SONUNDA GÜLEN SEN OLACAKSIN!

İhsan Eliaçık Hoca İle Kur'an'ı Keşfet'de bugün: Duha Suresi / 1-5...

19 Kasım 2014 Çarşamba 13:42
SONUNDA GÜLEN SEN OLACAKSIN!
Sevgi ve Merhameti sonsuz Allah'ın adıyla,

Aydınlık sabah dile gelsin!
Zifiri karanlık dile gelsin!
"Rabbin seni terk etti ne de küstü."
Başlangıçta sıkıntı çeksen de sonunda gülen sen olacaksın.
Rabbin sana verecek, gelecekte mutlu olan sen olacaksın.
(DUHA SURESİ / 1-5)

Hz. Muhammed daha ana rahmindeyken babasını, altı yaşındayken de annesini kaybetmiştir. Babasını hiç görmediği gibi annesini de büyük ihtimalle hatırlayamıyordu. Öksüzlüğün bir insana yaşatabileceği bütün ruhsal dramları yaşayarak büyümüştür. Sanki bu nedenle onun ruh dünyasını bütünüyle şefkat ve merhamet kaplamış gibidir. Nitekim bütün sözleri alt alta dizilse hakim olan ana temanın iyilik, şefkat, vicdan ve merhamet olduğu görülür. Rahmeti kendisine farz kılan Allah, sanki insanlığa seslenmek için bir öksüzün saf bir yürek temizliği içindeki vicdanını seçmiştir. Bu nedenle Hz. Muhammed, tam anlamıyla 'vicdanın ve merhametin sesi' olmak durumundadır.

Vahiy bazen azgın bir devlet terörü çocukları bir sepete koyup ırmağa attırırken, binlerce annenin döktüğü gözyaşından sinerji yaratarak, ırmağa terk edilerek büyümüş bir çocuğun ruh dünyasında şiddetli bir vicdani patlamaya dönüşerek ortaya çıkar. Vahiy bazen kuyuda bulunmuş bir çocuğun vicdanı olur... Vahiy bazen mabet basıp masaları sandalyeleri yerlere fırlatarak, 'Allah'ın evini ticarethaneye çevirdiniz' diye haykıran, bu bezirgan din tacirlerini göre göre büyüyen bir çocuğun çarmıha yürüyen dilinde 'kelime' olur... Bütün bunlarda öksüzlük, dram, trajedi, yalnızlık ve gariplik vardır. Bunların hepsi öksüzdür. Kimisi annesi babası olmama anlamında, onları bir şekilde kaybetme anlamında, kimisi de toplumu içinde yalnız kalma anlamında öksüzdür. Babası annesi olmayan öksüzdür. Toplumunda yanlış anlaşılan öksüzdür. Onca gürültü arasında sesini duyuramayan öksüzdür. Sözü yarım kalan, dışlanan, mahkum edilen, çaresiz kalan, kapısı çalınmayan, unutulan, terk edilen, taşlanan öksüzdür. Sanki yalnızlık, gariplik ve öksüzlük vahyin ve ilhamın membaıdır.

SAİL: İsteyen demektir. Daha doğrusu istemek zorunda kalan demektir. Bu duruma düşmüş olan için peygambere emrediliyor. 'Sakın isteyeni/yalvaranı azarlama!' Keza bu tabir, Allah'ın yarattığı dünya nimetlerini ona ihtiyacı olanlar/isteyenler arasından eşitçe taktir ettiğini söylerken de kullanılır: "Yeryüzünde sabit dağlar yarattı. Yeryüzünü rızık ve ürünlerle bereketlendirdi. Orada dört günde (dört mevsim) ihtiyacı olanlar/isteyenler için eşitçe güç ve kuvvet kaynakları taktir etti." (Fussilet 41/10)

Sail aynı zamanda sual yani soran demektir. Dolayısıyla soru soranı, bir meselesi olduğunu söyleyeni, senden yardım isteyeni sakın azarlama, küçük görme manasına da gelir.

Rabbin seni ne terk etti, ne de küstü: Yani Allah hiçbir insanı ne terk etmiş ne de küsüp darılmıştır. Kimseye durduk yere ayrıcalıklı muamelede bulunmamaktadır. Oluşun tabii seyrinde ne varsa onu tecelli ettirmektedir. Sizin başınıza gelenler kendi ellerinizle yaptıklarınızdan dolayıdır. Bu dünyanın niçin böyle olduğunu sorgulamayı bırakın. Bunun içinden çıkamazsınız. Çünkü yaratan siz değilsiniz. Siz elinizden ne geliyorsa onu yapmaya bakın. İyilik için, yetim ve yoksullar için çalışırsanız karşılığını göreceksiniz. Yaratma bir süreçtir; boyuna yenilenerek sürer. Bütün bu süreç boyunca Allah sizinle beraberdir. Dünya asla sahipsiz değildir; ancak siz çok acelecisiniz...

Başlangıçta sıkıntı çeksen de sonunda gülen sen olacaksın: Yani şu öksüz Muhammed'e söylüyorum siz anlayın: Hiçbirşey sıkıntısız doğmaz. Bizzat varoluş acı çekerek doğmaktır. Bir tohum çiçek açarken, bir civciv yumurtasından çıkarken daima 'yırtılarak, yarılarak, sökülerek' doğar. Doğuş, oluş ve varoluş bizatihi sancılıdır. Bu sancı varlık sancısıdır. Bu nedenle varolmayı hak etmek gerekir. Şunu unutmayın ki, işlerin sonu hayırdır, mutluluktur. Zira dünyanın sonunda hesaplaşma vardır. Hiçbir zalim, hiçbir nimet sahibi, hiçbir mal ve oğul sahibi, hiçbir mal ve mülk sahibi mezara girerek kendini unutturamaz. Hiçbir kötülük karşılıksız kalmaz. Onlar yaptıklarının hesabını vermek için dirilecektir. Yeniden yaratılacak, görülmemiş hesaplar görülecek, yarım kalmış sözler tamamlanacaktır. Bu, Allah'ın insanlığa sözüdür. Bunu gerçekleştiği bir gün göreceksiniz. Allah sözünden asla dönmez. O'na inanın; fakat siz sabırsızsınız...


YARIN:
DUHA SURESİ / 6 - 11
O SENİ BİR ÖKSÜZKEN BAĞRINA BASMADI MI?
ZOR ZAMANDA SANA ARKA ÇIKMADI MI?

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 19.11.2014 13:46
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

Avatar
evrensel 2014-11-19 16:44:54

Emeginize saglik.bizlere cok seyler ogretip dusunmemizi sagliyorsunuz.

Avatar
Nehriban çavaş 2014-11-19 17:00:46

ne kadar güzel tevsir yapıyorsunuz anlaşılır güncel teşekkürler kaleminiz yüreğiniz daim olsun

Avatar
Yolcu 2014-11-20 08:00:28

Her sabah yeni güne yeni umutlarla başlıyorum tefsirleri okuyarak
Yaptığınız hizmet yerine ulaşıyor