DİNİN PRESTİJİ DE AZALIYOR...

Akademisyen Volkan Ertit'in Türkiye'de Muhafazakarlık araştırmasının sonuçları çarpıcı. Ertit'e göre Türkiye dinden uzaklaşıyor, dinin prestiji giderek azalıyor.

16 Eylül 2015 Çarşamba 13:04
DİNİN PRESTİJİ DE AZALIYOR...

 Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan'ın Çarşamba Sohbetleri'nin bu haftaki konuğu akademisyen Volkan Ertit oldu.

 
"Türkiye muhafazakarlaşıyor mu?" başlıklı röportajın detaylarında Volkan Ertit'den çarpıcı değerlendirmeler geldi. "Türkiye dindarlaşmıyor aksine dinden uzaklaşıyor" diyen Ertit'e göre yeni kuşakların dine olan ilgisi azaldı.
 
"Türkiye'de dindarlık azalıyor" tezine 11 kanıt sunan Ertit'in açıklamaları şöyle:
 
YENİ KUŞAKLAR DİNDEN UZAKLAŞIYOR 
 
KRİTER BİR: Türkiye muhafazakârlaşıyorsa... Yeni kuşakların, eski kuşaklardan daha dindar olması gerekir.
 
VOLKAN ERTİT: Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde Sinan Yılmaz'ın 2 bin 790 aileyle yaptığı bir doktora çalışması var. Bu çalışmaya göre Türkiye'de ailelerin yüzde 87'si yeni kuşakların din konusuna ilgisinin azaldığını, Batılı değerlerden etkilendiklerini söylüyor. 2 bin 790 aileyle yapılan bir çalışma bu. Bu kadar aileye gerek yok aslında. 50 aile ile araştırma yapılsın, o araştırmada yeni kuşakların hayatına dinin daha fazla dokunduğu ispatlansın, ben görüşümü revize etmeye hazırım.
 
EŞCİNSELLER RAMAZANDA YÜRÜYÜŞ YAPIYOR
 
KRİTER İKİ: Türkiye dindarlaşıyorsa... Eşcinselliğin görünürlüğünde azalma olması gerekir.
 
VOLKAN ERTİT: 1993 yılında Türkiye'de ilk kez "Onur Yürüyüşü" düzenlenmek istendiğinde yurtdışından gelen misafirler havalimanında tutulup geri gönderilmişti. Törenler iptal edilmişti. O dönem laiklik hassasiyeti çok yüksek bir gazetede bir yazar homoüelliği sapıklık olarak takdim etmişti. 2003/2004 yıllarında Türkiye'de ilk kez "Onur Yürüyüşü", 15/20 kişiyle gerçekleşti. Geliyoruz günümüze: 40 bin kişi, ramazan ayında İstanbul'un göbeğinde yürüyor. Bu yıl İstanbul'daki yürüyüşe toplum değil, polis müdahale etti. Ama yürüyüş, akşam yine de yapıldı.
 
EVLİLİK ÖNCESİ FLÖRTLER ARTTI
 
KRİTER ÜÇ: Türkiye muhafazakârlaşıyorsa... Evlilik öncesi flört sayısında azalma olması gerekir.
 
VOLKAN ERTİT: Geçmişten bugüne evlilik öncesi flört sayısında azalma mı var, artmama mı var? Çok ciddi bir artış var. Nereden biliyoruz? 12 lise öğretmeniyle derinlemesine görüşme yaptım. Öğrenciler birbirlerinin evlerine gidiyorlar. WhatsApp'tan birbirlerine çıplak fotoğraflar gönderiyorlar. Okullarda öpüşen öğrencilerden söz ediliyor. 1995'ten önce flört haberleşmeleri için tek imkân ev telefonlarıydı. Çok tehlikeliydi ev telefonları. Ya kızın babası evdeyse? Kızın kalbi güm güm atardı. Şimdi kızlar, babalarıyla yemek masasında cep telefonlarıyla sevgilileriyle mesajlaşıyorlar.
 
GENÇLER ARASINDA CİNSEL İLİŞKİ DAHA FAZLA
 
KRİTER DÖRT: Türkiye muhafazakârlaşıyorsa... Evlilik öncesi ya da evlilik dışı cinsel ilişki sayısında azalış gerçekleşmesi gerekir.
 
VOLKAN ERTİT: Üniversitelerde yapılan yüksek lisans ve doktora çalışmaları, Türkiye'de yeni kuşakların, eski kuşaklara göre evlilik öncesi cinsel ilişkiye çok daha açık olduğunu gösteriyor. Popüler örnek verelim: Arda Turan Türkiye'nin en saygı duyulan, en sevilen futbolcusu... Bu yaz ben Arda Turan'ın tatil hikâyelerini okumak zorunda kaldım gazetelerde. Sevgilisiyle beraber tatil yapan Arda, evli değildi ama onu kimse yadırgamadı. Türkiye toplumu farkında olmadan bunu içselleştirmeye başlamış durumda.
 
KRİTER BEŞ: Doğaüstü güçlere olan inançlarda artış yaşanması gerekir.
 
VOLKAN ERTİT: Benim sekülerleşme paradigmam sadece İslam'la ilgili değil, fizikötesi güçlerle de ilgili. Eğer bir toplum daha fazla dindarlaşıyorsa... Sadece kurumsal dinler değil, doğaüstü güçlerin de bu topluma daha çok etki edebilmesi gerekir. 1990'larda "Teksoy Görevde" türü programlar vardı. Bu programlarda "üzerinde Allah yazan koyun", "gaipten gelen taşlar" gibi doğaüstü konular işlenir ve çok ilgi görürdü. Bugün bu tür bir program, Twitter'da, Facebook'ta ancak dalga geçme konusu yapılır. Gerçi astrolojiye, fala, medyumlara özel bir ilgi var ama onların gündelik hayata hiçbir etkisi yok. 
 
ALEVİLİK VE SÜNNİLİK BELİRLEYİCİ DEĞİL
 
KRİTER ALTI: Farklı inanç grupları arasındaki evliliklerde azalış meydana gelmesi gerekir.
 
VOLKAN ERTİT: Bugün Türkiye'de Alevi–Sünni evlilikleri artmış durumda, arkadaşlıklar artmış durumda. Eğitimin artması, kentleşme oranının yükselmesi sonucu Sünnilik ve Alevilik, en azından geçmişe göre daha az belirleyici kimlik olmaktan çıkmış durumda.
 
ERKEK DE KADINDA VÜCUT HATLARINI GÖSTERİYOR
 
KRİTER YEDİ: Vücut hatlarının belli olmayacağı şekilde kıyafetlerin tercih edilmesi gerekir.
 
VOLKAN ERTİT: Hem muhafazakâr cenah hem de seküler cenahta kadınlar, annelerine kıyasla vücut hatlarını ortaya çıkaran kıyafetleri tercih ediyorlar. Sadece kadınlar mı? Erkekler de öyle. Onlar da vücut hatlarını gösteriyorlar.
 
DİNİN PRESTİJİNDE AZALMA VAR
 
KRİTER SEKİZ: Dinin toplumsal alandaki prestijinde ve gücünde artış olması gerekir.
 
VOLKAN ERTİT: Eğer bir toplumda muhafazakârlık artıyorsa... Din adamlarının prestijinin artması gerekir. Bakalım imamların durumuna. İmamlar eskiden köyde sözünün üstüne söz söylenmeyen kişilerdi. Her konuda yönlendiriciydiler. Sağlık, ekonomi falan. Yüzde enin kentlerde yaşamaya başlamasıyla birlikte imamlara fikir danışan kalmadı. Artık imamların cevap verdikleri konulara uzmanlar yanıt veriyor.
 
MEDYA DAHA AZ MUHAFAZAKAR
 
KRİTER DOKUZ: Medya dilinin muhafazakârlaşması gerekir.
 
VOLKAN ERTİT: Bir gazetede liseli gençlere ve evli olmayan çiftlere mesaj üzerinden nasıl yapılacağı anlatılıyor. Bir yazar, bir Yunan adasında gördüğü grup i okuyucularıyla paylaşıyor. Şimdi şöyle bir soruyu sorma hakkım var benim: Ana akım medyada bundan 30 sene, 20 sene önce bunlar olur muydu? Popüler TV programlarına bakalım: Milyonlar tarafından izlenen prime time'da yayınlanan "Çok Güzel Hareketler Bunlar", "Güldür Güldür Şov", "Bir Kadın Bir Erkek" gibi hard seküler hayatların en normal hayatlar olduğu yansıtılıyor.
 
DİNİ REFERANSLAR YOK
 
KRİTER ON: Medya dilinin muhafazakârlaşması gerekir.
 
VOLKAN ERTİT: Eğer dindar bir toplumda kürtaj tartışılıyorsa, içki tartışılıyorsa... Topluma "Din bunu yasaklıyor" dersiniz ve konu kapanır. Ama Türkiye'de siyasiler, buna Erdoğan da dahil, bu konularda Kuran'ı değil, İslam'ı değil seküler referansları kullanıyorlar. İnsan hakları diyorlar, sağlık diyorlar. Şunu sormak istiyorum: Madem toplum dindarlaştı, o halde neden dini referanslar bir tarafa itiliyor da seküler referanslar kullanılıyor?
 
YENİ NESİLLER BAMBAŞKA
 
KRİTER ON BİR: "Kutsal"ların günlük pratiklere olan etkisinin artması gerekir.
 
VOLKAN ERTİT: Türkiye toplumunda kutsallar geçmişe nazaran daha az hayata dokunuyorlar. Dindarlar bunun farkında. Sekülerler hikâyenin farkında değiller. Muhafazakârlar çok mutsuzlar. Diyanet İşleri Başkanı, bu yaşanan dönüşümün adını koydu. Dedi ki: "Bugünkü gençlik, bir nesil öncesinin dünyasını kendisi için dar görüyor ve kabul edilemez buluyor. Bunu dikkate alarak yeni bir dil ve üslup üzerine çalışmak zorundayız". Yeni neslin kendileri gibi konuşmadığının Diyanet İşleri Başkanı farkında... İslam dünyasında birey olmaya düşkün, özgürlüğüne düşkün bir gençlikle karşı karşıyayız. Muhafazakârlaşan ve dindarlaşan bir toplumda Diyanet İşleri Başkanı, bunları söylemez.
 
TOPLUM DEĞİL SİYASİ ARENA DİNDARLAŞIYOR
 
Yüksek hızlı trende içki satılmasının yasaklanması, zinanın yasaklanmak istenmesi, kızlı-erkekli ev tartışması, dindar nesil yetiştireceğiz söylemi... Bütün bunlar devlet ve din arasındaki ilişkilerle ilgili. Ben din ve toplum arasındaki ilişkiden söz ediyorum. Toplum dindarlaşmıyor, siyasi arena dindarlaşıyor. İkisi farklı şeyler.
 
BAŞÖRTÜLÜ SAYISI AZALIYOR
 
Başörtülü sayısı Türkiye'de artmıyor, aksine azalıyor. Sokağa çıkın. Genç kızlara ve annelerine bakın. Anneler mi daha çok başörtülü, genç kızlar mı? Eğer genç kızlar başörtülüyse... Başörtülü sayısı yeni nesillerde artıyor diyebiliriz. Ama böyle bir durum yok.
 
İMAM HATİPLİLER CİNSELLİĞİNDE İÇİNDE OLDUĞU...
 
İmam hatip, fazladan altı saat din dersi alan, bununla beraber seküler okulların her şeyini alan okullardır. İmam hatipteki gençler de çok ciddi anlamda sekülerleşmiş, cinselliğin de içinde olduğu dünyalarının parçası haline gelmiş durumdalar.
 
Bilimsel gelişmeler, kapitalizm ve kentleşme bir toplumda var ise o topumun değiştirilmesi çok zor. Kemalistler 90 sene boyunca bunu yapmaya çalıştılar, olmadı. Çünkü bu işler yukarıdan dayatmayla olmaz.

Hürriyet





Son Güncelleme: 16.09.2015 13:11
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol