YENİ REJİM KURULURKEN DİYANET'İN ROLÜ!

Skandallarla anılan Diyanet'in 7 milyar 774 milyon liralık 2018 bütçesi tartışma yarattı. Peki bunun arkasında ne var?

12 Kasım 2017 Pazar 23:56

" Kadrosu en şişkin olan kurumlardan biri DİB’dir. Bürokrasideki dinci kadrolaşmada DİB’in rolü büyük. DİB bir tür, bürokrasiye transit salonudur. 2002’den bugüne 9 bin 318 imam başka kamu kurumlarına geçti. Bu geçişte en önemli durak öğretmenliktir. Milli Eğitim Bakanlığı’na tam 5.050 kişi DİB’den geçmiştir
 
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu 2018 yılı görüşmelerinde, “devletin resmi mezhebi” için ayrılacak bütçe karara bağlandı. Kamu bütçesinin en tartışmalı kurumu elbette Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB). Zira Türkiye’de diğer din, mezhep ve inançları yok sayıp, sadece imamların bütçesiyle ilgilidir.

DİB bütçesi tartışmalı olduğu kadar, laikliğe aykırılığı ile bilinir. Çünkü anayasasında “laik devlet” olduğunu iddia eden devletin, laikliğe karşı bütçe ayırması yaman çelişkidir. DİB “laiklik ilkesi doğrultusunda hizmet” verdiğini iddia ediyor. Oysa DİB mezhepçi faaliyetleriyle, laikliği özel ve kamusal alandan etkisizleştirmeye, hatta itibarsızlaştırmaya çalışan bir kurumdur. Laiklik, kamu bütçesinden dinin finansmanını reddeder. Ama “laiklikten yana” olduğunu söyleyen TBMM partileri bile, “devlet dini finanse edemez, din bütçesine hayır” diyecek cesarete sahip değiller. Çünkü din, devlet ve toplum ilişkilerine laiklik kaygısıyla değil, sandık ve oy kaygısıyla bakıyorlar. Laiklik “Sünnilere hizmet veriyorsan, Alevilere ve Gayrimüslimlere de hizmet verin” demek, değildir. Dinin kamu bütçesinden finansmanına itiraz etmektir, ret oyu vermektir.

Mezhep odaklı bütçe

DİB paraya ve yetkilere doymak bilmeyen bir kurumdur. Ek ödenekler ve topladığı bağışlarla, tam şeffaf olmayan finansman sistemine de sahiptir. Örneğin, 2017 yılı için öngörülen 6 milyar 482 milyon TL bütçe yetmedi. İlave ek ödenek ile bu rakam 6 milyar 867 milyona çıktı. Bir tahminle, 2017 sonuna kadar 7 milyar 500 milyon TL’ye ulaşır. DİB’in İslamcı vakıf ve derneklere aktardığı para ise 71 milyonu aşmış durumda.


2018 yılı Diyanet için, 7 milyar 774 milyon 183 bin TL gibi devasa bir ödenek TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda onaylandı. Fakat bu bütçenin ek ödeneklerle 2018 yılı sonuna kadar 8 milyarı aşacağından kimsenin şüphesi olmasın. Bu artışlar önümüzdeki yıllarda devam edecek gibi görünüyor. Üç yıllık tahmini hesaplara göre, DİB’e 2019 yılı için 8.458.523.000 TL ve 2020 yılı için 9.110.196.000 TL bütçe ayrılması öngörülüyor. DİB bütçesindeki artışlar kurumsal ihtiyaçtan daha çok, kurulan yeni rejimin ihtiyacından kaynaklıdır.

AKP’li yıllar, DİB’in genel bütçe içindeki payında bu nedenle yüzde yüz artırdı. 2002 yılından bugüne DİB’in 2002 yılındaki genel bütçe içindeki payı 0,54 iken, 2017’de genel bütçe içeresindeki payı yüzde 1.24’e yükselmiştir. Böylece, DİB’e ayrılan bütçe, 11 bakanlığın her birine ayrılan bütçeden fazla. Bunlar; Sağlık, Kültür, Ekonomi, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Bilim Sanayi ve Teknoloji, Kalkınma, Çevre, Şehircilik ve Turizm Bakanlığı'dır. AKP, 2017 bütçesine oranla, yüzde 13.21’lik bir artışla dinin finansmanı için, laiklik karşıtı mezhepçi DİB’i kollamış. Eğitim mi? Sadece yüzde 8.36!

Bugünkü DİB’in faaliyet alanları, yetkileri ve müdahale gücü genişletildi. 1924 yılında DİR, teknik ve dünyevi bir idari birim olarak konumlandırıldı. Bakanlık düzeyinde siyasi yürütme içine dahil edilmeyen, işlevsiz bir birimdi. Hatta Diyanet’in idari bir yapı olarak, ilk kez 1927 Bütçe Kanunu içinde yer almıştı. İlk ve daimi maaşlı memur kadrolarına ise 30 Haziran 1929 tarihli ve 1452 Sayılı kanunla sahip oldular. 8 Haziran 1931 tarihinde çıkartılan “Evkaf Umum Müdürlüğü 1931 Mali Yılı Bütçe Kanunu” ile bu kez camilerin yönetimi Diyanet’in dışına çıkarıldı.

Bu kuruma fazla bir işlevin yüklenmemesi ve kanunun dahi olmaması, laikliğin inşasına engel olacağına dair endişeler nedeniyleydi. Öyle ki, Diyanet, ilk kanununa, 22 Haziran 1935 yılında çıkarılan 2800 sayılı Kanun sayesinde, kanuni teşkilat konumuna kavuştu.

Fakat laiklik inşasından vazgeçilmeye başlanan 1945’ten sonra, eğitimin dinselleşmesine paralel olarak, Diyanet’in konumunda da radikal değişimler başlamıştır. 29 Mart 1950 tarihinde yürürlüğe giren 5634 sayılı Kanun'la camilerin yönetimi tekrar Diyanet’e geçti.

Diyanet statüsü ve ulemanın din bürokrasisi üzerinden gücünün artırılmasında üç evreden bahsedebiliriz. Menderes ile başlayan 1950 sonrası süreçte “komünizme karşı dinin direnciyle diyanetin ve din eğitiminin güçlendirilmesi”, 12 Eylül 1980 Darbesi'yle başlayan “komünizme karşı din adamı yetiştirmek” süreci ve Kasım 2002’den itibaren AKP ile Yeni Osmanlıcılık temelinde ümmetin geleceği için dindar ve kindar nesil için Diyanet'in vesayet kurumu haline getirilmesi, din eğitimleri ve imam hatipler üzerinden yeni okullaşma stratejisiyle, yeni rejimin taşıyıcı kurumlarını yaratmak, olarak ifade edebiliriz." (Kaynak: Turan Eser/BirgünPazar)

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 13.11.2017 00:53
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol