Türkiye’de belirli koşullar sağlandığı takdirde gayrimenkul (arsa,konut, arazi, iş yeri  vs.)  satın alan yabancı vatandaşlara Türk vatandaşlığının önü açılırken, 2017 yılı içinde 1 milyar dolar gelir elde edileceği tahmin edilmekte.

Ocak ayı içinde Resmi Gazetede yayınlanması ile beraber yürürlüğe giren yeni yönetmelik, minimum 1 milyon dolar taşınmaz ya da nakdi varlığını 3 yıl süre ile satılmaması şartıyla vatandaşlık verilmesinin önü açılmıştı.

Konut satışlarında artış ve döviz getirisi sağlayacak yönetmeliğin tohumları, 2015 yılında Gayrimenkul Sektörü Yatırımcıları Körfez buluşmasında gelen talepler nezdinde ekonomik değer artışları göz önünde bulundurularak şekillendi. Geçen yıl sert gerileyen yabancıya konut satışı 2015’te yüzde 20.4 artışla 22,830 adet olarak gerçekleşti. Konut satışlarında pastanın büyüklüğüne bakıldığında 5 milyar dolar içindeki beklenti, 1 milyar dolar. Bu yasa ile tabi ki her yabancı Türk vatandaşı olacağı anlayışı yanlış. Ancak 2016 yılı verilerine bakıldığında Türkiye’den 3.036 Irak vatandaşı, 1.886 Suudi Arabistan vatandaşı, 1.744 Kuveytli, 1.224 Rus ve 1.205 Afganlı konut satın aldı. Konut satışlarında en büyük ilgi, 2016 yılında körfez ülkelerinden geldi. 
  
Sektörde konut satışlarının düşüşü,  Türkiye’ye ilişkin güvenlik kaygıları, 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasındaki OHAL sürecinin yanı sıra, Türkiye konut piyasasının en büyük alıcısı konumundaki Ortadoğu ve Körfez ülkelerindeki alım gücünün petrol fiyatlarındaki gerileme olarak gösterilebilir.

Peki konu ile ilgili Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ne demişti, onu hatırlamak gerekiyor. “Yabancılara konut satışı denmemeli. Her kim ki; bu ülkeye gelip de üzerinde benim şanlı bayrağımın olduğu, Türkiye Cumhuriyeti yazan tapuyu alıyorsa, bu ülkenin gelecek tarihinde, kaderinde benimle beraber olmayı tercih ediyorsa, o benim birinci sınıf vatandaşımdır, kader ortağımdır” diyerek sektöre olan desteğini dile getirmişti.

Donald J.Trump’ın başkan olması ve uygulayacağı politikaların da etkisi ile döviz kurlarının normalleşmesi beklentisinin aksine, özellikle gelişmekte olan ülkelerin para birimlerine nazaran TL’deki değer kaybı, Dolar ve Euro karşısında düşerken,  Türkiye ekonomisinin geleceğine ilişkin kaygılar daha yüksek sesle seslendirilmeye başlanmıştır. Bu kaygıları önlemek için yatırımları teşvik etmek amacıyla bir dizi önlem açıklamış, ülkeye para girişini hızlandırmak için alınan önlemlerden biri de,  gayrimenkul alan yabancıya vatandaşlık hakkı verilmesi düzenlemesi getirilmesi oldu.
            
Rusya ile ilişkilerin normalleşmesiyle, Rus vatandaşlarının 2017 yılı içinde Akdeniz bölgesindeki gayrimenkul alımlarını artıracak olması ekonomiye döviz girişi için artı bir değer olarak gösterilebilir. Akla ilk gelen soru, neden sadece körfez ülkeleri ve Rusya’dan talep var? Avrupa’dan taşınmaz yatırımı neden çok düşük seviyelerde. Çünkü bir Avrupalı için güvenlik olmazsa olmazlardan bir şart gibidir. Ülke, her ne kadar bir turizm cenneti olmuş olsa da, bir ülke de terör olayları baş göstermeye başladıysa, etkileyeceği en büyük sektörlerin başında turizm ve konut bunların başında gelmekte. Bu gelişmelerin etkilerinin yavaş yavaş yatırım yapmış yabancı yatırımcıya da sıçraması kaçınılmaz oluyor.   
Suriyelilere vatandaşlık verilecek olması ile ilgili bazı düzenlemeler dillendirildiğinde, çeşitli kesimler tarafından önyargı ile tepki vermesi ve kamuoyunda bölünmelere yol açması, bu süreçte çok parası olan zengin Suriyelileri, ABD ve Kanada gibi ülkelere kaptırılmış olması. Belki de, Yabancıya vatandaşlık verilme süreci güzel anlatılmış olsaydı ya da her yabancıyı kapsamayacağı dillendirilseydi zaman kaybedilmeden zengin yabancının cebindeki döviz, çoktan Merkez Bankasında rezerv olarak duracaktı. Haliyle bize kalan da görüldüğü üzere "sıfır eksi sıfır eşittir sıfır."

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol