MİLLİ DAVA...

03 Aralık 2017 Pazar 03:37


Türk Bayrağı'nın önünde Türkiye'yi kurtaran kahraman olarak sunulan hayırsever 
hırsızımızın New York'taki itiraflarını özetlersek…

*

Hayırsever hırsızımız, hırsız bakanımıza 45-50 milyon euro rüşvet veriyor, 
rüşvet miktarı hırsız bakanımızı kesmiyor, hırsızlıktan yüzde 50 ortaklık 
istiyor, hayırsever hırsızımız 7 milyon dolar daha veriyor.

*

Amerikalı hakim “hırsızlığı nasıl yaptınız?” diye soruyor, hayırsever hırsızımız 
izah edeyim efenim diyor, duruşma salonuna karatahta getiriyorlar, hayırsever 
hırsızımız hırsızlığın şemasını çiziyor.

*

Şemaya göre… Hırsız bakanımız hayırsever hırsızımızı bankacı hırsızımıza 
gönderiyor, devlet bankamızdaki uzman hırsızlarımız çağırılıyor, hep beraber 
hırsızlık toplantısı yapıyorlar.

*

Hırsız bankacımız hayırsever hırsızımıza “el eli yıkar, iki el de yüzü yıkar” 
diyor, Amerikalı hakim anlamıyor, “bu ne demek?” diyor, hayırsever hırsızımız 
izah ediyor, “Türk atasözüdür, bir kişi bir kişiye yardım ederse, o da bu 
iyiliğin altında kalmaz manasındadır” diyor, böylece hırsızlarımızın 
atasözlerimizi kullanarak rüşvet istedikleri ortaya çıkıyor, hayırsever 
hırsızımız bankacı hırsızımıza ikişer milyon eurolar halinde rüşvet ödemeye 
başlıyor.

*

O kadar çok hırsızlık toplantısı yapılıyor ki, hayırsever hırsızımız ordan oraya 
koştururken trafikte sıkışıyor, İstanbul emniyetine telefon ediyor, güvenlik 
şeridini kullanmak istiyor, aman hırsızlıklar aksamasın diye hayırsever 
hırsızımıza ek şerit açılıyor.

*

İranlılar bakıyor ki, bizim hırsızlar gayet güzel çalıyor, Hintlilere 
methediyorlar, Hintliler geliyor, “Hindistan'da hırsızlık zor oluyor, mümkünse 
Türkiye'de hırsızlık yapabilir miyiz?” diye soruyorlar, hayırsever hırsızımız 
“hay hay” diyor, bizim devlet bankamız üzerinden Hintlilerin hırsızlığını 
organize edip, komisyonu alıyorlar.

*

Hayırsever hırsızımız, bir başka hırsız bakanımızın hırsız oğluna gidiyor, 
“babana söyle benim adıma referans mektubu yazsın, beni tavsiye etsin, Çin'e 
gidip Türkiye'de hırsızlık yapması için Çinli ortak arayacağım” diyor, 100 bin 
dolar rüşvet veriyor, referans mektubunu alıyor, Çin'e gidiyor, Çinliler efendi 
adam çıkıyor, hayırsever hırsızımızın hırsız olduğunu anlıyor, kapının önüne 
koyuyor.

*

İran bakıyor ki, bakan hırsız, bankacı hırsız, e vaziyet böyleyken aracılık 
yapan hayırsever hırsıza niye komisyon kaptırıyoruz diye düşünüyor, devreden 
çıkarmak istiyor, hayırsever hırsızımız İranlı hırsızların niyetini anlıyor, 
bizim hırsızları elaleme kaptırmamak için rüşveti arttırıyor, o kadar çok rüşvet 
dağıtıyor ki, yanlış kişilere yanlış rüşvetler gidiyor, mesela hırsız 
bankacımıza gitmesi gereken iki milyon euro, yanlışlıkla hırsız bakanımıza 
gidiyor, bilahare mahsuplaşıyorlar ama, yanlışlıkla rüşvet alanlar geri ödemede 
zorluk çıkarıyor, herkese yetecek kadar rüşvet varken lüzumsuz tatsızlık oluyor, 
hayırsever hırsızımızın sebil gibi rüşvet dağıttığını duymayan kalmıyor, 
hırsızlık yapılmayan devlet bankalarımızın bile canı çekiyor, biz de sevaba 
girelim filan demeye başlıyorlar.

*

Hırsızlık paraları birbirine dolanınca hırsız bakanımız sinirleniyor, “devlette 
böyle kepazelik olmaz, burası kabile devleti değil, hırsızlığa bi çekidüzen 
vermemiz lazım” diyor, hırsızlık brifingi istiyor, hayırsever hırsızımız o güne 
kadar yapılan hırsızlıklarının dökümünü dosya halinde hırsız bakanımıza sunuyor, 
hangi gün kaç milyar dolarlık hırsızlık yapılmış, kaç milyon euro ve dolar 
rüşvet ödenmiş, tek tek izahat veriyor… Böylece “rüşvetin belgesi olmaz” 
zannedilirken, “rüşvetin brifingi”nin bile olduğu ortaya çıkıyor!

*

Hırsızlık paraları yeniden nizam intizama kavuşuyor ama, bu defa da hayali altın 
ihracatı boka sarıyor, hırsız bankacımız “Amerikalılar iyice huylandı, altını 
bırakalım gıda işine girelim” diyor, hayali gıda ihracatına giriliyor, ama gene 
çarşafa dolanıyorlar, beş bin tonluk gemiye evrak üstünde 150 bin ton 
yükledikleri filan anlaşılıyor, hadi bakalım bu defa evrağı düzeltmek için 
rüşvet dağıtıyorlar… Duruşmanın tam burasında Amerikalı hakim bile gülümsüyor, 
“Türk hamamına giren terler” diyor!

*

Türk Bayrağı'nın önünde Türkiye'yi kurtaran kahraman olarak sunulan hayırsever 
hırsızımız, New York'ta bunları anlatıyor.

*

“Milli” dedikleri dava işte bu!

yuzdeyuzhaber





Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol