Ali Erbaş'a Zehir Zemberek Sözler!

CHP Genel Başkan Yardımcısı, Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'a sert sözlerle yüklendi. Ağbaba, Erbaş için "FETÖ'nün esiri ve uşağı" ifadelerini kullandı.

05 Ağustos 2020 Çarşamba 11:31
Ali Erbaş'a Zehir Zemberek Sözler!

Erbaş'a 'meczup" diyen Ağbaba "FETÖ'nün esiri ve uşağı" ifadelerini kullandı.

Ağbaba şöyle konuştu:

"Diyanet İşleri Başkanlığı makamında olan meczup, bazı ayıplarını örtmek için bu ülkenin kuırucu değerine küfür ediyor.

Mustafa Kemal Atatürk bu ülkenin ortak değeridir ve çimentosudur. Sağcının, solcunun, AKP'li'nin, CHP'linin, HDP'linin de ortak değeridir.

Buna lanet okumak ancak o lanet okuyan meczubu toplum nezdinde sıfırlar.

Diyanet İşleri Başkanı elinde kılıçla ayıbını örtmek için Atatürk'e küfrediyor. Bilin ki Mustafa Kemal'e, Cumhuriyet'e en çok saldıranlar FETÖ'nün esiri ve uşağıdır. Bu beyefendi, geçmişte Adil Öksüz’ün doktorasında jüri olmuş; Fetullah Gülen’in vakıflarında yöneticilik yapmış  bir şahıstır."

ERBAŞ NE DEMİŞTİ?
Erbaş, Hürriyet Gazetesi'ne yaptığı açıklamada Atatürk’ü kastetmediğini ileri sürerek şöyle demişti:
“Ayasofya hutbemde temas ettiğim “Vakıf malı dokunulmazdır, dokunanı yakar; vâkıfın şartı vazgeçilmezdir, çiğneyen lanete uğrar” ifadesiyle ilgili şu açıklamayı yapabilirim: Genel olarak vakfiyelerin sonu, vâkıfın bedduasıyla biter. “Bu vakfımı kimler amacı dışında kullanırsa Allah’ın, meleklerin, peygamberlerin, tüm Müslümanların laneti onların üzerine olsun” şeklinde. Ben de hutbede buna atıfta bulundum. Sadece Ayasofya’yı değil tüm vakıf mallarını kastettim. Geçmişi değil, bundan sonrasını kastettim. “Uğramıştır” demedim, “Çiğnerse lanete uğrar” dedim.

Atatürk 82 sene önce vefat etti. Vefat eden insanlara dua edilir, beddua değil. Geçen geçmiştir, Allah Teala da “tilke ümmetün kad halet, lehâ mâ kesebet ve leküm mâ kesebtüm” (Onlar gelip geçen bir ümmettiler. Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız sizedir. Siz onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz) (Bakara 141) ayetiyle bizi uyarmaktadır. Biz geçmişe takılmadan geleceğe bakmalıyız. Kaldı ki Ayasofya’nın müzeye dönüştürülmesi hususunda Atatürk’ün dahlinin olup olmadığı da tarihçiler arasında tartışmalı bir konudur. Velhasıl bizim millet olarak vakıf mallarını koruma konusunda çok titiz olmamız gerekir. Bunu sağlamanın tek yolu kanunlarla korkutarak olmamalı. Farklı yollarla vicdanlar harekete geçirilmeli ve inanç ilkeleri de devreye sokulmalı.

Diyanet İşleri Başkanı olarak bunu Müslümanlara hatırlatmak benim görevim. Ben görevimi yapıyorum. Ama birileri benim görevim gereği hatırlattığım hususlar üzerinden bilerek ya da bilmeyerek tefrika çıkarıyor. Bizim inancımızda vâkıfın (vakfedenin) vasiyeti nass hükmündedir. Ona uymak gerekir. Bunu Müslümanlara Diyanet İşleri Başkanının camide, hutbede hatırlatması son derece normal bir davranıştır, polemik konusu yapmak iyi niyetli bir tavır değildir.”

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 05.08.2020 11:39
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol