Sen kimsin

23 Ekim 2020 Cuma 06:53
Sen kimsin


Gençler artık Akp'ye oy vermiyor.

Son yerel seçimde bu açıkça görüldü.

Şu an yapılan her kamuoyu anketi de, aynı sonucu ortaya koyuyor.

Gençleri hamasetle kafalamak isteyen Akp “sen kimsin” adıyla klip hazırladı, 
sosyal medyaya servis etti.

Sen Fatih'sin, sen Selahaddin Eyyübi'sin, sen Şeyh Şamil'sin, sen şusun sen 
busun filan diyerek, damardan goygoy yapıyorlar.

Lafı evirip çevirip sen Tayyip Erdoğan'sına bağlıyorlar.

Klibin bir yerinde “sen Necip Fazılsın” demeden, Necip Fazıl Kısakürek 
gösteriliyor.

“Beşinci devrenin kapısında dimdik bekleyen sensin” deniyor.

“Anadolu kıtası büyüklüğündeki dava taşını, gediğine sen koyacaksın” deniyor.

Klibin bütün mesajları sadece dış ses tarafından okunurken, bu iki cümleden 
oluşan mesajlar hem sesli, hem yazılı olarak veriliyor.

Bu cümleler kelime kelime ekrana yazılıyor.

Sadece kulağa değil, göze de algılatılıyor.

Çünkü, klibin özü aslında orası.

“Beşinci devre” ve “dava taşı” bilinçaltına gönderiliyor.

Peki nedir bu “beşinci devre” ve “dava taşı” derseniz?

Bu iki mesaj…

Necip Fazıl'ın 1975 yılında yazdığı “gençliğe hitabe”de yeralıyor.

Aklınca, Atatürk'ün Gençliğe Hitabe'sine alternatif olarak kaleme aldığı bu 
hitabede… Osmanlı'yı üç devreye ayırıyor, 1923'te kurulan Türkiye Cumhuriyeti'ni 
“dördüncü devre” olarak nitelendiriyor.

Bu dördüncü devreyi, “işgal ordularının bile yapamayacağı bir cinayet, öldürücü 
küfür, çürük, süründürücü, taklitçi, helak edici” diye tarif ediyor!

“Beşinci devrenin kapısı önünde dimdik bekleyen bir gençlik” istediğini 
söylüyor.

Peki bu gençlik nasıl bir gençlik?

Onu da tarif ediyor…

“Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, öcünün davacısı 
bir gençlik” diyor.

Evet…

“Kindar nesil” istediğini söylüyor.

Başka ne diyor?

“Halka değil, hakka inanan, meclisin duvarında ‘hakimiyet hakkındır' düsturuna 
hasret çeken bir gençlik” istediğini söylüyor.

Türkçe'yi “kurbağa dili”ne benzetiyor.

Dikey halden yatay hale getirmek, yani “yıkmak” gerektiğini söylüyor.

İşdünyasına “viski çeken devrimbaz kodamanlar” diyor.

Açıkça tehdit ediyor.

“Allah buyruğunu kasanın kapısına kazımadıkça, serbest nefes bile alamazsın” 
diyor.

İşdünyasına bunu zorla dayatacak bir gençlik istediğini söylüyor.

Laik eğitim sistemine “komik üniversite, hokkabaz profesör, yalancı ders kitabı” 
diyor.

Gençleri laik eğitim sistemiyle eğiten kurumlara “zehirli tesir” diyor.

Laik Türkiye'yi savunan gazetelere “fuhuş albümü” diyor.

Cumhuriyet'e bağlı aileleri “temeli yıkık” diye nitelendiriyor.

“Annenizi, babanızı, ninenizi, dedenizi bile beğenmeyin, kendinizden büyük 
nesillere ‘gerçek müslüman olsaydınız bunlar başımıza gelmezdi' diye hesap 
sorun” diye yönlendiriyor.

Tee 1975 yılında “bu gençliğin ilk filizlerini görüyorum” diyor.

Bu kindar gençliğin “maya tutması için 30 yıldır kalemime ciğerimden kan çekerek 
yırtındım” diyor.

Ve, nihayetinde lafı “dava taşı”na getiriyor.

“Genç adam! Senden beklediğim, manevi babanın tabutunu musalla taşına, Anadolu 
kıtası büyüklüğündeki dava taşını gediğine koymandır. Surda bir gedik açtık, 
mukaddes mi mukaddes, ey kahpe rüzgar, artık ne yandan esersen es” diyor.

Türkçe mealiyle özetlersek…

Necip Fazıl'ın istediği gençlik, “kindar, demokrasiye inanmayan, egemenlik 
kayıtsız şartsız milletindir kavramını reddeden, devlet yönetiminde şeriat 
isteyen, Cumhuriyet'i dinsizlik, devrimcileri ayyaş, devrimleri kahpe rüzgar 
olarak nitelendiren, Türkçe'yi aşağılayan, kendisi gibi düşünmeyen işdünyasını 
tehdit eden, laik eğitimi zehirli gören, yandaş olmayan medyaya fuhuşçu damgası 
yapıştıran… Ve tüm bunları ‘dava' olarak görüp, ‘bu davanın taşını gediğine 
koyana kadar mücadele edecek bir gençlik'ti.”

Akp'nin “sen kimsin” klibi, işte bu.

Hazreti Ali, Fatih Sultan Mehmet, Şeyh Şamil, Kara Fatma, Aziz Sancar, Naim 
Süleymanoğlu, Aybüke öğretmen gibi örnek insanları vitrin olarak kullanıp, 
alttan alta bu örtülü mesajı veriyorlar.

Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür gençler yerine, yaşadığı toplumdan nefret 
eden, “öc almak” isteyen “kindar” gençler olmalarını istiyorlar!

Halbuki zaten… Akp'li ailelerde büyümüş gençlerimizin bile artık Akp'ye oy 
vermeme sebebi, tam olarak bu.

Gençlerimiz kin, nefret gibi insanlık dışı kavramlara teslim olmak istemiyor, bu 
ilkel duyguları yüreklerinde barındırmak istemiyor.

Gençlerimiz, uygar dünyadaki tüm yaşıtları gibi, gençliklerini yaşayarak mutlu 
olmak, geleceğe umutla bakmak istiyor, hepsi bu.

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 23.10.2020 06:58
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol