İktidar mevcut vahim tabloyu gözden kaçırmak için her gün yeni kavga bahaneleri icat ediyor. Mevcut başarısız politikaları, çöken ekonomiyi, Türkiye’yi içten ve dıştan saran ateş çemberini, yok edilen demokrasiyi ve hukuk düzenini, yapılan baskıları, haksızlıkları, zulümleri, gittikçe azan terörü, aleni hale gelen kayırmaları, torpilleri, kamu kaynağı yağmalarını, dejenere hale getirilen ihale düzenini vb. hususları perdelemek için devamlı olarak bir gerilim politikası sürdürülüyor.
Bu tablo içinde sayın okurlarımızın bazı konularda dikkatini çekmek isterim.
Üniversite giriş sınavı sonuçları açıklandı. Tam anlamı ile trajik bir başarısızlık tablosu…
Devamlı politik istismar konusu yapılan İmam-Hatip’lerde okuyan evlatlarımıza ne kadar kalitesiz eğitim verildiği ortaya çıktı. İmam-Hatip mezunu 222 bin 925 çocuğumuzun sadece 40 bini başarılı olabilmiş. Yüzde 80’i dışarıda kalmış. Peki bu çocuklarımıza yazık değil mi? Ve siz kendi çocuklarınızı niçin bu okullara yollamıyorsunuz? Özel okulları veya yurt dışını tercih ediyorsunuz?
Maalesef başarısızlık tüm okullar için de geçerli. Kalitesi iyice düşürülen Anadolu Lisesi mezunu 396 bin evladımızın 138 bini, 22 bin Fen Lisesi mezununun 12 bini, 147 bin özel lise mezununun 65 bini, 6.619 Özel Fen Lisesi mezununun 3.905’i başarılı olabilmiş. Görülüyor ki genel anlamda tam bir başarısızlık tablosu mevcuttur. 15 yılda eğitimin kalitesi iyice düşmüştür. (Üniversiteler de dahil olmak üzere) Nesiller cehalete mahkum edilmiştir.
Bugünlerde vergi rekortmenleri açıklandı.
Gördük ki Kurumlar Vergisi’nde ilk 10 firmanın 9’u banka. Birinci de halka sırtını dönmüş sadece çıkarını düşünen BOTAŞ.
Bu durum bile iktidarın ekonomi politikasının ve konu ile ilgili söylemlerinin ne kadar geçersiz olduğunu açık bir göstergesi olmaktadır.
Devamlı kayırılan, tüm önemli ihalelerin en avantajlı şartlarla verildiği yandaş firmaların hiç biri listede yer almamıştır. Nasıl olsa denetim mekanizması kalmamıştır. Zaten kalsa da bunları denetlemeye kim cesaret edecektir?
İktidarların milli bayramlara husumeti, 30 Ağustos’ta da devam etmektedir. Kendimizi bildiğimiz günden bu yana hepimizi heyecanlandıran, milli duygularımızı şahlandıran kutlamalar hep yasaklanmaktadır.
Neymiş terör tehlikesi varmış? Peki Ankara dahil her yerde festival yapılıyor. Bunlar için tehlike söz konusu değil midir?
Elbette, burnumuzun dibindeki adaları işgal eden, silahlandıran bücür Yunanistan’a ses çıkarmayan bir zihniyet, milli gurur tarihlerine saygı duymaz. Din istismarı yapar da bu adalarda kurulan kiliselere ses çıkarmaz.
Bu arada bir de manyakça davranışlar sergilenmeye başlandı. Kimi İzmir’de tramvay yolunda namaz kılar, kimi şöför halk otobüsünü durdurur namaz kılar, kimi Bodrum’da bikini ile namaz kılar. Pes doğrusu…
Aynı vurdumduymazlıklar halkımızın sağlığı ile ilgili konularda da sergilenmektedir.
Ülkemiz GDO’lu ürünlerin ve yemlerin serbestçe girdiği, hepimizi zehirlediği bir ortama dönüşmüştür. Ciddi gıda kontrolü yapılmamaktadır. Şerefsiz tipler hepimizi fütursuzca zehirlemektedir. Her türlü hile, hurda, tağşiş yapılmaktadır. Ne ciddi bir denetim ne de ceza düzeni vardır.
Plastik ambalajlar ayrı bir ihanettir. Mesela, cam veya teneke ambalajda olması gereken gıdalar (salça vb) plastik ambalajlarda satılabilmektedir. Dur diyen de yoktur. Aksine bunların içine sağlığa çok zararlı katkı maddelerinin konmasına da izin verilmektedir.
Ve bu iktidar, suçu hep başkasının üzerine atma peşindedir. Mesela, neymiş? Kılıçdaroğlu, Türk turizmine darbe vurmuş muş?
Rusya ile Hollanda ile Almanya ile kısacası tüm Dünya ile kavga eden kimdir? Suriye, Mısır, Cezayir, Irak, Libya vs. vs. ilişkilerini kopartan kimdir?
Pes doğrusu. Rabbim (cc) bu iktidara ama daha çok bunlara oy verenlere basiret versin…
Düzeltme: Önceki haftaki terörle ilgili yazımda 3. maddede  “icraat” yerine sehven “ticaret” yazılmıştır. Özür diler, düzeltirim.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol