KUR'AN 'KEBAİRE'L-İSM' İLE NEYİ ANLATIYOR?

'İhsan Eliaçık ile Kur'an'ı Keşfetmeye var mısın?' başlıklı dizimizde bugünkü konumuz bir Kur'an deyimi olan 'Kebaire'l-İsm'.

10 Ekim 2014 Cuma 13:29
KUR'AN 'KEBAİRE'L-İSM' İLE NEYİ ANLATIYOR?

 Bu deyimin sözlük anlamının 'büyük olmak' olduğunu, kökününse 'suç işlemek, günaha girmek' manasına geldiğini kaydeden Eliaçık hoca, "Bu iki kelimeden oluşan 'kebaire'l-ism' 'büyük günahlar' demektir. Bu deyim aslında sadece müslümanlara değil insanlığa önemli mesajlar vermektedir. İlgili ayette geçen 'lemem' kelimesi ise 'bir anlık şuursuzluk hali' demek olup, 'günahlar, ufak, tefek hatalar' şeklinde meşhut olmuştur. Demek ki 'Günahın büyüğü, küçüğü olmaz' sözü doğru değildir. Suçun ve günahın büyüğü olur ve Allah bu anlamda büyükler (kebair) demektedir.


Öyle görünüyor ki, büyük günah, sure bağlamında, 'Dünya ve ahiret Allah'ındır' ve 'Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır' şeklinde tekrarlanan vurgulardan da anlaşılacağı üzere 'sahiplenme yani mülk' ile ilgilidir. Keza insan için emeğinden başka hakkı yoktur uyarısından da anlaşılacağı gibi kişi, emeğinden başka bir şeye sahip değildir. Bunu unutup Allah'ın mülkünden her hangi bir şeyi hakkı olmadığı halde örneğin çit çevirerek, emeği sömürerek sahiplenmeye kalkışması büyük günah (kebaire'l-ism) olmaktadır. Sure bağlamında anlaşılan budur.

Öteden beri insanlıkça suç ve günah olarak bilinip tanınan (maruf) kadim suç ve günahlar hep bu sahiplenmeyi ortadan kaldırmak için vazedilmiştir.

Nuh'un yedi kanununda yasaklanan 'Putlara tapmak, kafirlik yapmak, zina yapmak, adalete riayet etmemek, kan dökmek, hırsızlık yapmak, canlı hayvan yemek...'

Musa'nın on emrinde yasaklanan 'Allah'ın varlığını ve birliğini inkar etmek, put yapmak, ve putlara tapmak, Allah'ın ismini lüzumsuz yere anmak, anne ve babaya saygı göstermemek, öldürmek, zina yapmak, çalmak, yalancı şahitlik yapmak, insanların evine barkına, karısına, hizmetçisine, öküzüne, eşeğine, malına, canına göz dikmek...'

Budha'nın beş ilkesinde yasaklanan 'Öldürmek, hırsızlık yapmak, yalan söylemek, içki içmek, zina yapmak...'

Mani'nin üç mühründe emrediken 'Eline, beline, diline hakim olmama sonucu işlenen tüm suç ve günahlar...'

Çinli bilgeler Laotse ve Konfüçyus'un Tanrı, doğa ve törelere uyum ilkeleri...
Yunan filozofları Sokrat, Eflatun ve Aristo'nun altın, orta, erdem, adalet öğretileri...
Bunların hepsi sahiplenme ile ilgilidir. Mülk Adem kıssasında da geçtiği gibi yıkılmayacak bir mülke kavuşmak hırsıyla kişinin servet, siyaset, şehvet ve şöhret tutkusunu ifade ediyor. Bütün büyük suç ve günahlar bu hırs ve tamah ile işlenmektedir. Buna sembolik dide şeytanın sağdan (siyaset), soldan (servet), arkadan (şöhret) ve önden (şehvet) yaklaşması diyoruz." dedi.

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 10.10.2014 13:41
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol