Haber programında Zeytindalı Harekâtı için Afrin’e giden Mehmetçikleri izliyorum. Açık arazi de, yağmur altında, 20’ li yaşlarda aslan gibi çocuklar yola çıkmak için hazırlık yapıyorlar. Yolun bir tarafında dizilmiş tanklar, onları bekliyor. Harekâta katılacak olan Mehmetçikler, silah arkadaşlarıyla vedalaşıyorlar. Kalanlar, gidenleri “Allah’a emanet olun!” diyerek uğurluyor.  Kara yağız bir Mehmetçik hem vedalaşıyor hem de “Herkese selam olsun buradan, Allah’a emanet olun!” diyor. Kameralar bu askerin üzerine yoğunlaşıyor. Herkesle öyle bir sıcak ve candan kucaklaşması var ki benim de dikkatimi çekiyor.  Tam dönüp gideceği sırada bir asker ona sesleniyor, “Enes’im! Enes!“ Adının Enes olduğunu öğreniyorum. Enes dönüyor ve kendisine seslenen askere sımsıkı sarılıyor. Bu arada TRT kameramanı yaklaşıyor ve Enes’e soruyor; “Bir şey söyleyecek misin?” Enes cevap veriyor; “Tüm Türkiye’ye selam olsun buradan! Allah’ın izniyle oraya girip, alıp ve döneceğiz inşallah!   Yüce Rabbim büyük! Buradan aileme, herkese çok çok selam olsun!” diyor ve koşar adım ilerliyor. Enes’in arkasından gelen bir başka Mehmetçik, “Allah yardımcımız olsun!” diyor ve o da uzaklaşıyor. Bir diğeri zafer işareti yaparak, “vatan uğruna can alıp can verenlerin şerefine” diyor. Tankı kullanan Mehmetçik zafer işareti yapıyor.  Tüm Mehmetçiğin dilinde “Allah’ın izniyle alacağız ve döneceğiz” sözleri… Tanklarına biniyorlar tekbirler eşliğinde hareket ediyorlar. Enes sesleniyor; “operasyona değil, düğüne gidiyoruz”. Bir başka Mehmetçik de aynı şekilde “düğüne gidiyoruz abi, düğüne gidiyoruz biz!” diyor ve el sallıyor… 
Bu duygulu vedalaşmayı izlerken gözlerimin dolmasına engel olamıyorum. Mehmetçik “düğüne gider” gibi ölmeye gidiyor. “İnşallah sağ salim geri dönersiniz, Rabbim sizleri korusun!” diye dua ediyorum.
Günler geçiyor ama garip bir biçimde kara gözlü Enes’in yüzü gözümün önünden hiç gitmiyor. Mehmetçiklerin o gururlu ve neşeli gidişleri aklıma geldikçe içim burkuluyor…
Ve harekâtın 22. gününde acı haber; 11 şehit… 9 asker aynı bölükten; Tatvan 10’ uncu Komando Tugay Komutanlığına bağlı bölüğün içindeki 9 şehitten birisi de Enes…23 yaşındaki Adıyamanlı Uzman Erbaş Enes Sarıaslan… Enes ile birlikte Hasan,  Oğuz, Halis, Burak, Serdar, Hüseyin, Koray ve Hamza’da şehit düşmüş...
Onlar, sömürgeci küresel efendilerin Okyanus ötesinden gelip, kan gölüne çevirdiği Ortadoğu’ya barış ve huzur getirmek için gittiler…
Bu sancılı coğrafyanın ele geçirilmesi için bizzat ABD eliyle hazırlanan Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) planını bozmak için gittiler…
Son Türk yurdunun sınırlarını korumak, topraklarının parçalanmasına engel olmak için gittiler…
Onlar düğüne gider gibi güle oynaya ölmeye gittiler ve canlarını feda ettiler.
Uğruna öldükleri al bayrağa sarılı tabutları ardı ardına sıralandı.
***
Ölenin de öldürenin de “Allahüekber!”  dediği bu bölgede Müslümanlar ABD ve yandaşlarının tezgâhına kurban ediliyor. Müslüman, Müslümanı boğazlarken Hıristiyan batı seyrediyor, silah baronları kasalarını dolduruyor.
Görünen o ki; bu küresel plan bozulmazsa,  hamasi söylemler ve kişisel duygularla değil, maceradan uzak, Türkiye’nin siyasi çıkarlarına uygun, basiretli bir dış politika izlenmezse daha çok Enesleri kara toprağa veririz. 
Türkiye’nin bu küresel planı bozacak güce ve imkâna sahiptir. Yeter ki biz, birlikte Türkiye olalım; kenetlenelim…
Türkiye’nin evlatları düğüne ölmek için değil, sevdikleriyle birlikte bir ömür mutlu olmak için gitsinler… 
Başka Enes’ler ölmesin!
Şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve tüm Türkiye’ye sabırlar diliyorum…
 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol