KIRKTA BİR ZEKAT UYDURMA, NAMAZ DA KİŞİYİ KURTARMAZ!
O zaman günümüz Müslümanlık anlayışında ciddi bir sorun var diyebilir miyiz?

Aynen öyle. Bu müslümanlık anlayışında bir sorun var. Buradan adam çıkmıyor. Bu kafadan adam çıkmıyor.  Bu kafayı değiştirmemiz lazım. Böyle kafa olmaz. Mülk Allah'ındır ne demek iyi anlamamız lazım. Kul hakkı, alınteri, emek,  İslam'da en yüce değer bunlardır. Bundan daha öte bir değer  yoktur. İşte ayet: ‘ İnsan için emeğinden başkası yoktur.’  İnsan dediğin emeği ile vardır, emeği yoksa o insan değildir diyor. Emek yoksa sen insan değilsin diyor. En yüce değer olarak emeği koyuyor. Alınteri de emeğin sembolüdür. Sen bunlara değer vermezsen, bu konuda aşırı derecede titiz  ve hassas olmazsan o zaman müslümanlık dairesinden içeri girmiş olmazsın. Günümüz mülümanlarının tamamının bu konuya önem vermediğini görüyoruz. Başörtüsü takmak, namaz kılmak, içkiden bir damla içmemek, saçının tek telini göstermemek, beş vakit namaz, kırkta bir zekat. Şu anda müslümanlığın temeli olmuş durumda. İslam'ın temeli dörttür günümüz mülümanlığına göre. Beş vakit namaz, kırkta bir zekat, saçının bir tek telini göstermeme, içkiden bir damla içmeme. Bunu yaparsan Cennetteki yerin orta yerde hazır.  Yanlış. Böyle birşey yok. Kuran'ın bel kemiği cümlesi şu: ‘Onlar salatı ikame ederler, zekatı verirler.’ Hemen hemen her sayfada bu yazıyor.  Bu ne demek? Bunu onlar beş vakit namazı kılarlar, kırkta bir zekatı verirlere dönüştürmüşler. Kıl beşi bitir işi oradan geliyor. Ucundan kırkta bir de ver tamam. 


Kırkta bi zekat söylemi de artık tartışılıyor. Bu Kuran’da var mı?

Kırkta bir diye birşey Kuran’da geçmiyor. Namazın beş vakit olduğu da Kuran da yazmıyor. Toplamından çıkarıyorlar onu. Üç vakitte kılabilirsin, beş de, altı da, yedi de kılabilirsin. Bunların hepsini Kuran'dan çıkarmak mümkün. Niye beşe sabitliyorsun? 


Salat sözcüğünün de sadece namazı içermediğini sizin söylemlerinizle öğrenmiştik. Zekat kavramı ile birlikte Salat’ı da biraz açabilir miyiz?

Salat kelimesi yüz otuz yerde geçiyor. Sadece 8-10 yerde namaz anlamında kullanılıyor. Güneş, ay, gece ve gündüzle beraber kullanıldığı zaman namaz kastediliyor. Geri kalan yüz yirmi yerde yardımlaşma ve dayanışma anlamında kullanılıyor. Dolayısıyla zekatta ihtiyaçtan fazla olan şey olduğuna göre... ‘Onlar sürekli yardımlaşma ve dayanışma üzeredirler ve ihtiyaçtan fazla olanı verirler.’  Bu ayeti bir de böyle okuyun bakalım. Kuran'ın her sayfasında böyle yazıyor. Kuranın bel kemiği cümle bu. Bir toplum bunu yapsın bakalım n’oluyor. Sürekli yardımlaşma ve dayanışma içinde olsun bakalım n’oluyor. Sürekli yardımlaşma ve dayanışma üzere olsun ve ihtiyaçtan fazla olanı elden çıkarsın bakalım n’oluyor. Dünyanın kurtuluşu bundadır. Dünyadaki bütün zenginler ihtiyaçtan fazla olanı elde tutmasa, ihtiyaçtan fazla olanı da mülkiyet ilişkisi kurmasa, verse dünyanın açlık sorunu, yoksulluk sorunu çözülür mü çözülmez mi? Bir adamın 72 milyar doları var. Koca Afrika kıtasının açlık sorununu gidermek için 40 milyar dolara ihtiyaç var. Sadece bir adamın 72 milyar doları var. Adam servetinin yarısını verse koskoca kıta açlık sorunundan tamamen kurtuluyor. Ve Kuran diyor ki ihtiyaçtan fazlasını elde tutmayın verin. Sürekli yardımlaşma ve dayanışma üzerine olun. Biz burada bunu terketmişiz. 


İyi de yukarıdaki soruya döndük yine. Bunu camilerde neden öğütlemiyorla insanlara?

Camiye gidiyorsun insanların ne yardımlaşmadan, ne dayanışmadan bahsettiği var. Herkes somurtuyor, herkes sanki birbirine küs. Yanındakine şöyle biraz ileri git dediğinde neredeyse kavga edecek. Herkes burnundan soluyor. Herkes camiyi terkedip gidiyor. Birisinin cebinde para var öbüründe yok. Birisi cipine binip gidiyor, öbürü ayağında kara lastikle evine nasıl ekmek götüreceğini düşüne düşüne gidiyor. Birçok baba ekmek götüremediği için evine gidemiyor, dışarıda yatıyor. Ve bunların hepsi camide toplanıyor. Türkiye'nin dört bir tarafında günde beş vakit namaz kılınıyor. İnsanlar salata çağrılıyor. Yani yardımlaşmaya , dayanışmaya, desteklemeye çağrılıyor. Camide ne yardımlaşma var ne dayanışma var. İnsanlar sadece rüku ediyor, secde ediyor ve kimse kimsenin yüzüne bakmadan çekip gidiyor. Böyle olmaz. 


Peygamber dönemindeki mescid, cami nasıldı, biliyor muyuz o dönemi tam olarak?

Peygamberin Mescidi böyle değildi. Namaz kılmak beş dakika sürüyordu, toplantı yapmak dört saat sürüyordu. Rüku ve secdeden ibaret namaz yardımlaşma ve dayanışma toplantısının girizgahı gibiydi. Toplantı öncesinde saygı duruşu ve istiklal marşı gibiydi.  Ne yaptılar? Sadece o ilk bölümü bırakıp geri kalanı terkettiler. Mesela şöyle olsa, bütün devlet dairelerinde önce İstiklal Marşı okunur ya,  hani sonra konferansa, toplantıya geçilir. Düşünün insanlar geliyor biraraya bir dakika saygı duruşunda bulunuyor, İstiklal Marşı’nı söylüyor ve çekip gidiyor. Bundan başka hiçbirşey yapılmıyor ve sadece bu yapılıyor. Camilerdeki namaz da buna dönmüş durumda. Mahallenin dertlerinin görüşülmesi  gerekiyor, fakir fukara var mı diye caminin etrafında araştırma yapılması gerekiyor. Aynı vakit içerisinde cebinde para olanla, evine ekmek götüremeyen yan yana namaz kılıyorlar ve birbirlerinden haberleri yoksa o namaz olmamıştır. Peygamberimizin mescidi böyle değildi. Peygamberimiz namazı  kılar, sonrasında dönüp insanlara bir derdiniz var mı diye sorardı. Herkes kalkar derdini söylerdi. 
Ama şimdi imam dönüp tesbih çekiyor...
Zamanla bunlar şikayete dönüşünce Emeviler döneminde sağda solda, Emevi valiler hakkında hakkında şikayetler başlayınca devlet yönetimi bir çözüm yolu aradılar ve dediler ki, o peygamber  sünnetini ortadan kaldırmamız lazım. İmam cemaate dönünce bir derdiniz var mı diye sormasın. Yoksa camiler karışacak. Onu kaldırdılar ve tespihi getirdiler. İmam döndüğü zaman ne yapıyor.? Herkesin yüzüne bakarak, başlıyor tespih çekmeye. Kimseye birşey sormuyor, kalkıp gidiyor. Bunlar emevi döneminde dine sokulmuş. Peygamberin sünneti bir derdiniz var mı diye sormaktır ve derdini diğerleri ile paylaşmaktır. Dolayısıyla camilerin de bu fonksiyonu tamamen ortadan kalkmış bulunuyor. 
O zaman Müslüman dünya gerçek anlamda Salat’ı anlamak uzak kalmakla birlikte terk etmiş durumda diyebilir miyiz?
Bir toplumun helak olmasının nedeni salatı terketmesi ve şehvetlerinin, arzularının peşinden gitmesidir.  Salatı terketmek demek yardımlaşmayı, dayanışmayı, bölüşmeyi terketmek demektir. Bir toplum bunları yaparsa helak olacağını söylüyor Kuran. Helak olmuş toplumların tamamı budur.  Yolsuzluk, yetim hakkı yemek çok günahtır. Öksüzün ağlamasından arş titrer. Kul hakkı  yenmesinden arş sarsılır. Bu konudaki hassasiyet kalkıp, şekilcilik hasıl olmuştur müslümanlar arasında. Asıl mevzu unutulmuş durumdadır. Eğer bir kimse, benim derse, başkasının hakkını vermezse, servet yığarsa, Allah'ın doğanın yoksulun ihtiyaç sahibinin ben de hakkı yok vermiyorum derse, biriktirirse ve bununla insanlar üzerinde hegamonya kurarsa işte ona Kuran ilahlaşmak diyor. Bunu yapanın da La İlahe denilerek reddedilmesi gerekiyor. Yani mülk Allah'ındır demek gerekiyor sonra bununla hegamonya oluşturmak isteyenlere de La demeniz gerekiyor. Bunu yaptığınız zaman müslümanlığın özünü ruhunu yakalamış oluyorsunuz. 


Günümüzde bırakın yardımlaşmayı muhtaç kimse özellikle istediği halde geri çevriliyor..

Etrafınıza bir bakın. Vermeyen kim var. Çok parası var, bağı, bahçesi var, zengin, imkanı var hemen yanıbaşında da ihtiyaç sahipleri var, kıvranıyorlar ama adam vermiyor.  Vermeyi reddeiyor. Üstelikte ihtiyaçtan fazlası olduğu halde. İşte o kimsenin müslümanlıkla bir problemi vardır. Kuran'da Cennete inanmak dört S’ye inanmaktır. Nedir bunlar? Sınırsız, sınıfsız, sömürüsüz ve savaşsız bir dünya. Buna inanıyorsanız Cennet'e inanıyorsunuzdur. Bütün sınırlara, sınıflara, sömürüye ve savaşlara karşıyım. Cennette sınır yoktur. Sömürü de yoktur.  


Geçtiğimiz günlerde yaklaşık 20 gün boyunca Avrupa’daydınız. Konferansla verdiniz, orada durum nasıl peki? Onlar biraz daha adil sanki?

17 gün dolaştım Avrupa’yı.  Geldikleri nokta rafine, inceltilmiş bir kapitalizmden başka birşey değil. Yeni bir tabir. İnceltilmiş, rafine bir kapitalizm. Herkes memnun. Ama sömürülüyorlar. Bir fabrikanın CEO’su 4.5 milyon dolar alıyor. Yine sömürü var, hem de çaktırmadan, isyan ettirmeden. İnceltilmiş, rafine kapitalizme göre kölelerin aç bırakılmaması gerekiyor. Sabahleyin gelip, çalışsınlar diye. Savaş, katliam, yaralamak, öldürmek… Evrensel adalet ve barış yurdu der Kuran, Cennete. Herkesin doğal varlığını yaşadığı yerdir. Müslüman olan insanların bunların gerçekleşmesi için çaba sarfetmesi gerekiyor. Eğer bunu yapmıyorsanız boşuna yaşıyorsunuz demektir. Şuna karar verelim. Müslümanlık esasında bir inanç mıdır yoksa yaşam biçimi midir? 


Bana göre yaşam biçimidir…

Yaşam biçimi ise temelinde yatan şey nedir? İbadet  tapınakta mı olur yoksa yaşamın içinde mi olur? İşte farklı bir din anlayışı ortaya çıkıyor. Varolan din ibadeti dört duvar arasına sıkıştırıyor. Hoca camide diyor, ibadet de orada diyor. Nerede? Camide, kilisede, cemevinde, havrada. Ona ibadet  diyor. Halbuki Kuran’a bak bakalım neye ibadet diyor? 278 yerde ibadet sözcüğü geçiyor Kuran’da. Hepsi de hayatın, yaşamın içindeki olaylarla ilgili. Mevcut bakış yok orada. Mesela zenginlere, din adamlarına ibadet etmekten bahsediyor. Güç sahiplerine ibadet etmekten bashediyor. İbadet güç sahiplerine karşı yapılan bir şey diyor. Onlara kulluk etmek, onların emrine girmek... Diğerlerine ise nüsuh diyor.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

Avatar
nesrin teper 2014-01-14 11:30:57

doğruluğuna inandığım dini bilgiler.. teşekkürler teşekkürler iyiki varsınız

Avatar
şefika çelik 2014-01-14 13:02:43

işte islamın özü...teşekkürler.

Avatar
whodoom-com 2014-01-14 22:44:41

hocam bu söylediklerin cebinde parası olana itici gelir be.fakirinde bunları anlayacak kafası ve bu sözlerin arkasında duracak cesareti tarih boyunca görülmemiştir.döndük dolaştık en başa sardık yine

Avatar
Mustafa Mete 2014-01-15 10:37:18

be ey cahil, hadi sen cahilsin, neden peşinden insanları sürüklüyorsun. nasıl dersin namaz 5 vakit değil diye. peygamber efendimiz bize namazın beş vakit olduğunu bildirdi. senelerce beş vakit kıldı. artık başka delil aramak gerekmez. kuran-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(namaz, müminlere belli vakitlerde farz kılındı.) [nisa 103] nisa suresinin 103. âyetinde, (namaz, belli vakitlerde farz kılındı) buyurulup, ayrıca, beş vaktin hepsi de diğer âyetlerde bildirildiği halde, beş vakit namaz” ifadesinin geçmeyişi, kutuplarda ve buralara yakın yerlerde, beş vaktin tamamının teayyün etmemesindendir.

yok ılımlı islam, yok geri kafalı yobazlar diye diye öcü yapmaya çalışmanız boşuna. allah emirlerini kesin hükme bağlamıştır. yapanında yapmayanında hükmü bellidir. uyanık ve araştırmacı olun arkadaşlar.

Avatar
soner coşkun bıyık 2014-01-15 11:17:46

çüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüşşşşşşşşş eşşekkk çüüüüüüüüüüşşşşş hemde 7 sülalesi.tuuuu senin suratına..

Avatar
Hatice Boncukçu 2014-01-14 11:50:34

bu okuduklarım imam anlatmıyorsa yazılı olarak ilan assınlar (cami'ler de.

Avatar
Ayhan Zeber 2014-01-15 09:59:29

islam'ın şartlarından uzaklaştırmak karmaşa ve fitne çıkarma çalışmalarından biri. defalarca denendi, herhalde denenmeye de devam edecek.

Avatar
tayfun özkan 2014-01-15 11:48:24

anlattıgınız konulardan toplumun kuranı tam manasıyla anlamadıgını yada başka türlü bir algı yaratıldıgı kanısına varıyorum.eger mümkünse kuranda musayiplik kavramı üzerine bilgi varsa aktarabilirmisiniz lütfen