Allah'ın Kuran'da ölüleri dirilteceğinden ve onların geride bıraktıkları ile önceden gönderdiklerinden bahsettiğini belirten Eliaçık hoca, " Kuran'da deniyor ki; ölüleri diriltiriz. Onların gönderdiklerini yazarız. Geride bıraktıklarını da. Ve herşeyi apaçık bir kitapta tek tek sıralayıp yazmaktayız. Bundan şu anlaşılmalıdır: Ölü kalpleri diriltiriz. İçinde bir nüve taşıyan, dışarıdan bir hatırlatıcı arayan insanları diriltiriz. Oysa bazıları bunu kadere yoruyor ve tüm yaşananları öncede kaydoluyor sanıyor. Sonra da kader inancını çıkarıyor. Böyle birşey yok. Olaylar oldukça, yaşandıkça, adım attıkça ne yapıyorsanız yazılıyor, kaydediliyor. Evrenin hafızasında, yani Allah'ın bilgisinde kaydediliyor. Durum bundan ibarettir" dedi.
CEHENNEM DİYALOGLARI...
Allah'ın Cehennem'de yaşanacakları da açık bir şekilde insanlara ilettiğini, Kuran'da bu tasvirlerin net şekilde verildiğini anlatan Eliaçık hoca, " Kuran, cehennemlik olanlara 'merhaba' yok diyor. Muhakkak ki onlar ateşe atılacaklar. Merhabanın anlamı esenlik, güzellik senin üzerine olsun demektir. Bunun olmadığı yerde merhaba yoktur. Kimsenin kimseye selam vermediği, herkesin kin ve nefret içerisinde hesaplar yaptığı, herkesin gözünün diğerinin elinde olduğu bir yerde esenlikten bahsetmek mümkün değildir. Bu yüzden Cehennem de merhaba denmeyecektir diyor. Ve oraya gitmiş kişilerin yaşadığı tartışma şöyle anlatılıyor: Birbirlerine derler ki; sizin yüzünüzden biz buraya geldik, burası ne kötü bir yerdir. Ey rabbimiz biz buraya kimin yüzünden geldiysek onun azabını artır. Suçlu kimse o daha fazla azap çeksin. Ateşte katlanarak azap görsün. İşte kötülerin karşılacakları durum. Kuran bu kadar açık."
yuzdeyuzhaber
Dikkat!
Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.
Üye Girişi Üye Ol
benim dileğim yorum yapmak değil,dileğim bu yazıların sıksık yayınlanıp insaların aydınlanması.
allah,kimsenin alnına önceden bir şey yazmaz. yazılan kişinin yaptıklarıdır. allah yazsaydı,ne cennet olurdu ne de cehennem. çünkü kul,alnına yazılanın dışına çıkamaz. sevap-günah da olmazdı. katil de allah'ın yazdığına uymuş olurdu,namaz kılan da.
hocama bu değerli yorum için teşekkür ediyorum. insanımızı bu sakat inanıştan kurtaramazsak,yaptıklarının ve yapmadıklarının sorumlusu olduğuna onları inandıramazsak,ulusça gideceğimiz güzel bir gelecek olmaz.
onceden yazilmis birsey yok derseniz din ve allah kavramini yerle bir etmis olursunuz. dikkat edin hbocam, sonra ateist falan olursunuz bak. yani siz simdi insanlara, seneye bu zaman bu saat ve saniyede allahin sizin nerede olaup ne yapacaginizi bilmediginiz mi soylemeye calisiyorsunuz. din kavrami uzerinize coker, dikkat edin :)
oncelikle onceden yazilmis birsey yok derseniz din ve allah kavramini yerle bir etmis olursunuz. dikkat edin hocam, sonra ateist falan olursunuz bak. yani siz simdi insanlara, seneye bu zaman bu saat ve saniyede allahin sizin nerede olup ne yapacaginizi bilmedigini mi soylemeye calisiyorsunuz? din kavrami uzerinize coker, dikkat edin :)
oyle zaten, herkes allahin yazdigi senaryoya gore hayatini yasiyor. bunu din alimlerine sordugunuzda ise o taraflara kafalar ermez, kabullenip tovbe edeceksin denir. siz yok allah bilmiyor, herkes kendi yolunu kendi ciziyor dediginiz anda hayatin baslangicinden kiyamete kadar olan her seyi allahin bildigi tezini cope atarsiniz. allahin yeteneklerini kisitlamis olursunuz bu da sizi dinsiz yapabilir, dikkatli olunuz... saygilar
ben size bir soru daha sorayim, diyelim bir an icin dediginiz dogru... neden tum bu olaylar hafizaya kaydediliyor? allahin bu isten bir kazancimi, yani biz insanlar yemek yeriz, mesela oda bu sekilde mi besleniyor, var? neden bu kayit islemleri yapiliyor? madem herkes bir sekilde cennet-cehenneme gidiyor ise burada ne isimiz var? birilerinin cani sikilmista oyunmu oynuyor monopoli gibi...?
kaderimiz düz bir çizgi bizde onun üzerinde yol alan bir birey değiliz. kader dediğimiz çoklu yollardan oluşan bir labirent gibi sonu her insanınki gibi ölüm olan. yol ayrımına geldiğimiz zaman kararı vermeyi allah sana bırakmış. yoksa peygamber efendimiz diğer inanmayanları ikna yolu ile dinimizi kabul etmeye çalışmazdı. insanın içindeki iyilik veya kötülük o yol ayrımlarında bize nereye gideceğimize karar verdirir. bizde o yola gireriz.