'ERDOĞAN KIZGIN ÇÜNKÜ...'

Araştırmacı Gazeteci Soner Yalçın, seçim sürecinde Erdoğan'ın psikolojik durumunu irdeledi!

27 Nisan 2018 Cuma 01:40

İşte Yalçın'ın o yazısı:

Türkiye'de…
Harp Okullarında…
Harp Akademilerinde…
“Tannenberg Sava­şı” mutlaka irdelenirdi. Şöyle:
Birinci Dünya Savaşı'nın henüz başlarında 166 bin kişilik 8'inci Alman Ordusu 
-bugünkü Polon­ya'da- Rusya'nın 210 bin kişilik 1'inci ve 206 bin kişi­lik 2'nci 
Ordusu tarafından çembere alındı.
Almanlar için hayli zor durumdu. İlk etapta başarısız General Pritwitz görevden 
alındı. Yerine General Hin­denburg getirildi.
Emekli olmasına rağ­men görevi kabul eden Hindenburg'un tek iste­ği vardı: 
“Yarbay Walther Nikolai yanımda göreve başlasın!”
– 1926 yılında MAH (MİT) kuruluşunda da bulunan- Yarbay Nikolai'nin uzmanlık 
alanı psikolojik harp idi.
Yarbay, hemen biyolojik istihbarat çalışmalarına baş­ladı. Rus 1'inci Ordu 
Komuta­nı General Rennenkamf ile Rus 2'nci Ordu Komutanı General Samsonov'un 
karakter raporunu yazdı:
Rennenkampf; aşırı ihtiyatlı, evhamlı, savunmacı, çekingen ve aşırı kıskançtı.
Samsonov; cesur, atak, cüretkar, enerjik ve eğlenceye düşkün çapkındı.
Yarbay Nikolai eşsiz bir psikolojik hareket başlattı:
General Samsonov'un el yazısını taklit ettire­rek General Rennenkampf'ın eşine 
aşk mektubu yazdırdı. Ardından güya Rus posta teş­kilatı bayan Rennenkampf'ı 
evde bulamayınca mektubu eşine gönderdi!
Yetmedi. Alman Nikolai, Rus 1'inci Ordu'nun şif­relerini çözdürüp General 
Rennenkampf'ın kulağına gidecek aşk dedikodula­rı çıkarttı. Yani…
Aşırı kıskanç Rennen­kampf psikolojik olarak darmadağın edildi. Ve: Alman 8'inci 
Ordusu, Gene­ral Samsonov komutasındaki Rus 2'nci Ordusu'na taarruza 
kalkıştığında yerinden kıpırda­madı! Samsonov'un yardım çağrısına kulağını 
kapadı; ka­rısıyla aşk yaşadığını sandığı bir adama nasıl güvenebilirdi? 
Sonuçta:
200 bin askerini kay­beden Ruslar Tannenberg Savaşı'nda Almanlara yenildi.

Ruh hali

Diyebilirsiniz ki:
“Gündemde cumhurbaşkan­ları adayları varken, Tannen­berg Savaşı da nereden 
çıktı?
Tannenberg Savaşı, psiko­lojik harbin önemini ortaya çıkardı.
Tannenberg Savaşı, biyo­lojik istihbaratın önemini ortaya çıkardı.
Psikolojik harp sadece savaş meydanlarında olmaz; politi­kada da sık kullanılır.
Önceki gün…
TBMM oturumunu izle­yen Erdoğan'ın yüzü çok asıktı.
Sadece o gün değil… Bas­kın seçim kararını açıkladıktan sonra Erdoğan'ın yüzü 
hep düşük. Gergin olduğu her halinden belli. Hele…
TBMM'deki 23 Nisan Resepsiyonu'nda meclis'te konuşan CHP'li Özgür Özel'e tepki 
göstererek, “Ben aşağıda olsaydım ona sadece ağzının payını değil ona verilmesi 
gereken dersin en büyüğünü verirdim” deme­si ruh halinin çarpıcı örneği!
Erdoğan'ın psikolojisini ne bozdu/bozuyor?
Demek işler yolunda pek gitmiyor!
Peki…
Erdoğan, kendi dışında herkese kızıyor ama asıl kendine kızması gerekmiyor mu? 
Örneğin…
Şöyle kaba hesap yapalım:
Bir yıl önce…
Erdoğan'ın isteğiyle Cum­hurbaşkanlığı referandumu yapıldı; parlamenter sistem 
yıkıldı.
Peki, 16 Nisan 2017 refe­randumu olmasaydı ve Türki­ye yine 24 Haziran 2018'de 
genel seçime gitseydi sandık sonuçları ne olurdu:
Büyük ihtimal Meclis'te iki parti olurdu: AKP ve CHP!
Öyle yüzde 51'i arama zahmeti olmadan AKP,  -tıpkı 3 Kasım 2002 seçiminde olduğu 
gibi- yüzde 34 oyla bile kahir ekseriyeti alıp iktidarda oturmaya devam ederdi. 
Erdoğan yine “tek adam” olurdu ve OHAL'i de arkasına alarak yapmadığını 
bırakmazdı!
O halde…
Hep sorduğumu tekrarlaya­yım; 16 Nisan referandumuna ne gerek vardı?
Erdoğan'ı kim kandırdı?
Erdoğan'ın sinirini bu mu bozuyor?

Gül manevrası

Erdoğan'ın yaptığı siyasi hata tek değil:
Sırf MHP için seçim pusu­lasını tuhaflaştırarak, muha­lefete “sıfır baraj” 
olanağı vermesini nasıl değerlendir­mek lazım?
İnsan ister istemez düşü­nüyor:
Önce liberaller ve sonra FETÖ ile ilişkileri bozulduktan sonra ardı ardına 
politik yanlış­lık yapması tesadüf mü? “Akıl hocalarını” mı kaybetti?
Ya da şöyle sormalıyım:
“Üst Akıl” desteği olmayın­ca mı bu kadar büyük yanılgı­lara imza atıyor?
Tüm bunlar Erdoğan'ın sinir­lerini mi bozuyor?
Bakınız:
Siyasette psikolojik harbi en iyi kullanan Saadet Parti­si (SP)!
Abdullah Gül aday olur veya olmaz. Ama SP, Gül'ü öyle bir noktaya taşıdı ki, Gül 
“bayrak açmış” gibi görünüyor.
Ve, “Gül alternatifi” Erdo­ğan'ı sinirlendirmeye yetti!
Erdoğan'ın 24 Haziran'a giden süreçte “yol kazaları” ya­pacağının emareleri 
şimdiden emareleri görülüyor; soğukkan­lılığını çabuk kaybediyor. Vs.
Erdoğan gururunu yenip özeleştiri yapacağına sinir­lenerek daha büyük 
yanlışlıkla­ra savruluyor.
Hâlâ… Herkese karşı yal­nız kendisi haklı!
Erdoğan'ın bu psikolojisi muhalefetin çok işine yaraya­bilir.
Tıpkı…
Rus Orduları tarafından kuşatılan Alman Ordusu'nun imkansızı başarıp zafer 
kazan­ması gibi, muhalefet bloku da bu seçimde büyük başarı kazanabilir.
Yeter ki Erdoğan'ın bozulan psikolojisinden yararlanmayı akıl edebilsinler!

yuzdeyuzhaber





Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol