'BU MÜCADELE BİLEREK KİRLETİLİYOR'

'Dinci siyasetin kin cehennemi gibi içinde tuttuğu Atatürk Cumhuriyeti ile ilgili temel tezi budur...'

29 Ağustos 2015 Cumartesi 02:17
'BU MÜCADELE BİLEREK KİRLETİLİYOR'

 Askerî sonucunu 30 Ağustos 1922 Büyük Taarruz’unun zaferle taçlandırdığı Türk Kurtuluş Savaşı, sadece bir askerî zafer değildir; bir büyük milletin aydınlanma hareketinin de başlangıcıdır. Kurtuluş Savaşımızı şu veya bu şekilde eleştiri konusu yapan, orasından-burasından tırtıklayarak kirletmeye çalışanlar, iki hedefi birden vurmak peşindedirler:

1. Kurtuluş Savaşı’nın maddî kazanımlarını yıpratıp yok etmek,
2. Türk aydınlanma devrimini kirletmek ve bu aydınlanmayı bir karşı devrimle boğup Türk milletini tekrar geriye, karanlığa götürmek.
Türkiye Cumhuriyeti, emperyalizme karşı mücadelenin sonucu olarak kuruldu. Bu haliyle İslam dünyasında tektir. Ve böyle olduğu için de Haçlı Batı’nın temel saldırı hedeflerinden biri olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti dışındaki Müslüman devletlerin hemen tamamı emperyalizm tarafından kuruldu. Bugünkü Irak’ta da yine emperyalizm tarafından devletçikler oluşturulmaktadır.
‘Emperyalizme karşı’yı, ‘emperyalizmle birlikte’ye çevirme mücadelesinde Haçlı Batı’nın en emin ve güçlü desteği, Atatürk devrimleriyle hesaplaşmayı varoluş nedeni bilen siyasal İslam kadrolarıdır.
Müslümanlara yönelik hiçbir emperyalist tahrip, sarıklı ve takkeli ihaneti bir biçimde yanına almadan başarılı olamamıştır, olamaz.
Kurtuluş Savaşı’nı kirletme operasyonunun dinci ekipler eliyle yürütülmesi bir asrayakın bir zamandır sürüyor.

MUHAFAZAKÂR SAĞIN İHANETİ
Atatürk Cumhuriyeti’ne düşman dinci ekipler, hem Haçlı Batı tarafından hem de ‘muhafazakâr sağ’ denen siyasetler tarafından sürekli okşanıp desteklendi. Tipik bir örnek:
Atatürk’e, Cumhuriyet’e, Cumhuriyet devrimlerine saldırı ve hakaretleriyle ünlü, siyasal İslamcı bir adam, 1970’li yılların başlarında kaleme aldığı ‘Osmanoğullarının Dramı’ adlı kitabında Kurtuluş Savaşı için aynen şöyle demiştir:
“Bu savaş; iddia ve ifade edildiği kadar ehemmiyetli bir mevkii haiz değildir. Aşağı yukarı müsavi kuvvetlerle Yunanistan gibi küçük bir devlete karşı gerçekleştirilmiştir.” (Kadir Mısıroğlu, age. 85-86)
Kurtuluş Savaşı’na ve Kuvayi Milliye erlerine ağır hakaret ve sövgülerle saldıran satırların sahibine 1974’te, başında ‘Türk’ ve ‘Milli’ kelimelerinin bulunduğu bir vakıf tarafından ‘jüri özel ödülü’ verilmiş ve bu ödül, o yılların ünlü ‘muhafazakâr-sağcı’ partisinin ünlü bir devlet bakanı tarafından takdim edilmiştir.
Damat Ferit, Mustafa Sabri, Dürrîzade gibi, istiklalimiz için savaşan kadrolar aleyhine bin türlü alçaklık sergilemiş katmerli ve damgalı hainlerin rotasında seyreden bu kişi, anılan kitabında, Kurtuluş Savaşı’nı veren Kuvayi Milliye erleri için, İngiliz Haçlı ajanlarının bile tevessül ve tenezzül edemeyeceği şu sözleri de söyleyebilmiştir:
“Za’f-ı iman ile ma’lûl bir avuç insanın yüce milletimize niçin ve nasıl musallat olabildiğinin, onun namına ve fakat ona rağmen icray-i saltanat edebildiğinin esbabını kavrayabilirsin...” (Anılan kişi, anılan kitap, 506)
Demek oluyor ki, bu adama göre, Kurtuluş Savaşı’nı verip Cumhuriyet’i kuranlar, milletimize musallat olmuş bir avuç imansız...
Dinci siyasetin, Atatürk Cumhuriyeti ile ilgili temel tezi budur. Açıkça söylenemeyen, bir kin cehennemi gibi içte tutulan ama icapları bir bir yerine getirilen karşı devrimci mürteci tez işte budur.

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 29.08.2015 03:30
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol