" Merhaba...

Bundan böyle sizlerle Günboyu'nda ara sıra beraber olacağız. Sıcak yazılarla,sıcak haberlerle,sıcak yorumlarla...

Ankara'nın derin dehlizlerinde neler oluyor, siyasi kulislerde neler konuşuluyor,sıcak gündem maddelerinin perde arkasında ne var?...

Geçekten her şey göründüğü veya yansıtıldığı gibi mi?..

Tüm bu soruların cevabını  Rüzgarlı  Sokak da bulacaksınız.

İlgi ve merakla takip edeceğinizi umuyorum...

Kısa selamlamamızın ardından  kolları sıvayıp  gazetecilik deyimiyle ilk bombayı patlatalım; İstanbul seçimleri odaklı siyaset gündemine mahkum olduk.

İstanbul ile yatıyor İstanbul ile kalkıyoruz.

Bir yere gidiyorsunuz "S-400 krizi Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük krizlerinden biri" diyorsunuz, muhatabınız size " boş ver sen onu.Sen bana, İstanbul seçimlerinden haber ver. Hangisi kazanır?" diye karşılık veriyor.

Eh,burası Türkiye !.. Hal böyle olunca fazla da denecek bir şey kalmıyor.

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın 23 Haziran seçimine yönelik İstanbul'da  ilçe ilçe  dolaşarak miting yapmayacağı kararı aldığı haberi gündeme yayıldıktan sonra epey bir yorum yapıldı.

Kimileri bunu, "31 Mart'tan farklı strateji. Miting yerine seçmenle yüz yüze görüşülecek", kimileri " Erdoğan geride durarak seçim yenilgisini Binali Yıldırım'a yıkacak. Kendisini tartıştırmayacak ", kimileri de " Erdoğan havlu attı" diye yorumladı.  

Bendeniz, Erdoğan asla havlu atmayacak bir siyasetçi olduğunu en iyi bilenlerdenim.

Hele söz konusu İstanbul ise -ki bunun altına yüzlerce neden sıralayabilirim- Erdoğan ne Binali Yıldırım'a ne de damadı Berat Albayrak'a  pabuç kaptırmaz...

Hele ki o malumunuz tam saha YSK  baskısının ardından...

Neyse!..  

Sarayın yeni İstanbul  seçim stratejisi ile birlikte  Erdoğan'ın alışık olduğumuz günde en az 3 yerde konuşması ve bunların televizyon kanallarından canlı verilmesi temposunda düşüş olunca Ankara'nın siyasi dehlizlerinde acayip şeyler konuşulmaya başlandı.

Tayyip Erdoğan'ın bilinen hastalığının nüksettiği ve tedavi gördüğüne dair...

İddialar böyle olunca, bir Ankara gazetecisi olarak işin peşine düşmemek mesleğe ihanet olurdu.

Hala siyasette çok aktif olan AKP kurucusu bir isimle görüştüm, " sayın Erdoğan son aylardaki aşırı yoğun temposundan dolayı çok yorgun düştü. 3 gün özel bir hastaneye giderek tedavi gördü. Doktorlarda temposunu düşürmesini önerdi. Kendisi herhalde bir süre sadece devlet işlerine ağırlık verecek. Korkulacak bir şey yok" dedi.

Saraya yakın bir başka kaynağımda, iddiaları doğrulayarak  ısrarlarıma rağmen ayrıntıya girmeyi reddetti ve sadece " sayın Cumhurbaşkanı insan üstü bir gayretle çok yoğun çalışıyor. Onun aldığı ilaçları normal bir insan alsa o yüzden hasta olur" demekle yetindi.Tayyip Erdoğan'ın sağlığı ile ilgili siyasi kulislerde yapılan spekülasyonlar daha da ileri boyutlara ulaştı.  

Bazı AKP ileri gelenleri,İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun son günlerdeki çıkışlarına işaret ederek, "Soylu, şimdiden Erdoğan sonrası için hazırlık yapıyor. Yoksa bunlara cesaret edemez" yorumunu yapıyor.

Bırakın ,"yeni seçim stratejisi" laflarını bir tarafa... AKP, fokur fokur kaynıyor!.."