BU AÇIKLAMALAR ORTALIĞI KARIŞTIRACAK!

TRT Haber’de dün gece Kozmik Oda programının konuğu olan Siyasi Analist, Tansu Çiller’in 1995-99 yılları arasındaki başdanışmanı Hüseyin Kocabıyık, çok tartışılacak açıklamalar yaptı, işte o şok açıklamalar!

27 Mayıs 2011 Cuma 13:27
BU AÇIKLAMALAR ORTALIĞI KARIŞTIRACAK!

 Hüseyin Kocabıyık, programda çok tartışılacak açıklamalar yaptı, işte o şok açıklamalar!



‘Çiller 99’da Devlet Bahçeli’ye Başbakanlık önerisi iletti’



SETA Vakfı için yazdığı MHP Analizi ile gündeme gelen Hüseyin Kocabıyık, Kozmik Oda proframında bu analiz ve yaşanan son kaset operasyonu çerçevesinde MHP’yi değerlendirdi. Rıdvan Memi’nin, kendisinin yaptığı analiz itibarı ile MHP’nin mevcut yönetimi ile adeta ‘iktidara gelmek istemeyen’ bir profili oluştuğuna dikkat çekmesi üzerine Kocabıyık şok bir anekdot aktardı:



“MHP tabanı son derece dinamik, iktidar talep eden sadece Türkiye iktidarı değil bıraksan dünya iktidarı da talep eden çok son derece ihtiraslı ve son derece dinamik bir canlı bir taban. Ama Devlet Bey’in bir iktidar talebi yok. İktidarı sevmiyor Devlet bey, iktidardan hatta biraz da korkuyor yani ben bunu gözümle canlı bir şekilde gördüm.



Şöyle bir hatıramız var mesela; 1999 seçimlerinde bir sonuç çıktı ortaya. Sonuç neydi; Ecevit yüzde 23 gibi bir oy almıştı. MHP yüzde 18. Doğru Yol 12 ve ANAP 13 aldı. (Toplam milletvekili sayısı 300’dü) Şimdi biz Tansu hanıma dedik ki; efendim yani bu tablo içerisinde niye bir sol iktidar olsun ki? Burada çok rahat bir biçimde sağ iktidar çıkıyor.3 partinin bir araya gelmesiyle. Devlet bey başbakan olsun, Devlet bey son derece düzgün bir insan. MHP liderliğinde bir sağ koalisyon kuralım dedim. Tansu Hanım, Allah var, doğru söylüyorsunuz dedi. Kabul etti ve bizi tam yetkiyle Devlet Bahçeli’ye gönderdi hatta randevuyu da kendisi aldı. Biz, Mümtazer Türköne ile ikimiz gittik Devlet Bey’e. Mesajı aynen bu şekilde ilettik.

‘Bahçeli Başbakanlık önerisini reddeti, ‘Tansu Hanım dinlensin’ dedi’



“Sizi başbakan görmek istiyoruz ve çok açık bir sağ iktidar çıkması lazım buradan. Devlet Beyin o anki yüz ifadesini ben hiç unutmuyorum, hiç hoşlanmadı bu tekliften.

Rıdvan Memi: Nasıl yani? Siz başbakanlık önerisi götürüyorsunuz ?

Hüseyin Kocabıyık: Hiç hoşlanmadı bu tekliften ve rahatsız oldu yani. Ve bunu kabul etmeyeceğini söyledi yani “Tansu Hanım dinlensin biraz” dedi, istemiyorum böyle bir şeyi. Nitekim Ecevit ailesinin bütün o ülkücü camiayı aşağılamalarına rağmen gitti o 2 parti ile ortak oldu. Bunu MHP camiası da biliyor zaten böyle olduğunu.”



‘İnan Kıraç 95 seçimleri öncesinde DYP-MHP ittifakını yanıltıcı anketle önledi’

Kozmik Oda’da MHP’ye yönelik kaset operasyonu konuşulurken, İnan Kıraç’ın CHP’deki kaset operasyonu öncesinde Eski Genel Başkan Baykal ile görüştüğü ve Önder Sav ve ekibinin tasfiyesini istediği iddiası gündeme geldi. Hüseyin Kocabıyık bunun üzerine İnana Kıraç’a ilişkin kendisinin tanık olduğu çok ciddi bir olayı aktardı:



“Benim hafızamda çok yıllardır taşıdığım bir hatırayı canlandırdı.1995 yılında hiç unutmuyorum DYP ile MHP koalisyon görüşmeleri yapıyordu. 95 seçimi öncesi. Tansu Hanım önceleri taraftardı bu DYP-MHP ittifakına. DYP çatısı altında ittifak yapılacaktı. Buna da teşvik eden başta bizdik. Çünkü DYP’nin oy oranını tespit etmiştik, 24-25 gibi bir oy oranı çıkıyordu, iktidar olamıyordu. MHP ile ittifak yapmanız lazım dedik. Tansu Hanım önce bunu kabul etti sonra bir günde bozuldu bu iş. Tansu Hanım’a son güne kadar ben yalvardım. Yapmayın bunu dedim yani bakın hükümeti kaybedersiniz. DYP-MHP ittifakı olsaydı yüzde 30’un üzerinde oy alacaklardı ve bir koalisyon kuracaklardı. Yeniden hükümet olacaklardı. Tansu Hanım dedi ki, yalnız dedi bizim oyumuzun yüzde 29 olduğunu söylüyorlar. Kim söylüyor bunu dedim. İnan Kıraç bir araştırma yaptırmış, o söyledi dedi. Yine son ana kadar ben yalvardım kendisine, şahitler var, zaten kendisi de sonra Tansu Hanım danışmanlarımı dinlemedim diye açıklama yaptı.” 



‘İnan Kıraç Türkeş’e de anket götürmüş, Türkeş ‘bizi kandırdılar’ dedi’




“Şimdi bir başka sahne, seçim oldu. DYP birinci parti oldu ama işte yüzde 22 mi 23 mü öyle bir oy aldı. İktidar olamadı tek başına tabi. Şubat ayı falandı, 96’nın Şubat ayı. Rahmetli Türkeş, Kasım Gülek ve ben, Kasım Gülek’in evinde oturuyoruz. O aralar ahbaplık vardı aramızda. Rahmetli Kasım Bey’in kızı Tayyibe Gülek de vardı. Ben rahmetli Türkeş’e sordum. Efendim dedim, bu kadar ittifak yapma lüzumu açıkken niçin bu ittifakı yapmadınız dedim. Rahmetli Türkeş dedi ki, evladım ben bu ittifakı yapmak istedim, Tansu Hanımla güzel bir şey yaparız, iktidar oluruz falan diye de düşündük. Fakat önce Tansu Hanım’ın çevresindeki adamlar, siyasileri kastederek, onlar dedi bu işi sabote ettiler. Sonra da bizi de kandırdılar dedi. Nasıl, kim kandırdı falan dedim, laf genişleyince. İnan Kıraç’ın MHP’nin oyunun yüzde 15 olduğuna dair bir araştırma verdiğini söyledi. İkisini birleştirdiğim zaman İnan Kıraç Bey Ankara’ya geliyor, öğleden evvel MHP’ye bir araştırma veriyor yüzde 15, öğleden sonra DYP’ye bir araştırma veriyor yüzde 29. Yani bir seçim ittifakı yapmanıza gerek yok.MHP ile DYP’nin seçim ittifakı engellendi.” 



‘Baykal’ı tasfiye edenler ile MHP kasetlerini çıkaranlar aynı kişiler’



“Deniz Baykal ile ilgili kaseti çıkarıp onun genel başkanlıktan tasfiyesini mümkün kılanlarla MHP kasetini çıkaranlar, üretenler aynı kişiler. Benim kanaatim. Türkiye’de Balyoz darbe planıyla askeri müdahale modelini devreye sokmak istediler bu akamete uğradı. Demokrasi püskürttü bu girişimi. Ardından Ergenekon örgütü sözde meşru kanalları kullanarak hükümeti devirmek istedi. Neydi? Belli başlı iki tane enstrüman kullandılar. Bir tanesi sokağı kullandılar. Hatırlayın, hepimizi aslında etkileyen milyon kişinin geldiği Cumhuriyet mitingleri yaptılar sonra bunun bir hükümet devirme projesi olduğu ortaya çıktı, değil mi? İkinci altına odun attıkları proje neydi? Bir CHP-MHP koalisyonu. Ve sanırım MHP yönetiminin de aklını çelen, bir bakıma onları feraset çizgisinden uyandıran bu iktidar hazırlığı. Yani kurgulanan bu hazırlığa, bunun gerçekleşebileceğine inanmış olmaları.” 



‘MHP kaset operasyonunun asıl hedefi Tayyip Erdoğan’dır’



“Geçiyorum şimdi tekrar kaset meselesine. Bakın bu insanlar artık AK Parti hükümetinin meşru yollarla demokrasi üzerinden alaşağı edilmesine bir bakıma mecbur kaldılar. Bunun için CHP’nin güçlenmesi gerekiyordu. Kılıçdaroğlu operasyonuyla CHP bugün yüzde 30’ları zorlayan bir parti oldu. Bir bakıma azami gücüne ulaştı ama bu yetmiyor bunun ikinci bir ayağı MHP. MHP’nin de güçlenmesi gerekiyor, nasıl ki Deniz Baykal -yani bu kaseti planlayanlar böyle düşünüyor yanlış anlaşılmasın- CHP’nin önünü tıkıyor, CHP’yi kısır bırakıyorsa bu insanlar düşünüyorlar ki Devlet Bahçeli de MHP’nin böyle bir CHP-MHP koalisyonu için ihtiyaç duyulan oy yüzdesinin, yani MHP’den beklenen oyun önünü kestiğini düşünüyorlar. Ve birinci hedefi Devlet Bahçeli’yi indirmek. Hem Devlet Bahçeli’yi indirip MHP’nin sokağa inmesinin önünü açacaklar, bakın unutmayın Türkiye’de veya dünyanın herhangi bir ülkesinde, bir etnik gerilim varsa bunun bir tarafı sokağa inmişse Kürt hareketi sokağın üzerinden oyunu yükseltiyor. Bu MHP’ye dönük kaset operasyonunun asıl hedefi Tayip Erdoğan. Asıl hedef orası. Çünkü bunu tertip eden insanlar Tayip Erdoğan’ın ve AK Parti’nin daha uzun süre iktidarda kalacağını düşünüyorlar. Eğer bir şey yapmazlarsa. Tayip Erdoğan’ı ancak bir istikrarsızlık ortamı bir dahaki seçimde indirir.”



‘2 bin 500 Ülkü Ocağı var, yanlış istikamette Allah muhafaza...’



Kozmik Oda’da Rıdvan Memi’nin ‘MHP’nin dışında kaldığı ve BDP’nin 25-30 bağımsız milletvekili ile gireceği meclisin yapacağı anayasa hukuken değil ama siyaseten meşru olur mu ?’ sorusuna Hüseyin Kocabıyık’ın yanıtı şu oldu:



“Belki meşru olur ama millet iradesini temsil bakımından özürlü olur. Çok açık bu. Ciddi çatışmaya dönüşür tabi. Devlet Bahçeli bugüne kadar gerçekten, ülkücüleri sokağa döküp Türkiye’de bir istikrarsızlaşma sürecinin başlatılmasına mani olan adamdır. Burada bir sağduyu, büyük bir feraset örneği göstermiştir. Bunun bir kere ortaya konması lazım.

İkincisi, Türkiye’de AK Parti karşıtlığı anlamında söylüyorum, sokağı hareketlendirecek, sokağa egemen olacak, sokağı Türkiye’nin istikrarsızlaştırması için kullanacak iki tane diri, canlı hareket var; birisi Kürt hareketi, bir tanesi de ülkücüler. MHP’nin…Türkiye’de her gün 2 bin 500 tane ülkü ocağının kapısı açılıyor, ışığı açılıyor ve yüz binlerce genç buraya girip çıkıyor. Yani hiç kimse bunu unutmasın. Yani MHP çok önemli bir partidir ve mecliste de olmalıdır derken yani bu potansiyel Allah muhafaza yanlış bir istikamete sevk edilirse buradan çok büyük bir bela çıkar, Türkiye’nin son günlerde uğraştığı meseleler bağlamında söylüyorum.”



‘Engin Alan yeni Anayasa yaptırmamak için MHP’de, başka izahı yok’




“Engin Alan, Balyoz Darbe Girişimi sanığı, şuanda yargılanıyor. Daha ötesi var; başörtülülerin fişlenmesi konusunda yani neredeyse belgeleri ile kendiside kabul ediyor zaten ortada olan bir şey. Burada ilginç olan şey şu; MHP, Ergenekon örgütüne, bu tür darbe girişimlerine, MHP’yi sokağa çekmek isteyenlere ve kullanmak isteyenlere her zaman kesin bir tavır almış bir partidir, mesafeli durmuş bir partidir. Öbür taraftan başörtüsü konusunda AK Parti’yi zorlayacak biçimde anayasa değişikliği desteği vermiş bir parti. Bu iki konuda da şuanda sanık olan bir emekli subayı aday yapıyor yani MHP’nin dünkü siyasi davranışları niçin değişti? Şimdi bana göre seçimden sonra MHP pozitif bir milliyetçilik üzerinden sisteme olumlu bir şekilde katkıda bulunmak, demokratik sisteme katkıda bulunmak yerine maalesef bana göre 12 Haziran seçimleri sonrasında Türkiye’de anayasa yaptırmamak ve Kürt meselesi üzerinden bir siyaset yapmak için kendini hazırlıyor yoksa Engin Alan’ın niye MHP’de olduğunun başka türlü bir izahı yok yani böyle bir seçim sonrası sert siyaset hazırlığı var sanki yani siyasetçiler bunu kendileri planlarlar, bu tür gelecek bir takım senaryoları yaparlar kendileri için. Bu işler veya işlemez çünkü başka türlü şuan bir izah getiremiyoruz niye Engin Alan var ?”



‘MHP devletçi bir milliyetçiliğe doğru evriliyor’




“Şimdi yeniden milliyetçilik fikriyatını zenginleştiremediği gibi çağın gelişmelerine uygun olarak yeniden tanımlamadığı gibi milliyetçiliği çok kötü bir alana çekmeye başladılar yani 12 Eylül 1980’de o yaşadıkları, devletten gördükleri ağır davranış ve yaşadıkları travmadan sonra MHP daha toplum merkezli milliyetçiliğe yaslanmış. Daha demokrat, devletle millet arasında bir tercih yaptığında milletin safında yer alan bir milliyetçilik anlayışı. Milliyetçilik zaten özünde çok demokratik bir fikriyattır ama şimdi kırılma orada ortaya çıkıyor zaten. MHP devletçi bir milliyetçiliğe, devleti önceleyen, devletin korkularını, kaygılarını öne çıkaran bir milliyetçiliğe doğru eviriliyor. Bakın Devlet Bey’in konuşmalarına, cümlesindeki kullandığı 3 kelimeden bir tanesi; hain, vatan haini, yıkılıyoruz, bölünüyoruz her şey de bölünüyoruz, parçalanıyoruz ifadelerini kullanıyor. Böyle bir siyaset olur mu? Korkutarak, korku üzerine kurulmuş bir siyaset olur mu ?” 





Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol