'DİNLEMEYİ BİLMİYORSANIZ HAYVANDAN DA AŞAĞISINIZ..!'

İlahiyatçı-Yazar İhsan Eliaçık hoca, günümüzde insanların birbiri ile iletişimde ciddi sıkıntılar yaşadığını belirterek, "Bir insana değer vermenin göstergesi onu en iyi şekilde dinlemektir. Kuran bunu yapmayanları hayvandan daha aşağı varlıklar olarak niteliyor" dedi.

24 Eylül 2013 Salı 12:17
'DİNLEMEYİ BİLMİYORSANIZ HAYVANDAN DA AŞAĞISINIZ..!'
 "...Onlar ancak hayvan gibidirler. Ondan da daha aşağı bir yol üzeredirler." şeklindeki Kuran ayetine dikkat çeken Eliaçık hoca, Kuran'ı Kerim'in insanı hayvan olmaya dönüştüren iki temel kavrama vurgu yaptığını söyledi. İnsanın işitmediği ve akletmediği zamanlarda hayvanlardan farkı kalmadığını belirten Eliaçık hoca, " İnsan işitmediği zaman ve akletmediği zaman hayvanlar gibi olur. Biz görünüşte insan gibiyiz. Ama söylenen bir sözü dinlemiyoruz veya akletmiyoruz. Kuran şöyle diyor. ' Zannediyor musun ki onlar aklediyorlar ve işitiyorlar. Hayır. Bilakis onlar hayvan gibidirler. Hatta hayvandan daha aşağıdırlar." Buradan şu sonucu çıkarabiliriz. Birisi size birşey anlatıyor. Dinlemiyorsunuz. Aklınız başka yerdedir. Siz başka bir alemdesinizdir. Dinleseniz bile anlamaya gayret sarfetmiyorsunuz. Dolayısıyla bir hayvanla konuşuyor gibi oluyorsunuz. Anlatıyorsun cevap vermiyor. Tıpkı bir danayla konuşur gibisiniz. İyi ama kocaman kulakları var. Dinliyor olması lazım. Dananın yerine bir insanı koyun. Tepki yok. Bir şekilde dinlemiyor. Seni umursamıyor. Bu çok kötü birşey" dedi.

"DEĞER VERMEK İSTİYORSANIZ DİNLEYİNİZ..."
Dinlemenin ve akletmenin mükemmel insani özellikler olduğunu kaydeden Eliaçık hoca, " Dinlemek muhteşem bir insani özelliktir aslında. Gözüyle görmek, kulağıyla dinlemek insani hasletlerdir. Bir insanın diğerini dinlememesi kadar da kötü bir şey yoktur. Bundan daha kötü bir hakaret yoktur. Bir insana değer vermenin yolu onu dikkatle dinlemekten geçer. Söylediklerine değer vermekten geçer. Kuran bu vurgularla insanların birbirine olan ilgi ve alakasını geliştirmeyi amaçlar. Bir hayvana karşın insanın bu özelliklere sahip olmasına rağmen kullanmaması gerçekten çok acıdır ve işte bu yüzden Kuran bu tür insanları hayvandan daha aşağı sözleriyle nitelemektedir. Dolayısıyla karşımızdakini mutlaka dinleyeceğiz. Hakkıyla dinleyecek sonra olumlu ya da olumsuz düşüncelerimizi ifade etme yoluna gideceğiz" diye konuştu.

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 24.09.2013 12:54
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

Avatar
Ömer Faruk Çeppioğlu 2013-09-24 13:34:58

İnsan "Ruh"u, Allâh isimlerinin bir bileşimi olarak, yeryüzünde "halife" olma vasfına sahip tek varlıktır; bu yön itibarıyla da "hilâfet"ini yaşayanlar, El Basir olan Allâh gözüyle âlemleri seyredip; Muhteşem, Muazzam ve Mükemmel "Allah"ın varlığına şehâdet ederler!
Esasen "İnsan" varlığını topraktan değil, Ruhtan alır! İnsan denince de, isimler bileşimi (mânâ-özellikler bütünü) olan Ruh ve bilinç sahibi varlık kastedilir.
Evrende her oluş, kendi zaman kavramına ve boyutuna göre, çok uzun süreçler almıştır. "Mucize"; insanların donanımlarının (veya fıtratlarındaki mevcut potansiyeli keşfedememe) yetersizliği nedeniyle oluşumunu anlamakta âciz kaldıkları olay demektir. "Kerâmet"; kişinin hakikatinden gelen kuvvenin açığa çıkmasıyla gerçekleşen bir olay demektir. İstidraç dahi böyledir; bir farkla ki, hakikatinin farkında olmadığı için kişi bunu benliğine bağlar, doğru yol üzere olduğunu sanır.. Çalışan sistem ise aynıdır!
"Kur'an", defalarca akıl sahiplerine hitap edip, "Andolsun ki, şu Kurân'da insanlar için her türlü misali kullandık... Belki unutmuş oldukları hakikatlerini hatırlayıp, üzerinde derin düşünürler diye!" (Zümer: 27) dediği hâlde..."...efala ta'kılun?.." (En'am: 32) "Niye AKLINIZI kullanmazsınız?" dediği hâlde...
Niçin bizler hâlâ, gerek Kur'ân ve gerekse Hadislerde benzetmelerle (kıssalarla) anlatılan olayı; kelimelere takılıp somut ve bire bir olarak kabulleniyor, bunların birer işaret olduğunu fark edemiyoruz? Sonra da, bire bir somut olaylar sandığımız örnek ve sembolleri, akıl ve mantıkla bütünleştiremeyince inkâra gidiyoruz? Örnek, benzetme veya işaret yollu anlatılanları izah edecek kapasitesi olmayan nakilci-taklit ehli kişiler, o örnek, işaret veya benzetmeleri bire bir gerçek sanıp; sonra da bunlar akılla anlaşılmaz diyerek, aklı başında insanların kendileri gibi taklitçi anlayışla yaşamalarını istiyorlar!
Akıl sahibi insanların, din konusunda nakledilenleri körü körüne "Aman günaha girmeyelim" diyerek kabullenmeleri yerine, olayı kavramak için, derinliğine sorgulamaları gerekmez mi?..
"İnsan manen ve sa'naten bütün kainatın kalbi, merkezi; bütün sanat mucizelerinin sergisi ve bütün ESMA'nın tecellilerinin ortaya çıktığı, odak noktasıdır.. Fahri Kainat ne istiyor dinleyelim: Bak, kendine ve ümmetine sonsuz saadeti istiyor, beka istiyor, cennet istiyor; hem mevcudatın aynalarında güzelliklerini gösteren bütün Kudsi İlahi ESMA ile beraber istiyor. O ESMA'dan şefaat talep ediyor görüyorsun." (Said i Nursî)
Bunu ne zaman kavrayacağız bilemem?!

Avatar
Ramazan. Kırac 2013-09-24 15:12:42

Bu. Elı. Kapalı. Cok. Yemek. Yıyen. Muslumanlarlardan. Rahatsız. Kendı. Somalıde.bır. Aılenın. Bır. Haftalık. Yıyeceyı. O. Bır. Ogunde. Yıyor. Gıbı. Gobeyıne. Bakarsan

Avatar
simple kindoflie @Ramazan. Kırac 2013-09-24 16:20:37

tum bu söylediklerinden bunu mu anladınız? dinlemek diyor adam! dinlemek ve anlamak karşındakini.. siz anlamadığınıza göre hayvandan da aşağı olmalısınız..