İşte Ataklı'nın iktidar çevrelerini çileden çıkartan yazısının o bölümü:
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
Üzerinde çok yazıldı çok şey söylendi, hatta yandaş kesim ciddi bir kahramanlık
destanı bile yaratmaya çalıştı.
Ancak kuşkular hâlâ sürüyor.
Konu şu; Cemaatin dinci faşist darbe girişimi gecesi Erdoğan gerçekten
Marmaris'te miydi, İstanbul'a Marmaris'ten mi geldi?
Açıkçası benim ilk günden itibaren kuşkularım vardı.
Bunu bazı yazılarımda dile getirdim.
Kuşkum nereden kaynaklanıyordu?
Basit; eğer o gece gerçekten bir darbe yapılmaya kalkıldıysa, bomba yüklü
F-16'ların havada cirit attığı bir sırada Cumhurbaşkanı'nın uçağı nasıl güvenle
İstanbul'a inebildi.
Tabii, dediler ki “Efendim THY'nin uçuş kodlarından birini kullandı, ışıklarını
da kapadı, darbecileri yanılttı.”
Bu arada saat 23.30 sıralarında derdest edilen Hava Kuvvetleri Komutanı'nın
01.40'ta “radarı körleştirin” talimatı verdiğini yazanlar bile oldu.
Bunlar mantıklı değil. Bu teknolojide cep telefonlarından bile havada kaç uçak
var görülebilirken, savaş uçaklarının bir uçağı tanıyamamaları pek mümkün değil.
Üstelik bırakın radarı ya da uçuş kodlarını, savaş uçakları havada kanat kanata
bir uçağı izleyebilecek nitelikte. Bu durumda pilotlar yanaştıkları uçağın ne
olduğunu gözle bile saptayabilir.
Bu konudaki bir başka kuşkum ise şuydu; dinci faşist darbe kalkışmasının
yaşandığı gece ile ilgili sayısız fotoğraf ve video izledik. Oysa Erdoğan'ın
oteldeki, otelden çıkış, helikoptere biniş Dalaman'a iniş, buradan tekrar uçağa
biniş görüntüleri ise yok.
SAT komandolarının otele baskın yaptıkları anın güvenlik kamerasına takılan
görüntülerini izledik ama aynı kapıdan çıkan Erdoğan ve ailesinden tek görüntü
olmaması insanı ister istemez şüphelendiriyor.
Şimdi bütün bu kuşkuları bir kenara bırakıyorum.
Beni yeniden böyle bir yazı yazmaya iten neden Meclis Darbeyi Araştırma
Komisyonu'ndaki son konuşmalar.
CHP'li Aytun Çıray bu komisyonun en titiz ve sorgulayıcı isimlerinden. O gecenin
tüm gerçeklerini ortaya çıkarmak için çok ciddi bir çaba harcıyor.
Çıray o gece Birinci Ordu Komutanı olan Ümit Dündar'a çok önemli soru sordu.
Dedi ki; “Cumhurbaşkanı Erdoğan İstanbul'a nasıl indi?”
Dündar net cevap verdi ve “bu konu hakkında hiç bilgisi olmadığını” söyledi.
İşte bu inanılmazdır. Dündar belki o an için bilgi sahibi olmayabilir ama
İstanbul'un bütün askeri güvenliğinden sorumlu olan bir kişinin ayrıntıları kısa
bir süre sonra öğrenmemiş olması mümkün değildir.
Dündar çok basit bir soruya “Bu konuda hiçbir şey bilmiyorum” diyerek aslında
“Erdoğan'ın o gece anılan saatte İstanbul'a gelmemiş olabileceğini” ima etmiş
oluyor.
Aytun Çıray katıldığı Halk Arenası'nda da “Darbenin önceden bastırıldığı ama
sonra bunun bir de halk önünde tekrarlandığı” yönünde kuvvetli emareler olduğunu
da iddia etti.
Beni bu köşeden ve ekranlardan izleyenler hatırlayacaktır, darbe girişiminden
bir gece sonra Halk TV'de “darbenin AKP tarafından organize edilmesinin pek
mümkün olmadığını, ancak erken öğrenilerek bastırılmış olabileceğini” belirterek
“Ancak bu durumda darbe girişimi konusunda halkı inandırmak zorlaşabilirdi. Bu
nedenle küçük bir grubu tahrik ederek sokağa salmış ve bunu da halk eliyle
bastırmış olmak en avantajlı yoldur” demiştim.
Nitekim darbe gecesinden sonraki gelişmeler bu
konudaki kuşkularımın hiç de yersiz olmadığını ortaya koymadı mı?
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
Üzerinde çok yazıldı çok şey söylendi, hatta yandaş kesim ciddi bir kahramanlık
destanı bile yaratmaya çalıştı.
Ancak kuşkular hâlâ sürüyor.
Konu şu; Cemaatin dinci faşist darbe girişimi gecesi Erdoğan gerçekten
Marmaris'te miydi, İstanbul'a Marmaris'ten mi geldi?
Açıkçası benim ilk günden itibaren kuşkularım vardı.
Bunu bazı yazılarımda dile getirdim.
Kuşkum nereden kaynaklanıyordu?
Basit; eğer o gece gerçekten bir darbe yapılmaya kalkıldıysa, bomba yüklü
F-16'ların havada cirit attığı bir sırada Cumhurbaşkanı'nın uçağı nasıl güvenle
İstanbul'a inebildi.
Tabii, dediler ki “Efendim THY'nin uçuş kodlarından birini kullandı, ışıklarını
da kapadı, darbecileri yanılttı.”
Bu arada saat 23.30 sıralarında derdest edilen Hava Kuvvetleri Komutanı'nın
01.40'ta “radarı körleştirin” talimatı verdiğini yazanlar bile oldu.
Bunlar mantıklı değil. Bu teknolojide cep telefonlarından bile havada kaç uçak
var görülebilirken, savaş uçaklarının bir uçağı tanıyamamaları pek mümkün değil.
Üstelik bırakın radarı ya da uçuş kodlarını, savaş uçakları havada kanat kanata
bir uçağı izleyebilecek nitelikte. Bu durumda pilotlar yanaştıkları uçağın ne
olduğunu gözle bile saptayabilir.
Bu konudaki bir başka kuşkum ise şuydu; dinci faşist darbe kalkışmasının
yaşandığı gece ile ilgili sayısız fotoğraf ve video izledik. Oysa Erdoğan'ın
oteldeki, otelden çıkış, helikoptere biniş Dalaman'a iniş, buradan tekrar uçağa
biniş görüntüleri ise yok.
SAT komandolarının otele baskın yaptıkları anın güvenlik kamerasına takılan
görüntülerini izledik ama aynı kapıdan çıkan Erdoğan ve ailesinden tek görüntü
olmaması insanı ister istemez şüphelendiriyor.
Şimdi bütün bu kuşkuları bir kenara bırakıyorum.
Beni yeniden böyle bir yazı yazmaya iten neden Meclis Darbeyi Araştırma
Komisyonu'ndaki son konuşmalar.
CHP'li Aytun Çıray bu komisyonun en titiz ve sorgulayıcı isimlerinden. O gecenin
tüm gerçeklerini ortaya çıkarmak için çok ciddi bir çaba harcıyor.
Çıray o gece Birinci Ordu Komutanı olan Ümit Dündar'a çok önemli soru sordu.
Dedi ki; “Cumhurbaşkanı Erdoğan İstanbul'a nasıl indi?”
Dündar net cevap verdi ve “bu konu hakkında hiç bilgisi olmadığını” söyledi.
İşte bu inanılmazdır. Dündar belki o an için bilgi sahibi olmayabilir ama
İstanbul'un bütün askeri güvenliğinden sorumlu olan bir kişinin ayrıntıları kısa
bir süre sonra öğrenmemiş olması mümkün değildir.
Dündar çok basit bir soruya “Bu konuda hiçbir şey bilmiyorum” diyerek aslında
“Erdoğan'ın o gece anılan saatte İstanbul'a gelmemiş olabileceğini” ima etmiş
oluyor.
Aytun Çıray katıldığı Halk Arenası'nda da “Darbenin önceden bastırıldığı ama
sonra bunun bir de halk önünde tekrarlandığı” yönünde kuvvetli emareler olduğunu
da iddia etti.
Beni bu köşeden ve ekranlardan izleyenler hatırlayacaktır, darbe girişiminden
bir gece sonra Halk TV'de “darbenin AKP tarafından organize edilmesinin pek
mümkün olmadığını, ancak erken öğrenilerek bastırılmış olabileceğini” belirterek
“Ancak bu durumda darbe girişimi konusunda halkı inandırmak zorlaşabilirdi. Bu
nedenle küçük bir grubu tahrik ederek sokağa salmış ve bunu da halk eliyle
bastırmış olmak en avantajlı yoldur” demiştim.
Nitekim darbe gecesinden sonraki gelişmeler bu
konudaki kuşkularımın hiç de yersiz olmadığını ortaya koymadı mı?
yuzdeyuzhaber
Son Güncelleme: 06.11.2016 02:18
Dikkat!
Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.
Üye Girişi Üye Ol
Bence de darbe 15 sonra baslamistir hepsi SAF halki kandirmak
ŞUNU KİMSE SORMUYOR O GECEO KADAR PANKART ,AFİŞ NEREDE NASIL HAZIRLANDIDA MEYDANA GECENİN O SAAATİNDE ÇIKARILDI
Sayın İsmail Karakaş. Sizin anlamamış olmanız ziyadesi ile normal. Yazılarınızdan da anlaşıldığı üzere daha basit bir Türkçe dersini anlayamamışsınız. Soru ekleri Türkçe'de ayrı yazılır. Biraz Türkçe çalış sonra reisi savunursun...
Herhalde Bay Karakaş gönüllü avukat....!
Bu nasıl bir yazıdır. Anlam vermek mümkün değil. Yok önceden bastırılmış diyerek kılıf koymak ve ben onlardan değilim ama bunlar çelişkili düşüncesi nedir kadar doğru. Yazdığınız yazıyla Reisimizi yüzlerce insanın katili ilan etmiyormusunuz. Olanlar ortada en nihayetinde. Bırakın büzgünüz oyunları artık. Ne yaparsanız yapın bizim devlet başkanımıza olan guvenimize zarar veremeyeceksiniz. Memleketimizin kana bulandığı gece kellesi koltukta olan bir lider çıkıp güvenlik kameralarına elmi sallayacaktı. Uçağı öyle yada böyle iniş yaptı ve bu muhteşem lider diğer darbezede ülkelerin liderleri gibi saklanmadı ve kaçmadı. Sonuçta halkının ve devletinin başındaydı. Kalkmış deve altında Buzağı ariyorsunuz. El insaf
Bu nasıl bir yazıdır. Anlam vermek mümkün değil. Yok önceden bastırılmış diyerek kılıf koymak ve ben onlardan değilim ama bunlar çelişkili düşüncesi nedir kadar doğru. Yazdığınız yazıyla Reisimizi yüzlerce insanın katili ilan etmiyormusunuz. Olanlar ortada en nihayetinde. Bırakın büzgünüz oyunları artık. Ne yaparsanız yapın bizim devlet başkanımıza olan guvenimize zarar veremeyeceksiniz. Memleketimizin kana bulandığı gece kellesi koltukta olan bir lider çıkıp güvenlik kameralarına elmi sallayacaktı. Uçağı öyle yada böyle iniş yaptı ve bu muhteşem lider diğer darbezede ülkelerin liderleri gibi saklanmadı ve kaçmadı. Sonuçta halkının ve devletinin başındaydı. Kalkmış deve altında Buzağı ariyorsunuz. El insaf
Benim anlayamadığım tek konu,246 kişinin öldüğünden söz ediliyor,bu 246 kişiyi hangi arada defnettiler?Şehit cenazelerinde boy gösterenler,bu cenazelerde neden yoktu?Hangi camilerde cenaze namazları kılındı 10 lu guruplar halinde cenaze namazı kılnsa 25 cami eder nerde bu şehitlerin cenazeleri? köprüdenmi attınız ?