'KASIM AYI ÇOK SICAK GEÇECEK...'

AKP'nin iç işleri hakkında görüş belirtmeyi doğru bulmadığını beyan eden  Bahçeli ne oldu da Davutoğlu'na en sert tonda çaktı?

19 Ekim 2017 Perşembe 01:20

Onca hayati  sorun varken ülke gündemini işgal eden AKP'li belediye başkanları 
istifaları magazininden (!) farklı bir noktaya gidelim. Başbakanlıktan azledilen 
Ahmet Davutoğlu ile MHP Genel Başkanı Doktor Devlet Bahçeli arasında  yaşanan 
sert kavgaya... AKP'nin iç işleri hakkında görüş belirtmeyi doğru bulmadığını 
beyan eden  Bahçeli ne oldu da Davutoğlu'na en sert tonda çaktı?

11 Ekim tarihinde kaleme aldığımız "Kabile Devleti miyiz" başlıklı yazımızda şu  
satırlara yer vermiştim:

"7 Haziran 2015 seçimlerinin ardından başlayan koalisyon hükümeti kurma 
çalışmalarında istikşafi görüşmeler sırasında dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu 
bir lidere bir şeyler söyler.. O da Erdoğan'ın kulağına gider. Sonrasını, 
Davutoğlu'nu azle götüren süreci ve kendisine yapılan kötü muameleyi yeri ve 
zamanı geldiğinde kaleme alınmak üzere başka bir yazıya bırakıyorum..."

Ucundan biraz çıtlatmanın zamanı geldi. Önce,  Davutoğlu'nun 10 maddelik Kerkük 
çözüm önerisinin ardından önceki gün Bahçeli'nin grup toplantısındaki sert 
sözlerini hatırlayalım:

"Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu, TSK, güçlü bir irade ile ağız birliği 
içindeyken eski Başbakan'ın aykırı beyanat vermesi gafillik ve garabettir. 
Durdun durdun da şimdi niye ortaya çıktın? Sen hangi yüzle konuşuyorsun."

Bu zehir zemberek ifadelere  Davutoğlu aynı gün 10 maddelik bir açıklamayla 
cevap verdi. Davutoğlu, "Türklük dersi vermek, Kerkük'e uğramamış olanların 
haddine değildir" dedi. Davutoğlu, kavgada bile kullanılmayacak sözler sarf etti 
Bahçeli'ye. MHP Genel Başkanını "FETÖ ile aynı dili kullanmakla" suçladı. 
Bahçeli'nin 17.25  saati önünde çektirdiği fotoğrafları hatırlattı... Davutoğlu, 
ifadelerin daha da ağırlaştırıp, "partisini baraj tehdidi ile yüz yüze bırakmış 
bir genel başkanın, en son 1 Kasım 2015 seçimlerinde yüzde 49.5 oy alarak 
milletimizin büyük teveccühüyle ülkeyi yönetme sorumluluğunu kesintisiz bir 
şekilde sürdüren partimizin politikalarını belirleme ve yönlendirme arzu ve 
teşebbüsü, AK Parti'ye gönül veren milletimizi de rahatsız eden açık bir 
hadsizliktir. Partisinin birliğini koruyamamış olanların, bugün şark 
kurnazlığıyla güya partimiz içinde ihtilaf çıkarma çabaları başarısız olmaya 
mahkumdur. Partimizin birliği ve beraberliği, ülkemizin huzur ve refahı için hiç 
bir fedakarlıktan kaçınmayacağımız da tecrübelerle sabittir" dedi.

Davutoğlu'na cevabı dün  MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın şu sözlerle 
yetiştirdi:

"Sultan Birinci Abdülhamit döneminde sırf isimleri 'Mehmet' olduğu için sadarete 
getirilen ve çapsızlıkları ortaya çıkınca kısa sürede görevine son verilen 7 
paşadan biri olan Yağlıkçızade Derviş Mehmet Paşa gibi, Ahmet Davutoğlu da isim 
ve soyadında bir keramet bulunmadığı kısa sürede anlaşılarak azledilmiştir. Buna 
rağmen Sayın Davutoğlu niye azledildiğini henüz idrak edememiştir."

"Şark kurnazı"..." Çapsız"...

Ahmet Davutoğlu, kendisini azil sürecine götüren süreçte düğmeye nasıl 
basıldığını çok iyi biliyor...

Bu satırların yazarının yıllardır Erdoğan ve Bahçeli arasındaki gizli ittifakı 
somut bilgilerle kaleme aldığının en yakın şahidi sizlersiniz. Onca hakaret ve 
tehdide rağmen doğru bildiklerimi söylemekten hiç  yılmadım. 7 Haziran 2015 
seçimlerinden sonra  tek başıma da kalsam  Erdoğan- Bahçeli gizli görüşmelerini 
ve varılan mutabakatlar sonucunda baskın seçime gidileceğini yazdım durdum. 1 
Kasım sonuçları ve daha sonra Davutuğlu'nun da Başbakanlıktan nasıl gönderildiği 
malumunuz. Arşivdeki yazılarımda...

İşte, bugün patlak veren münakaşanın perde arkası da ta o günlere dayanıyor. 
Sizler, istikşafi görüşmeler sırasında  koalisyona ayak direyen ve sebeplerini 
bir türlü kamuoyuna izah edemeyen Bahçeli'nin siyah çantasında neler olduğu ile 
meşgul edilirken, sarayda her şey  kotarılmıştı. Çok yakınındaki bir isim o 
günlerde Ahmet Davutoğlu'nun kaleminin sarayda nasıl kırıldığını  bana şöyle 
anlatmıştı:

"Davutoğlu ile Bahçeli ikili koalisyon  görüşmeleri sırasında, Ahmet bey Devlet 
beye "Biz koalisyonu kuralım. Cumhurbaşkanı da anayasal sınırları içinde 
Cumhurbaşkanlığı görevini yürütür' önerisini götürdü. Devlet bey buna hiç sesini 
çıkarmadı. Sonradan öğrendik ki, Bahçeli bunu Erdoğan'a aynen aktarmış. Bizim 
kalemimizde o gün kırılmış."

Aynı sağlam kaynaktan şunları da dinlemiştim:

"Ahmet Davutoğlu, azledildikten sonra  saraya 'sayın cumhurbaşkanına bari bir 
teşekkür edeyim' diye gitti. Cumhurbaşkanımız Ahmet beyi tam 2 saat özel 
kaleminde bekletmiş. Sonra 5 dakika görüşmüş. 'Ne teşekkürü" deyip göndermiş. 
Böyle  hak etmediği  ağır bir hakarete de maruz kaldı Davutoğlu..."

Öznesi "Kerkük" görünse de bu kavga o kavga değil. Bu hesaplaşma bambaşka bir 
hesaplaşma.  Kilometre taşları 7 Haziran 2015, 1 Kasım 2015, 5 Mayıs 2016, 
MHP'de olağanüstü kongre taleplerinin anti demokratik yollarla engellenmesi, 
"Getirin anayasa değişikliğini...",  16 Nisan 2017... Çapulcubaşı Barzani'nin 
sözde referandumu ve sonrasında olup bitenler ve  bitecekler... Hiçbiri 
tesadüfler neticesi değil... Kasım ayı çok sıcak geçecek. (Kaynak: Ahmet Takan)

yuzdeyuzhaber





Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol