri gidermek adına yaptık.
 
KUTUPLAŞMADAN TÜRKİYE'Yİ BÜYÜTECEĞİZ
76 milyon bir olarak beraber olarak kardeş olarak geleceğe ilerleyeceğiz. Kimse kimsenin yaşam tarzına karışmıyor ve karışmayacak. Hiç kimse hiç kimseye dayatma yapmıyor, yapmayacak. Ortak noktada buluşacağız. Kutuplaşmadan, kutuplaştırmadan, hassasiyetleri kaşımadan Türkiye’yi büyüteceğiz.
Bu ülkede isminin başında sanatçı, profesör, gazeteci, yazar sıfatı olanlar on yılların refleksiyle bu milleti aşağılamaktan lütfen derhal vazgeçsinler.
Gençlerin arkasına saklanarak, imtiyazları için mücadele verenler bu çirkin oyunlarına son vermelidir. Gençlerimiz de milleti aşağılayan çevrelere karşı çok ama çok dikkatli olmalıdır.
 
GEZİ PARKI PİS KOKUDAN GEÇİLMİYOR
Bakın Gezi Parkı’ndan aldığım haberler ne biliyor musunuz? Gezi Parkı pis kokudan geçilmiyor. Bunlar çevrecilik adına yapılıyor değil mi? Dolmabahçe Camii, ayakkabılarla caminin içine gireceksiniz, orada içeceksiniz ve bu ülkenin dini mabetlerine karşı bu saygısızlığı yapacaksınız, ne adına çevre adına?
 
MÜEZZİNİ TEHDİT ETTİLER
Müezzini tehdit edeceksiniz, farklı şekilde göstereceksiniz. Ne olmadı yahu? Bütün görüntüler elimizde. Görürler, görürler merak etmeyin.
 
ZAMANLAMA DİKKAT ÇEKİCİ
Bu olayların zamanlaması elbette son derece dikkat çekici. Taksim’deki gösteriler büyütülerek abartılarak Türkiye tarafından tehlikeli bir seviyeye çekilmek istenmiştir.
Bazı medya kuruluşlarının bu olayları büyütmek yaygınlaştırmak adına nasıl sorumsuz yayınlar yaptığını gördük. Sözüm ona sanatçıların, adeta emir almış gibi hep birlikte nasıl aynı ağızla konuştuklarını, tahrik ettiklerini yaşadık. 
Kin ve öfkeyle hareket eden insanlar nefret suçu işlediler. Bugün Taksim’de ifade özgürlüğü tehdit altında diye bağıran bir çok marjinal grup, akil insanlar toplantılarını basmaktan terör estirmekten geri durmadılar? Burada konuşamazsınız neden dediniz? Akil insanlar karşınıza geldiler. Adımlar atılıyordu, neden engellemeye çalıştınız? Hep aynı ekipler. Hepsinin tespiti var. 
Polisime küfreden ana muhalefet partisinin bir milletvekili. Polis teşkilatım davayı açıyor.
 
YENİ ANAYASA İSTEMİYORLAR
Bunlar yeni anayasa falan istemiyorlar. Oyalamaca. Süre koyamazsınız diyorlar. Bu ne demek? Sınırsız süresiz bir parlamento çalışması olur mu? Bu işlerde pratiği olan deneyimi olan bir ülke olacaksın, geri kalmış ülkeler 6 ayda bir yılda anayasa yapacak. Biz bir buçuk yılı doldurduk hala 45 maddedeyiz. Dürüstseniz yüklenin iş bitsin. Biz mevcut anayasayla yönetmeye devam ederiz. Ama bizim verdiğimiz bir söz var. Gelin halkımızı oylamayalım. Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur. Yaptıkları bu. 
Daha fazla özgürlük diye bağıranların, daha fazla statüko diyen bu gruplarla iç içe geçmesi ironidir.
Sadece birkaç rakamdan bahsedeceğim. Gençlerimizin, solcu olduğunu, antikapitalist olduğunu iddia edilen gençlerin nasıl oyun içinde olduklarını görmeleri bakımından özellikle rica etmelerini istiyorum.
2002 yılında görevi devraldığımızda Türkiye’de gösterge faiz yüzde 63 seviyesinde, 116 milyar lira bütçemiz var. Bunlar anti emperyalist değil mi, kapitalizmin karşısındaysa, en önemli sömürü aracı faizse, ben onlara cevap veriyorum. Bu bütçenin 52 milyar lirası, yüzde 45’i faiz harcamalarına gidiyor.
Yani benim vatandaşımın vergisinin her gelirinin, 100 lirada 45 lirası faiz lobisine gidiyor. Bir değişiği de toplanan verginin yüzde 85’i faize gidiyordu. Ama bugün yüzde 15’i faize gidiyor. 
Peki Türkiye bütçesi şu anda ne oldu? 404 milyar lira oldu. faiz harcaması ne oldu? 53 milyar lira oldu. oran yüzde 13.
On yılda Türkiye’nin faizlerini düşürmek yoluyla yaptığı tasarruf, 642 milyar lira. 10 yılda milletimin 642 milyar lirası yine milletim için harcandı. 
Eğer 2002 yılındaki gibi kalsaydık tam 642 milyar lira, faiz lobisine gidecekti. Ama biz bu parayı tasarruf ettik. Bununla okullar yaptık, hastaneler yaptık, yollar yaptık, enerjide değişime gittik. Tarımda destekler getirdik, adalet emniyet sarayları yaptık. Yoksulun elinden tuttuk. 
Tabi bu durumdan faiz lobisi çok rahatsız. Ama bu dönemde faiz lobisi acayip kazandı. En büyük parayı faiz lobisi kazanmıştır. Az para değil tam 642 milyar lira kaybetmişler, buna tahammül edebilirler mi? Esnafın kazancını, işverenin sermayesini hortumlayan bu çevreler 10 yılda 642 milyar liradan olmuşlar.
Çok ilginç Mayıs ayında Türkiye 46 milyar dolarık bir havalimanı yatırımına start veriyor. 22 milyar dolarlık santral için adım atıyor. Borsa rekor kırıyor, faizler en düşük seviyesine iniyor. Türkiye çok uzun yılların ardından IMF’ye borcunu sıfırlıyor.
 
GÜNEYDOĞU'DAN 6 AYDIR KARA HABER GELMİYOR
Bunların yanında çözüm süreci kararlılıkla ilerliyor. Artık güneydoğudan 6 aydır kara haber gelmiyor. Türkiye adeta uçuşa geçmişken bir bakıyorsunuz bu olaylar ortaya çıkıyor. Ağaç diyerek, Topçu Kışlası AKM diyerek mızrak çuvala sığmaz.
 
HER ŞEY TAKSİM'İN GÜZELLEŞTİRİLMESİ İÇİN
Bunların hepsi İstanbulumuz için hepsi Taksim’in daha güzelleştirilmesi için.
İstanbul’un doğru dürüst hiçbir meydanı yoktur. Batı ülkelere gittiğiniz zaman hepsinin devasa meydanları vardır. Biz istedik ki trafiği yer altına almak suretiyle, bu egzoz gazlarından meydanı arındıralım. Tamamiyle yayalaştıralım. Gezi Parkı diye anılan bölgeyi, meydanla eşit seviyeye getirelim. Zaten çevresinde kot yüksektir, orta bölge düşüktür, dolayısıyla o düzenlemeyi yapmak suretiyle biz Taksim meydanını devasa görme şansına sahip olacaksınız.
 
TOPÇU KIŞLASI YAPILIRKEN YEŞİL KATLİAMI OLMAYACAK
Bir de Topçu Kışlası yapılırken yeşil katliamı söz konusu değil. Böyle bir şey de olmayacak. İstanbul’un şehir müzesi yoktur. Topkapı Sarayı'nın dışında bir şehir müzesi kazandırmış olacağız.
Biz bir AVM ifadesini kullandık diye tek alternatif bu diye konuştular. Burası AVM’ye uygun bir yer de değil. Şehir müzesi olarak Divan oteli tarafını konuştuk. Bunun bütününü yapsak dediler, arkadaşlarım çalışma yapıyorlar.
Gerek Topkapı Sarayı'nda, bakanlıklarımızın elinde ciddi sayıda şehir müzesinde sergilenebilecek malzeme var. Maalesef oralarda çürümeye terk edilmişler. Bunları alıp bakımlarını yaptırmak suretiyle şehir müzesinde sergilememiz çok büyük izlenim meydana getirecek ve meydan cazip hale gelecek.
Bütün çevrede yetişmiş ağaçlar olacağı gibi, süs bitkilerden tutun bodur ağaçlar düzenlemenin içinde olacak. Gezi Parkı’ndaki hukuksuz işgali, Wall Street eylemine benzetiyorlar. Orada faiz lobisinin kazandığı paralara itirazlar vardı. Burada ise faiz lobisinin figüranlığı yapılıyor.
Geliyorum meselenin demokratik boyutuna. Demokrasinin standartlarının yükselmesi içeride ve dışarda birilerini ciddi şekilde rahatsız ediyor.
 
CHP BU OLAYLARDA BAŞROL OYNAMAK İSTEDİ AMA BECEREMEDİ
Şu son olaylarda Menderes’e kurulan tezgahın aynısıdır. Türkiye’de huzursuzluk oluşturarak birileri kaybettikleri imtiyazları geri almak istemektedir. Ama bu sefer millete toslamıştır. 
28 Şubat’la müdahale senaryolarıyla 27 Nisan bildirisiyle istediklerini elde edemeyenler emellerine ulaşmak istemektedir. CHP her zaman yaptığını tekrar yapmak istemiş, elini yüzüne bulaştırmıştır. İki yıldır sokak sokak direniş çağrısı yapan, gerilimi yükselten, düşmanlara kucak açacak kadar aklını kaybeden CHP bu olaylarda da başrol oynamak istemiş bunu da becerememiştir.
 
CHP GENEL BAŞKANI EYLEMLERDEN KOVULDU
CHP formalarıyla meydanlarda olanları gördük. İzmir’de bizim Karşıyaka teşkilatımız yakılmıştır. Büyük bir tahribat verilmiştir. Çiğli teşkilatımız aynı şekilde. Şu ana kadar 12 civarında ilçe teşkilatımız saldırıya uğraşmıştır. Bunlar mı demokrasi adına yapılıyor? Eylemlerin üzerine çöreklenmek isteyen CHP Genel Başkanı kendi tuzağa düşmüş ve eylemlerden kovulmuştur.
 
POLİSE HAKARET EDENE PARA VEREN DE CHP'Lİ VEKİLLER
CHP Milletvekilleri ihanetlerle başbaşa kalmışlardır. Polise hakaret eden küfür eden gençlere para veren de CHP milletvekilleridir. Ben bu gençleri de anlamıyorum. O birkaç kuruşa muhtaç olmuşlar demek ki. 
CHP bütün bunları siyasi kazanç sağlamayacağını bilerek sadece kaos oluşturmak, kargaşa ortamı oluşturmak sadece büyük Türkiye’ye hançer saplamak için yapmıştır. CHP’nin tek yaptığı eylemcileri itmek olmuştur.
 
TOMA'LARI YAKTILAR
İşte bu sabah bakıyorsunuz bir eylemci TOMA araçlarına molotofkokteyli atıyor ve iki tane TOMA aracımız yanıyor. Bunların yolu bu. Niye? Atatürk Kültür Merkezi’ndeki o pankartlar paçavralar indirilmesin diye.
 
REYHANLI SALDIRISININ BİR NUMARALI FAİLİ YAKALANDI
Reyhanlı saldırının bir numaralı faili yakalandı. Eylemlerin gerçekleşmesinde her aşamada rol alan lojistik destek sağlayan, Nasır Eskiocak isimli şahıs çalışmalar neticesinde dün gece 23:30 sıralarında Hatay Yayladağı ilçesi sınır mevkiinde yakalandı. Başarılı operasyonlarından dolayı ben polisimizi ve jandarmamızı kutluyorum.
 
CHP GENEL BAŞKANI'NI İSTİFAYA DAVET EDİYORUM
CHP’nin böyle genel başkanla, yardımcılarıyla, milletvekilleriyle yol alamaz hale gelmiştir. CHP Genel Başkanı’nı bir kez daha ben istifaya davet ediyorum. 
Tabi diyeceksiniz ki sayın genel başkanım bunun orada kalmasında fayda var. Çünkü burada var, kalırsa daha güçlü oluruz diyeceksiniz ama. Biz bir tarafta demokrasilerde güçlü muhalefete ihtiyacımız olduğu için istiyorum. Türkiye adına millet adına hiç olmazsa CHP adına, oy vermiş kardeşlerimiz adına CHP genel başkanı o koltuğu derhal liyakat sahibi birine devretmektedir.
 
TÜRK BAYRAĞI YAKILDI
Son iki haftadır devam eden olaylarda Türk bayrağı yakıldı. Bunu gördünüz değil mi? Gazi Mustafa Kemal ile İmralı fotoğrafları yanyana kullanıldı. Taksim meydanında günlerce terör örgütü ele başlarının fotoğrafları ay yıldızlı bayrağımızla yan yana sallandırıldı. CHP bu örgütlerin hamisi olmuştur. 
Taksim meydanında sökülecek üç beş ağaç için bütün terör örgütlerinin arkasına saklanan CHP, gençlerin ölmesini engellemek adına hiçbir legal partiyle bir araya gelmemiştir. 
Bu eylemler CHP’nin CHP politikasının iflasıdır. CHP’nin çıkarmaya çalıştığı kaosun eseridir. Milletim yeri ve zamanı geldiği an, 7 ay sonra bütün bu provokasyonların hesabını soracaktır. Ben buna inanıyorum.
 
YAŞANANLAR MEDYA İÇİN SINAV
Yaşananlar Türkiye için dostları ve düşmanları için çok açık bir sınavdır. Medya, STK’lar, sermaye grupları için açık bir sınavdır. Kimin nerede durduğu, Türkiye için demokrasi için hangi tarafta durduğu ortaya çıkmıştır. 
Burada dosta da düşmana da bazı hususları ilan etmek istiyorum. Kendisini Türkiye’nin yegane sahibi olarak görenler bundan vazgeçsinler. Türkiye demokrasisine en güçlü şekilde sahip çıkacaktır. Türkiye’de millet egemenliğine el uzatmak bilinsin ki hiç kimsenin haddi değildir. Seçilmiş hükümetleri devirmek geçmişe ait bir alışkanlıktır. Bu millet 27 Mayıs’ı ve merhum Menderes’i unutmadı, Özal’ı unutmadı, 28 Şubat’ı ve merhum Necmettin Erbakan’ı unutmadı, unutmayacak.
 
KİMSENİN KARŞISINA YÜZDE 50'Yİ ÇIKARMAYIZ
İstanbul’da havaalanında muhteşem bir coşkuyla karşılandım. Adana’da, Mersin’de, Ankara’da havalimanından Akköprü’ye kadar insan araç selinin arasında birkaç saat içinde dört miting gerçekleştirdik. Yüz binler havalimanından Ankara’nın merkezine kadar birlikte yürüdük. Biz kimsenin karşısına yüzde 50’yi çıkarmadık, çıkarmayız. İnsanları sokağa dökmeyiz. Ne yaparsak demokrasinin verdiği haklar çerçevesinde yaparız. 
Biz yakıp yıkanlardan kırıp dökenlerden asla olmadık olmayacağız. Hukuk içinde demokrasi içinde edep ve adap içinde mitinglerimizi yapar orada da hesabımızı sandığa saklarız.
 
HAFTASONU ANKARA'DA DEV MİTİNG
Bu hafta sonu saat 17:00 Ankara Sincan’da inşallah dev bir miting yapacağız. Aynı şekilde Pazar günü saat 17:30’da dev bir miting yapacağız. Derdimiz sayıları yarıştırmak için değil. korku için ürkütmek için değil. bakın biz daha çoğuz demek için değil. Sessiz çoğunluğun sesini duyurmak için. Milletin burada olduğunu, milletin seçtiği Başbakan'a ve ekibine hizmetkarlarına sahip çıktığını görmek için meydana geliyoruz. Haftalardır dişlerini sıkarak izleyen milletimin, sokakları yakıp yıkanlara nasıl edep adap gösterdiğini göstermek için meydanlara geliyoruz. Ortalığı yakıp yıkanlar karşısında, illegal örgütler karşısında hiç kimse eziklik hissetmesin. Bunlar gelip geçer. Çok güçlü bir hükümet iş başında. 
 
KİMSENİN YAPTIĞI YANINA KAR KALMAYACAK
Sadece bu olayları sonlandırmakla kalmayacak, bu teröristlerin de hukuk çerçevesinde her an enselerinde olacağız. Hiç kimsenin yaptığı yanına kar kalmayacak. Polisimize dil uzatanların, polis katledenlerin bunu yanına bırakmayız ve bırakmayacağız. Şehit polisimiz Mustafa Sarı’yı bir kez daha rahmet diliyorum.
 
BU İŞİ BİTİRİN DİYOR VE GÖZLERİNDEN ÖPÜYORUM
Taksim başta olmak üzere, çeşitli yerlerde gösteri yapan ve samimi duygularla oralara gittiğini kabul ettiğim gençleri özellikle buralardan ayırarak artık bu işi bitirin diyor ve gözlerinden öpüyorum.
 
BUNDAN SONRA TAHAMMÜL YOK
Ama bu işleri terörize ederek devam etmek isteyenlere demek istiyorum ki artık bu iş sona ermiştir. Bundan sonra bunlara da tahammül yoktur. Sizleri itidale davet ediyorum.

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 11.06.2013 14:53
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol