Aylık sinema dergisi Film Arası’na konuşan sinema eleştirmenliğinin duayenlerinden Atilla Dorsay, son dönem Türk sinemasına dair çarpıcı analizler yaptı. Gülcan Tezcan’ın sorularını yanıtlayan Dorsay, kendisiyle ilgili olarak da samimi açıklamalarda bulundu.
 

SÜTTEN ÇIKMIŞ AK KAŞIK DEĞİLİM!

Kendisine yönelik eleştirilere değinen Dorsay, bazı konularda hatalar yapmış olabileceğini belirterek kendisinin de zaafları olabilen sıradan bir insan olduğunu söyledi. Dorsay, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Ben kendimi de sütten çıkmış ak kaşık gibi son derece doğru, hakkaniyetli, her türlü yanlıştan arınmış bir yazar olarak görmüyorum. Ama hep içtenlik, sinemayı sevmek duygusu egemen olmuştur.’

NURGÜL FIRSATI KAÇIRDI

Yeni Türk sinemasında Türkan Şoray’ın yerini dolduracak bir kadın starın henüz çıkmadığını söyledi. Bir dönem Nurgül Yeşilçay adının geçtiğini hatırlatan Dorsay, genç oyuncuyu şu sözlerle eleştirdi: ‘Bir dönem Nurgül Yeşilçay olacak gibiydi. Hatta Türkan da onu gayrı resmi prensesi ilan etmiş gibiydi konuşmasında. Ama olamadı. Nurgül çok verimli olamadı. Çok sık çalışamadı. Hep iyi roller seçemedi. Şimdi Berrak geliyor. Berrak Tüzünataç. O belki bir parça Türkan’ı andıran esmer ve yakıcı güzelliğiyle öyle bir kimliği var ama tabi Türkan Şoray da bence kolay kolay tekrarlanacak bir olay değil. O kadar çok koşul onu bir araya getirmiş ki. Batı’da da nasıl bir Greta Garbo, Catherine Deneuve, Susan Sarandon yeniden çıkacak gibi değilse bir yeni Türkan Şoray da olmayacak gibi geliyor bana.’
 

GENÇ YÖNETMENLER UKALA OLABİLİR AMA HAKLILAR

Son dönem Türk sinemasının genç yönetmenleriyle ilgili de konuşan Atilla Dorsay, eğitimlerinden dolayı takdir ettiği genç yönetmenlerin tahammülsüz ve ukala olduğu yorumunu yaptı. Dorsay, şunları söyledi:
‘Bizim sinemamızda usta-çırak ilişkisi dediğimiz kariyerini bir ustanın yanında yıllarca asistanlık yaparak onun filmlerine katılarak öğrenmesi gibi bir gelenek vardır. O şekilde öğrenmişlerdir. Set en iyi okuldur. Eğitimli olmadıkları için hep belli bir tevazuu korudular. Büyük laflar etmediler, bize yukarıdan bakmadılar. Şimdi gençler biraz daha ukala, biraz daha kendini beğenmiş. Belki de öyle olmaları doğru. Çünkü bu işin eğitimini almışlar, bu işe hayatlarını adamışlar, tesadüfen gelmiş değiller.’