'DEVLET, ZENGİNLERİN HESABINI TUTAN KURUMDUR'

' Devlet, mülk sahiplerinin hesabını tutan kurum, ordu da mülk ve servet sahiplerinin malını koruyan silahlı güçtür...'

15 Ağustos 2015 Cumartesi 04:20
'DEVLET, ZENGİNLERİN HESABINI TUTAN KURUMDUR'
Hocam, Adalet Devleti isimli bir kitabınız var ve dolayısıyla dinin temelinin adalet olduğunu dile getiriyorsunuz? Yeryüzünde adaletsizlik ne zaman başlamıştır?
Kur’an’da gerek Âdem kıssasında, gerekse Habil, Kabil kıssasında anlatılır. Tâhâ Sûresi’nin 120. âyetinde geçen “ve mülkün la yebla” ifadesi “servet toplamak, yıkılmayacak bir mülke” kavuşmak anlamına gelir. Şeytan, Âdem’i mülkiyet stoklamakla kandırdı. Kabil’in Habil’i öldürme zemininde yatan da bu sahip olma duygusuydu. Mülkiyet nasıl ortaya çıkmıştır? Bunun kaynağını konuşmazsak, servetin hukuk ve adaletle olan ilişkisini tam anlayamamış oluruz. Benim görüşüme göre servetin kökeninde “zor” vardır. Önce İnsanlar tek bir ümmetti ve yeryüzünde Allah’ın mülkü vardı. Daha sonra insanlardan bazıları Allah’ın mülkünde sağa sola sınır çizmeye, çit çevirmeye, “buralar benim” demeye başladı. Bunun kökeninde yatan şey “zor”du. Bu duruma itiraz edenler oldu. Dediler ki: Hayır, senin değil, bu alandan biz de yararlanacağız. Zor kullananlar da “hayır, buralar yalnızca benim, itirazı olan varsa çıksın” dedi. Kılıcını çekerek, zorla sahip oldu. Buna da mülkiyet dendi. Daha sonra mülk sahibi olduğunu iddia edenler, bunun etrafına görevliler tayin etti. Önce bekçi yerleştirdi. Buna ordu dendi. Sonra, o alanın hesabını tutacak görevliler belirdi. Buna da devlet dendi. Dolayısıyla devlet, mülk sahiplerinin hesabını tutan kurumdur. Ordu da mülk ve servet sahiplerinin malını koruyan silahlı güçtür. Hukuk dediğimiz de bunların malını, mülkünü korumaya yarayacak kanunlardır. Servetle hukuk arasında böyle bir ilişki vardır. Dolayısıyla işin kökenine indiğimizde görüyoruz ki servet dağılımıdır asıl adaletsizliğe sebep olan, bu dağılımdaki eşitsizliktir. Birinde fazla olması, diğerinde hiç olmamasıdır. Biri açken, öbürünün tok olmasıdır. Mülk konusundaki adaletsizliktir asıl sorun. Hukuk da aslında bu adaletsizlikleri korumak için oluşturulmuş kanunlar manzumesidir. Mahkemeler bunu icra eder, devlet bunu korur ve kollar. Eşitsizliğin ortadan kalkması için işin kökenine inerek, öncelikli olarak mülkiyet dağılımı ve servet ilişkilerinin düzenlenmesi gerekir. Bana göre 
Adalet Bakanlığı kavramı uygun değil ve bu ismi değiştirmek gerek. Ceza İşleri Bakanlığı, Hukuk Bakanlığı gibi tabirlerin daha uygun olduğu kanaatindeyim. Bana göre devlet, adalet devleti olur. Bu İslam kültüründe de vardır. “Adalet mülkün temelidir” sözü ile aslında Hz. Ömer şunu söyler: ”Adalet, iktidarın ve servetin temelidir. Servet ve iktidar (mülk) adilce dağıtılmalıdır. Servet ve iktidar bir kişi veya grup elinde kenz ve temerküz etmemelidir. Bunun, herkese adil bir şekilde dağıtılması gerekir. Gerçek adalet budur, devletin varlık sebebi de bundan ibarettir.”

Devletin kendisi zaten adaletli olmak durumundadır. Bana göre devletin, adaletten başka bir varlık gerekçesi de yoktur. Eğer halk kendi kendine adaleti sağlayabilse, devlete de gerek yoktur. İslam kültüründe de bu savunulmuştur. “Adalet Devleti” adlı kitabımda bunları uzunca ele aldım. Eğer halk kendi kendine adaleti sağlayabilse devlet denen kuruma da, imama da, halifeye de gerek yoktur. Fakat bu sosyolojik bir vakıa olduğu için, insanlık tarihinde, insanların olduğu yerde daima bir otorite ve devlet var olduğu için, devlete bir gerekçe vazetmek gerekmiştir. Bu gerekçe adalet ile temellendirilmiştir. Ne zaman ki devlet, adaletle hüküm vermekten ve adalet uygulamalarından uzaklaşırsa meşruiyetini kaybeder ve halka da ayaklanma hakkı doğar.

Hocam İslam'ın en temel mesajı nedir size göre?

Bana göre İslam’ın insanlığa vermek istediği mesaj üç ana eksende ortaya çıkar; Birincisi mülkiyet, ikincisi adalet, üçüncüsü de velayettir. Mülkiyet, sahip olduğumuz şeyler demektir. Bu sadece servet değildir. Sahip olduğumuz her şey bizim mülkümüz olmuştur. Bu noktada Allah da “Mülk Allah’ındır” der (Zümer, 6). Siz hiçbir şeyin sahibi değilsiniz ve her şeyin sahibi Allah’tır. Önce bunu kabul edeceksiniz. Bana göre “Mülk Allah’ındır” ifadesi, Kelime-i Şehadet’tendir. Arâf Sûresi’nin 158. âyetinde açıklanır. Bunu anlamayan dine girmiş olmaz. Eğer girmişse, girdiği dinden çıkıp, böyle söyleyerek yeniden girmesi gerekir. Günümüz muhafazakârları arasından önemli bir bölümün dine yanlış yerden girdikleri, o yanlış yerden çıkıp, dine doğru yerden girmeleri gerektiği kanaatindeyim. Önce “Mülk Allah’ındır” ifadesinin doğru anlaşılması lazım. Mülk Allah’ındır ne demek? Mülkiyet Allah’ındır demek. “Sahip olduğunuz hiçbir şeyin sahibi siz değilsiniz, eğer şu ana kadar sahip olduğunuz bir şey varsa hemen onu sahibine iade edin” demek. Hemen arkasında Allah, sizin neye sahip olacağınız söyleyecektir; “İnsan için emeğinden başka hakkı yoktur” (Necm, 39). Eğer bir şeye sahip olduysan, onun için ne kadar alın teri döktüğünü ispat etmek zorundasın. Aksi halde gırtlağına kadar haramın içindesin. Özellikle kamu (din-u devlet) üzerinden servet sahibi olmak şiddetle yasaklanmıştır.

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 15.08.2015 13:22
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

Avatar
SİZE AİT KÖŞE 2015-08-15 22:02:22

yazilar gelişigüzel veriliyor. size ait belli bir köşe olsa ve yazilarinizi bu başlik altinda verilse daha iyi olur. bu şekilde takip edemiyruz yazilarinizi. sorduğumuz sorularin da cevaplanip cevaplanmadiğini bilmiyoruz.