"BU ÜLKENİN ERKEKLERİ ONU ÖRNEK ALMALI"

Türkiye'de son dört ayda 74 kadının sevgilileri, kocaları ya da aile bireyleri tarafından öldürülmesi bir kenara İhsan Eliaçık hoca, " Bu ülkenin erkekleri Hazreti Peygamberi örnek almalıydılar. O eşlerine birkez olsun elini dahi kaldırmış değildi" dedi.

05 Mayıs 2014 Pazartesi 13:36
"BU ÜLKENİN ERKEKLERİ ONU ÖRNEK ALMALI"

 Eliaçık hoca, kadına şiddetin en önemli argümanlarından birinin yanlış Kur'an çevirilerindeki "Kadınlarınızı dövün" ayeti olduğunu söyledi. Ayette bu şekilde bir ifadenin yeralmadığını vurgulayan Eliaçık hoca, " Bu konunun geçtiği ayetler Kur’an’da şöyledir: “Şiddetli geçimsizlik yaşadığınız eşlerinizle önce oturup konuşun, olmazsa yataklarında yalnız bırakın, yine olmazsa bir müddet ayrılın. Barışıp anlaşırsa hala işi yokuşa sürüp bahaneler aramayın. Yücelik ve büyüklük Allah’a mahsustur; bundan hiç şüpheniz olmasın. Eğer eşlerin arasının iyice açılıp işin boşanmaya doğru gittiğini görürseniz tarafların ailelerinden birer hakem çağırın. Niyetleri gerçekten barışmaksa Allah niyetlerini boşa çıkarmaz. Allah her şeyi biliyor, her şeyi duyuyor; bundan hiç şüpheniz olmasın…” Bu ayet kadınları “dövmeyi” emreden ayet olarak bilinir. Yaptığım çeviride görüldüğü gibi ayette geçen [ve'dribuhunne] ibaresi “Onları dövün, vurun” yerine “Onlardan bir müddet ayrılın” olarak tercüme edilmiştir. Çünkü kelime bu anlama da gelmektedir. Sözlükte kelime “vurmak, dövmek, yapmak, bırakmak, ayrılmak, göstermek, etmek, eylemek, koymak” vb. birçok anlama gelir. Bu kelime Arapça’nın “aspirin” gibi neredeyse her derde deva bir sözcüğüdür. Türkçe’deki etmek, eylemek veya İngilizcedeki get sözcüğünü çağrıştırır. Ayette geçen nuşuz ise “yükselmek, şişmek, ortaya çıkmak, meydana gelmek, ayağa kalkmak, normalin dışına çıkmak, isyan etmek, karı-koca birbirine karşı gelip kavgaya meydan vermek” demektir. Türkçe’de aile mahkemelerinde sıkça kullanılan ve boşanma nedenleri arasında sayılan “şiddetli geçimsizlik” dediğimiz şeyle aynı manayı çağrıştırır. Burada kadından kaynaklanan şiddetli geçimsizliğin kastedildiği anlaşılıyor. Görüldüğü gibi ayette geçen darb ve nuşuz sözcükleri Arap muhayyilesinde bu manalar etrafında dönüyor" dedi.

PEYGAMBERİ ÖRNEK ALIN...
"Keza (darabe) kelimesinin Kuran”da “sefere çıkmak, bir yerden bir süreliğine ayrılmak, açmak, ayırmak” anlamında kullanıldığı yerler vardır" sözleriyle konuşmasına devam eden Eliaçık hoca, " Yeryüzünde ’sefere çıktığınızda’ düşmanın üzerinize ani saldırı düzenlemesinden korkarsanız, namazı kısaltmanızda bir sakınca yoktur” (Nisa; 4/101)… “Sonra Musa’ya şöyle vahyettik: ”Kullarımla geceleyin yürü, onlara denizde kuru bir yol ‘aç’, yakalanırız diye korkup kaygılanma.” (Taha; 20/77). Şu halde “Kadınları dövün” ayeti olarak meşhur olan bu ayet, “İkişer, üçer, dörder…” ayetinin evliliklerin giderek çoğaltılmasını değil giderek azaltılmasını amaçlaması gibi, kadın dövme olaylarının terk edilmesini amaçlamaktadır… Hz. Peygamberin “Bütün gece, Muhammed ailesinin etrafında her biri kocasından şikâyet eden yetmiş kadın dönüp dolaştı. Hâlbuki sizler, o kadınlarını dövenlerin hayırlılarınız olduğunu göremezsiniz.” (İbni Mace, Ebu Davud) hadisinden de anlaşılacağı gibi, o dönemde de kadınlar dövülmektedir. Artan şikâyetler üzerine inen ayetlerde, dayak başta olmak üzere şiddeti yegâne çözüm yolu görenler bu işten vazgeçirilmeye çalışılmaktadır. Zaten kadınlarını dövmekte olan, bu yüzden de koşup peygambere gelen ve bütün gece onun evinin etrafında şikâyetlenen “mağdur” kadınlar için, bir de gelen ayetlerde “Onları dövün, dövmeye devam edin” denir mi? Olacak şey midir? Bu, Kuran’ın daima mağduru koruyup kollayan ruhunu anlayamama vardır. Oturup konuşmadan, bir müddet yatağını veya odasını ayırma gibi gayet insanî yöntemlere başvurmadan, tek bildiği “Karnından sıpayı başından sopayı eksik etmeyeceksin” olduğu anlaşılan o günkü Arap toplumunu medenîleştirmenin amaçlandığı apaçık ortadadır. Bu ayetten sonra ne gibi gelişmelerin olduğuna baktığımızda, bizzat Hz. Peygamber’in ömrü boyunca evli olduğu hanımlara tek bir kez bile el kaldırdığını göremiyoruz. Bir ara hanımlarıyla sorun yaşayınca önce onlarla konuşmuş, sonra yatağını ayırmış ve bir müddet (iki ay kadar) onlardan ayrılmıştır. Sonra anlaşma sağlanınca tekrar dönmüştür. Ayete verdiğimiz meal onun bu uygulamasına da dayanmaktadır. Yine ayette geçen (darb) kelimesine vurma manası verilince, bunu yumuşatmak için kılı kırk yaran “utangaç” yorumlar yapıldığını, sonunda bunun artık bildiğimiz anlamda “evire çevire dövme” olmaktan çoktan çıktığını görüyoruz. Şimdi ister istemez mantık şu soruyu sordurur: Bir adam sinirli bir halde bunlara nasıl dikkat edecek? Eğer böyle olacaksa dövmenin caydırıcılığı kalır mı? Bu, bir anlamda “dövmecilik oynama” gibi bir şey olur. Böyle yapmak yerine, kelimenin içeriğinde zaten varolan “bir müddet ayrılma, ayrı kalma” (boşanma değil, henüz boşanma yok) manası verilmeye neden yanaşılmıyor? Üstelik dövmenin hiç de hayırlı bir şey olmadığını söyleyen yığınla rivayet ve görüş varken… Bizzat Hz. Peygamberin kendisi “bir müddet ayrılma” olarak uygulamışken… Hiçbir zaman hanımlarına tek bir “fiske” bile vurmamışken… Şu halde tıpkı evlenme, içki, zina ayetlerinin aşama aşama ve belirlenmiş bir hedefe doğru gitmesi gibi, şiddetli geçimsizlik yaşayan ailelerin nasıl tekrar anlaşacağını düzenleyen bu ayet de, “kadınlarını döven” her hangi bir toplumu aşama aşama dövmeden vazgeçirip önce konuşarak, anlaşarak, ikinci olarak olmazsa (ev içinde) yatakları/odaları ayırarak, üçüncü olarak o da olmazsa bir müddet (evden) ayrı kalarak, dördüncü olarak, oda olmazsa aile büyüklerinden hakemler devreye sokarak, beşince olarak nihayet boşanmayı da bir yol olarak göstererek, onu da iki ile sınırlandırıp üçüncü bir geri dönme hakkı da vererek harika bir yol yordam gösteriyor. Bugün şiddetli geçimsizlik yaşayan bir ailenin arasını bulmak için devreye giren birisi, akl-ı selim ile düşünse bundan daha güzel bir yol yordam bulabilir mi? Şiddetli geçimsizlik yaşayan aileler için yukarıdaki “beş aşamalı çözüp plânının” sadece Müslüman aileler için değil, bütün insanlık aileleri için evrensel çözümler önerdiğini söyleyebiliriz. Zaten dünyanın neredeyse tüm medenî hukuk mahkemelerinde uygulanmaya çalışılan bundan başka bir şey midir?" ifadelerini kullandı.

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 05.05.2014 14:00
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

Avatar
Cigdem gursoy. 2014-05-05 14:31:57

Hocam bende aynen sizin gibi dusunuyorum .sizin gibi gercek hocalara ihtiyacimiz var.

Avatar
Hakan 2014-05-05 17:47:58

İşte kur'an'ı kerimi böyle gerçek manasını anlatacak insanlara ihtiyacımız var..! Bence bu ülke nin diyanet işleri başkanı siz olmalısınız sayın hocam

Avatar
ALİ RIZA BORAZAN 2014-05-05 21:10:50

nisa otuz dördüncü ayette, 1- önce kuralları bozan eşine tekrar kurallara geri dönmesi için öğüt verme.2-bu olmazsa yatakları dört ay ayırma 3- bu da olmazsa dövme değil boşanmaktır. asl dayak yoktur.

Avatar
lemesos 2014-05-06 00:41:00

ağzınıza sağlık hocam

Avatar
gencer @Hakan 2014-05-05 18:12:58

bencede

Avatar
Mutlu Tonbekici 2014-05-05 18:28:24

Siddetin kaynagi dini inanc degildir ki... Öyle olsaydı şiddeti hos görmeyen başka dinlerde şiddet görmezdik veya her koyu Müslüman bu yanlış cevrilmis ayete göre anlasmazliklarda şiddet uygulardi. Ama öyle olmuyor. Çünkü şiddetin kaynağı başkadır.

Avatar
zeynep 2014-05-06 12:29:19

Bu fi tarihinde bilinen bir durum ama medyatik olup, vahye uzak kalanlar gorunce aaaa diyorlar.
Suriye misir arakan ada laf et ihsan bey
Oyle milleti sasirtmakla iman olunmak, vahiy +akil beraber olmadan olmaz!