Geçen haftaki yazımda bıraktığım yerden devam etmek istiyorum. Zira ne yazık ki ABD, İsrail, Nato, İngiltere, Almanya, Rusya, Yunanistan, Ermenistan, İran, Irak, Suriye Barzani vb. açıkça desteklenen, silah ve cephane yardımına boğulan, eğitilen terör örgütleri melanetlerine daha da pervasızca devam etmektedirler. (ABD’nin teröre yolladığı silahlar 900 tırı geçti.)
Şu yazıyı yazarken Lice’de bir binbaşımızın ve bir uzman onbaşımızın şahadet haberi geldi. Yine yüreklerimiz kanadı, içimiz yandı. Yuvalara ateş düştü. Kızlarımız dul, yavrularımız yetim kaldı. Analar, babalar perişan oldu.
Terörle mücadele konusunda iktidar daha atak, cesur ve gerçekçi davranmalıdır. Hiçbir tavize ve baskıya geçit vermemelidir. Hele hele bölge halkının yerel politikacıların “işsizlik ve fakirlik” masallarına hiç kulak asmamalıdır.
İşsizlik, fakirlik gibi gerekçeler vatana ihanet etmenin sebebi olamaz. Türkiye’nin bir çok bölgesinde işsizlik ve fakirlik mevcuttur. Buraların halkı niçin vatana ihanet etmeyi düşünmemektedirler?
Kaldı ki Türkiye ekonomisinin kaymağını bu bölge halkı yemektedir.
    a) Hiçbir zaman vergi, su, elektrik parası vs. ödemezler
    b) Her şeyi devletten beklerler. (Zaten tüm iktidarlar da buna boyun eğer. Sosyal yardımları bu bölgeye yağdırırlar. En fazla altyapıyı bu bölgeye yaparlar. Şimdi bir de Suriyeliler ilave oldu.)
    c) İncelenirse kamu ihalelerinin tamamına yakınını bu bölge mensubu müteahhitlere verilir. (TOKİ ihaleleri, Milli Savunma ihaleleri, yemek ihaleleri, altyapı ihaleleri hesapsız hizmet ihaleleri vs.)
   d) Korucu maaşlarının toplamı astronomik rakamlara ulaşmaktadır.
   e) Bölgedeki lüks araç ve lüks binalara batı bölgelerinde rastlayamazsınız. Sahillerdeki yazlıkların çoğu da bunlara aittir.
   f) Türkiye’deki zenginleri inceleyenler en büyük oranın bu bölge doğumlu olanlardan teşekkül ettiğini görecektir. Tüm partilerin yapısını inceleyenler de büyük çoğunluğun Güneydoğu kökenli olduğunu tespit edecektir. Ama bu politikacılar, genellikle devletin yanında yer almazlar. Terörü lanetlemezler, aksine destek verirler. Devamlı bölgecilik yaparlar. Hep şikayet ederler, hiç teşekkür etmezler.
  g) Sahillerdeki lüks otellerin çoğu da Güneydoğu kökenlilere aittir. Tarım ve hayvancılık teşvikleri hep buralara aktarılmıştır.
  h) Bütün büyük şehirlerde otogarlara, sebze ve balık hallerine, büfelere, seyyar satıcı sektörüne, lokantalara, benzin istasyonlarına, inşaatlara vs. aynı kesim hakimdir.
3- Bölgedeki bürokratlar, devamlı olarak baskı altında tutulur, inisiyatif kullanmalarına, doğru dürüst ticaret yapmalarına izin vermez. Zaten bakanların çoğu da bölge milletvekilleridir. Ülke gerçeklerine, hukuk düzenine yer verilmez. Partilerin il ve ilçe teşkilatları, milletvekilleri, parti üyeleri, her işe karışırlar. Zira bilirler ki Ankara bürokratına değil, partililere değer verir. Onların sözüne göre davranır. Hukuk düzeninin çökmesini, hırsızın, uğursuzun cezasız bırakılmasını, rüşveti, yolsuzlukları, haksızlıkları, devlet otoritesinin çökmesini umursamaz, her türlü suç pervasızca işlenir. Oy avcılığı için her türlü taviz verilir.
4-İktidarlar hep bu taviz politikası yüzünden astronomik boyutlara ulaşan kaçakçılık rezaletine göz yumarlar. Bu yolla teröre büyük kaynakların aktarılmasını umursamazlar. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 26 Temmuz tarihli gazetelerde son iki buçuk yılda yakalanan malların listesini verdi. Toplam 6,7 milyar lira tutarında mal yakalanmış. Peki gerçek kaçak tutarı nedir? En az onlarca katı. Uyuşturucu, akaryakıt, tütün- tütün mamulleri, içki, araç, et, çay, nişasta bazlı şeker, Çin malları, ayakkabı vs.vs. Hangi mallar geliyor, nereden getiriliyor, güzergah nedir, kimler getiriyor? Devletin bunu bilmemesi mümkün değildir. Ama göz yumulmaktadır. Bu arada bölgede CIA, MOSSAD, İran, İsrail ve İngiliz ajanlarının cirit atmasına da göz yumulmaktadır. Barzani denen iki yüzlü hainin servetine servet katmasına imkan sağlamaktadır. Türkiye düşmanı ABD konsolosları cirit atmaktadır.
5-Bir diğer utanç tablosu da ihale mevzuatıdır. İstediklerine her yolu bulup kamu ihalelerini vermektedirler. Bunlar da çok daha düşük rakamlarla alt taşeronlara aktarmaktadırlar. Böylece yattıkları yerden servet yapmaktadırlar.
Ülkemizin mevcut trajik tablosu düzelmez mi? Dürüst, kararlı, cesur, tavizsiz, uzun vadeli ve akıllı stratejilerle her şey düzelir…
Yeter ki istensin. Mesela “Nereden buldun mevzuatı” ciddi biçimde uygulansın. Mutlaka kaliteli eğitim gerçekleşsin.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol