'HER İKİ TARAF DA AYNI BÖLGEYİ HEDEF ALIYOR'

'Bugün Kürtlerin sahiplenmek istediği coğrafya dün Ermenilerin hak iddia ettiği yerlerdi. Yani Vilayat-ı Sitte denen bölgeyi bugün Kürtler sahiplenmek istiyor. Hâlbuki...'

08 Mart 2016 Salı 23:36
'HER İKİ TARAF DA AYNI BÖLGEYİ HEDEF ALIYOR'
Turkish NY ile sözde Ermeni Soykırımı, 1915 meselesi ve Ermeni Diasporasına ilişkin görüşleri paylaşan Günay, bu konudaki görüşlerini şu şekilde dillendirdi:
" Ben Ermeni ve Kürt milliyetçilik hareketlerini izledikleri yol bakımından birbirine çok benzetiyorum. Bunu tarihten aldığım bilgilere dayanarak söylüyorum. Özellikle geçtiğimiz aylarda yayımlanan “Zoraki İttifaktan Yol Ayrımına İttihat-Terakki ve Ermeniler” adlı kitabımda yer alan ve farklı arşivlerden alınan bilgiler bunu doğruluyor. Bugün Kürtlerin sahiplenmek istediği coğrafya dün Ermenilerin hak iddia ettiği yerlerdi. Yani Vilayat-ı Sitte denen bölgeyi bugün Kürtler sahiplenmek istiyor. Hâlbuki 100 yıl önce Kürdistan olduğu iddia edilen coğrafyanın çok büyük kısmı bugünkü Türkiye topraklarının dışındadır. Dolayısıyla Türkiye açısından Ermeni ve Kürt iddiaları aynı coğrafi bölgeyi hedef almaktadır. Çünkü Ermeni iddialarından biri de “Kars Antlaşması’nı tanımayıp Doğu Anadolu Bölgesi’nin Batı Ermenistan olduğu…”dur.

Türkiye komşularından gelecek tehditlere karşı hazırlıklı olmalıdır. Ama bunu tamamen sınırlarını ve güvenliğini korumak çerçevesinde ele almalıdır. Sınırlarından girebilecek tehditleri daha tehdit oluşturmadan bertaraf etme hakkı vardır ve bu birçok ülkenin kullandığı bir yöntemdir. Türkiye de bu hakkı gerekirse kullanacaktır. Komşularının güvenlik ve asayişini tehdit eden çalışmalar yapmasına fırsat vermemesi her ülke gibi Türkiye’nin de hakkıdır."

Doç. Dr. Günay, Türkiye-Rusya ilişkileri için de şunları söyledi:
" Türkiye-Rusya ilişkileri Türk tarih yazımında çok ele alınan bir konudur. Ama ben burada şuna dikkat çekmek istiyorum. Rusya, coğrafi olarak ve iklim yapısı itibariyle avantajları az olan bir bölgededir. Bu nedenle güneye açılması ekonomik çıkarları açısından çok önemlidir. Bunun farkında olan Rusya vaktiyle Balkanlarda Osmanlı Devleti’ni zayıflatmış ve burada kurulan devletlerin ortaya çıkışında çok önemli rol oynamıştı. Ancak bu devletlerden hiçbiri Rusya’nın güdümüne girmeyi kabul etmemişti. Bu durum Rusya için çok büyük bir tecrübe oldu. Rusya güneye inmek için Doğu Anadolu bölgesini kullanabileceğini fark ettiğinde aynı hatayı yapmak istemedi. Birinci Dünya savaşı öncesinde bir Ermenistan kurulmasına ön ayak olmak yerine Ermenileri kullanmak suretiyle Doğu Anadolu’yu doğrudan doğruya işgal etmek istedi. Rusya bir taraftan da Kürtleri hem devlete hem Ermenilere karşı kışkırtıp silahlandırdı. Böyle yapmaktan amacı Doğu Anadolu’da karışıklıklar çıkarıp bölgeyi işgal etmek için zemin hazırlamaktı. Kürt aşiretlerinin feodal yapısı, mezhep farkları ve politik bölünmeler içinde olması Rusya’nın bazı Kürt aşiretlerini yanına çekmesini kolaylaştırdı. Rusya İran’daki Şii Kürt aşiretlerinin bazılarını da kendi güdümüne soktu. Ermenileri öncü birlikleri olarak kullandı. Çarın orduları Doğu Anadolu’yu işgal ettiğinde yanında Anadolu Ermenilerinin oluşturduğu çetelerle Abdürrezzak Bedirhan’ın etrafında toplanan bazı Kürt aşiretleri de vardı. Rusya o dönemde bir rejim değişikliği yaşadığı için amaçlarına ulaşamadı.

Rusya günümüzde de ekonomik anlamda kendini rahatlatacak bir pozisyon almak için ne gerekiyorsa yapmaktadır. Rusya’nın, Suriye’deki Esad rejimi ve İran ile müttefik olması, Kırım’a el koyması bu çerçevede düşünülmelidir. Ayrıca Ermeni iddialarının ilk defa 1940’larda Rusya’nın teşvikiyle şekillendirildiği hatırdan çıkarılmamalıdır. Tarihsel bütünlük içinde baktığımızda Rusya’nın Anadolu’da çıkan ayrılıkçı hareketlere verdiği destek ve bu konuda izlediği yol çok daha net görünmektedir."

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 10.03.2016 01:49
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol