Ermeni Cemaatinde 24 Haziran Bayramı!

Türkiye Ermenileri Patrikhanesi Ruhani Kurul Başkanı Episkopos Sahak Maşalyan, 24 Haziran seçimlerinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir mektup gönderdi...

19 Temmuz 2018 Perşembe 01:19

Türkiye Ermenileri Patrikhanesi Ruhani Kurul Başkanı Episkopos Sahak Maşalyan, 24 Haziran seçimlerinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir mektup gönderdi.

Maşalyan 6 Temmuz tarihinde gönderdiği mektubu kendi Facebook sayfasından paylaştı. Maşalyan mektubunda yapılamayan Patrik seçimi ve vakıf seçimlerine dikkat çekerek, bunlar için yeni dönemde bir çözüm bulunmasını istedi.

Maşalyan, mektubu gönderdiğine dair Başepiskopos Ateşyan’a bilgi verdiğini de belirtti.

"SABIRSIZIZ"

Episkopos Maşalyan mektubunda, "24 Haziran seçim sonuçları mutlu bir ülke yaratma yolunda önünüzü açtı. Hepimiz heyecanlıyız ve yeni sistemin meyvelerini tatma konusunda da biraz sabırsızız" diye belirtti.

Valilik’ten gelen yazıyla engellenen patrik seçimine de değinen Maşalyan, “Bu dini süreç devlet tarafından durduruldu. Nedeni ise, patriğin hala yaşadığı ve sağlık sorunlarının yenisini seçmek için yeterli olmadığıydı. Laik devletin, tüzel kişiliğini bile tanımadığı dini bir makamın işlerine bu denli müdahil olması doğru mu?” sorusunu yöneltti. Yapılamayan vakıf seçimlerine de değinen Maşalyan “Patriğimizi seçemiyoruz, sivil yöneticilerimizi seçemiyoruz. Sandıklar bize yasak. Bayatlamış ve miadını doldurmuş yönetimlere mahkûm edildik. Yenilenemiyoruz” ifadesini kullandı.

Episkopos Maşalyan’ın mektubu şu şekilde:

“Sayın Cumhurbaşkanım,

Yeni bir devlet sisteminin ilk Cumhurbaşkanı olma şerefine nail oldunuz. Ülkemiz tarihinin en önemli merhalelerinden biri sizin liderliğinizde biçimlenecek. Öncelikle bir vatandaş olarak bu büyük zaferinizi tebrik etmek isterim. 24 Haziran seçim sonuçları mutlu bir ülke yaratma yolunda önünüzü açtı. Hepimiz heyecanlıyız ve yeni sistemin meyvelerini tatma konusunda da biraz sabırsızız. Düşlediğiniz Türkiye’yi gerçekleştirecek bu yeni sistemi siz çok beklediniz. Biz de çok bekledik. Özellikle Türkiye’nin Gayri Müslim vatandaşları olarak şahsınızın da sürekli şikâyet ettiği bürokrasinin hantallığından en çok mustarip olmuş kesimlerden biriyiz. Eminiz ki, oluşturulacak yeni yönetim sistemi hantal işleyen devlet mekanizması çarkları arasına yağ gibi sızacak ve en yetkin hükümet biçimini ülkemiz insanının hizmetine sunacaktır. Devletin mükemmelleşmesi hepimizin en büyük ortak davasıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti tüm vatandaşlarının ortak dehası, yetenek ve becerilerinin bileşkesidir. Devletimiz bu toprakların beş bin yıllık bilgeliğine sahiptir. Başımızın tacı ve refahımızın yegâne garantisidir. Bu muazzam oluşum vatandaşları için bir yeryüzü cenneti kurabilecek güçtedir. Ancak acemi ellerde yıkıp döken bir canavara da dönüşebileceğine tarih tanıklık ediyor. Rab ve yazgı millet iradesi vasıtasıyla sizin usta ellerinize teslim etti bu ülkenin en değerli varlığı olan devletimizi. Sorumluluğunuz büyük, yükümlülüğünüz ağır. Ancak inanıyoruz ki gerekli lütuf ve inayet size gökten verilecektir. Başladığınız işin başarıyla taçlanması için biz de naçizane dualarımızı milyonlarca insanımızın ortak duasına katarak yüce Rabbimize sunuyoruz.

BÜROKRATİK SORUNLAR

Sayın Cumhurbaşkanım, devletimizin yeniden organize edildiği bu yeni dönemde Gayri Müslim vatandaşlarınızın bürokratik sorunlarına da el atmanızı rica ediyoruz. Bu ülkenin en kırılgan ve azalan kesimi özel ve acil bir ihtimamı hak etmektedir. Bizi azınlık olmaktan 'azıcık' olmaya doğru sürükleyen bu sürecin ülkemizin renklerinden birinin daha solması ve yok olmasıyla sonuçlanacağını üzüntüyle belirtmek isterim. Artık genel nüfus içindeki oranımız binde bire düştü ve bu oran giderek azalıyor. Eğer sıkıntılarımız giderilmezse birkaç yıl içinde on binde bire düşebilecek bir trajedi bizi bekliyor. Bu azalmanın doğal olmadığını, uzun yıllar sürdürülen baskıcı Cumhuriyet politikalarının sonucu olduğunu üzülerek belirtmek durumundayım. Yüzyıl öncesinin tehdit algılamalarını içselleştirmiş bir devlet baskısının, AK Parti iktidarında bir nebze hafiflese bile, hala devam etmesi bu negatif sonucun en önemli nedenidir. Tüm bu sorunları bu kısa mektubun hacmine sığdırmak elbette mümkün değildir. Ancak kendi özelimizde, Ermeni cemaatimizin bazı temel sorunlarına kuşbakışı değinmek, size bir fikir verebilir. 

MÜDAHİL OLUNMASI DOĞRU MU

2008 yılından beri sayın patriğimiz Mesrop Mutafyan, tedavisi mümkün olmayan bir beyin hastalığıyla komada bilinci tümüyle kapalı, on yıldır görev yapamaz durumdadır. Kilise meclislerimiz dini yasalara göre artık makamın boş olduğunu ilan ederek yeni patrik seçme sürecini başlattı. Bu durum tüm kilise mensupları ve dünya Ermeni Kilisesince memnuniyetle karşılandı. Ancak bu dini süreç devlet tarafından durduruldu. Nedeni ise, patriğin hala yaşadığı ve sağlık sorunlarının yenisini seçmek için yeterli olmadığıydı. Laik devletin, tüzel kişiliğini bile tanımadığı dini bir makamın işlerine bu denli müdahil olması doğru mu? Tüm bilincini on yıldır yitirmiş bir patriği emekli edip yerine yenisini seçmeyi dini kanun ve meclislerimizle gerçekleştiremiyorsak bile, en azından sivil hukuk açısından, imza yetkisi elinden alınmış ve üstüne vasi tayin edilmiş bir kişinin T.C. yasalarınca hiçbir makamı dolduramayacağı kuralı işletilmeliydi. Olmadı ve biz belirsiz bir geleceğe kadar patriksizliğe mahkûm edildik.

İKİ SAYFALIK TÜZÜK YAZILAMADI

Kiliselerimiz her dört yılda bir, kilise cemaati tarafından seçilen vakıf yönetim kurullarınca yönetilirdi. Artık bu seçimleri yapmamız da mümkün değil. Çünkü bürokratlarımız bu seçimleri düzenleyen tüzüğü, artık eskidiği ve yenisini verecekleri vaadiyle iptal ettiler. Yeni ve eski kanun aynı gün yer değiştirir. Bu evrensel hukuk ilkesini Gayri Müslimlere gelince unutuverdiler. Biz hala yeni bir vakıf seçim tüzüğü bekliyoruz… beş senedir. Bürokrasi bunca zamandır iki sayfalık bir tüzük yazamadı. Üstelik bunun suçunu da bizim üstümüze atıyorlar. Lütfen, sayın Cumhurbaşkanım, 'kuzunun herhâlükârda kurdun suyunu kirlettiği' meselini bürokratların artık bize daha fazla yaşatmasına izin vermeyin. Devlet de yanılır ve yanlış yapabilir demeden onu nasıl mükemmelleştirebiliriz? Patriğimizi seçemiyoruz, sivil yöneticilerimizi seçemiyoruz. Sandıklar bize yasak. Bayatlamış ve miadını doldurmuş yönetimlere mahkûm edildik. Yenilenemiyoruz. Yılların ataleti cemaatimizin üstüne tüm uğursuzluğuyla çökmüş ve biz her bakımdan azalıyor, kalitemizi yitiriyor ve sıcak sularda bir buzdağı gibi eriyoruz. Cemaatimizin pek çok üyesi umudunu yitirmiş bavullarını hazırlıyor, gençlerimiz yaban ufukları gözetliyorlar. Gidecekler. Bir daha geri dönmemecesine gidecekler. Kim bilir, belki de istenen budur. Çünkü bu konulardaki irrasyonel devlet engellemeleri maalesef giderek bir devlet zulmüne dönüşmüştür. Size şikâyet ediyorum.

KURUMSALLAŞAMIYORUZ

Lozan Antlaşmasıyla öngörülen ve Cumhuriyetin kabul ettiği pek çok azınlık hakkımız zaman içinde tırpanlandı. Bugün hiçbir yasası, tüzüğü olmayan bir azınlığa dönüştürüldük. Tüm cemaatimizi temsil edecek ve yönetecek bir kurumsallaşmaya izin yok. Bir kilise olarak bile bunu yapamıyor, kurumsallaşamıyoruz. Bu anlamda dünyadaki tüm Ermeni kiliselerinin en aciziyiz. Ve bu bizden kaynaklanmıyor.

Ülkemizde 298 İmam Hatip Lisesi, 86 İlahiyat Fakültesi mevcut. Gayri Müslimlerin din adamı yetiştirecek tek bir okulu bile yok. Olanlar da 1970’lerde kapatıldı ve bir daha açılmalarına izin verilmedi. Sayın Cumhurbaşkanım, Allah devletimize zeval vermesin. Allah’a şükür, din ve ibadet özgürlüğümüzü sonuna kadar kullanabiliyoruz. Ama laik bir devletin tutarlılıkla sergilemesi gereken din hizmetlerindeki eşitlik ilkesinden mahrum bırakılıyoruz. Ödediğimiz vergiler bizim değil, bir başka din ve mezhebin ihtiyaçları için kullanılıyor.

YENİ BİR AÇILIM

Gördüğünüz gibi çözülmesi hiç de zor olmayan sorunlarımızın ana nedeni bürokratik tıkanıklıklardır. Çözümü ise çok çekmiş azınlıklara pozitif ayrımcılığı sağlayacak yeni bir açılım, yeni bir siyasi iradedir. Onun için bu yeni sistemle ve başkanlığınızla heyecanlandık. Eğer bu ülkede binde bir de olsa, Hristiyan bir bakiye kalacaksa, bu sizin ivedilikle alacağınız kararlara bağlı. Devlet içinde tüm Gayri Müslümlerin sıfırlanmasını ve pürü pak bir İslam coğrafyası yaratılmasını arzulayan odaklar olabilir. Onlar bu durumun bu ülkeye yarar getireceğini zannediyorlar. Katiyen yanılıyorlar. Bir ülkenin insan malzemesini fakirleştirerek medeniyet kalitesini yükseltemezsiniz. Hristiyan nüfusun politik baskılarla ve nefret söylemleriyle bu denli azaltılması, batıdaki İslamafobiye karşı bu ülkeyi dilsiz kılar ve argümansız bırakır.

Sayın Cumhurbaşkanım,

Liderliğin en önemli vasıflarından biri umut dağıtmaktır. Siz bu işi en iyi yapanlardansınız. Bize de lütfen umut kapısını aralayın. Biraz soluklanalım ve güç toplayalım. Öyle ki bin yıllık ortak tarih yolculuğumuza bu topraklarda devam edebilelim. Zatı alinize sağlık, esenlik ve başarı temennilerimi sunarj, Yüce Allah’tan size ve ülkemize bereketlerini yağdırmasını niyaz ederim.

Saygılarımla."

"BU BİLGİ KESİNLİKLE GERÇEĞİ YANSITMAMAKTADIR"

Agos'ta yer alan habere göre, Türkiye Ermenileri Patrikliği'nden yapılan açıklamada ise, Maşalyan'ın, Ateşyan'ı önceden bilgilendirmediği belirtildi.

Yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi:

"Patrikhanemiz, Ruhani Meclis Başkanı Sayın Episkopos Sahak Maşalyan tarafından Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a bir kutlama mektubu gönderilmiş olduğuna vakıf olmuştur. Basındaki haberlere göre, kendileri bu konuda Patrik Genel Vekili Sayın Başepiskopos Aram Ateşyan’ı önceden bilgilendirdiğini iddia etmiştir. Bu bilgi kesinlikle gerçeği yansıtmamaktadır. Bu bakımdan söz konusu mektubun tamamen kişisel bir mahiyeti olduğunu bildirme zarureti hasıl olmuştur."

Böylece Ermeni cemaatindeki seçim tartışması mektuba da sıçramış oldu. Aram Ateşyan'a karşı olan Maşalyan, mektubunda seçim isteğini dile getirirken, Patrikhane tarafından yapılan açıklamada ise, Ateşyan'ın konuyla ilgili olarak bilgilendirilmediği ifade edilmiş oldu.

yuzdeyuzhaber





Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol