“Bir milleti anlamak için, onun liderliğini tetkik etmekten daha isabetli bir
yol yoktur. Devrimizde kendisinden daha üstün bir başka devlet adamı
bulunmayan Mustafa Kemal kadar büyük, liyakatli bir insanı, Türkler ender
yetiştirmişlerdir. Binaenaleyh Türkiye'yi ve Türkleri tetkik için takip
edeceğimiz en doğru yol, ülkeyi yöneten siyasi insanla işe başlamak ve
kurtarıcı, öncü, milli kahraman ve beynelmilel devlet adamı olan
Cumhurbaşkanı'nı tetkik etmek olacaktır.”
*
“Asrı hazırın yegane dahisi, Türkiye Cumhuriyeti Reisi Gazi Mustafa Kemal'dir.”
*
“Türkiye'de işlemekte olan ‘fikir üretim merkezi'ne (think tank) bakarsak…
Mustafa Kemal'in etrafında topladığı kabine, dünyanın her tarafında benim
bildiğim kabinelerin en iyisidir.”
*
“Çankaya tepesine ilk çıkışım 1932 yılının tatlı bir mayıs gününde
olmuştu. Resmi töreni takiben Devlet Başkanı tarafından gösterilen yakınlık
ve nezaket, benim gibi Washington'da doğmuş bir insana, bizim ‘Beyaz Saray'
çevresini hatırlatıyordu.”
*
“Köşkün içinde geniş bir hol mevcuttur, kapıları Pompei stilinde, etrafı
sütunlu bir portik ile çevrilmiş, yukarıdan ışık alan geniş bir pisine
açılmaktadır. Bu köşkün, medeniyetin en son incelikleri ile döşenmiş
olduğunu ayrıca izaha lüzum yoktur. Halıların hepsi aynı renkte olup,
renklerindeki sadelik böyle bir yerde daha şatafatlı manzaralar görmeye
hazırlanan insan üzerinde çok latif bir sürpriz husule getiriyor. En uzak
köşede hakiki bir iş adamı bürosunun yanında, Gazi bulunuyor.”
*
“Ortada uzun bir toplantı masası bulunmaktadır, öte baştaki köşede, tam bir
işadamına yakışacak masanın yanında Gazi durmaktadır. Yüzünde bir yakın dost
tebessümü vardır.”
*
“Yuvasını bulmuşa benziyordu. Çünkü kütüphanesindeydi. Yaratılış
itibarıyla daima okumak, tetkik etmek isteyen biriydi. Mustafa Kemal, pek
sevdiği kitapları, haritalarıyla çevrelenmiş kütüphanesindeki huzur ve
rahatı hiçbir yerde bulamazdı.”
*
“Haritaları ile çevrilmiş olan Gazi, kütüphanesindeyken kendi muhitindeydi.
Geniş Anadolu yaylasına karşı bulunan bir rejonajda sayısız kitaplar mevcut
olduğu görülüyordu.”
*
“Türkiye Başkanı'nın hakiki şahsiyetini keşfetmekliğim ve onu sevmeye
başlamaklığım ancak kendisi ile yapmış olduğum hususi görüşmelerden sonra
olmuştur.”
*
“Ne diplomatları, ne de yabancıları… Her ne şekilde olursa olsun asla yalnız
olarak kabul etmezdi.”
*
“Gazi'nin insanda bıraktığı ilk intiba dikkate değerdir. Gazi'nin arkası
ışığa dönüktür. Öyle ki, sonradan ister istemez inceleme imkanı
bulacağınız yüzünün hatlarını tam anlamıyla göremezsiniz. Fakat daha ilk
bakışta anlarsınız ki, karşınızda sağlıklı, keskin bakışlı, derisi
pürüzsüz, geniş alınlı bir yüz ve gayet zeki bir kimse vardır. Ve
birbirinden uzak ve çok derin manalar ifade eden iki güzel göz…”
*
“Mustafa Kemal'in simasında en mesut ifadenin tebarüz etmesini isterseniz, yani
gri renkte gözlerinin mavileşmesini arzu ederseniz, ona, duvara
çerçeveleterek astırmış bulunduğu bir vesikanın ne mana ifade ettiğini
sorunuz. Sualiniz karşısında simasında husule gelecek olan ışığa hayret
edeceksiniz. Altından bir çerçeve içinde muntazam surette sıralanmış olarak
som altından Latin harfleri, eski Arap yazısının yerine ikame etmiş olduğu
yeni Türk alfabesidir. Dünyada bu çerçeve içindeki belgenin bir benzeri
yoktur ve Mustafa Kemal için özel değeri vardır. Maddi değerlerin çok
üstünde, paha biçilmeyecek kadar aziz hatıralar taşımaktadır bu belge…”
*
“Hayatımda, meşgul olduğu mevzuyu onun kadar benimseyen ve kendisini o
mevzunun akışına kaptıran bir insan daha gördüğümü hatırlamıyorum.”
*
“Yalnız öğrenmek arzusu ile titreyen bir tecessüs üzerinde Kemal gibi bir
zekanın husule getirdiği füsun itibarıyla değil, fakat aynı zamanda bu devlet
adamının göstermiş olduğu taşkın yurtseverlik dolayısıyla o öğleden
sonrasının hatırası hafızamda çok canlı bir şekilde yaşamaktadır.”
*
“Mustafa Kemal'in en bilgili olduğu taraflardan birisi, Türklerin Orta
Asya'dan batıya doğru ilerleyişlerini, etnografik haritalar ve belgeler
üzerinde takip ve izah etmesidir. Bana akşama kadar kütüphanesinde belgeler
göstererek bilgi verirken inandım ki, onun kadar vecd ve heyecanla davasına
sarılan bir insan tarihte az görülebilir.”
*
“Bu ne muhteşem bir akşam sohbeti idi… Asırlardan aşağıya doğru ne kartalca
bir süzülüş ve nasıl bir kartal!”
*
“Gazi ilk görüşmesinde daima Türkçe konuşmak adetindedir. Fakat
yaptığınız konuşmanın herhangi bir noktası dikkatinizi çekerse, gayet
mükemmel Fransızcası ile size mukabele eder. Mükemmel bir Fransızca ile
konuşmasını dinlemenin benim üzerimde ne kadar derin bir hayret hasıl etmiş
olduğu tasavvur olunabilir.”
*
“Gazi ile yapmış olduğum konuşmalardan biri Yalova'da cereyan etti. Kemal
orada, Marmara Denizi sahilinde, çok sade bir köşkte oturmaktadır. Bu köşk
de Ankara'daki gibi ultra modern stilde, fakat ondan çok daha küçük mikyasta
olup, büyük ve yaşlı ağaçların yanına, sahile yapılmıştır. Köşkün
yanında ve kumsalda, Sultanların harplerde kullandıkları XVII. yüzyılın
işlemeli ipekten iki büyük çadırı kurulmuş bulunuyordu. Bu çadırlardan
birinde oturduk; nefis Türk kahveleri içerek konuştuk.”
*
“Mustafa Kemal'in din bahislerinden hoşlanmadığı söylenirdi, halbuki, benimle
bu konuya dair gayet serbest ve uzun uzadıya konuştu. Ben hayatımda onun kadar
hakkaniyetle düşünen bir zatla konuşmadım.”
*
“Bütün Türkler kendi kendilerine okuyup anlayabilsinler diye Kur'an gibi
büyük bir kitabın kapılarını ardına kadar açmak maksadını beslemiş olan
Türk Cumhurreisi gibi bir devlet adamına bir şey söylemeye kimin hakkı
vardır? Şüphesiz ki hiçbir kimsenin.”
*
“Fevzi Paşa, 22 gün 22 gece fasılasız devam eden Sakarya Savaşı boyunca bir tek
defa bile namazını ihmal etmemiş ve daima barıştan yana olan Tann'ya dualarını
sürdürmüştü, bu ağırbaşlı cesur komutan, askerlerinin moralini yükseltmek
için mevziden mevziye dolaşarak, erlerine Kuran'dan parçalar okumuştu. Aynı
derece soğukkanlı ve savaşta bir an bile cesaret ve azmini kaybetmemiş olan
İsmet Paşa da Fevzi Paşa gibi dinine yürekten bağlı bir müslümandı. Bu iki
dindar komutan, Mustafa Kemal'in en yakın iki generaliydi.”
*
“Muharebe meydanlarında eski düşmanı olan Yunanlara karşı kazanmış olduğu
zaferleri canlandırmaktansa, Yunanistan'la dostça münasebette bulundu.
Avrupa'da bu kadar büyük feraset eseri göstermiş olan bir tek devlet adamı
var mıdır?”
*
“Devlet adamı kalitesi barizdir.”
*
“Hususi hayatı onun kadar iftiraya hedef olmuş bir başka kimse yoktur. Türkiye
Cumhurbaşkanı Kemal Atatürk kadar, hakkında dedikodu, yalan ve uydurma haber
çıkarılan bir başka lidere rastlamadığımı itiraf etmeliyim. Ortaya atılan
iddiaların hepsi, haset ve kıskançların yalanlarıdır.”
*
“Mustafa Kemal, ismi harp tarihine geçen en parlak stratejisttir.”
*
“Gazi bana Anafartalar Muharebesi'nin hikayesini kütüphanesinde anlattı.
Krokiyle anlatıyordu, krokileri çizmek için zaman zaman hikayeye ara
veriyordu, zaman zaman esprilerle süslüyordu.”
*
“Onun anlatma kabiliyeti, kuvvetli tarihçilerden pek azında bulunabilecek bir
meziyetti.”
*
“Fikirlerine iştirak etmediğiniz zaman, bu ayrılığınızın yalnız sebeplerini
sormuyor; aynı zamanda o sebeplerin esaslarını da araştırıyordu. Sizi,
kendisinden başka türlü düşündüren şeyi öğrenmek istiyordu.”
*
“Ben hayatımda ondan daha doğru düşünen bir insan ile konuşmadım.”
*
Bu “hayranlık” dolu sözler kime ait biliyor musunuz?
1932-33 arasında Ankara'da görev yapan Amerikan Büyükelçisi Charles Sherrill'e
ait!
*
Generaldi. Ulusal muhafızlar komutanıydı. Diplomat oldu. ABD Başkanı Hoover'ın
yakın dostuydu. Arjantin'den sonra, Türkiye büyükelçisi oldu. Elçi olmadan önce
defalarca İstanbul'a gelmiş, 1923'ten itibaren Türk devrimini gözlemlemişti.
ABD'ye döner dönmez, 1934'te, yukarıda bazı alıntılar yaptığım Atatürk
biyografisini yazdı. ABD, İngiltere ve Fransa'da yayınlattı. Genç Türkiye
Cumhuriyeti'nin gönüllü tanıtım elçisi oldu, uluslararası platformlarda ve
Amerikan üniversitelerinde konferanslar verdi, Atatürk'ü ve Türk Devrimi'ni
anlattı, Amerikan gazetelerine Türkiye'yi öven makaleler yazdı.
*
Ya şimdi?
*
Aynı ABD büyükelçiliği, Türkiye'den vize başvurularını süresiz durdurdu.
*
“İlk” cumhurbaşkanımız bizzat ABD tarafından “asrın yegane dahisi” olarak
nitelendirilirken, “Avrupa'nın en kaliteli devlet adamı” olarak
nitelendirilirken, “akıl, mantık, hakkaniyetle hareket eden, tarihin en parlak
stratejisti” olarak nitelendirilirken, devrimleriyle ışıl ışıl parlayan Türkiye
Cumhuriyeti, ABD'nin gözlerini kamaştırırken…
“Son” cumhurbaşkanımız döneminde, Türkiye maalesef Suriye, İran, Yemen, Somali,
Libya, Kuzey Kore'yle aynı kefeye konuldu.
*
İtibardan tasarruf olmaz falan diyen arkadaşların acilen aklını başına
toplamasında fayda vardır.
Atatürk yoksa…
İtibarı filan boşver, Türkiye'nin beş kuruşluk değeri yoktur!
yuzdeyuzhaber
Dikkat!
Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.
Üye Girişi Üye Ol