'EHLİ KİTAP MÜSLÜMANLARI DA KAPSIYOR'

İlahiyatçı-Yazar İhsan Eliaçık hoca, Kur'an'da vurgulanagelen 'ehli kitap' kavramının tüm müslümanları da kapsadığını söyledi.

28 Mart 2016 Pazartesi 01:36
'EHLİ KİTAP MÜSLÜMANLARI DA KAPSIYOR'

 Eliaçık hoca, 'Kitap Kimdir' isimli makalesinde 'Ehli Kitap' kavramını irdeledi. Bu kavramın bugüne kadar sadece Yahudi ya da Hristiyanlar için geçerli kılındığını ancak durumun hiçte böyle olmadığını vurgulayan Eliaçık hoca, " Bu kavram biz müslümanları da kapsıyor" dedi. 

"Kur’an’ın “tarihini” değil; çağımıza yönelik “mesajını” önceleyen Yaşayan Kur’an esprisine göre “Ey önceki çağlarda kendilerine Kitâp verilenler!” hitabına biz Kur’an “ehli” olanlar da girmeli değil mi? Çünkü şu an biz de önceki çağlarda (14 asır önce) indirilmiş bir Kitab’ın ehli/varisi olduğumuzu iddia edip durmaktayız" diyen Eliaçık hoca, Kur'an ayetlerine göre bu kavram kapsamına girenleri 15 madde de sıraladı. İşte o maddeler: " Ehl-i kitâp aşağıda Kur’an’dan ilgili ayetleri tarayarak çıkardığım 15 maddede sıralanan özellikleri üzerinde bulunduran her kişi ve kesim olmak icap eder. Kendisine tarihsel/dinsel kimlik olarak Yahudi, Hristıyan, Mecusi, Hindu, Müslüman demiş fark etmez. Kanımca her kim bu özellikleri taşıyorsa Ehl-i kitâplaşmış demektir.
Aşağıda hiçbir tarihsel/dinsel kimlik adı anmadan, kendilerini bir Kitap’a nisbet edenlerin özelliklerini tavır ve davranış tarzları bakımından okuyacaksınız. Bakalım Ehl-i Kitap kimmiş?

1- Üzerinden zamanlar geçtikçe yanlarındaki Kitabı dünya malı yığma vesilesi haline getirirler. Kitabın sadece “ehli” olmakla işin biteceğini sanırlar. “Nasıl olsa mağfiret edileceğiz” derler. (bkz. A’raf; 169). Bu nedenle en önemli özellikleri “fırka-ı naciye”nin kendileri olduğu iddiasıyla “kurtulmuşluk vehmi” içinde olmalarıdır.


2- Öyle donmuş, katılaşmış ve taşlaşmışlardır ki ellerindeki Kitabı dünya malına alet etmeme çağrısı yapan uyarıcıları, hatırlatıcıları şaşkınlıkla karşılarlar. (bkz. A’raf; 63). Çünkü Kitâp onların tapulu malıdır, bu işin sahibi ve kompedanı onlardır. (!).


3- Bu tür uyarılarda bulunanları kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Fakat uyarıya kulak asmak işlerine gelmez. (bkz. En’am; 20). Çünkü içine girdikleri kurtulmuşluk vehmi onlara kafa konforlarını iade etmekte, asude gölgeliklerde gayet mutlu yaşayıp gitmektedirler.


4- Kendi elleriyle yazdıkları bir takım kitapları ruhanîleştirirler. “Bu Allah’tan” diyerek vehbî yolla yazdırıldığını söylerler. Dahası az bir paha (para, makam, mevki, taraftar çoğaltma, karizma, şöhret) karşılığı satarlar. (bkz. Bakara; 79). Allah’ı ve Kitap’ı bunları sağlamada kolay ve ucuz bir sermaye olarak kullanırlar. Oysa karınlarına ateş doldurduklarının farkında bile değillerdir. (bkz. Bakara; 174).


5- “Bizden başka kimse cennete giremeyecek” derler. Kendi dininden başkasını cennete layık görmezler. Oysa bu sadece bir kuruntudur. ‘Madem öyle ölümü hemen isteyin?’ deyince birden gizli günahlarını ve kötü işlerini hatırlayarak yerlerinde çakılıp kalırlar. (bkz. Bakara; 111).


6- Sırf içlerindeki kıskançlıktan ötürü uyarılara kulak asmazlar. Allah’ın ve Kitap’ın ellerinden gittiği vehmine kapılırlar. Kendi dışlarından bir ümminin gerçekleri onlara hatırlatması onlara zor gelir. Sülük gibi Kitap’a yapışırlar ama içinde ne dediği umurlarında bile değildir. Hiç okumamış gibi tüm uyarılara karşı arkalarını dönerler. (bkz. Bakara; 101, 179).


7- Kendilerine “iyilik, güzellik, doğruluk, dürüstlük, sevgi, vicdan, merhamet, adalet, söz, namus, vefa çağrıları nereden gelirse gelsin inanın, bunlar da Allah’tandır” denince “Biz sadece bizde olana (indirilene) inanırız” derler. Ellerindeki kitaba sıkı sıkıya sarılır, başkasını dışlarlar. Bu sözlerin sadece kendi Kitâplarında olduğunu zannederler. Halbuki o sözler evrensel olup insanlık vicdanında (basairu li’n-nâs) ve Kitabın anasında/özünde (ummu’l-Kitâp) yazılıdır. Aynı kaynaktan gelmektedir. Yanlarındaki kitabı tasdik edici, doğrulayıcı ve sürdürücüdür. (bkz.Bakara 91).


8- Allah’ın sevgi ve merhametini (rahmet) tekellerine alırlar ve kendileri dışında kimseye inmesini istemezler. (bkz.Bakara; 105). Çünkü onlar doğuştan Allah’ın ve Kitâp’ın sahibi ve varisidirler. Allah onlardan başkasının Allah’ı olamaz. Kitâp’ın, zahiren de olsa bekçiliğini yaptıklarına göre Allah yalnızca onlara çalışmalıdır (!).


9- Doğruyu yanlışla karıştırırlar, bile bile gerçeği gizlerler. İşlerine gelmeyeni görmek istemezler. Kitabın işlerine gelen yanını alır, gelmeyen yanını unutmak isterler. (bkz. Al-i İmran; 71) Özellikle de mal ve mülk ile ilgili ayetlerine fena bozulurlar. Örneğin “Sana neyi infak edeceklerini soruyorlar. De ki ihtiyaç fazlası olan her şeyi” ayeti keşke inmeseydi diye gizli duygular taşırlar.


10- Kendi kitaplarına bağlı olmayanlara karşı sorumluluk hissetmezler. Öyle ki bir dinar emanet bıraksan tepesine dikilmedikçe iade etmezler. “Ümmilere (dışımızda olanlara, dinimizden olmayanlara, kitabımıza inanmayanlara) karşı yaptıklarımızdan dolayı bize vebal yoktur.’ derler. (bkz. Al-i İmran 75). Hatta başka dinden bir kadını “cariye” yerine bile koyabilirler.


11- Okuduklarını Kitâptan sanasınız diye Kitâbı okurken dillerini eğip bükerler. Söyledikleri Allah katından olmadığı halde “Bu Allah katındandır” derler. Bile bile iftira atmaktan çekinmezler (bkz. Al-i İmran; 78).


13- Dinde aşırı giderler. Allah’ı bırakıp elçisini ilahlaştırırlar. Allah’ı bırakıp Kitabını fetişleştirirler. Allah’ı bırakıp kuluna taparlar. Allah’ı bırakıp alimlerini, din adamlarını, rahiplerini, hahamlarını, müfessirlerini, müçtehidlerini, şeyhlerini, şıhlarını, kutuplarını, hocalarını, imamlarını, seyyidlerini, azizlerini, velilerini, kutuplarını, gavslarını, maguslarını, mollalarını, gurularını, racalarını Rabb ittihaz ederler. Onların sözünü Allah’ın sözü yerine koyarlar. Kitabı anlayıp gereğini yapacakları yerde onu türlü maskaralıklara alet ederler. Ayetleri muska yaparlar, ölülerin arkasından okurlar, tılsım çıkarırlar, şifre ararlar. İşaret edilen yöne gitmeyi bırakıp, işaret parmağının kendisi ile uğraşıp dururlar (bkz. Al-i İmran; 64, Tövbe; 31, Bakara; 102, Nisa; 171).


14- Allah’a ve ahiret gününe inanıyor görünmelerine rağmen dünyaya karşı insanların en açgözlüsüdürler. Hatta müşriklerden bile daha hırslıdırlar. Her biri ister ki bin yıl yaşasın. Oysa uzun yaşamak hiç kimseyi azaptan kurtarmaz. (bkz. Bakara; 96).


15- Üzerlerinden uzun zamanlar geçince kalpleri katılaşır. Kitâp artık kalplerine heyecan, ruhlarına can veremez hale gelir. (bkz. Hadid; 16). Yanlarındaki Kitâp artık bir tapınak kitabı olmuştur. Okusalar da okumasalar da fark etmez. O artık bir Kitâb-ı Mehcur’dur. (terkedilmiş, unutulmuş Kitâp). Eh, artık onun da sadece “ehli” olunur… Mecusiler, Yahudiler ve Hristıyanlar’dan sonra bana öyle geliyor ki yeni Ehl-i kitâp inançları ve amelleri muharref hale gelmiş ‘Müslümanlar’dır. Kaldıki Kur’an’ın kendisi zaten ileride bir Ehl-i kitâplaşma olabileceğini haber veriyor. Lütfen dikkatle okuyun. “İman edenlerin Allah’ı ve O’nun katından inen gerçeğin ta kendisini hatırlamaları için titreyip kendilerine gelme zamanı gelmedi mi? Yoksa üzerlerinden uzun zaman geçince yoldan çıkıp kalpleri katılaşan o ‘Kitâp verilenler’ gibi mi olacaklar? (Hadid; 16)"

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 28.03.2016 01:45
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

Avatar
ömer özdemir 2016-03-28 12:42:05

Ihsan hoca ağzına sağlık harika bir yazı bu tür yazıların devamını bekleriz.zamanın ruhuna hem olarak uygun olmuş ümmetin yahudilerini rahatsız edecek fakat yeni neslin islamın ne olup doğru ve halkın ne olduğunu anlaması bakımından çok yararlı olacağını umuyurum.

Avatar
Mualla 2016-03-28 16:08:39

Sizi yüreğimizin baş köşesine koyduk,hocam..Ömrünüze,sağlığınıza kazanımlarınıza,sevenlerinize bereket!

Avatar
Fatime kacar 2016-03-28 20:49:36

İhsan hoca birde halel et meselesini bize açıklarsanız seviniriz . Başka dinden olan ın kestiği et haram olduğunu söylüyorlar bu konuda bizi aydınlatırsanız seviniriz saygılarımla

Avatar
Turan. Aras. 2016-03-29 10:47:19

Hocam. Medine. Sözleşmesi. hakında bilgi. Vermeniz. Mümkünmü. Tüm. Dataylarılaya. Allah. Razı. Olsun.