“UTANMAZLIĞIN BİNİ BİR PARA“

Kurban Bayramı'nı et yeme yarışına çeviren, deri kapma savaşına dönüştüren çevrelere Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk hocamızdan sert eleştiriler...

04 Ekim 2014 Cumartesi 11:44
“UTANMAZLIĞIN BİNİ BİR PARA“
İşte hocamızın Kurban Bayramı değerlendirmeleri:

" Kurban kesmek, geleneksel fıkha göre sünnet veya vacip bir ibadettir. İttifak edilen nokta, kurban kesmenin farz olmadığıdır. Ülkemizde bu, göz ardı ediliyor ve kurban farz ibadet gibi algılanıyor. Bu yanlış algılama doğal olarak art arda birçok yanlışı da beraberinde getiriyor. İkinci olarak, kurban kesmek zengin sıfatı olan kişilere düşer. Yani bir kişinin kurban sünnetini yerine getirmesi için mali bakımdan zekát verecek, hacca gidecek nitelikte olması gerekir.

Ülkemizde bu da göz ardı ediliyor. Hemen herkes kurban kesiyor. Şöyle de denebilir: Hemen herkese kurban kestiriliyor. Hatta Anadolu'da birçok insan borçlanarak kurban kesmektedir. Nitekim Anadolu'da borçlanarak hacca gidenler de az değildir.
Geleneksel fıkhın verilerini Kur'an'ın verileri açısından değerlendirmeden önce iki noktanın altını çizelim.

Birincisi: Özellikle son yıllarda, hızlı ve amansız bir biçimde yol alan din sömürüsünün önemli gelir kaynaklarından biri haline getirilen kurban, trilyonluk meblağların konusu bir sektöre dönüştü. Bu yüzden kurban, sünnet olmaktan çıkarılıp fiilen farzlaştırıldı; onunla da yetinilmedi, örtülü bir biçimde İslam'ın en büyük farzı haline getirildi. Din sömürüsü sektörü, elinden gelse, ailenin tüm bireylerine bir veya iki kurban kestirecek.

Son yıllarda, kurbanın esas İslami amacı olan yoksulun et yemesi adeta unutulmuş, kurban denince akla bir tür deri kapma savaşı gelir olmuştur. Ortada, Allah rızası, din-diyanet, akıl-insaf ara ki bulasın... Utanmazlığın bini bir para...

Uyuşturucu çetelerinin dalaşını andıran bir manzara karşısındayız.
İki milyonu aşkın hayvan kesilmekte, Allah'ın ve fakirin adı paravan yapılarak birkaç başlı bir deri vurgunu sektörü beslenmektedir. İkinci nokta: Hz. Peygamber'in açık ve ısrarlı talimatına göre, kurban kesimi, hayvanın acı çekmesini en aza indirecek şekilde olmalıdır. Modern dünyada bu, elektroşok denen bir bayıltma yöntemiyle yapılmakta ve bu sayede hayvanların acısı hemen hemen sıfırlanmaktadır.

Bu yöntemin öncelikle Müslümanlar tarafından uygulanması gerekmez miydi? Acı çektirilen, hakları ihlal edilen hayvanların Allah huzurunda bizden davacı olacaklarını söyleyen ilk insan bizim peygamberimizdir. Bu anlayışı biz uygulamalarla hayatımıza yansıtabildik mi? Nerede? Bırakın yansıtmayı, elektroşok yönteminin gayri şer'i olduğunu iddia edebilen ilim ve merhamet düşmanlarıyla hálá karşılaşabiliyoruz. Hayvanlar acı çekiyor, dünyanın önünde dinimiz ve insanımız ithama maruz kalıyor. Yazık, günah değil mi?

Olaya bu noktadan bakıldığında, bırakın İslami esprinin korunmasını, kurban kesimleri yer yer hayvanlara işkence manzarası andırmaktadır. Hayvanlar yetersiz-kör bıçaklarla dakikalarca kıvrandırılmakta, zaman zaman yarı kesilmiş halde ayağa kalkmakta, hatta bazen caddelere fırlayarak yarı-kesik başlarıyla koşuşmaktadır. Allah elbette bunları görüyor ve bu mazlum hayvanların acılarından doğan günahı bir öfkeye dönüştürerek bu toprakların üstüne geri gönderiyor. Kur'an'ın dinini ve onun tebliğcisi Hz. Muhammed'i gerçekten tanıyanlar, şu söylediğimi anlamakta en küçük bir zorluk çekmeyeceklerdir.

Bir kez daha söylemek istiyorum: Peygamberimizin buyruklarına ters kurban kesimi hayvan katliamlarına, Kur'an'ın buyruklarına ters hac uygulaması ise yüzlerce, bazen binlerce insanın can vermesine sebep olmaktadır.

Ve İslam dünyası, ibadet ettiğini sanarak kasılıp durmaktadır. Çünkü İslam dünyası, ruhu-özü arayacak erdirici kaygıdan uzakta, fotoğraf ve lafı her şey sanacak bir sığlığa teslim olmuş bulunuyor." (Hürriyetim)

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 07.10.2014 09:14
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

Avatar
D. Ali Karaduman 2014-10-04 18:59:41

Ah be hocam. Almanya'da bir kurban kesimine şahit oldum. Türkiye'de olsa evinin önünde, yolda, bayırda, çayırda kurban kesip ortalığı kan gölüne çeviren müslüman din kardeşlerimiz Almanya'da kuzu kuzu gidiyorlar mezbahaneye. Şehirde olsun köyde olsun farketmiyor. Herkes alıyor kurbanını götürüyor mezbahaya. Hırıstiyan veyeriner muayene ediyor. Kesebilirsin diyor. Sonra hırıstiyan kasap bayıltıp kesiyor kurbanı. Kurban sahibi de yandan duasını okuyor.
Ey benim müslüman kardeşim sıkıyı görünce bu kurbanı hijyen içinde kesiyorsun daha doğrusu kestiriyorsun, üstelik veterinere muayene, kasaba kesim, arabaya nakliye ödüyorsun da neden ALLAH rızası için bunu Türkiyemizde yapmıyorsun. Bu şuna benziyor. Almanya'da trafik kurallarına tam olarak uyan Alamancı kardeş KAPIKULE'yi geçince basıyor gaza. Hop Çorlu'ya gelmeden kaza. Yollar kan gölü. Memleket kurban olsun sana.
Neden? Çünkü orda din ticareti yok kurallar var. Burda tam tersi.
Hocam uyandır bu milleti. Kurtar dinimizi sahte hadisçi çıkarcı hocalardan ve siyasetçılerden.
ALLAH SİZE UZUN ÖMÜR VERSİN, SADECE BU MÜCADELE İCİN. İSLAMI PEYGAMBERİMİZİN BİLDİRDİĞİ ŞEKİLDE ANLAŞILMASI İÇİN.
Nedir bu bölücülük. Her hocanın bir cemaati tarikati var. Kazları yolmak için.

Avatar
Nur Nur 2014-10-04 23:08:23

ah yaşar hocam allah size hayırlı uzun ömürler versin.kendi adıma size bir şey olacak diye aklım çıkıyor.tamam çok değerli eserleriniz var ama bizim insanımız maalesef bunları alıp okumazlar. bu yüzden sizden 1 tane yetmez.umarım yetiştirdiğiniz sizin çizginizden gidecek cesur öğrencileriniz vardır.ve eğer varsa onlarda acilen ekranlara çıkmalı. bu milletin artık gözünün açılması lazım. ülkemiz elden gitti gidiyor. din imanda zaten sömürülerek gitti. acilen uyanmalı bu halk.

Avatar
bayram tuzcu 2014-10-04 12:24:34

Bu yorum a yorum olmaz,bilgi dağarcigina saklanır, zamanı gelince kullanmak üzere

Avatar
D. Ali Karaduman 2014-10-04 18:36:54

Ah be hocam. Almanya'da bir kurban kesimine şahit oldum. Türkiye'de olsa evinin önünde, yolda, bayırda, çayırda kurban kesip ortalığı kan gölüne çeviren müslüman din kardeşlerimiz Almanya'da kuzu kuzu gidiyorlar mezbahaneye. Şehirde olsun köyde olsun farkk