İşte Çağlayan'ın o güne ışık tutan açıklamaları:

5 Kasım 2006’da kaybettiğimiz Bülent Ecevit, ölümünün onuncu ölüm yıldönümünde herkes tarafından özlemle anıldı. Kimileri mezarına giderek, kimileri ise güzel bir gülümseyişle ondan söz ederek…

2002 yılı genel seçimlerinde TBMM dışında kaldıktan bir süre sonra DSP’nin genel başkanlığından da ayrılmıştı. Onu herkes, siyasete dürüstlüğü ve alçakgönüllülüğü getiren insan olarak tanıdı. Rahşan Hanımla olan iki kişilik basit dünyalarına, başka hiç kimsenin girmesine izin vermediler.  “Simit ve çay” olarak özetlenecek kadar basit olan günlük yaşamları nedeniyle halk onları kendilerinden bir parça saydı.

Ecevit’in yakınında bulunanlardan biri olarak, onunla ilgili epeyce anım olduğunu söyleyebilirim.

ABD’nin Türkiye’yi kullanmasına izin vermemesi, bunun acısını çıkarmaya çalışan ABD’nin ona yaptıkları, Köykent projesi için verdiği emek, parti içinde bazı kişilere verdiği yetkiler nedeniyle Rahşan Hanım tarafından eleştirilmesi, şiir ve mitolojiye karşı düşkünlüğü, herkese karşı büyük bir saygı içinde hareket etmesi… Daha neler neler…

ECEVİT, KÖYKENT PROJESİ ve TAYYİP ERDOĞAN
2003 yılı Mayıs ayında Rahşan Hanım hastalandığında, GATA’da tedavi altına alınmıştı. Her zamanki gibi Bülent Bey de, onunla birlikte kalıyordu.

Bir arkadaşımla Rahşan Hanım’ı ziyarete gittik. Bizi Rahmetli Bülent Ecevit karşıladı. Rahşan Hanım’a geçmiş olsun dileğinde bulunduktan sonra, hasta odasının bir köşesinde Rahmetli Ecevit’le oturarak sohbete başladık.

Daha önce, Rahşan Hanım’ın doktoru olan Prof Dr Necmettin Demirci’den (sınıf arkadaşım)  yeterince bilgi almış ve ciddi bir durum olmadığını öğrenmiştim.

Ben asıl Bülent Bey’in sağlığını merak ediyordum. Ama o benim o konudaki sorumu “iyiyim” diyerek geçiştirmiş ve anlatmak istediği konuya geçmişti;

“Bugün buraya, Rahşan’a geçmiş olsun demek için Başbakan Tayyip Erdoğan geldi,” dedi.

“Ağırlıklı olarak dış politikayı konuştuk. Ben bir ara, AKP hükümeti tarafından durdurulan Köy-Kent projesinin yeniden değerlendirilmesini rica ettim. Dünya Bankasının bu projeye 300 milyon dolar kredi vaadinde bulunduğunu söyledim!”

Ecevit’in çok önemsediği bu proje, çok özgün bir kırsal kalkınma projesiydi. İlk uygulamasına da Ordu-Mesudiye’de başlanmıştı. AKP iktidarında bir kenara itilen bu projeden söz ederken bile yüzünde mutluluk vardı.

“Başbakan size ne yanıt verdi?” diye sorduğumda, gözleri parlayarak; “Projeyi ciddiye alacağını ve yeniden değerlendireceğini söyledi,” dedi.

Elbette hiçbir zaman Ecevit’e verdiği sözde durmadı. Ecevit, Tayyip Erdoğan’ın bu projeyi devam ettirmeyeceğini elbette biliyordu. Ama o, bu projeyle öylesine özdeşleşmişti ki, en küçük bir umut bile onu mutlu etmeye yetmişti." (Odatv)