'DİNDARLIK HANGİ YARAMIZA MERHEM OLDU?'

' Ülkede, bütün sorunlarımızı dindarlıkla çözeceğini düşünen insanlar artık her yerde söz sahibi..

23 Eylül 2017 Cumartesi 00:51

" Herkes dindar olursa ülkede hiçbir sorunun kalmayacağını sanıyorlar.

Çünkü dindar insanların ahlaklı olacağını, dinin bu insanlara Allah korkusu aşılayacağını ve dolayısıyla bu şekilde bütün sorunların üstesinden geleceklerini düşünüyorlar.

Dindarlığın insanı ahlaklı yapıp yapmadığına, Allah korkusu dediğimiz duygunun insanları suç işlemekten caydıracak bir işleve sahip olup olmadığına da bakmıyorlar.

Bunu görmeleri için başka yere bakmalarına gerek yok.

Kendilerine baksalar bile bir kanaat sahibi olabilirler.

“Kendilerine baksalar” diyorum çünkü dinin, dindarlığın bizim üzerimizde ne kadar tesiri olduğunu, bizi hangi kötülüklerden alıkoyduğunu en iyi biz biliriz.

Dindarlıkla bir ahlak, bir terbiye kazanamamış insanların bütün toplumu dindarlıkla terbiye edeceğini sanmaları gerçekten çok garip.

Gerçekten hiç düşünmüyor musunuz? Gerçekten dindarlığın, ileri sürdüğünüz gibi bir işlevi olup olmadığına hiç bakmıyor musunuz?

Kendinize, etrafınızdaki dindar arkadaşlarınıza, dindarlığı toplumsal ve siyasi sorunların çözümünde bir yol gören ülkelerin durumuna hiç bakmıyor musunuz?

Bütün bunlara baktığınızda ne görüyorsunuz?

Dininin, dindarlığın insan üzerinde sizin sandığınız gibi bir etkisi varsa milyonlarca Müslümanın durumu ortada, onlara niçin yapmıyor bu etkiyi?

‘Ama yanlış anlıyorlar, dini doğru yaşamıyorlar o yüzden Müslümanlar bu durumda’ kolaycılığına kaçmaktan kurtulup, meselenin üzerinde derinlemesine ne zaman düşüneceksiniz?

Herkes mi yanlış anlıyor? Herkes mi eksik yaşıyor?

Eğer öyleyse milyonlarca insanın yanlış anladığı veyahut tam olarak yaşayamadığı bir dini getirip toplumsal meselelerin odağı yapmak size de saçma gelmiyor mu?

Dinin en net kuralları bile insanlar üzerinde kötülükten caydırıcı bir etki göstermiyor. Niçin?

Mesela din ‘Yolsuzluk, hırsızlık yapmayın’ dediği halde bütün Müslüman ülkelerin yolsuzluk sıralamasında en üst sıralarda olmasını neyle açıklıyorsunuz?

Din defalarca ‘hukuk, adalet’ vurgusu yaptığı halde dünya hukuk devletleri sıralamasında ilk 80 ülke arasında bir tane bile Müslüman ülke olmamasını neyle izah ediyorsunuz?

Din ‘İşi ehline verin’ dediği halde adam kayırmanın, iltimas geçmenin dindarlar arasında bu kadar yaygın olmasını neyle açıklıyorsunuz?

Din, ‘Bir insanı öldürmek bütün insanlığı öldürmek gibidir’ dediği halde İslam dünyasında oluk oluk kan akmasını, dindarların birbirlerinin kafalarını kesmelerini neyle açıklıyorsunuz?

Peki hiç düşünmüyor musunuz din insanları niçin terbiye etmiyor? Niçin onlara bir ahlak vermiyor?

Allah korkusunun her şeyi çözeceğini sanıyorsunuz. Allah korkusu diye bir şey varsa dindarlar Allah’tan niçin korkmuyorlar?

Dindarlıkla her sorunu çözeceğinizi sanıyorsunuz. Nasıl? Hangi yolla?

Mesela eğitimde dindarlıkla nereye varacaksınız? Nasıl bir eğitim sistemi kuracaksınız ki dünyada rekabet edebilir bireyler yetiştireceksiniz?

Yıllardır “Laik eğitim sistemi çok kötü” diye feveran edip duruyorsunuz. 14 yıldır iktidardasınız.

Hani farklı olarak ne önerdiniz? Nasıl bir eğitim programınız var?

Dindarlık takıntınız yüzünden, eğitimi daha da berbat hale getirdiniz.

Yapabildiğiniz tek şey imam hatip açmak ve insanların çocuklarını o okullara zorla göndermek.

Diyelim ülkedeki bütün çocuklar imam hatibe gitti. Ne olacak? Bununla nereye varacaksınız?

Ne öğreteceksiniz o çocuklara? Siyer? Hadis? Tefsir?…  Sonra? Bunları öğrendiklerinde ne olacak, nereye varacak bu çocuklar?

Dünyada nasıl bir varlık gösterecekler? Nasıl rekabet edecekler?

Tefsir, hadis okumak insanı ahlaklı yapsaydı ömrünü bu konuları okumakla harcayan bugünün iktidar mensuplarını yapmaz mıydı?


 
Tefsir, hadis, siyer okuduklarında iyi insan olacaklarını mı sanıyorsunuz?

Eğer dinin böyle bir etkisi varsa tek bir İslam ülkesinde niçin göstermedi bu etkisini?

İslam dünyasında tefsirin, hadisin âlâsını öğreten medreselerden mezun insanlar din adına birbirini boğazlıyor.

Din, onları niçin insan yapmadı?

Sanatta, ticarette, bilimde… daha birçok alanda dindarlığı esas aldığınızda nereye varacaksınız?

Din sanatla ilgili ne söylüyor bize? Ekonomide hangi kuralları uygulayacaksınız?

Bilimde nasıl bir yol izlemenizi öneriyor?

Dinin insanları daha güvenilir yapacağını sanıyorsunuz.

O yüzden mi siyasi hayatınızın en büyük darbesini, kendini dindar olarak tanımlayan bir topluluktan yediniz?

Mesele sadece Türkiye değil. Dindarlıkla bir yere varabilmiş, tek bir sorununu çözebilmiş tek bir Müslüman ülke var mı?

Yaşanabilir hayatlar kurabilmiş tek bir İslam ülkesi var mı?

‘Eğer başka bir ülkede yaşamak zorunda kalsaydınız bu hangi ülke olurdu?’ sorusuna bütün Müslüman ülke halklarının büyük çoğunluğunun bir Batı ülkesini söylemesini neyle izah ediyorsunuz?

Niçin kimsenin aklına bir Müslüman ülkede yaşamak gelmiyor?

Diğer taraftan herhangi bir konuda örnek gösterebileceğiniz tek bir Müslüman, dindar topluluk var mı dünyada?

Varsa söyleyin, nerede?

Yoksa, niye olmuyor? Niçin İslam dünyası, Müslüman topluluklar bu halde? Niçin yapabildikleri bir tek güzel şey yok?

Kendi aralarındaki mezhep sorunlarını bile çözemeyen, bundan dolayı birbirinin kafasını kesen dindarlar dindarlıklarıyla hangi sorunları çözecekler?

Bir düşünün hangi sorunları çözebilirler?

Bütün bunların üzerine hiç kafa yormadan dindarlığın bütün sorunların çözeceğini iddia etmeniz olacak şey mi?

İslam ülkelerindeki bu geri kalmışlık, bu sefil tablo tesadüf mü?

Tesadüf değil. Olmuyor, çünkü din bireysel inanç meselesi. Her insanın kişiliğine, zekasına, karakterine göre onda şekil alıyor. Her insan dini farklı anlıyor, farklı yorumluyor.

Bundan dolayı da din toplumsal meselelerde norm yapıldığında iç çatışmaları artırıyor ve o ülkeyi, o topluluğu çürütüyor.

“Benim anladığım dini yorum en doğrusu” diyerek çatışmaktan, kavga etmekten bir yol alamıyorlar.

Bugün ülkeyi yitip bitiren Cemaat-AK Parti kavgası da bundan başka bir şey değil.

Dindarlık dediğiniz şey ülkedeki bütün insanları birbirine düşman etti. Bunu göremeden hâlâ dindarlık diye tutturmanız akıl alır gibi değil.

Üstelik bu sadece bugünün meselesi değil.

Dört halife döneminden beri süre gelen, 1400 yıllık bir ayrışma ve çatışma var.

Kimsenin de gücü, farklı yorumlardan dolayı oluşan bu ayrışmaları ortadan kaldırmaya yetmiyor.

Üstelik bu durum sadece İslam dünyası için geçerli değil. Bütün dinler için aynı.

Böyle olduğu için yani dinler toplumsal norm yapıldığında toplumları disipline sokup terbiye edeceğine daha ayrıştırdığı için dünya devletleri seküler yasalara ihtiyaç duymuşlar.

Tekrar edeyim: Din bireysel bir inanç meselesidir. Her insan kendi kişiliğine, karakterine göre dine bir anlam yükler. Bundan dolayı istediğine inanır inancını istediği gibi yaşar.

Din, devlet eliyle toplumsal meselelerde çözümün aracı yapıldığında sorunları çözmüyor bilakis daha da içinden çıkılmaz hale sokuyor.

Kavgaları, çatışmaları, ayrılıkları körüklüyor.

Bütünlüğe darbe vuruyor. İnsanı düşünmekten, akılla hareket etmekten alıkoyuyor.

Birinin suç ya da günah gördüğü bir eylemi bir diğer farklı bir yorumla meşru görebiliyor. Herkesin yorumu, anladığı farklı olduğu için ortak bir kural haline gelemiyor.

Şifalı, yüceltici etkisini kaybediyor.

Tüm bunlara dikkat etmeden dindarlığı yaymak, bununla bir ülkenin sorunlarını çözeceğini sanmak cehalet değilse nedir ki?" (Kaynak: Levent Gültekin)

yuzdeyuzhaber





Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol