MHP: BALYOZUN NE AVUKATIYIZ NE DE SAVCISI

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, ''Balyoz Planı'' davası kapsamındaki tutuklamalara ilişkin, ''Biz davaların ne avukatıyız ne savcısıyız. Aradığımız tek şey hak ve hakikat. Bu tutuklamalar biraz da borsa gibi oldu. Ne zaman nerede ne olacağı bilinmiyor'' dedi.

12 Şubat 2011 Cumartesi 14:45
MHP: BALYOZUN NE AVUKATIYIZ NE DE SAVCISI

     İzmir'in Karabağlar ilçesinde muhtarlarla kahvaltıda bir araya gelen Vural, MHP'nin İzmir'de ''yükselen yıldız'' olduğunu, seçimlerde büyük bir hamle gerçekleştireceklerine inandıklarını söyledi.
     ''İzmir'den almaya değil vermeye talip bir siyasi hareket'' olduklarını ifade eden Vural, ''Çok alan oldu ama vermediler''diye konuştu.
     Vural, ''Ortak değerleri ayrıştırmaya, çatışmaya dönüştürmeye, çatışmadan sonra da bununla ilgili bölünmeye giden sürecin içinde bulunulduğunu'' öne sürerek, şöyle konuştu:
     ''Odalarımız ayrılmak isteniyor. Bu milleti etnik kimliklere göre ayırmanın, tanımlamanın sıkıntısını mahalledeki muhtar çeker. Komşudakilerle sıkıntıyı onlar bilir. Bu milletin kimliğiyle, üniter yapısıyla uğraşmak kimsenin haddi değildir. TBMM'de 'Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir'' yazıyor. Allah'a şükür hepimiz Cumhuriyet ile birlikte bu ülkenin hep beraber birinci sınıf vatandaşı olduk. Hiçbirimiz kimsenin kulu değiliz.
     Bu ülkenin vatandaşları, hiç kimsenin beslemesi değildir. Tepeden bakan, kendi arzu ve isteklerine göre Ankara'dan ahkam kesip 'iki partili meclis istiyorum' demek suretiyle meclisi kendi isteğine göre şekillendirmek doğru değildir. Arzusuna, ihtiraslarına göre devlet hayatı tanzim edilemez.''
     Vural, bugün ''yürütmenin yasamayı eline aldığını, yürütmenin yargıyı siyasallaştıracak adımlar attığını'' öne sürerek, ''Adalet mülkün temelidir. Adalet olmazsa mülk de olmaz'' dedi.
    
     -''BALYOZ PLANI'' DAVASINDAKİ TUTUKLAMALAR-
    
     Oktay Vural, toplantıda bir gazetecinin, ''Balyoz Planı'' davasındaki tutuklamalara ilişkin sorusuna şu yanıtı verdi:
     ''Biz davaların ne avukatıyız ne savcısıyız. Aradığımız tek şey vardır hak ve hakikat. Bu tutuklamalar biraz da borsa gibi oldu. Ne zaman nerede ne olacağı bilinmiyor. Ama vatandaşlarımızın aklı karışık. Herkesin kafası karışık. Adaletin bir an önce tecelli etmesi ve yargının siyasal bir araç olarak kullanılmaması ve siyasileştirilmemesi gerekmektedir. Süreci takip ediyoruz.
     Hiç kimsenin zulümle, haksızlıkla karşılaşmasını istemeyiz. Hak namına haksızlığa tapanlardan değiliz. Hakkın, hakikatin, adaletin peşindeyiz. Hepimiz bunu aramalıyız. Davaları siyasileştirmek, davaları siyasi taraflar haline dönüştürmek doğru bir şey değildir. Yapmamız gereken gerçeğin bir an önce ortaya çıkmasını temin etmektir.''
    
     -MÜBAREK'İN İSTİFASI-
    
     Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in istifası ve hükümetin bu konudaki tavrına ilişkin soruya karşılık Vural, şunları söyledi:
     ''Hükümetin tavrını öğrenebilmek için önce Obama'nın Başbakan'a telefon açması gerekiyor. Telefondan sonra tavır belli olur. Başbakan Erdoğan, Büyük Ortadoğu Projesi'nin eş başkanı. Bu görevi halk vermedi, projenin başkanı ABD. Mısır'da Mübarek gidiyor, bizim ülke de Mübarekleşiyor. Herkes gidiyor Mersin'e, biz gidiyoruz tersine. Oralar başkanlardan kurtuluyorlar, bizimki başkan arıyor.''
     Vural, Cumhuriyet'in kıymetinin bilinmesi, demokrasiye sahip çıkılması gerektiğini belirterek, Türkiye'nin giderek parlamenter demokratik sistemden uzaklaştığını, Başbakan Erdoğan'ın isteğine göre iki partili meclise yönlendirildiğini, bunun otoriter yönetimin tezahürü olduğunu iddia etti.
    
     -''SEÇİMLERİN MERTÇE OLMASINI İSTİYORUZ, NAMERTÇE DEĞİL''-
    
     Milletin topunun tüfeğinin olmadığını, tek gücünün oy olduğunu, oyun iyi kullanılması halinde sorunların çözüleceğini dile getiren Vural, şöyle devam etti:
     ''Seçimlerin mertçe olmasını istiyoruz, namertçe değil. Mağduriyet ve gözyaşı edebiyatına bağlı pazarlamalarla değil, Davos kahramanları eksenindeki pazarlamalarla değil, er meydanında bu milletin sorunlarını tartışarak seçimlere gitmek istiyoruz.
     Anadolu'nun her yerini geziyorum. Artık AKP'den dönme vakti gelmiş, telaş ondan. Bunlar anketler yaptırıyorlar, peki bu telaş neden? Gece yarısı kanunlar çıkartmalar, bunlar gidici. Abbas yolcu gidiyor. O bakımdan tek başına iktidar yok artık. Biz buna inanıyoruz ve gerçekten artık hürriyetimize, kimliğimize, malımıza, hakkımıza uzanan bu iradeye haddini bildirmenin yolu da yine demokrasiden geçiyor. Yaşasın demokrasi, yaşasın millet iradesi.''
     Vural, İzmir'in ''iki arada bir derede kalmış kent'' görünümünden çıkması gerektiğini ifade ederek, şöyle dedi:
     ''Aliağa-Cumaovası banliyösünün metro hizmetine yükseltilmesini sağlayan biziz. Bu konuda anlaşmayı sağlayan biziz. Ben bakanlık dönemimde bunu imzaladım. Çevre yollarının kredisi, Karşıyaka tünellerinin, bunların hepsini gerçekleştiren biziz. Balıkçı barınakları, organize sanayi bölgeleri, hastanelerle ilgili hususlarda epey hizmetler yaptık. İzmir verdiğini alamıyor. İzmir'in süratle bitirilmesi gereken sorunları vardır. Metronun süratle bitirilmesi gerekir. Gına gelmiştir artık. Bunlarla ilgili merkezi ve yerel yönetimi harekete geçirmek suretiyle çözüm önerileri sunacağız.''





Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol