İŞTE GÜL İŞTE SEZER...

27 Nisan 2018 Cuma 03:02

Sevgili okurlarım, Bay Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığına aday olma masalı bir süredir kamuoyunda ciddi biçimde tartışılıyor (du.)
Hem de CHP'nin adayı olmasından dem vuruluyordu!
Böyle bir durum asla yoktu…
Bu söylentinin kimler tarafından ve nasıl çıkarıldığını anlamış değilim.
Bir bardak suda fırtına yaratılmak istendi ve hikaye kesin olarak bitti.

* * *

Bay Abdullah Gül'ü kamuoyu yakından tanır.
Bay Recep Tayyip Erdoğan'ın bire bir kopyasıdır.
Recep Bey onu cumhurbaşkanlığına aday gösterirken “Kardeşim Abdullah Gül” diye tanıtmıştı.
Çankaya'da, Mustafa Kemal Atatürk'ün makamında oturduğu uzun yıllar içerisinde ana görevi, AKP iktidarının bütün icraatına onay vermek oldu.
Önüne ne gelirse, Allah ne verdiyse imzaladı…
Bu yüzden kamuoyunda “Çankaya noteri”olarak anıldı.
Devletin en yüce makamında oturuyordu ama bir gün olsun iktidarın yanlışlarını düzeltemedi.
Tarafsız cumhurbaşkanı kimliği ile milletin karşısına bir kez çıkıp uyarı görevini yerine getiremedi.
Cumhurbaşkanlığı döneminde Recep Tayyip'le birlikte lüks ve şatafat içinde kardeş kardeş yaşadılar, hep birlikte kilometre doldurdular.

* * *

Dönemi sona erdiği zaman yine Recep Tayyip'in koruması altında idi.
Kendisine İstanbul'daki görkemli Huber Köşkütahsis edildi çünkü beyefendi anasından köşklerde doğmuştu!
Bu köşk Osmanlı döneminde silah tüccarı ve komisyoncusu olan Huber kardeşler tarafından yaptırılmıştı…
Ve her tuğlasında Türk Milletinin iliğini emen biraderlerin sömürüsü, vurgunları vardı.
Boğaz'a nazır görkemli köşk son yıllarda iyice elden geçirilmişti.
Beyefendi süresi bitince Çankaya'dan ayrıldı ve doğrudan Huber'e taşındı!
Yıllar geçti, bir türlü çıkmak bilmiyordu.

* * *

Tablo şöyle idi:
Cumhurbaşkanlığına tahsis edilen bu köşkteki ikameti için bir kuruş para ödemiyordu.
Köşke ayrıca 20 daireli personel lojmanı, 150 kişilik asker-polis-hizmetliler için hizmet binası, resepsiyon alanı, konukları için lüks bir konukevi, ne gerekiyorsa yaptırılmıştı.
Cumhurbaşkanı değildi ama emrine çok sayıda Mercedes, BMW makam araçları tahsis edilmişti.
Yine emrinde onlarca koruma, şoförler, sekreterler, bahçe görevlileri, aşçılar, uşaklar, hizmetçiler, ne ararsanız bol miktarda vardı.

* * *

Bay Abdullah Gül artık cumhurbaşkanı falan değildi ama kendisine devlet kesesindensunulan bu olanaklardan sonuna kadar yararlanıyordu.
Koruyucusu Recep Bey'in himayesinde krallar gibi yaşamını sürdürüyordu…
Kendisini “Yeter artık, bu saltanata son ver”diye defalarca uyaran Mustafa Mutlu gibi gazeteci arkadaşlarımıza da mazeretini dolaylı yollardan, bazen de cuma namazı çıkışlarında doğrudan aktarıyordu:
“İstanbul Kavacık'ta villamızın inşaatı uzadı. Bitince oraya geçeceğiz!..”
Beyefendinin aklına “Şu devlet sarayında kalışım uzadıkça uzadı, bu cennette bedavadan yaşamak ayıp oluyor. Bari mütevazı bir eve taşınalım” demek gelmiyordu!

* * *

Bay Abdullah Gül, cumhurbaşkanlığı görevini Sayın Ahmet Necdet Sezer'den devralmıştı.
Şu anda hayatta olan iki eski cumhurbaşkanı onlar.
Abdullah Gül'ün lüks ve şatafatlı yaşamını azıcık anlattım. Şimdi kısacık bir kıyaslama yapalım:
Sayın Sezer o makamdan ayrıldığı günden beri Ankara'da kendi evinde yaşıyor. Devletin köşklerine, saraylarına ve olanaklarına hiçbir zaman tenezzül etmedi.
Emrine verilen birkaç polis ve bir adet eski model bir devlet aracı var.
Kendisiyle çeşitli zamanlarda sosyal ortamlarda rastlaştığımızda hep gördük.
Bir makam aracı, arka koltukta Sayın Sezer ve eşi, önde bir tek sivil koruma…
Hepsi bu!
Mütevazı ve saygın bir aile…

* * *

Bay Abdullah Gül, 2015 yılının nisan ayına kadar ailesiyle birlikte devletin Huber Köşkü'nde yaşadı…
Her türlü devlet olanağı emrinde idi!..
Ve çok şükür villasının inşaatı bitti de, oradan taşınıp gitti.
Burada iki eski cumhurbaşkanının kıyaslamasını, aradaki farkı anımsatmak için özellikle (ve çok kısaca) yaptım.

* * *

Şimdi bir düşünün ki ortaya atılan iddia ve söylentiler gerçek çıkmış ve Bay Abdullah Gül, CHP tarafından cumhurbaşkanlığına aday gösterilmişti!..
Böyle bir durum asla söz konusu değildi ama toplum bu söylentinin peşinde günlerce sürüklendi…
Tepkiler çok büyük oldu…
Hele ki, bu parti geçen seçimde bir Ekmeleddin vakası yaşamış, Devlet Bahçeli'nin oyununa düşüp onu aday göstermişti…
Şimdi ikinci bir Ekmeleddin vakası, başka bir deyişle Abdullah vakası yaşanırsa CHPmahvolur, resmen batışa geçerdi.
İYİ Parti de bütün olumlu imajını sıfırlardı.
Neyse ki bu tantana kısa sürdü.
Memleketi Allah korudu!

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 27.04.2018 03:19
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol