O menüye buradan bakın

05 Eylül 2018 Çarşamba 04:13

Asıl söyleyeceğimi sona bırakacağım…
Önce…
Sizi 2000'li yıllar başına götürmeliyim ki, ne demek istediğim daha net anlaşılsın!
Başlıyorum:
Cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik krizini 2001'de yaşadık:
Bütçe açığı ekonomiyi sürdürülebilir olmaktan çıkardı. Dolar -eski parayla- 625 bin liradan 1 milyon 470 bin liraya yükseldi. Merkez Bankası'ndan bir günde 7.6 milyar dolar çekildi. Piyasalar -gecelik yüzde 250 gibi- faiz çılgınlığı yaşadı. Bankalar arası borçlanma oranları öylesine yükseldi ki bu adeta yıkımdı. İtibarıyla -devlete maliyeti 46 milyar dolar olacak- 22 banka battı! Her altı bankacıdan biri işini kaybetti…
Evet, krizin vurduğu en önemli sektör bankacılıktı…
Bu bankalardan biri de Hüsnü Özyeğin'in sahip olduğu Finansbank idi.
2001 krizinden önce Finansbank'ın borsadaki değeri 700 milyon dolar'dı.
Ekonominin dibe vurduğu o karanlık kriz günlerde değeri 84 milyon dolara kadar indi.
Ve banka krizden beş yıl sonra 2006'da tam 5.5 milyar dolara satıldı!
Peki…
Kriz günlerinde uykusuz geceler geçiren Özyeğin bankasını yaşatabilmek için neler yaptı:
– New York'taki dairesini sattı…
– Seçkin koleksiyonundaki tabloları sattı…
– Bankanın otomobillerini sattı…
Bitmedi…

HÜSNÜ ÖZYEĞİN'İN PARASI

Gazeteci Rıdvan Akar, “Bir Dünya Kurmak” adlı kita­bında Hüsnü Özyeğin'in ya­şamını kaleme aldı. O kriz günlerinde Özyeğin'in neler yaptığını şöyle yazdı:
“Özyeğin konvansiyonel (uzlaşmacı) kararlar ile işe başlama yanlısı değildi. Ön­celiği tasarrufavermeliydi… Banka maliyetlerinin çok sıkı biçimde denetlenmesine karar verdi. Öyle ki bankanın temizlik rutini bile değişti. Kriz öncesinde iki günde bir yapılan temizlik üç-dört günde bire çekildi… Bankanın camları ayda bir kez te­mizleniyordu. Bu rutin üç ayda bire çekildi. Özyeğin'in talimatıyla bin doların üstündeki bütün harcamalar Özyeğin'in onayıyla yapı­lacaktı. Tuvalet kağıdından elektrik faturasına kadar bin doların üstündeki her harcama Özyeğin'in masa­sına geliyordu. O da kılı kırk yarıyor, bankanın bu kritik günlerini aşması için ‘sinek­ten yağ çıkarmaya' çalışı­yordu. Örneğin tuvaletlerde kullanılan kağıthavluların ‘markasız' ürünlerden satın alınması talimatının bankaya getirisi tam tamına 57 bin liraydı…”
Hüsnü Özyeğin…
Güvenlik personelinin ço­raplarının pamuk mu, sentetik mi olacağını bile sorguladı!
Mesai bitiminde bankanın katlarını tek tek dolaşarak ışıkları kapattı.
Diyebilirsiniz ki:
“Koskoca banka bu küçük ta­sarruflarla mı ayakta kalacak?”
Asıl mesele şu:
Hüsnü Özyeğin'in tasarruf konusunda attığı her adım banka personelinde sorum­luluk ve duyarlılık geliştir­di. Örneğin:
Özyeğin'in kendisine gelen bir kargosonrasında, o şirketin pahalıya taşıma yap­tığını düşündüğü için başka bir firmayla anlaşması banka personeli arasında günlerce konuşuldu. Haliyle banka çalı­şanları da yapılan her harca­mada daha dikkatli olma­ya/davranmayabaşladı.
Sonuçta…
Çoğu kişinin belki önemsiz gördüğü tasarruf tedbirleri sayesinde de Hüsnü Özye­ğin Finansbank'ı batmaktan kurtarıp, büyüterek rekor fiyatla sattı!
Gelelim bunu niye yazdığım konusuna…

MİLLETİN PARASI

Aradan 17 yıl geçti.
Yine… Yeni ağır bir ekonomik krizle karşı karşıyayız.
Devleti yönetenler diyor ki:
“Tasarruf yapacağız!”
Nasıl yaptıkları Külliye/Saray'da yaptıkları resepsiyonda görüldü:
Meğer sadece kuş sütü eksikmiş!
Aloevera (Starex meyvesi eşliğinde)…
Efuli (Liçi meyvesi eşliğinde)…
Ejder Meyveli Smoothie (Chia tohumu eşliğinde)…
– Zencefilli Somonlu Suşi..
– Pataşur içerisinde Çerkez Tavuğu…
– Tartalet içerisinde Humus…
– Susamlı Levrek Simidi… Vs.
Diyebilirsiniz ki:
“Koskoca devlet bunlardan tasarruf yaparak mı krizi atlatacak?”
Mesele bu değil…
Mesele, devletin tasarruf yaptığını halka göstermektir!
Mesele, halkın bir kuruşu için devletin nasıl tasarruf yaptığını millete göstermektir!
Mesele, vatandaşa – çalışanlara örnek olmaktır.
Mesele, tasarrufu özendirmektir…
Mesele, psikolojidir.
Görünen, öyle dertleri yok.
Saray'da sunulan yiyeceklere halkla alay eder gibi – “milletin sofrası” demişler! Öyle ya para milletin cebinden çıkıyor; “yiyin efendiler yiyin!
Sonradan görmüşler iktidarı var karşımızda! Savurganlığı zenginlik, tasarrufu fakirlik sanıyorlar!
Yaşadığımız krizin sebebi; aşırı tüketim aşkı değil mi? Sahi Erdoğan'ın kaç uçağı var?
Bak arkadaş!
Yıl, 1935. Atatürk, Fethiye'de…
Halk karşılama şenliği yapmakta gemilerden havai fişek atmaktadır.
Atatürk'ün yanındakilerden biri Zafer Torpidosu komutanına “bir torpil de siz atın” der. Komutan “atalım ama bir tanesinin değeri 50 bin lira”diye cevap verir.
Atatürk müdahale eder:
“Vazgeçin torpil atmaktan millet o kadar zengin değil.”
Atatürk milletin parasını harcarken çok dikkatliydi.
Tasarruf, kimin parasını harcadığınla ilgilidir.
Hüsnü Özyeğin'in ki kendi parasıydı!
Saray'daki kimin?

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 05.09.2018 05:24
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

Avatar
Yatacak yerin yok Tayyip 2018-09-05 07:24:59