İMRALI'DAN SON TEHDİT! SAVAŞ GÜMBÜR GÜMBÜR GELİYORMUŞ!

TERÖR örgütü PKK’nın İmralı’da tutulan lideri Abdullah Öcalan, örgütün Kandil’deki liderleri ile BDP’yi ağır şekilde eleştirdi. İşte o sözler...

29 Temmuz 2011 Cuma 14:15
İMRALI'DAN SON TEHDİT! SAVAŞ GÜMBÜR GÜMBÜR GELİYORMUŞ!

 Öcalan’ın, yapacaklarının bittiğini belirterek, “Ben burada pratik önderlik yapamayacağımı, bu şartlarda bunu sürdüremeyeceğimi söylemiştim. Her iki taraf da bana bir şeyler söylüyorlar. Kandil beni taşeron olarak kullanıyor. Devlet de heyeti taşeron olarak kullanıyor. Her iki taraf da beni taşeron olarak kullanıyorlar. Her iki tarafın beni taşeron olarak kullanmasına son veriyorum. Bugün itibariyle buna son veriyorumö dedi. 

‘KANDİL BENİ TAŞERON OLARAK KULLANIYOR, BUNA SON VERİYORUM’

Terör örgütü PKK’nın İmralı adasındaki hapishanede tutulan lideri Abdullah Öcalan’ın geçtiğimiz Çarşamba günü avukatlarıyla yaptığı görüşmede söyledikleri örgüte yakın internet sitelerinde yayınlandı. PKK’nın Kandil dağındaki yöneticileri ile BDP’yi sert bir dille eleştiren Öcalan, “Ben burada pratik önderlik yapamayacağımı, bu şartlarda bunu sürdüremeyeceğimi söylemiştim. Her iki taraf da bana bir şeyler söylüyorlar. Devletin-AKP'nin zaten ne yaptığı ortada. Her iki taraf da beni idare ediyor. Aslında bu bir şantajdır. Kandil beni taşeron olarak kullanıyor. Devlet de heyeti taşeron olarak kullanıyor. Her iki taraf da beni taşeron olarak kullanıyorlar. Her iki tarafın beni taşeron olarak kullanmasına son veriyorum. Bugün itibariyle buna son veriyorumö dedi. 

‘BU KOŞULLARDA BARIŞ GÖRÜŞMESİ YAPILMAZ’

Yapacaklarının bittiğini söyleyen Öcalan, “Bundan sonra benim rolümü sürdürmem için sağlık, güvenlik ve özgür hareket alanının sağlanması gerekiyor. Artık bunlar olmadan hiçbir şey yapmıyorum. Bu şekildeki pozisyonum devlete de, Kürtlere de zarar veriyor. Bazıları da Öcalan bu şartlarda orada yönetemez, yapamaz, içeriden pratik önderlik yapılamaz. diyordu. Doğru söylüyorlar. Bu koşullarda barış görüşmesi yapılamaz"diye konuştu.

‘KCK ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMADI’ 

Öcalan, durumunu Güney Afrika’daki Nelson Mandela’ya benzeterek, Güney Afrika Ulusal Partisi’nin genel başkanlığını yapmış De Clerk’ı örnek gösterdi. Öcalan şöyle dedi:

“Durumum onunki gibidir. Ben de özgür olmadan, özgür hareket etmeden bu barış işine girişmem, kalkışmam. Bundan sonra doğru değil. Biliniyor, Güney Afrika'da Mandela'ya gerekli koşulları sağladılar, o da rolünü oynadı. Türkiye'de De Clerk rolünü oynayacak kimse de yok. Bırakın De Clerk'i, Erdoğan şu anda Çiller rolüne soyunmuş. Operasyon üzerine operasyon yapıyor. Heyet de üzerine düşeni yapmadı. KCK de üzerine düşeni yapmadı. Bu şekilde yol da alamıyoruz. Ayrıca zarar da veriyor. Devletin ali menfaatleri deniliyor ya, devlete de zarar veriyor. Kürtlere de zarar veriyor. Bu şekilde bu koşullarda daha fazla sürdürmem Kürtlerin yararına değil.ö

‘BENİ İDARE EDİLECEK ADAM DEĞİLİM’

Devlet ve PKK’yı kastederek, her iki tarafından işlerini kolaylaştırdığını, çözüm yolu sunduğunu savunan Öcalan konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Ben her iki tarafın da işlerini kolaylaştırdım, onlara öneriler sundum, onlara çözüm yolunu gösterdim, protokoller sundum, işlerini kolaylaştırıcı adımlar attım. Daha ne yapayım? Daha fazlasını ayda yılda bir burada bir saat konuşarak mı yapacağım! Daha ne yapayım? Ama her iki tarafın da tavırları başka. Beni de burada taşeron gibi kullanıyorlar. Her iki taraf da beni idare ediyor. Ben idare edilecek birisi değilim. Bunu böyle bilsinler. Ben Kürtlerin onuruyla oynanmasına izin vermem, buna hiçbir şekilde müsaade etmeyeceğim. Kürt siyasetçileri şunu bilmeli. İkide bir biz halkı tutamıyoruz, biz kitleyi zor durduruyoruz, kitle patlama noktasındadır. Sorun çözülmezse devrimci halk savaşını başlatırız, savaşa da barışa da hazırız diyorlar. Seni tutan mı var, yapar mısın yapmaz mısın sen bilirsin. Ama bu şekilde daha fazla benim üzerime yıkma. Türkiye de, ikide bir bitireceğiz, şöyle bitireceğiz diyor. Sen de bitireceksen bitir. Hükümet, bitirmek için ne yapıyorsa yapsın; özel timleri, polisi devreye sokuyormuş, bilmem dört kuvveti bir kuvvete bağlıyormuş, üçüncü kuvvet yaratıyormuş, ne yapıyorsanız yapın. İşte dün başbakanlıkta yine zirve yapmışlar. Ne karar aldıklarını bilmiyorum. Ama bu şekilde ben yokum. İşte Sri Lanka gibi olacak diyorlar. Üç yüz uçağı kaldırıp Kandil'i bombalayıp bitireceklerini söylüyorlar, yapacaksan ne duruyorsun! Örgüt de hazırsa Sri Lanka olmadığını ispatlar o halde.ö 

‘SİLAHLI GÜÇLERİ ÇEKECEĞİM DEDİM’

Taşeronluk yapmayacağını ifade eden Öcalan, şunları söyledi:

“Heyete de söyledim, Erdoğan'a da çağrı yaptım. Gerillayı güvenli bir alana çekeceğim demiştim. Ama buna dahi imkan tanımadılar. Öcalan ben silahlı güçleri güvenli bir yere çekeceğim diyorum. Buna dahi cevap vermiyorlar. Ben daha ne yapayım. AKP savaş istiyor, çözüm istemiyor. Bu şekilde, Başbakanın o çokça değer verdiği anaların gözyaşları böyle dinmez. Anaların gözyaşını dindirmek için silahlı güçleri güvenli bir yere çekeyim diyorum, buna bile cevap vermiyorlar. Tersine her gün operasyonlar var, çatışmalar yaşanıyor, asker, gerilla ölüyor. Kanın aktığı yerde barış nasıl gelişir? Hükümete açık mektubumdur. Eğer gözyaşının dinmesini istiyorsanız, gerillayı güvenli bir yere çekmemin yolunu açın. Böyle yaparsanız bir hafta içinde çözeriz. Savaşın gümbür gümbür geldiğini bunu durduracak tek kişinin ben olduğumu söyleyenlere diyorum: Ben burada ayda yılda bir yaptığım bir iki saatlik görüşmeyle mi bunu başaracağım. Yapabiliyorsa bu koşullarda gelip kendileri yapsın. Bu koşullarda kim bir şey yapabilir. Öcalan'ın rolünü oynaması için Hükümetin adım atması lazım, irade göstermesi lazım. Onlar da üzerine düşeni yapmalılar. Hem bu koşullarda hem de tek taraflı nasıl olacak? Liberal aydınlara sesleniyorum, böyle şey olur mu? Herşeyi bana yüklüyorlar. Herşeyi benden bekliyorlar. Bu koşullarda ne yapabilirim? Elimde çözmek için sihirli bir değnek yok ki? Bir hayvanı dürtmek için bile elinizde bir değnek olmalıdır. Benim şu anki durumum, susuz bir havuzda yüzmeye benziyor. Havuzun içinde su yok ama bana yüz diyorlar, sürekli yüz diyorlar. Nasıl yüzeyim bu şekilde, böyle şey olur mu? Ben bu şartlarda daha fazla ne yapabilirm ki! Bu neden görülmüyor? Ama başka sorumluluk alan da yok. Benden susuz havuzda yüzmemi istiyorlar. Hatta benden havada yüzmemi bekliyorlar.ö 

‘GERİLLA KİMSEYİ DİNLEMESİN, SİYASİLER DOĞRU DÜRÜST KARAR VERSİN’

Öcalan, 30 yıldır herkesin tüm yükü omuzlarına attığını, sırtında taşıdığını kaydetti. Kendisinin önderlik tarzına alışıldığını söyleyen Öcalan, “Benden, benim bu önderlik tarzımdan sürekli yardım almaya alışmışlar. Beni sürekli çalıştırıyorlar. Ama artık kendilerine daha fazla yardımcı olamam. Böyle anlayışı kabul etmiyorum. Bu şekildeki gerillacılığı kabul etmiyorum. Savaşırlar mı savaşmazlar mı, güçleri var mı yok mu ne yaparlar bilemem. Ama ben bunu bu şekilde daha fazla da devam ettiremem. Gerilla da süreci iyi anlamalıdır, gerekirse kimseyi dinlememeli, değerlerimize bağlı olmalı, ona göre süreci sahiplenmelidir. Siyasetçiler de doğru dürüst karar vermeli ve kararlarını da uygulamalıdırö diye konuştu. 

ÜÇ ŞART ÖNE SÜRDÜ

Kendisiyle görüşen heyete bu şartlar altında daha fazla görüşme sürdüremeyeceğini söylediğini bildiren Öcalan, “Heyetle herhalde bir kez daha görüşürüm. Bu kararımı onlara da anlatacağım. Bundan sonra her iki taraf anlaşabilirlerse anlaşsınlar. Bundan sonra bu koşullarda ben yokum. Kendi aralarında anlaşıyorlarsa anlaşırlar, savaşıyorlarsa savaşırlar, ben karışmıyorum. Benim rol almamı isterlerse üç şartım var; sağlık, güvenlik ve özgür hareket etme. Bu üç şartı sağlayabiliyorlarsa ben devam ederim. İki taraf da rolüm konusunda anlaşırlarsa, sağlık, güvenlik, özgür hareket alanı yaratırlarsa, rolümü oynarım. Bu şartları sağlayamıyorlarsa ben daha fazla devam etmeyeceğimö dedi. 

‘BAŞBAKAN BARIŞA YANAŞMIYOR’


Öcalan, tek bir annenin göz yaşının dökülmesini istemediğini savundu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a da çağrıda bulanan Öcalan, “Bir ananın gözyaşının dökülmesi bana acı veriyor. Türkiye kamuoyunun şunu bilmesini istiyorum. Ben Başbakan'a çözüm için gerillaları bir yerde toplayalım, sorunu hemen bir haftada çözelim demiştim. Ama Başbakan'dan ses yok. Başbakan'ı itham ediyorum. Barış istemiyor, her türlü kolaylığı sağlamamıza rağmen barışa yanaşmıyor. Daha ne yapabilirim?ö dedi. 

‘KCK, BDP VE DTK ANLAMIYOR’

Öcalan, değerlendirmelerini Muş’ta kendisini yakan Evrim Demir anısına yaptığını belirtti. Demir’in süreci en iyi anlayan kişi olduğunu belirten Öcalan, PKK, BDP VE DTK’ya ağır eleştiriler yönelterek, “Evrim süreci anlamıştı ama KCK, PKK, BDP, DTK bunlar anlamış değil. Bu sürecin gerçek anlayanı ve öncüsü Evrim Demir'dir. Mustafa Malçok da aynı şekilde. Her ikisi de çok genç, saygı duyulacak öncülerimizdir. Bize bu süreçte öncülük edecek en iyi kişilerdir. Ama bu şekilde kendilerini feda etmeleri yerine kendilerini özgürce ifade edebilecekleri yaşam olanaklarını oluşturmalarını tercih ediyor, öneriyorum. Her ikisini de saygıyla anıyorumö diye konuştu.

Cem EMİR/DİYARBAKIR, (DHA)





Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol