“DEMOKRASİ DEĞİL SALTANAT KÜFÜRDÜR“

İhsan Eliaçık hoca, " İslam dünyası demokrasiye küfür derken saltanata ses çıkarmıyor. Oysa asıl saltanat küfürdür. Çünkü bir tek kişi Tanrı haline geliyor" dedi.

21 Mayıs 2014 Çarşamba 11:30
“DEMOKRASİ DEĞİL SALTANAT KÜFÜRDÜR“

Demokratik İslam Kongresi'nde çarpıcı ifadelere imza atan Eliaçık hoca, Kuran'daki meşveret ve rız ayetlerinin, İslam'ın demokratik yorumunun da ilham kaynağı olabileceğine işaret etti. İslam dünyasında saltanata ses çıkarılmadığını ve bunun yanlış olduğunu kaydeden Eliaçık hoca, " Kur’an’daki meşveret ve rıza ayetleri, İslam’ın demokratik yorumunun da ilham kaynağı olabilir. İslam dünyasında şöyle bir anlayış gelişmiş: Mesela saltanata küfür demezler ama demokrasiye küfür derler. Halbuki küfür olacaksa saltanat küfürdür. Çünkü bir kişi tanrı yerine geçiyor. Ama yüzyıllar boyunca saltanat devam ettiği için, 1350 yıl boyunca İslam tarihinde saltanattan başka bir şey görmediğimiz için saltanat dediğin zaman kimsenin tüyleri diken diken olmuyor. Ama demokrasi dediğin zaman tüyleri diken diken oluyor. Çünkü İslam dünyasındaki bütün işgal hareketleri demokrasi adına yapıldı. Dolayısıyla demokrasi bizi işgal eden Batılıların sembolüne dönüştü. Halbuki saltanatta Bizans’tan geliyor. Muaviye tarafından Bizans’tan örnek alınarak oğlu Yezid’le beraber çifte biat alınarak İslam dünyasına sokulmuştur. İslam’ın demokratik yorumu Bizans’tan saltanat, harem hayatı, saray hayatı ithal edilerek boğuldu. Saltanat, İslam’ın siyasi reformlarının gelişmesine engel oldu" dedi.

"DEMOKRASİDEN RAHATSIZ OLUNMAMALI..."
Batılıların İslam dünyasındaki sömürgeci işgal faaliyetleri şiddet sarmalana neden olduğuna dikkati çeken Eliaçık hoca, sözlerini şöyle sürdürdü: "  Bu işgal faaliyetlerine karşı birçok İslamcının tepki göstermesi, bu tepkiyi gösterirken de işi çığırından çıkarmaları... Yani adam önce işgalcilere karşı savaşacağım diye onların askerlerini öldürüyor. Sonra onlara destek verenleri öldürüyor, sonra sivilleri öldürüyor. Sonra kendisine muhalif olan herkesi öldürüyor. Böylece bir şiddet sarmalının içerisinde kaybolup gidiyor. Halbuki İslam’da savaşın ve barışın hükümleri vardır. Öldürdüğün düşmanın cesedini bile saygıyla kaldırmak zorundasın. Eğer savaşmak zorundaysan savaşın bir ahlakı vardır. Bunlar dümdüz ediliyor, hiçbiri tanınmıyor. Her şeyi yakıp yıkan, serseri hareketlere dönüşüyor. Sonra da buna cihad deniliyor. Kur’an yönetimin nasıl olması gerektiğini toplam 5  kavramla açıklıyor. Bir; adalet, yönetimin amacı adalet olmalıdır. İkincisi; emanet, yani yönetim dediğin şey halkın bir emanetidir, Allah’ın  lütfu bir mülk değil. Üç, ehliyet: Yönetime ehil olanlar gelmelidir. Kim işten iyi anlıyorsa o gelmelidir. Dördüncüsü; meşveret, yani işler danışılarak yürütülmelidir... İşte demokrasi burada İslam’la örtüşüyor. Meşveret kelimesi Türkçe’de ancak üç kelime ile tercüme ediliyor: Açıklık, seffaflık ve katılımcılık. Çağımızda buna demokrasi deniliyor. Beşincisi de mashalat: Yani iyinin yanında kötünün karşısında, mazlumdan yana zalima karşı, ezilenleri yeryüzünde önder yapmaya yönelik bir yönetim anlayışı... Demokrasi Yunanistan’da doğmuştu. Demos mu, Genos mu tartışması vardı. Genos, yani genetik soyla gelen aileler mi yönetecek, yoksa halk mı yönetecek. Bu tartışmanın bizdeki karşılığı, saltanat mı olacak yoksa meşveret mi olacak. Dolayısıyla burada demokrasiden rahatsız olmanın bir anlamı yok."

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 21.05.2014 13:28
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol