Berkin gibi şehit edilmiş diğer yedi masumun ahları da seni boğacaktır. Sen bu ahlardan kurtulamazsın. Bunu sen de anlamış olacaksın ki, şiddet ve zulmü artırarak; şansını bir kez daha denemek istiyorsun. Bütün tağutî zalimler böyle yapmışlar ama kurtulamamışlardır.

 

Üç yaşından beri Kur’anla nefes alıp veren, bir şeyh dedenin torunu, o dedenin halifesi bir babanın oğlu ve talebesi olarak Kur’an terbiyesiyle büyüyen; yetiştiği ev, tabelasız tekke olan bir düşünce adamı sıfatıyla söylüyorum: Eski yıllarda sana baktığım zaman; alnında, yüzünde fıtrat nurundan bir eser görerek sevinirdim: Seninle ilgili konuşup yazacağım zaman bu gerçeği dikkate alırdım. Ama son birkaç yıldır, özellikle Gezi Eylemleri’nde sergilediğin zulümlerden sonra ve daha özellikle de 17 Aralık Yolsuzlukları üzerine soyunduğun ‘Maun suçlularına avukatlık’ ve oğlunla kotardığın milyar dolarlık soygun rezaletinden sonra yüzüne bakıyorum; gördüğüm şu: Allah artık o yüzde fıtrat nurundan eser bırakmamış.

 

Çok zulüm işledin bayım, çok büyük kötülükler yaptın. Ah aldın, beddualar aldın. Suyun öteki yanındaki eski zulüm ortağının beddularını kast etmiyorum. Onları geç, onlar vızıltı. Benim söylediğim; Berkinlerin, Berkin analarının beddualarıdır. Silivri esaret kampındaki ocağı yıkılan, canı giden, evlatları feryat eden mazlumların beddualarıdır.

 

Sen bütün bu bedduaların hedefindesin. Bak, Berkin’in bağrında ateşler yanan anası nasıl feryat ediyor: “Berkin’imi Allah almadı, Recep Tayyip Erdoğan aldı!”

 

İşte söz budur! Arşı titreten, ülkeyi, hatta dünyayı ayağa kaldıran söz budur. Hakkın gayretini senin aleyhinde harekete geçiren söz de budur.

 

Berkin gibi mazlumların arşı titreten ahları olmasaydı, elbette bu hallere düşmezdin. Aradan yıllar geçerdi; yaptığın hukuksuzluklar, yolsuzluklar dosyalanırdı, yargı önüne çıkar cezalanırdın. Ama şu anda düştüğün durum bu değil. Tarih seni ‘sille-i Rabbanî’ ile tokatladı. Çünkü Allah’ın gayretine dokunacak işler yaptın. Azdın, gözün ne hak gördü ne hukuk. Nefsi emmareleştin. Nefsi emmareleşenlere Yaratıcı’nın bizzat müdahalesi Allah’ın kanunlarından biridir. Senin gidişatına bizzat Allah müdahale etti. Çünkü sen Allah’ın sabrını taşırdın.

 

O 14 yaşındaki boncuk gözlü sabiyi, 260 küsur gün can çekiştikten sonra 15 kiloya düşen vücuduyla bu âlemi terk ettiren zulmün hesabını Allah’a nasıl vereceksin? Sakın, ‘Ben yapmadım’ deme! Berkin ve ondan önce dünyaya veda eden 6 yavrunun şehadetinden sen sorumlusun. Senin ‘kahraman’ ilan ettiğin ve zulmüne âlet yaptığın polislerin eliyle katledildi onlar. O polisleri, senin zulümlerine âlet olurlarken, ‘destan yazan kahraman’ ilan ediyordun, yolsuzluklarına müdahaleye kalkıştıklarında, onları ‘virüs, haşhaşî’ ilan ederek oradan oraya sürdün.

 

Zulüm ortağınla aranızdaki o dehşetli hesaplaşmayı, cehennem kapısının önünde yaparsınız. Biz meseleye buradan bakalım:

 

Şimdi senin, başka bir ülkeye kaçacağın konuşulup yazılıyor. Öyle ya; milyar avroluk ‘zula’ paralar söz konusu. O paraları yan gelip yiyerek keyif yapmak dışında ne emelin kalmış olabilir! Ancak, benim Kur’anî vicdanım şunu söylüyor: Nereye sıvışırsan sıvış (ki sıvışabileceğin de uzak bir ihtimaldir), o paraları sana yedirmeyecekler. Çünkü sen sadece bu ülkeyi değil, vicdan sahibi bütün insanlığı isyan ettirecek zulümlere imza attın.

 

Senin ve zulüm ortaklarının akıbeti hakkında bilgi sahibi olmak istiyorsan, benim ‘Kur’an’ın Temel Kavramları’ adlı iki ciltlik eserimin Zulüm maddesini oku!"