Facebook, Twitter ve Google…

Corona virüsü meselesinde “yanlış bilgilendirme” konusunda Dünya Sağlık Örgütü 
ile birlikte çalıştıklarını açıkladı.

Neyin “doğru” ya da “yanlış” olduğunu belirleyen tek merci bu örgüttü. (Ki bilen 
bilir; Dünya Sağlık Örgütü'nün Rockefeller himayesinde kurulduğunu ve bu para 
odaklı kirli ilişkinin -1970'ler sonundaki kısa kesit dışında- sürdüğünü “Kara 
Kutu” kitabımda ayrıntılı yazdım.)

Ancak… Bugünlerde Dünya Sağlık Örgütü zorda! Amerikan medyasında hakkında sert 
eleştiriler çıkıyor. Çin'deki salgın konusunda erken uyarı yapmadığı ve hemen 
pandemi ilan etmediğini belirtiyorlar!

Konuyu açayım:

Dünya Sağlık Örgütü'nün, Nisan 2009 öncesine kadar pandemi/salgın ilanı için şu 
şartlar gerekiyordu:

-Yeni bir virüsün ortaya çıkıp hızla yayılması,

-İnsanların bu hastalığa bağışıklığının bulunmaması,

-Yüksek ölüm oranına sahip olması,

-Bulaşma oranının yüksek olması…

Dünya Sağlık Örgütü Nisan 2009'da aldığı kararla, bu son iki şarttan vazgeçti!

Ölüm oranı yüzde 0.12'den yüksek olmayan domuz gribi gibi vakalar bir anda 
pandemi/salgın tanımının içinde kendine yer buldu!

Amerikan medyası, “COV-19'u pandemi kapsamına almak için mart ayı ortasına kadar 
neden bekledin?” diye örgütü sorguluyor.

Dünya Sağlık Örgütü, o tarihe kadar ölüm oranının düşük olduğunu söyleyerek 
savunma yapıyor. Haklı.

Ve fakat:

Amerikan medyası, Dünya Sağlık Örgütü'nü Çin'in kontrolüne girmekle suçluyor. 
“Paranı biz veriyoruz” diyorlar. Benzer durum 1978'de de yaşandı: Örgütü 
Sovyetler Birliği emrine girmekle itham edip, parasını keserek tekrar kendi 
himayelerine alıp, sağlık sektörünü neoliberalizme uyumlu hale getirdiler!

Bugün yeni hedefleri ne?

PAPAĞANLARIN GÜNDEMİ

İki ay önce bu köşede…

“Yeni Soğuk Savaş” başlıklı yazımda “kapışma büyük” dedim.

Amerika'nın önde gelen kimya profesörlerinden Harvard Üniversitesi öğretim üyesi 
Charles M. Lieber'in

-COV-19 çıkışıyla ünlenen şehrin okulu- “Wuhan Teknoloji Üniversitesi ile ortak 
kimya projeleri yapmasını engellemek için “kazancını tam bildirmediği” 
gerekçesiyle tutuklandığını yazdım:

“Prof. Lieber ile birlikte çalıştığı iddia edilen Çinli bilim insanları Yanging 
Ye ve Zaosong Zheng hakkında ‘ekonomik casusluktan' tutuklama kararı çıkarıldı. 
ABD'de Peidong Yang, Yi Cui, Hongjie Dai, Bianxiao Cui, Harold Y. Hwang gibi 
nanoteknoloji çalışmalarıyla bilinen çok Çinli kimyager var… ABD 
üniversitelerinde ‘soruşturma virüsü' tedirginliği başladı; çoğu tıp okulu 71 
üniversitede 180 fikri mülkiyet soruşturması var! McCarthycilik hortladı… 
Bakalım ABD-Çin kapışması hangi boyutlara ulaşacak? Yani… Mesele, salt Corona 
değil; ABD medyasını kullanarak bu virüs üzerinden yapılan algı çalışmasına kafa 
yormaktır…”

İki ay önce yazdım bunları…

Dün baktım kimi yandaş Pelikancılar, Prof. Lieber'ın “corona virüsü üretmek ve 
Çin'e satmakla tutuklandığını” yazdı! Uyduruyorlar. Ki hep yaptıkları bu; ama 
buradaki asıl mesele şu: Hep Amerikan medyasının papağanlığını yapıyorlar!

AKP iktidarı asıl tehlikenin nerede olduğunu bir türlü görmek istemiyor.

HANGİ BİLİM İNSANI?

Evet, neler oluyor:

“COV-19 biyolojik silah olarak üretildi” diyenleri komplo teorisi yapmakla itham 
eden Amerikan medyası bugünlerde Çin'i “biyo-terörist” diye suçlamaya başladı!

Daha Ocak ayında Washington Times, virüsün Çin biyolojik silah programının 
parçası olduğunu iddia edenleri komplo teorisyeni diye itham ederek, “Wuhan 
Üniversitesi'ndeki laboratuvarın biyo-silah araştırması için uygun olmadığını” 
yazdı.

Hava döndü… Hedeflerinde Çin var…

Afganistan ve Irak'ta gönüllü savaşmış Cumhuriyetçi senatör Thomas Cotton, 
“COV-19 Çin'in biyo-silahı” diyor.

İngiltere Avam Kamarası Savunma Seçim Komitesi Başkanı Milletvekili Tobias 
Ellwood da aynı görüşte!

Sadece politikacılar değil; Prof. Francis Boyle gibi tanınmış hukukçular, Rush 
Limbaugh ve Josh Bernstein gibi medya yorumcuları aynı sözleri tekrarlıyor!  

Ya “bilim” dünyası? Amerikan Liberty Üniversitesi Başkanı Jerry Falwell Jr, 
Çin'in Kuzey Kore ile birlikte COV-19 oluşturduğuna inanıyor! Trump, işte bu 
“bilim insanlarından” virüsün kökenini araştırmalarını istedi.

Sonuçta:

Bu iş Çin'in sırtına yüklenecek…

Dünya Sağlık Örgütü'ne “ayağını denk al, bizim sözümüzden çıkma” tehdidi 
savuruyorlar!

Facebook, Twitter ve Google'da, Çin'i suçlayan komplo teorilerinin niye çok 
fazla olduğunu sanıyorsunuz?