'Gücümüz Elden Gidiyor'

Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, 'Birbiriyle çekişen insanların bulaştırdığı hastalığa kapıldık. Sonra içimize korku düştü, şimdi de gücümüz elimizden gidiyor. Kendimize gelmezsek, kifayetsiz muhterisleri durdurmazsak daha da kötüye gidecek. Üzülerek görüyorum ki, hala sandıktan ders çıkarmayanlar var' dedi.

03 Nisan 2019 Çarşamba 08:49
'Gücümüz Elden Gidiyor'

Yeni Şafak gazetesi yazarı Kemal Öztürk, 31 Mart seçimlerine ilişkin değerlendirmesinde AKP'nin gücünü de kaybetmeye başladığını yazdı.

"Erzurum’da karlı Palandöken’in eteklerinde, bir grup dertli adamla otururken en son dillendirmiştim bu iki şeyi. Bize ne oldu? Partimize ne oldu? Seçmene ne oldu?... Sorular havada uçuşurken, benden siyasi bir analiz bekleyen bu arkadaşlara ilk söylediğim şey, 'Enfal Suresi 46. ayet tecelli oluyor, onu yaşıyoruz' demek oldu. Şaşırdılar. Dinleyince hak verdiler. İşte şu anda kafamda mıh gibi çakılı duran ve beni etkisine alan şey bu" diyen Öztürk, yazısında şu ifadelere yer verdi:

Sanırım son yıllarda en çok etkilendiğim ve her fırsatta çevremdekilere anlattığım ayet budur:

“Birbirinizle çekişmeyin, sonra içinize korku düşer, gücünüz elinizden gider.”

Ankara’da, henüz AK Parti içinde büyük tartışmaların olmadığı zamanlarda, partinin üç önemli ismi, Erdoğan, Gül, Arınç’ın etrafındaki danışmanların ya da kadroların birbiriyle uğraştığı zamanlarda başlamıştım bu ayeti söylemeye.

“Siyasetin ve bürokrasinin doğasında bu çekişme vardır” derlerdi bana. Bense hep buna itiraz ederdim.

Onları ikna edeceğimize, onlar hepimize bu hastalığı bulaştırdı. Partinin büyükleri de bu hastalığı iyileştireceklerine, görmezden geldi. Sonunda muhteris insanların başlattığı bir hastalık, önce gizliden tüm bünyeye yayıldı, sonra da ilk krizde ortaya çıktı.

Gezi olaylarıyla başlayan krizden beri, AK Parti içinde birbiriyle uğraşan, bu çekişmeden kişisel çıkar elde etmeye çalışan ve bu karmaşayı daha çok tahrik edenlerin yüzünden, Enfal 46. ayetin tecelli edeceğini düşündüm hep.

Son yıllarda Ankara’ya geldiğimde ayetin ilk kısmının gerçekleştiğini gördüm. “İçinize korku düşer…” Konuşmaya, bir söz söylemeye, gördüğü yanlışa yanlış demeye, eleştirmeye korkan arkadaşlarımı gördüm. Kimse kimseye güvenmiyordu, kimse riskli hiçbir şey yapmıyordu.

İşte o günde, şimdi kafamda mıh gibi çakılı olan ikinci kelime belirdi zihnimde: Üzgünüm.

“Üzgünüm ama Enfel Suresi 46. ayetin tecellisini yaşıyoruz…”

Şimdi üzgünüz…

Türlü iftiralara, ahlaksızlıklara, karalamalara, adaletsizliklere maruz kaldığımız için değil üzüntümüz inanın. O büyük hayale inanmış Mısır’dan Filistin’e, Malezya’dan Bosna’ya kadar milyonlarca insana artık söyleyecek bir sözümüz kalmadığı için üzgünüz.

Bizim derdimiz, bizim davamız AK Parti’den büyüktü. Ve biz Erdoğan’ı tüm İslam dünyasının acı çeken insanlarına dermen olacak diye sevdik, peşinden gittik. Az kalmıştı, derman olacaktı ve başaracaktık.

İşte sonra birbiriyle çekişen insanların bulaştırdığı hastalığa kapıldık. Sonra içimize korku düştü, şimdi de gücümüz elimizden gidiyor. Kendimize gelmezsek, kifayetsiz muhterisleri durdurmazsak daha da kötüye gidecek. Üzülerek görüyorum ki, hala sandıktan ders çıkarmayanlar var.

Velhasıl bugün duygusalız. Bizimkisi gerçek bir aşk hikayesiydi ve henüz şarkı olarak dillere düşmemişti. Gözümüzün önünde erimesinden dolayı olsa gerek, duygusalız.

Kusura bakmayın. Yarın soğuk kanlı analizlere devam ederiz.

yuzdeyuzhaber





Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol