İşaretler, AK Parti ve MHP’nin adı koyulmamış, sözü kesilmemiş, zımni bir ortaklık içinde aynı yönde hareket ettiğini gösteriyor. Bugün yapılacak toplantıdan bir AK Parti-CHP ortaklığı çıkması gerçekten sürpriz olur

Sahi, Başbakan Ahmet Davutoğlu daha önce de “teröre ve şiddete karşı” bütün parti liderlerini ortak açıklamaya çağırmamış mıydı?

Bu çağrıya tek olumlu karşılık veren CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu olmamış mıydı, Davutoğlu bu nedenle Kılıçdaroğlu’na 25 Temmuz’da basının önünde teşekkür etmemiş miydi?

O halde üzerinde düşünmeye değer, Kılıçdaroğlu ile önemli 10 Ağustos görüşmesinden bir gün önce bu çağrıyı neden tekrarladığı üzerine.

***

Üstelik bu arada Kılıçdaroğlu HDP heyetiyle görüşmüş, o görüşmeden sonra CHP sözcüsü Engin Altay çıkıp PKK’yı eylemlere son verip silah bırakmaya çağırmış, o görüşmeyi takiben HDP ile devlet arasında aylar sonra ilk resmi temas kurulmuş olduğu halde…

Davutoğlu ve AK Parti’nin, CHP’nin şiddet eylemlerine karşı duruşu, PKK’nın silah bırakması konusunda tutumu üzerine son onbeş gün, hatta son beş gün içinde değişen bir tutumu mu var ki, bu çağrı bir AK Parti-CHP koalisyonunun mümkün olup olmayacağını anlayacağımız günün öncesinde yapılıyor?

Davutoğlu dün Kılıçdaroğlu görüşmesinde hükümet meselelerinin yanı sıra bu konunun da ele alınacağını duyurdu.

***

Manzara ortada: AK Parti 7 Haziran’da Meclis çoğunluğunu kaybetti, bugün tarih 10 Ağustos ve biz dikkatimizi hâlâ yeni bir hükümetin kurulamadığına veremiyoruz.

ABD için bu durum keyfe keder mesela; IŞİD’e karşı bir yıldır alamadığı İncirlik onayını, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın devlet yapısı üzerinde tam kontrolünü kaybetmek endişesiyle Davutoğlu’na yeni bir seçim baskısı yaptığı sırada, hem de istediğinin fazlasıyla aldı.

Bunu tartışabiliyoruz mesela. PKK’nın askeri, polisi yeniden şehit etmeye başladığını, Kandil’e akınlarda 390 PKK’lının nasıl öldürüldüğünü, Suruç’ta 31 genci öldüren bombacının acaba hakikaten IŞİD üyesi mi olduğunu tartışmak özgürlüğümüz var.

Ama seçim üzerinden iki ay geçtiği halde ne zaman hükümet kurulup kurulmayacağını tartışmaya kalksak, üstelik terör eylemleri gibi herkesi en zayıf yerinden vuran bir konu üzerinden dikkatimiz dağıtılıyor.

***

Bu açıklamasından bir gün önce Başbakan, IŞİD saldırısında bir astsubayın şehit edildiği sınır karakolundaydı. Akşamında AK Parti İstanbul İl Başkanlığına silahlı saldırı yapıldı, bir kişi yaralandı.

Yine aynı gün HDP eş-başkanı Selahattin Demirtaş, Brüksel dönüşünde PKK’nın hemen elini tetikten çekmesi gerektiğini söylemişti.

Ama yine aynı gün bir başka önemli siyasi gelişme daha olmuştu. MHP lideri Devlet Bahçeli ‘Erken seçime gidilsin de, nasıl gidileceğinin önemi yok’ mealinde konuşarak, daha önce reddettiği AK Parti seçim hükümetine kapı aralamıştı.

***

Yani siyaset kulislerinde her ne kadar Erdoğan ve Davutoğlu’nun önüne giden anketlerin HDP’yi yüzde 10 barajının üzerinde, AK Parti’yi de 276’nın, yani güvenoylaması sınırının altında gösterdiği konuşuluyorsa da AK Parti seçime gitmeye kararlı görünüyor.

Bunu da herhangi bir koalisyonda bakanlık dosyalarını, kadrolarını başka bir partiye, mesela CHP’ye kaptırmadan yapmak istiyorlar; en azından gün itibarıyla görüntü bu.

İşte MHP, “Milli birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde” klişesiyle AK Parti’ye muhtaç olduğu desteği verecek mi, vermeyecek mi? En azından gün itibarıyla verecek gibi görünüyor.

***

Karşılığında Bahçeli’nin istediği bir tek şey var gibi: Önce Meclis’ten seçim kararı çıkartın.

CHP’nin Anayasa Komisyonu toplanmadan karar almanın yanlış olacağı uyarılarına MHP pek aldırış etmiyor.

Malum, Bahçeli daha önceden 15 Kasım tarihini telafuz etmişti; tam da G-20 zirvesi nedeniyle pek çok dünya liderinin Erdoğan tarafından Antalya’da ağırlanacağı tarihe denk geliyor, tesadüf bu ya.

***

İşaretler, AK Parti ve MHP’nin adı koyulmamış, sözü kesilmemiş, zımni bir ortaklık içinde aynı yönde hareket ettiğini gösteriyor.

Bütün bu gelişmelere bakacak olursak toplantıdan bir AK Parti-CHP ortaklığı çıkması gerçekten sürpriz olur.

Zaten biraz da o yüzden Kılıçdaroğlu, Davutoğlu’dan 10 Ağustos akşamı için daveti aldığı gün 12 Ağustos’a parti toplantısı koydu; ama koalisyon değil, seçime hazırlık gündemiyle.