" 2050'li yıllardan günümüze baktığımızı farz edersek tarihin önemli bir dönemecinden geçmekte olduğumuzu söyleyebiliriz. Tarihin dönüşüm yasası gereğince toplumların birbirine döüşerek ilerlemesi kaçınılmazdır. Bu dönüşüm ilahi değerlerle sırf pozitif akla dayalı beşeri değerler arasında gidip gelmektedir. Herşey mevsimi geldiğinde cereyan etmektedir. Peki acaba şimdi hangi mevsimin sonunda ve hangisinin başındayız. Genel dünya konjoktürü bize ipuçlarını veriyor. 20. yüzyıl daha çok batı uygarlığının yükselişine, dünya egemenliğine ve birbirini yemesine sahne oldu diyebiliriz.

Türkiye'de şimdi değişim rüzgarlarının etkisi altında. Türkiye'de tepeden değil dipten gelen bir dalgaya ihtiyaç var. Türkiye gibi tarihi, stratejik konumu olan bir ülkede İslami hareket rüzgarının kesinlikle dipten esmesi gerekir. Dipten gelmeyen dalgalarla bazı üst değişikliklerle bir yere varılamadığı, yetersiz, soluksuz kaldığı artık görülmüştür.

Dalganın dipten estirilmesi için yıllar değil mevsimler gerekmektedir. Toplumun dibi topyekün halktır. İşçisiyle, esnafıyla, memuruyla, kadınıyla, aydınıyla topyekün halk ve kamuoyu. Bu açıdan İslami hareket bir kamuoyu hareketi olmak zorundadır. Çünkü onun yeşerip boy atacağı, gövdeleneceği yatak halkın bağrıdır. Dinin dibi de ilahi vahyin toplandığı Kur'an'dır. Çünkü O, Allah'ın insanlar içindeki sesi, ifadesi ve ruhudur. Toplum ancak bu ruh ile değişip harekete geçecektir. Değişmenin motoru, Kur'an merkezli devrimci İslami anlayış olmalıdır. Bu anlayışın merkezinde Kur'an vardır. Şimdi bu tarihi değişimin rüzgarını güçlendirmek zamanıdır. Çevresel şartlar, genel dünya konjöktürü, ülkenin değişmeye yüz tutan görüntüsü İslami hareketin önüne yeni ufuklar açmaktadır. Köşede oturmanın, ürkek ve çekingen davranmaların çoktan vakti geçmiştir. Hz. Peygamber'in Hira'dan Mekke toplumunun içine girdiği ruhla toplumun içine girmeliyiz. Musab'ın Medine'ye, Ebu Zer'in Gifar'a gittiği ruhla topluma gitmeliyiz. İslam'la Kur'an'la değişmeli ve değiştirmeliyiz.

Değişim başka birilerine ısmarlanamaz. Değişimden bahseden herkesin peşinden gidemeyiz. İslami hareket Türkiye'nin yegane değişimci hareketidir. Bunun dışındakiler değişim misyonunu üstlenemezler. Zira mevcut statükonun tam karşısında İslami hareket bulunmaktadır. Statüko ancak karşıtı tarafından değiştirilirse sosyal değişme tamamlanmış olur. Diğerleri ise bu dipten gelen dalganın belki yol açıcısı olabilirler. Değişim rüzgar ister, ruh ister, birikim ister, dayanışma ister, elele omuz omuza mücadele ve sabır ister."