Tümamiral İlker Güven'den Olay Açıklamalar!

Emekli Tümamiral İlker Güven, Oslo'daki akil adamlar toplantısından İngilizlerin TL'ye yönelmesi ile ilgili gündeme ilişkin çarpıcı konuları değerlendirdi..

01 Aralık 2018 Cumartesi 00:01

Emekli Tümamiral İlker Güven, Oslo'daki akil adamlar toplantısından İngilizlerin TL'ye yönelmesi ile ilgili gündeme ilişkin çarpıcı konuları değerlendirdi.

İşte o röportaj:

Oslo'da yapılan akil adamlar toplantısı çözüm sürecinin yeniden masaya yatırılması girişimi midir?

Öncelikle 2006 yılında CIA Türkiye Masa Şefi Poul Heinze'nin ABD Dış İşleri Bakanlığı'na verdiği raporu dikkatlice okumalıyız. Raporda: ''Türkiye'nin bu şekli ile ABD politikalarının yanında olacağından emin olamayız.Ülkeyi kuranlar denetim mekanizmalarını çok sıkı tutmuşlar. Hükümeti ikna ettiğimizde meclis,meclisi ikna ettiğimizde ordu, orduyu ikna ettiğimizde yargı karşımıza çıkıyor. ABD'nin çıkarları, Türkiye 'de bir federasyon kurulması ise;mutlaka bu dörtlü yapı ortadan kaldırılarak, Başkanlık Sistemi ‘ne geçilmelidir'' deniyor. Ayrıca Uluslararası Kriz Grubu'nun (bu Grup aynı zamanda emperyalizmin basın sözcüsü gibidir) son raporunda: ''Türkiye açılım sürecini yeniden başlatmalı,Kürtlere özerklik verilmeli,seçim barajı düşürülmeli, kimliksiz yeni bir anayasa yapılmalı ve askeri operasyonlar durdurulmalıdır'' diyor.

Daha önceki aylarda yapılan gizli İngiltere görüşmeleri ve son olarak basına yansıyan İngilizlerin TL'ye yönelmesi ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

İşte Oslo'da toplanan sözde akil adamlar toplantısı da, çözüm sürecinin başlatılması dayatmalarının ilk somut adımlarından birisidir. İngiltere'nin Ortadoğu ‘da Irak, Suriye ve Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon ve enerji kaynakları üzerinde söz sahibi olma hedefi devam etmektedir. İngiltere, aynı zamanda dünya finans merkezlerinin en önemlilerinden biridir. İktidarın bugünkü yapısı başta ABD olmak üzere emperyal güçlerin tam istediği yapıdır. Mart 2019'da yapılacak yerel seçimler, iktidar için hayati önemdedir. Ancak ülkemizin çıkarları ile iktidarın çıkarları örtüşmüyor. Türkiye maalesef bir ekonomik kriziçindedir. Ekonomik krizden çıkış için iç cephede bölücü vekışkırtıcı üslûp ile hareket etmek yerine, birleştirici,birlik ve beraberliği sağlayarak tarıma öncelik veren,üretken ekonomiye geçişi sağlayan bir üslûp Türkiye'nin çıkarınadır. Buna rağmen iktidar borç ekonomisini kendi çıkarı için devam ettirerek, acil finansal destek aramaktadır. Emperyal bir güç olan İngiltere de TL'ye yönelerek, iktidarın yürüttüğü borç ekonomisine can suyu sağlamaya çalışıyor diyebiliriz.

Bu girişimlere karşı MGK 'da alınan kararlar ve Fırat 'ın doğusuna yapılacak olan operasyon sinyallerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

MGK kararlarına bakarsak:

Suriye'de bir emr-i vaki ‘ye göz yumulmayacaktır.

Bazı ülkeler, PKK'nın Suriye kolu PYD/YPG'yi terör örgütü olarak görmüyor.

Irak 'taki terör unsurlarına yönelik operasyonlar sürecek.

Suriye'de siyasi çözüme en büyük tehdit Fırat Doğusu’ ndaki terör yapılandırması

Türkiye KKTC'nin hak ve menfaatlerine aykırı hiç bir gelişmeye müsaade etmeyecektir ifadelerine yer verilmiştir. Bu metinde biraz utangaç ve birazda çekingen ifadeler var. Zira Suriye'de emr-i vaki ‘yi kim yapıyor? Bazı ülkeler kimlerdir? Tehditler doğru olarak ifade edilmiş, ancak “Müsaade edilmeyecek!” diye vurgulanırken,nasılıncevabı yok. Oysa Türkiye'nin çıkarları, bekâ ve refah içeren unsurlardan oluşur. Bunun için de çekinmeden bekânın nasıl sağlanacağının, bazı ülkeler ifadesi yerine açık ve net biçimde adlarının vurgulanarak söylenmesi gerekir. Suriye'nin doğusunda ABD bizi açıkça oyalıyor ve PKK/PYD/YPG/SDG'yi iyice silahlandırarak güçlendiriyor. Daha önce Fırat Kalkanı Harekâtı ile Menbiç'ede girilip, sözde kantonların oluşumuna da seyirci kalınmaması gerekirdi. Bugün Fırat Doğusu'na geç kalınmış bir harekât yapılacağı imâ ediliyor. Her şeyden önce aylardır bu harekâtın yapılacağı ilan edile geliyor. Oysa bu tip harekâtlar önceden davul zurna ile ilan edilmez. Zira başarıda önemli rol oynayan, “Baskın Prensibi” yok edilmektedir. Böyle bir harekât içinzaman, mekân ve güç unsurlarından oluşan stratejik başarıda mutlaka gücünüzü geliştirmeniz gerekir.

Bundan sonrasında gerekenlerin yapılabilmesi için neler öneriyorsunuz?

Bunun için de önceulusal çıkarlarda duyguların, kinlerin yerinin olmadığı bilinci ile aklı egemen kılarak,Suriye Devlet Başkanı Beşer Esad ile süratle el sıkışıp Irak, Lübnan, İran, Azerbaycan ve Rusya ile ''Bölgesel İşbirliği ve Saldırmazlık '' anlaşması imzalanmalıdır. Buna paralel olarak Çiğli ve Diyarbakır hava alanlarından yabancı ülke uçaklarının kullanımı ile kürecik radarının faaliyetlerine el konulmalıdır. Böylece siyasi, ekonomik ve askeri güç sağlanırken, ABD ve AB'nin Suriye'deki varlıkları da uluslararası hukuka göre davetsiz ve istenmeyen güçkonumuna getirilir. Bu anlaşmadan sonra da Yunanistan'a nota verilerek, Ege ve Doğu Akdeniz‘de ihlâl edilen haklarımızın, tanınan süre içinde iade edilmesi istenmelidir. Özellikle, bize ait olan 150'den fazla ada ve adacıklardan 18 adedinin daha kısa zamanda boşaltılması, Lozan'a göre silahsız olması gereken adalardaki silahların kaldırılması, Girit Adası'nın hukuken dörtte üçü ile ada etrafındaki 14 ada ve adacıkların da, Türkiye'ye ait oldukları gerçeği vurgulanarak; Meis Adası dâhil birçok konuda pazarlık ve baskı gücümüz arttırılmalıdır. Türkiye, Doğu Akdeniz'dekıta sahanlığı dış sınırlarını 2004 ve 2013 yıllarında BM'ye bir nota ile bildirmiştir. Ancak buna paralel olarak, Münhasır Ekonomik Bölge ( MEB ) ilan edilmediği için GKRY'nin 2004'de ilan ettiği MEB'si,Türkiye'nin ve KKTC'nin hak ve menfaatlerini çiğnemektedir. Ayrıca Mısır ve Libya ile de diplomatik ilişki geliştirilerek, Yunanistan ve GKRY ile yaptıkları MEB Anlaşması'ndaki kayıplarının, Türkiye'nin kıta sahanlığına göre yapılacak anlaşma ile giderilebileceği bu ilişkide öncelikle ele alınmalıdır.

Berk Özer (USMER Yürütme Kurulu Üyesi)





Son Güncelleme: 03.12.2018 00:57
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol