Kültür dediğimizde aklımıza ilk gelen ''belirli grupların kendilerine has oluşturdukları geçmişten gelecek nesillere aktarılan duygu, düşünce, yaşayış, davranış biçimlerinin tümü. İşte bu kültür strüktürü ülkemizde ne kadar etkin? Gerçek anlamda bir kopuş, bir başkalaşma var mı? Yaşam biçimimiz, alışkanlıklarımız değer yargılarımızın artık kaybolması mı? Esnek mi oluyoruz yoksa etkileşime girdiğiniz dünya milletleri ile standartlaşıyor muyuz? sorularını akla getiriyor.

Aslında esnek olmuyoruz. Gerçekten değişiyoruz. Geçmişteki değer yargılarının kaybolduğunu geçmişi düşünerek hayal edin.

Burada küreselleşmenin de izlerine uzansak doğru olur mu?
Toplumlarda; sosyal çevreler, seyahatler, görsel ve yazılı medya, arkadaş grupları birbirleri ile etkileşim içerisine girerek kültürleri yaşam biçimleri ve davranışlarını zamanla etkileyebiliyor. İşte aradığım kelime tam da burada!!!  Relativizm...
Ülkeleri dolaşıyorsun ve orada gördüğün alışkanlıklar, eğlence biçimleri, sosyal faaliyetleri, yeni açılan mekanları ve yapıları gördüğünde ''acaba ben de yapabilir miyim, çok mu zor, bizde olmaz ki!!'' diye düşüyor sorular birer birer.
İşte Kültürel Relativizm (Kültürel etkileşim) o anda kapınızı çalmaya başlıyor ve uygulamaya geçiyorsun. Bir bakmışsın ki; eskilerden hiçbir şey kalmamış. Artık eskiler çoktan eskimiş. Bir yırtılan ayakkabı gibi alıp çöpe atıyorsun.

Artık yaşadığın populasyonda beğenmediğin, uygulamaktan vazgeçebildiğin hiçbir şey kalmıyor ortalıkta. Sadece ben mi değişiyorum? Hayır!! Etkileşimde olduğum grupları da etkiliyorum. Aslında bir ön yargı, bilinçsizce reddetme bir karşı çıkma bir direnme var.  O gördüğün, yaşadığın her şey beyninizin ön kısmında bulunan ''Kortex'' aracılığıyla bilinçaltına öyle bir yerleşiyor ki,  direnemiyorsun.  

Sadece kendini serbest bırak. Kendi üzerinde baskı kurmaya ötekileştirmeye çalışma. Zorladığın anda sorgulamaya başlıyor, o zaman da Etnosentrik(Merkezcilik) yapıya sıkı sıkıya bağlı kalıyorsun. Yaşadığın toplum içinde yalnız kalma riskini göz ardı etmeden zengin bir sofraya da oturabilirsin, o sofrada fakir de kalabilirsin. Çoğu şeyi sonradan görüyor, zamana ayak uydurmakta az gelişmişlik örneğini sergiliyor, üretken olmakta sıkıntı çekiyoruz. Ya sen üret; ihraç et, ya da ithal olanla yetin. Daha iyisi ithal kültür ile ihraç kültürü birbirine entegre etmek öylece.

Ne var ki; kişiler arası iletişimlerde görsel adaptasyon her zaman ilk sıralarda yer almıştır. Ülkemizde yaşam kültürünün çeşitlendirilmiş bir boyuta ulaşması ile beraber sosyo-kültürel yapıda önemli farklılıklar meydana geldi. Artık insanlar değişim için oldukça direnmekte ise de; pek başarılı değiller. Eee.. ne yapmak lazım...Çözüm önerisi ne!!      

Siz, kendi üzerinizde baskı kurduğunuz kadar ilerleme sağlayabilirsiniz. 
En azından ben kurmuyorum. Ya siz!!  

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol